Masal - Abdulkadir Çevik

Page 1

Abdulkadir Çevik

Küçük Beyden Seçmeler

KÜÇÜK BEY’DEN

masal

seçmeler 1

Abdulkadir Çevik


Abdulkadir Çevik

Küçük Beyden Seçmeler

ONUR İLE EFE

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir çocuk varmış. Bu çocuğun adı Onur’muş. Onur çok kötü bir çocukmuş. Herkes ondan gıcık alırmış. Onur herkesin oyununu bozarmış. Arkadaşları ona hep “Kötü Onur” dermiş. Bir çocuk daha varmış. O çocuğun adı ise Efe’ymiş. Efe Onur’un tam tersiymiş. Çok akıllı, hiç kimsenin oyununu bozmaz, herkesle iyi arkadaşlık yaparmış. Herkes Efe’yi çok severmiş. Onur ise herkes Efe’yi sevdiği için onu kıskanırmış. Bir gün Efe arkadaşlarının yanına oyun oynamaya giderken, Onur onu görmüş. Efe’yi sıkıştırıp ona demiş ki; “Sen benim arkadaşlarımı çaldın. Onlar benim arkadaşlarım!” Efe cevap vermiş; “Ben senin arkadaşlarını çalmadım. Sadece onlarla oyun oynuyorum. Sen de benim arkadaşımsın ama sen kötü kalplisin!” Efe oradan ayrılarak doğrudan eve gitmiş. Annesi; - Sana kim karıştı oğlum, diye sormuş.

2


Abdulkadir Çevik

Küçük Beyden Seçmeler

Efe; - Anne, bizim komşu Ayfer ablanın oğlu Onur bana karıştı.” demiş. Annesi, “tamam oğlum, ben annesiyle konuşurum, bir daha sana karışamaz” demiş. - Tamam benim canım annem. Efe, arkadaşlarıyla oynamaya dönmüş. Annesi komşuları Ayfer Hanıma gitmiş. - Merhaba Ayfer. Senin oğlun Onur, Efe’ye karışmış. Lütfen bir daha karışmasın. Onur’un annesi; - Öyle mi! Tamam, söylerim karışmaz bir daha. Ben onun adına özür dilerim. Efe’nin annesi, “tamam, teşekkürler Ayfer. İşin yoksa biraz sonra gel çay içelim” demiş. - Tamam, birazdan gelirim, demiş Onur’un annesi ve ayrılmışlar. *** Onur eve gelmiş. Annesi ona çok kızmış. Onur bir daha ne Efe’ye ne de başka birilerine karışmamış. İyi kalpli bir çocuk olmuş. Artık Efe ve diğer arkadaşlarıyla oyunlar oynamaya başlamış ve oyunlarını hiç bozmamış.

3


Abdulkadir Çevik

Küçük Beyden Seçmeler

ATATÜRK GÖSTERİSİ

Evvel zaman içinde kalbul saman içinde, cinler cirit oynarken bir okul varmış. Bu okulun adı Sezai Karakoç Ortaokulu imiş ve bu okulda 19 Mayıs 1919’da bir gösteri düzenlenmiş. Bu gösteriye sadece bu okuldaki öğrencilerin velileri davetliymiş. Davetiye hazırlamak için herkes çalışmış. Davetiyelerin içinde şöyle yazılıymış:

 Sayın Velilerimiz, Okulumuzda düzenlediğimiz Atatürk’ü Anma törenine siz de davetlisiniz. Yüksel Zorlu Sezai Karakoç Ortaokulu Müdürü



4


Abdulkadir Çevik

Küçük Beyden Seçmeler

Böylece veliler davet edilmiş. Bütün veliler törene gelmişler. Herkes oturup gösteriyi ilgiyle izlemiş. Öğrenciler çok heyecanlılarmış. Atatürk’ün bizim için savaştığı bu gösteride anlatılmış. Gösterinin sonunda veliler çocuklarıyla gurur duyuyormuş.

