Zinhar Poetikhars Sayı 3

Page 1

poe t þu b a t 2 0 0 5

drol

lângaj!

ik

3

k e l dö

har(s)

*

*[ne gülünç anlatým]

3





içindekiler bölümü


Ol dâg-ý cünûnuz ki süveydâda nihânýz

Nâili nin Gazellerinde Þiirsel Öznellik 3 Fatih Altuð

Bir üsluba sahip olmak, diyordu Deleuze kendi dilinde kekelemenin bir yolunu bulmaktýr. Bu güçtür, çünkü böyle bir kekelemede bir zorunluluk olmalýdýr. Konuþmada bir kekeme olmak deðil, ancak dilin kendisiyle iliþki içinde bir kekeme olmak. Kendi dilinde bir yabancý gibi olmak. Bir kaçýþ-çizgisi yaratmak. Þu anda üçüncüsünü okumakta olduðunuz yazý dizisinin ilkinde Nâili nin kekemeliðinin zorunluluk þartlarýný, ikincisinde ise kekemeliðin kapaným olarak deneyimlenmesini ele almýþtým. Bu son bölümde ise kekemeliðin açýlýmýný, Nâili nin kaçýþ-çizgisini iki gazeli üzerinden göstermek istiyorum. I. Tâ cilve-geh-i berk-i belâ harmenimizdir Hâkister-i dûzah çemen-i gülþenimizdir [Harmanýmýz, bela þimþeðinin tecelli ettiði yer olduðundan(þimþek tarafýndan yakýldýðýndan) dolayý/Cehennem ateþinin külleri, bahçenin gülleri gibi görünür.] Bu gazelde, Nâili öznelliðini yaþadýðý sorunlara, karþýlaþtýðý meselelere referansla konumlandýrmaya devam ediyor. Birinci beyitte harman sözcüðü, þairin emeðinin verimlerini, ekip biçtiklerinin sonucunda elde ettiði hasadý ifade ediyor; ancak bu yazýnýn daha önceki bölümlerinde de gördüðümüz gibi þairin yaþam deneyiminin zemini olan simgesel düzende yaþanan kriz, þairin emeðinin yok olmasýna neden oluyor. Simgesel düzendeki bela þimþekleri, þairin öznelliðinde tecelli ediyor. Bir açýlýma dönüþmek isteyen öznellik çepeçevre sarýlý olduðu düzen tarafýndan yok ediliyor. Bu dünyada yaþanan deneyim öylesine boðucu ki, cehennem ateþi, bu bela þimþeklerinin yanýnda bahçedeki güller gibi kalýyor. II. Vâ suhtegân-ý harem-i Ka be-i aþkýz Peygûle-i gamhane-yi dil meskenimizdir [Aþk Ka besinin hareminde yanmýþýz Meskenimiz, gönlün gam evinin gizli bir köþesidir.]

Simgesel düzenin kendi içinde yükselme, tamlaþma imkanýnýn olmadýðý gerçeði, her deneyimle kanýtlanýrken; þair, öznelliðini bir baþka yolla gerçekleþtirmeye çabalar. Ýkinci beyitte þair, Aþk Kabesi nde ikamet eden ideal aþýklar grubuyla kendini özdeþleþtirir. Artýk þairin meskeni dýþarýdaki düzenin nüfuz ve duhul edemeyeceði bir mekandýr. Gönlün gamý, bela þimseklerinin uðrayamayacaðý gizli bir köþeye dönüþmüþtür.