5


Abdulkadir Çevik

Küçük Beyden Seçmeler

KEDİ İLE KÖPEK

Bir varmış, bir yokmuş. Bir gün bir tane kedi bir tane de köpek varmış. Bu kedi ile köpek birbirleriyle çok iyi dostlarmış. Sahiplerinden izinsiz bir gün evden çıkmışlar. Sahipleri onları çok merak etmiş. Çıkıp onları aramaya başlamışlar. Kedi ile köpek eve döndüklerinde evde hiç kimse yokmuş. Bu yüzden eve girememişler. Bir ağacın üzerine çıkıp burada uyumuşlar. Sahipleri akşama kadar aramış ama bir türlü kedisi ile köpeğini bulamamış. Eli boş eve geri dönmüş. Sabah olduğunda kedi ile köpek dışarıda ayakkabıları gördüklerinde hemen sahipleri onları içeri almış. Kedi ile köpeği görünce çok sevinmiş. Ve onlara tasma takmış, bir daha dışarıya çıkıp kaybolmasınlar diye.

6


Abdulkadir Çevik

Küçük Beyden Seçmeler

ÖCÜK İLE BÖCÜK

Öcük ile Böcük bir evin mutfağında yaşarlarmış. Bir tane de Margarit adında kötü kalpli bir böcek varmış. Margarit Öcük ile Böcük’ün düşmanıymış. Ne zaman Öcük ile Böcük bir yiyecek bulsa, hemen onların elinden alır, kendisi yermiş. Öcük ile Böcük bir gün Margarit’e bir tuzak kurmuşlar. Margarit gelip yiyeceği aldığında ipe takılmış ve onu pencereden dışarıya atmışlar. Böylece Margarit’ten kurtulmuşlar. Oradaki yiyecekler sadece Öcük ile Böcük’ün olmuş.

7


Abdulkadir Çevik

Küçük Beyden Seçmeler

KELOĞLAN

Uzun uzun zaman önce Keloğlan adında bir çocuk varmış. Keloğlan’ın babası yokmuş. Annesiyle yaşarmış. Annesi bir gün Keloğlan’a, “Git bahçeye bak, sebzeler zarar görmüş mü?” demiş. Keloğlan bahçeye gitmemiş. Arkadaşlarıyla gezmiş, tozmuş ama sebzeler aklının ucundan bile geçmemiş. Akşam olmuş, Keloğlan eve gelmiş. Annesi onu görünce sormuş; - Oğlum, sebzelere baktın mı? Keloğlan, - Yok, anne. Hiçbir zarar yok. Keloğlan böylece annesine yalan söylemiş ama aslında sebzelerin hepsi çalınmış. Sabah olmuş, annesi kalkmış, bahçeye bakmış. Bir de ne görsün! Tarlada hiçbir sebze yok!

8


Abdulkadir Çevik

Küçük Beyden Seçmeler

Hemen Keloğlan’a bağırmış; - Keloğlannnnnnn! Keloğlan, hemen yatağından fırlamış. Kendi kendisine; - Eyvah! Annem bahçeye gitmiş olmalı. Kesin sebzelere bir şey oldu. Şimdi bittim ben, diye söylenmiş. Annesi Keloğlan’a kızmış ve bir görev vermiş. Buna göre, Keloğlan bahçeye giderek bütün sebzeleri yeniden ekecekmiş. Keloğlan annesinin söylediğini yerine getirmiş ve “bir daha böyle bir ihmalde bulunmayacağına” söz vermiş. Annesi; - Bir daha olursa affetmem, diyerek oğluna tembihlemiş. Keloğlan; - Tamam, annecim. Bir daha olmaz. Özür dilerim, demiş . Ve hemen gitmiş arkadaşlarıyla oynamaya. Bir daha da böyle bir hata yapmamış ve hep sözünde durmuş.

9


Abdulkadir Çevik

Küçük Beyden Seçmeler

ZENGİN İLE FAKİR

Geçmiş devirlerde iki çocuk varmış. Birisinin ailesi fakir, ötekinin ailesi ise çok zenginmiş. Bu zengin ile fakir çocuk çok iyi arkadaşlarmış. Fakir’in babasının işi yokmuş. Sadece küçük bir tarlaları varmış. Tarlalarında bir şeyler ekip, geçimlerini böyle sağlarlarmış. Bir gün Fakir’in babası ona “git, tarlayı sür” demiş. Fakir tarlayı sürmeyi unutmuş. Aklına gelince de, “amaaan, boşver, bugün tarlayı sürmezsem ne olur sanki” demiş. Sabah olmuş. Kalkmış babasını uyandırmaya gitmiş. Babasına ne yaparsa yapsın, babası uyanmamış. Korkmuş ve babasının telefonunu alarak bir doktoru aramış. Doktor gelmiş, demiş ki; - Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama çok üzgünüm, babanız vefat etmiş! Çocuk hıçkıra hıçkıra ağlamış. Zengin olan çocuğun yanına gitmiş. - Senin paran çok ama benim param yok. Benim babam öldü. Bana biraz para verebilir misin?