-2-


III. Ol âþýk-ý pâkýz ki serâ-perde-i ismet Âlûde-i hûn-ý dil olan dâmenimizdir [Ýsmet/temizlik/masumiyet perdesiyle örtülen tertemiz/mübarek aþýðýz Gönlümüzün kanýnýn bulaþtýðý eteðimizdir bu perde] IV. Biz sâkî-i hûn-ý cigeriz gamze-yi dilber Peymâne be-kef serhôþ-ý derd-efgenimizdir [Biz kalbimizin kanýný þarap olarak sunarken, Gönlümüzü çelenin sarhoþ bakýþý, elinde kadehle dertlerimizi yere atmaktadýr] Þair görünüþte kanlý bir elbise giymektedir. Bu görünüþ, onun simgesel düzen tarafýndan nasýl alýmlandýðýdýr. Ancak hakikatte, o elbise bir örtüdür. Þairin ismetli, masum, temiz, mübarek ve otantik hakikatini dýþarýnýn bela getirici, zalim müdahalelerinden saklar. Görünüþteki zillet, içteki kirlenmemiþ hakikatin devamýný mümkün kýlar. Bu tür bir örtü kaçýnýlmazdýr. Daha önce þair sevgilinin de dahil olduðu simgesel düzene, kalbinin, gönlünün kanýný þarap niyetine sunmuþ, her türlü yaralanabilirliðiyle -savunmasýz olarak- kendini vermiþtir; ancak sevilen ve onun düzeni, sunulan þarap kadehini yere atmýþtýr, yüceltmek yerine en zelil hallere sokmuþtur. O halde artýk öznellik ancak örtülü olarak yeþerecektir. V. Sûr-efgen olan Nâ ilîyâ kiþver-i nazma Hükm-i rakam-ý hâme-i câdû-fenimizdir [Ey Nâ ilî, kaleminin yazdýklarý cadýlarýn týlsýmlarý gibidir Bunlar, þiir ülkesinin duvarýný sarsan kudretli sözlerdir.] Tamamen kendi içine kapanmýþ bir öznelliðin, baþkasýyla iliþkiye girmeden gizli bir þekilde varolmaya devam ederek þairin hayatýný bir açýlýma dönüþtüremeyeceðini tahmin edebiliriz. Nâili için bu çeliþkiyi kýran þey, þiirdir. Þiirinin yýkýcý potansiyeli, bir ülke gibi algýlanan simgesel düzenin içinde konumlanmýþ dolayýsýyla onunla uyumlu- þiirsel alanýn duvarlarýný, sýnýrlarýný sarsar. Gizlenmiþ otantik öznellik, merkezsizleþmiþ ve yýkýcý bir fail olarak kendini þiir yoluyla ifþa eder. Aþaðýdaki gazel bu potansiyelin bir baþka ifadesidir: I. Mârýz ki asâ-yý kef-i Mûsâda nihânýz Mâr anlama mûruz ki kef-i pâda nihânýz [Yýlanýz, ama Musa nýn avucunda gizli yýlanýz Yýlan sanma, ayak altýnda ezilen karýncayýz.]

-3-


Ýlk beyitteki yýlan, Hz. Musa nýn Firavun un asasýný yýlana çevirmesine gönderme yapmaktadýr. Bilindiði gibi Hz. Musa, gelenek tarafýndan ilahi olanýn mükemmel bir þekilde tecelli etmesini saðlayacak derecede ruhunu arýtmasýyla kamil insanýn modeli olarak görülmektedir. Karýnca ise Hz. Süleyman ile karýnca kýssasýndaki karýncadýr. Hayvanlarla ve cinlerle konuþabilen Hz. Süleyman ýn ordusunun seferdeyken karþýlaþtýðý bu karýnca, Hz. Süleyman a bir çekirge hediye eder ve tüm sefer boyunca yalnýzca bu çekirgeyle ordu doyar. Burada, birinci çoðul konuþarak þair önce yýlanla sonra karýncayla özdeþlik kurar. Görünüþte güçsüzlükle, zayýflýkla, düþüklükle iliþkilendirilen hayvanlardýr bunlar. Ancak dinsel çaðrýþým alanýndan yararlanarak þair, görünüþteki güçsüzlüðün ardýnda gizlenen baþka bir þey olduðunu ima eder. Kendi gizlenmiþ öznelliðinin potansiyelidir ima edilen. II. Görmez bizi âyînede ger aks-dih olsak Pîþ-i nazar-ý akl-ý hôd-ârâda nihânýz [Yansýsak bile görmez bizi Kendini süsleyen aklýn bakýþý karþýsýnda gizliyiz.] Bu dünyaya yalnýzca aklýyla bakan kiþi, gizlenmiþ öznelliði göremez. Akýl, simgesel düzenin içinde çalýþýr. Özlerin, hakikatlerin deðil de görünüþlerin kavranýþýnda etkilidir ancak.Böyle olunca simgesel düzenin süslere düþkün aklý, þairin görünüþteki güçsüzlüðünün ardýndaki gücü, gizli potansiyeli gözünün önündeyken bile göremez. III. Güncâyiþimiz dîde-i Mecnûnadýr ancak Nîreng-i cemâliz ruh-ý Leylâda nihânýz [Yalnýzca Mecnun un gözüne sýðýnýrýz, ona görünürüz Güzelliðin týlsýmýyýz, Leyla nýn yanaðýnda gizliyiz.] Ýkinci beyitte aklýn sýnýrlarý gösterildikten sonra, Walter G. Andrews un mecnun iþlevi diye adlandýrdýðý durumla ilgili beyitlere geçeriz. Mecnun iþlevi, tamlýðýn merkezde bulunmakla kazanýldýðý iç içe geçmiþ dairelerden oluþan, dolayýsýyla merkezden uzaklaþtýkça eksikliðin, yabancýlaþmanýn arttýðý simgesel düzenin, temel ilkesini bozan bir iþlevdir. Bu iþleve sahip olan Mecnun-vari özne, düzenin arzulamasýný istediði yönde deðil ters yönde hareket eder. Kendi isteðiyle düzendýþýný, kodlanmamýþ çölü, en dýþtaki daireyi seçer; buraya kaçar. Rasyonel ve toplumsal olarak kodlanmýþ davranýþlara karþý deliliði, yerleþikliðe karþý yersizyurtsuzluðu tercih eder. Bununla birlikte seven ile sevilenin, özne ile nesnenin arasýndaki sýnýrlarýn belirsizleþmesi sonucunda toplumca makbul öznelliðin tamamen yok edilerek yeni bir öznellik imkanýnýn doðduðu bir haldir mecnunluk hali. Üçüncü beyitte mecnun iþlevi apaçýktýr: Yalnýzca Mecnun un gözüne sýðýnan biz , akýl gözüne görünemeyip deliliðin gözüne görünmekle simgesel düzen karþýsýndaki