10


Abdulkadir Çevik

Küçük Beyden Seçmeler

Fakir çocuğun bir amcası varmış. Amcası ona hiç yardım etmezmiş. Zengin çocuk, “al sana bir lira” diyerek parayı uzatmış. Fakir çocuk parayı almış ama bu parayı harcamamış. Bir süre geçmiş. Bir de ne görsün! Zengin çocuğun annesi ve babası ölmüş. Zengin çocuğun kalacak bir yeri yokmuş. Fakir çocuğun yanında kalmaya başkamış ve böylece kardeş gibi olmuşlar. Zengin çocuğun paraları ile geçinip, mutlu mesut yaşamışlar.

11


Abdulkadir Çevik

Küçük Beyden Seçmeler

ÇORAP

Bir varmış bir yokmuş. Bir baba, bir de oğul varmış. Bu çocuğun sadece babası varmış, annesi ve kardeşleri yokmuş. Çok fakirlermiş. Babasının da kendisinin de yalnızca üzerlerindeki elbiseleri ve birer tane de çorapları varmış. Bir gün babası oğluna demiş ki; - Oğlum! Eğer ben ölürsem benim mezarıma çorabımı da gömün. Oğlu ağlayarak, “tamam babacım, sana söz veriyorum. Dediğini yapacağım.” demiş. Yalnızca bir gün sonra babasının kalbi durmuş ve hayatını kaybetmiş. Çocuk, çok ağlamış, imamla beraber babasını gömerken, imama demiş ki; - İmam amca! Benim babama bir sözüm vardı, babam eğer ölürse, yıllarca kullandığı bu çorabını mezarına koymamı istemişti. İmam;

12


Abdulkadir Çevik

Küçük Beyden Seçmeler

- Oğlum, günah, hiç çorap koyulur mu mezara! Sakın a! Duymamış olayım, demiş. Çocuk beklemiş. İmam gittikten sonra çorabı gömmeye karar vermiş. İşi bitince, imam çocuğa seslenmiş, “gel haydi gidelim” demiş. Çocuk, “ben biraz burada kalmak istiyorum” deyince, imam “peki evladım, başın sağ olsun” demiş ve oradan ayrılmış. Çocuk, imam gittikten sonra çorabı mezara gömmüş ve orada saatlerce ağlamış. Bir zaman sonra halası oraya gelmiş. Çocuğu alıp evine götürmüş ve o günden sonra ona halası bakmış. Çocuk ise, ne babasını, ne de babasının son isteğini hiç unutmamış.

13


Abdulkadir Çevik

Küçük Beyden Seçmeler

BERKAY’IN 23 NİSAN SEVİNCİ

Berkay okula yeni başlayan bir çocukmuş. Ana sınıfına gidiyormuş. İlk kez 23 Nisan kutlayacakmış. Bu yüzden çok sevinçliymiş. Sabah saat 6’da kalkmış, üstünü giymiş ve annesini kaldırmış. Sonra, annesi Berkay’ın saşlarını taramış. Berkay anneannesini ve dayısını da uyandırmış. Kahvaltıyı annesi zar zor yaptırmış. Komşularının Kadir isminde bir çocukları varmış ve Berkay onu çok severmiş. Kadir abisini de çağırmış ve birlikte kutlamaya gitmişler. Çünkü Berkay mutluluğun paylaştıkça artacağını düşünürmüş. Bu yüzden en sevdiği arkadaşı ile ilk kez 23 Nisan kutlamasına gitmiş ve o günü hiç unutmamış.