-4-


tutumunu bir kez daha gösterir. Mecnun un bakýþýna gelen þairin biz i, sonraki mýsrada kendini Leyla nýn yanaðýnda konumlandýrýr. Aslýnda kara kuru bir kýz olarak bilinen, içinde bulunduðu düzen tarafýndan güzel olarak nitelenmeyen Leyla nýn güzelliði Mecnun un aþýk bakýþýyla ortaya çýkýyordu. Bu durumda þairin biz i, âþýk çiftlerin arasýndaki özne-nesne ikiliðini yýkýp yeni bir hal oluþmasýnýn ardýndaki týlsým olarak görülür. IV. Elmâs ise de kârger olmaz bize merhem Ol dâg-ý cünûnuz ki süveydâda nihânýz [Merhem elmas gibi olsa bile bize þifa veremez Biz kalbin ortasýndaki karalýkta(süveyda) gizlenmiþ delilik yarasýyýz.] Dördüncü beyitte de elmaslar simgesel düzenin temsilcisi olarak ortaya çýkarlar. Deli için elmasýn ve temsil ettiklerinin hiçbir özneleþtirici kýymeti yoktur; çünkü delinin öznelliði, kalbin ortasýndaki karalýkta/süveydâda yuvalanmýþ bir baþka düzene baðlýdýr. Süveydâ kalbin en iç noktasýdýr ve arzunun, ruhsal varoluþun kaynaðý olarak görülmektedir. Tüm simgeselliklerin ötesindeki asýl düzenle iliþkilidir. V. Mûsâ göremez Tûr u þecerde bizi bi llâh Biz þu le-i sîmâ-yý tecellâda nihânýz [Billahi Musa bizi Tur daðýnda ve aðaçta göremez Biz tecelli yüzünün ýþýðýnda gizliyiz.] Beþinci beyitte þiirsel biz in bu asýl düzenle özdeþleþmesi daha belirginleþir. Hz. Musa, Allah ýn suretini Tur Daðý nda ya da aðaçlarda, çalýlarda tecelli etmiþ biçimde görmek istemektedir. Ancak yeryüzünün en yüce insanlarýndan Hz. Musa bile aþkýn olanýn tecellisini kaldýrabilecek konumda deðildir. Þiirsel biz de kendini ilahi ve asli olanýn alanýna dahil eder. Dolayýsýyla biz in tecellisinin hakkýyla simgesel düzen tarafýndan kavranýlamayacaðý, düzenin buna gücünün yetmeyeceði ima edilir. VI. Derdiz ki devâ þîfte-i sýhhatimizdir Aþkýz ki nihân-hâne-i sevdâda nihânýz [Öyle bir hastalýðýz ki ilaç bizim sýhhatimize hayran kalýr Sevdanýn gizli evinde saklanmýþ aþkýz.] Altýncý beyitte de þairin ikamet ettiði asli düzen ile maruz kaldýðý simgesel düzenin saðlýk standartlarýnýn ne kadar farklý olduðu belirtilir. Nihân-haneyi sevdada nihan olan þairin biz i için dert normal haldir. Düzenin tabiplerinin devalarý, bu dert karþýsýnda ne yapacaðýný þaþýrýr. Hele bu sözde devalar uygulanýrsa asli düzenin normal hali olan dert bozulur, biz asli düzlemde de anormalleþir. VII.

-5-


Destinde dagal mühreyiz ey çarh-ý müþa biz Her lahzada bin çeþm-i temâþâda nihânýz [Ey hokkabaz felek! Senin elinde [biçimden biçime giren] hokkabaz topuyuz Her an, seyreden/temaþa eden binlerce gözde gizliyiz.] Biz , normal insanlarýn temaþa nesnesi olduðunda da bu bakýþlar biz in hakikatini kavrayamaz. Biz , her anda deðiþmekle kalmaz, bakan her göze de farklý þekilde tecelli eder. Simgesel düzenin hiçbir þekilde bu asli öznelliði kapma imkâný yoktur. VIII. Bizde Nâ iliyâ sözde füsûn-kâr-ý hayâliz Elfâzda peyda dil-i ma nâda nihânýz [Ey Nâili! Biz sözde hayal büyücüsüyüz Sözlerimizde görünürüz ama aslýnda anlamýn/manaýn kalbinde gizliyiz.] Son beyitte de gazelin asli öznellikle simgesel öznellik arasýnda yaptýðý ayrým, þiir üzerinden düþünülür. Gazelin yüzey yapýsýna bakýldýðýnda, harfiyen okunduðunda simgesel düzen belli anlamlar atfedebilir; ancak þiirin hakikati lafýzda deðil manada, yüzey yapýda deðil derin yapýda gizlidir. Asýl Nâili ve þiiri, mananýn tam kalbindedir ve düzenin hermenötik araçlarý Nâili nin füsûn unu bozamaz. Þu ana kadar gazeller üzerinden ortaya koyduðumu toparlayacak olursak Nâili nin, klasik Osmanlý þiirsel öznelliðini yerinden ettiðini ve onu farklý bir baðlamda yoðunlaþtýrýp dönüþtürdüðü söylenilebilir. Ýmparatorluðun krizi ile þairin bireysel krizinin kesiþimi, Nâili nin hissettiði asli eksikliðe kaynaklýk etmektedir. Ýçinde bulunduðu simgesel düzen, Nâili nin parçalanmamýþ, güvenli ve tam bir öznelik halini tahayyül etmesini mümkün kýlmamaktadýr. Aksine kendisini gerçekleþtirme biçimlerinin önünü kapamaktadýr. Nâili, kendi içine kapanmýþ boðucu bir öznellikle, toplum tarafýndan kuþatýlmýþ tektipleþtirici öznellik biçimleri arasýndaki yarýlmayý aþmak için üçüncü bir alana sýðýnýr. Toplumsal alan tekinsizse, içe dönmek tek çözümdür ama Nâili nin içi, kapalý bir iç deðil; aþkýnla iliþkili bir içtir. Ýçinde örtülü olandan yola çýkarak, tüm düzenleri aþan asli düzene, ilahi düzene sýðýnabilir. Yabancýlaþmýþ Nâili, simgesel düzenin hiyerarþisinden feragat edip özne/nesne ikiliðini müphemleþtirerek bir tür faillik konumu oluþturan deliliðe, kodlanmamýþlýða hicret eder. Týpký Hind-Fars þairi Feyzi gibi gelenek tarafýndan verilen anlamýn deðil de ilahi anlamýn peþine düþerek mistik düzenin simgesel düzeni hükümsüz kýlmasýný saðlar. Böylelikle simgesel düzenin tamamen kodlayamadýðý ilahi düzende yuvalanan Nâili nin sahih öznelliði artýk simgesel düzence kap(at)ýlamaz.

~ -6-


iþin aslý

.................................. ................................................... ....................., .................................... ........................................ ......................! ........................................................... ........................................ ........................ ................................................... ...................................., ........................................................ ..................... .......................? ......................................... ....................., .................................... ........................................... ..........................................! aslý serin

-7-


t a r ý k gün ers el ile esö yle þi:

Soru: Söz/Metin karþýtlýðýný nasýl deðerlendiriyorsunuz? Þiirlerinizde özellikle "Zaman Denen Oyuncak" kaðýdý/yüzeyi daha çok üzerinde lekeler kabul edebilecek derecede büyük bir uzay olarak kullanýyor. Bu baðlamda Türkçe þiir için klasik anlamda biçim/içerik konularýný tamamen farklý boyutlara (n.boyut) taþýdýðýnýzý söyleyebilir miyiz? Cevap: Söz/Metin karþýtlýðý meselesi: Karþýtlýktan ziyade farktan söz etmek isterim. Söz metnin parçasý olabilir. Alan kullanýmý da anlam taþýr ve metni dahildir. Sayýlar, iþaretler... her þey el birliðiyle bir 'metin' oluþturur. "... tamamen farklý boyutlara taþýmak..." konusu: Yazdýklarýmla ilgili olarak kimsenin deðerlendirmesine karýþamam. Kendi yazdýklarýmla ilgili yorumda bulunmak da istemem. "Tamamen farklý boyutlara taþýdým" diyemem, çünkü sanýrým kendimi övmüþ olurum. Ama bazý imkânlar getirebildiysem sevinirim.