14


Abdulkadir Çevik

Küçük Beyden Seçmeler

CESARET

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, Ayşe diye bir kız varmış. Ayşe bir köyde yaşarmış. Köyden dedesinin yanına giderken 3 tane kocaman köpek karşısına çıkmış. Ayşe köpekleri görünce çok korkmuş. Etrafına bakmış hiç kimse yokmuş ve bağırmaya başlamış. O anda aklına babasının söylediği bir söz gelmiş; - Ayşe kızım! Eğer bir hayvan karşına çıkarsa korkma. Kaçma! Eğer kaçarsan daha çok cesaretlenip seni kovalarlar. Üzerlerine doğru yürürsen sana zarar vermezler. Yerde eğer bir taş varsa, o hayvana doğru at, korkup kaçar. Ama dikkat et de taş hayvana zarar vermesin, demiş. Ayşe cesaretlenip yerden bir taş almış ve köpeklere doğru atmış. Köpekler korkup kaçmışlar. Arkasına döndüğünde, Ali’nin ona doğru bağırarak geldiğini görmüş. Ali; - Ablacım, ne oldu sana, demiş. Ayşe;

15


Abdulkadir Çevik

Küçük Beyden Seçmeler

- 3 tane kocaman köpek karşıma çıktı. Korktum ama babamın dedikleri geldi aklıma. Onlara bir taş attım ve korkup kaçtılar. - Helal sana ablacım! Sen hayvanlardan çok korkardın, bu sefer nasıl korkmadın, hayret! Böyle konuşa konuşa dedelerinin yanına gitmişler. Olup biteni anlatmışlar. Dedesi; - Aferin Ayşe! Bundan sonra hayvanlardan korkma. Ne hayvanlara zarar ver, ne de onlardan kork, demiş. Böylece Ayşe o günden sonra hayvanlardan korkmamış. Köpekler ona zarar vermek isterse ne yapacağını öğrenmiş. Hayvanlardan korkmak yerine onları sevmeye karar vermiş. 16


Abdulkadir Çevik

Küçük Beyden Seçmeler

İKİ DELİ

Bir deli hastanesi varmış. Bu hastanede bir sürü deli varmış. Ama iki deli varmış ki, bu ikisi öteki delilerden daha akıllıymış. Bu ikisi hep beraber gezerlermiş. Bir günü bu iki deli, hastaneden kaçmak için bir plan hazırlamışlar. Pencereyi kırıp kaçmaya çalışmışlar ama pencerelerin önündeki demir şişler kaçmalarına izin vermemiş. Vazçgeçmemişler. Penerenin kenarında kazma ile kürek bulmuşlar. Orayı kazmaya başlamışlar ve dışarı çıkmayı başarmışlar. Tam çıkarken, bir doktor bunları görmüş. Delilerden biri duvardan bir evin bahçesine atlamış. Öteki ise bir direğe çıkmış. Doktor, direğe çıkanı görmüş ve ne yapmışsa indirememiş. Deli, direğin tam tepesine çıkmış. Direği sallamışlar, deli, bir doktorun kafasına düşmüş. Deliye bir şey olmamış ama doktorun beli kırılmış. Doktorlar bu deliyi hastaneye geri götürmüşler. Diğer deli tam bahçeden çıkıp kaçacakken, bir köpek onu görmüş. Havlayarak üstüne doğru gelmiş. Deli taşa takılıp düşmüş. Köpek bu delinin kolunu ve bacağını ısırmış. Doktorlar gelip bu köpeği uyuşturucu iğne vurarak uyutmuşlar. Deliyi ise götürüp kolunu bacağını tedavi etmişler. İki deli, hastaneden kaçmanın tam bir delilik olduğunu düşünerek bir daha böyle bir işe kalkışmamışlar.

17


Abdulkadir Çevik

Küçük Beyden Seçmeler Küçük Bey’den Seçmeler Abdulkadir Çevik Sezai Karakoç Ortaokulu Yayınları

Benim adım Kadir. Ben 12 yaşındayım. 6. sınıfta okuyorum. Bu kitabı kendi düşüncelerimle yazdım. Evet yaşım küçük olabilir ama herkes yazabilir, bunun ayrımı yoktur. Ben asıl kitap yazma hevesimi öğretmenim Cihat Albayrak’tan öğrendim. O Hayal Bilgisi adlı kitabı yazmıştır. Ben böyleyim. Ben, Van’ın Erciş ilçesinde yaşıyorum. Ama babamın işi olmadığı için buradan taşınıp Denizli’ye gideceğiz. Bu kitabı bütün öğretmenlerimin ve arkadaşlarımın sevgiyle okumasını dilerim.

18


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.