T Günersel 1953 te Ýstanbul da doðdu; Kadýköy Maarif Koleji nde okurken kazandýðý AFS Uluslararasý Bursu ile liseyi ABD de bitirdi. Ýstanbul Üniversitesi Edebiyat Soru: Kitap sayfalarý sizin þiiriniz için geçmiþ bir teknolojinin Fakültesi Ýngiliz mecrasý gibi görünüyor, þiirlerinizi bilgisayar mecrasýnda Dili ve Edebiyatý Bölümü nden sergilemeyi düþündünüz mü? mezun oldu. Þiirleri ilk Cevap: Doðrusu kitap fetiþistiyim, ama bilgisayar ortamý defa 1976 da Birikim için tasarladigim siirler yok deðil. 1984'te Suudi Arabistan'da dergisinde ilk sanal þiirimi programlamýþtým: millimicron microsecond yayýmlandý. 1991 den beri megadeath (nükleer savaþta bir milyon kiþinin ayný anda Ýstanbul Þehir ölümü) kelimelerinin birbiri ardýna belirip kaybolduðu bir Tiyatrosu sanatçýsý. "süreç" idi bu. Türkiye ile Gürcistan arasýndaki ilk Konu açýlmýþken, sanal ortamda yer verilen bütün þiirlerimin ortak sanat projesinde yer aldý (1994-95). Kitaplaþan ürünlerinden bazýlarý: Uzay Bilinci (Aforizmalar,Broy), Zaman Denen Oyuncak (Þiirler,Om), Bedenlere inanýr mýsýnýz? (Hikâyeler,Om), -8Kumlaþmak (Aramco-Suudî Arabistan anýlarý;Kaf), Yarým Bardak Su (Mitos-Boyut).


yanlýþ dizilmiþ olduðunu belirteyim. Nicedir bir site açmak niyetindeyim; umarým bu yýl mümkün olur. Soru: Somut ve görsel þiir konusunda son günlerde olan geliþmeleri nasýl deðerlendiriyorsunuz? Cevap: Hareketlilik var. Gerek ürünler gerekse bu tarz þiire hücumlar anlamýnda. Bazý sitelerde, olumlu tepkilerin yaný sýra görsel þiirlerimden (dolayýsýyla benden :) ) nefret edildiðini görüyorum. Herkesten ayný anlayýþ gücü ve esneklik beklenemez tabii.

Soru: Þiirinizin sözlü kültür/yazýlý kültür ve basýlý kültür olanaklarý içinde kendi göstergelerini hep bakýþa teslim eden ve onlarý bakanýn gözünde yeni bir okumaya yönelten "baþka" türlü bir þiir olduðunu söyleyebilirim kendi adýma, peki bu tür þiirin olanaklarýný ve olanaksýzlýklarýný siz nasýl deðerlendiriyorsunuz? Mekan/Zaman iliþkilerinin tuhaf bir karmaþasý olarak modern kent ile þiiriniz arasýnda kurulabilecek baðlantýnýn yeni bir eleþtiriyi de zorunlu kýldýðýný söyleyebilir miyiz? Cevap: Yerleþik eleþtiri anlayýþý yeni boyutlarý deðerlendirmede genellikle zorlanýr. Sanat tarihinde hep görülen bir þey. Benim için dört þey önemli: 1) Yoðunluk; 2) Sadelik; 3) Ýsabetlilik; 4) Çeþitlilik. Sadece görsel þiir yazýyor (veya yapýyor) veya söz alanýna düþmanlýk ediyor deðilim. Kendimi sýnýrlandýrmýyorum, hepsi bu. Maceraperest bir kâþif olduðum söylenebilir. Internet 'modern kent' kavramýnýn içinde mi? 'Sanal hayat' hayatýn önemli bir parçasý oldu. Sanal ortamda iletiþim kurmayan bir yazar veya þairin önemli boyutlardan yoksun kaldýðý kanýsýndayým. Bu vesileyle belirteyim ki 'sanal' kelimesinin yanlýþ olarak 'hayalî' anlamýnda kullanma eðilimi var. 'Hayalî' (veya kýnanacak bir þey söz konusuysa: 'uydurma') kelimesi sapasaðlam duruyor oysa. 'Sanal' kelimesi sadece bilgisayar ortamý ile ilgili kullanýlmalý, kanýmca.

-9-


ecco poetikus - barýþ özgür'e ekranýndan uzanan bir eli kestim bugün televizyonun yeþil bir akýþkandý özgürlüðünü kenetledi halýmýn önemli; çünkü, deðiþim ayaklarda baþlar! kar yaðar, ayazdýr, yakar buzZzZ olur yollar; ama, süzgeçlenmiþtir enerjim. iþe giderken sabahlarý -özelliklekavramlarý öðrenirim, kayar zamansýz yazgýlarla sürüklenen süs ben, tekrar ve tekrar baþa dönerim. ah bugün! ekranýndan uzanan bir eli kestim televizyonun; akýþkandý, yeþil bir sývý. þakir özüdoðru

-10-


Guy-Ernest Debord, Gil J. Wolman

NEDEN LETTRÝZM?

Potlacht #22, 9 September 1955, türkçesi: deniz tuncel Avrupa'daki savaþ sonrasý dönemi hem duygusal hem de siyasi alanlardaki deðiþim giriþimleri açýsýndan genel bir baþarýsýzlýk olarak tanýmlamak gerekli görünmektedir. Ayný zamanda olaðanüstü teknolojik icatlar geleceðin yapýlarýnda oluþacak deðiþimleri güçlendirirken bir yandan da hala çözümlenmemiþ birtakým çeliþkilerin yarattýðý tehlikeyi de körüklemektedir; toplumsal mücadelelerde bir durgunluk gözlenmektedir ve 1930'larda hayata geçirilebilmelerinin uygulamalý vasýtalarý üzerinde oluþan geniþ taleple baðlantýlý olarak ortaya çýkan keþiflere karþý düþünsel alanda ciddi bir isyan söz konusudur. Faþizmin yükseliþinden Ýkinci Dünya Savaþýna kadar olan sürede devrimci yöntemlerin uygulamalarý aldatýcý olmuþ ve bu yöntemlere baðlanmýþ umutlarýn azalýsý da kaçýnýlmaz olmuþtur. 1944'ün tamamlanmamýþ liberasyonunun ardýndan her yerde zihinsel ve sanatsal tepkimeler patlak verdi. Soyut resim -ki modern resim sanatýnýn evriminde oldukça cýlýz bir yer kaplar- yeni bir estetik anlayýþýnýn kaynaðý olarak tüm halka tanýtým araçlarý tarafýndan sunulmaya baþlandý. Mýsralarý on ikiþer heceden oluþan þiir týpký taþýmacýlýkta kullanýlan atlý arabalarýn ya da kadýrgalar gibi kültürel bir sýnýf olarak güncelliðini yitirmiþ olan iþçi sýnýfýnýn yeniden doðuþuna vakfedildi. Yazý alanýnda üretilmiþ ve kimileri henüz tamamlanmamýþ olan hiddet uyandýrýcý yan ürünler kýsa ömürlü ancak yine de yanký uyandýrýcý bir etki yaratmaktaydý; Prevert ve Char'in þiiri, Gracq'in düzyazýlarý, tüyler ürperten geri zekalý Pichette'nin oyunlarý ve diðerleri. Çeþitli senaryo düzenlemelerinin sanki bir ahenk oluþturuyorlarmýþ gibi kullanýldýðý sinema ise geleceðinin De Sica'nin çalýþmalarýnýn çalýntýlarýndan kurulacaðýný açýkça gösteriyor ve yeniliðiher þeyden önce de egzotik olaný- parasýzlýk yüzünden Hollywood'unkilerden çok az farklýlýk gösteren kamera kullaným biçimlerini uygulayan Ýtalyan filmlerinde buluyor. Bunlarýn yaný sýra baþka suretle maðaralarda dans etmeyecek olan bir çok alimin kendilerini zahmetli birtakým fenomonolojik araþtýrmalara vakfettikleri de bilinmektedir. Bu kasvetli ve ayni zamanda faydalý karmaþýklýða bakýldýðýnda, her tekrarlamanýn kendine has müritleri olduðu, her gerilemenin her yeniden yapýmýn bir çok hayraný olduðu görülür; tek bir grup eski deðerlerin tasfiyesinin tarihsel gerekliliðini öne sürerek büyük bir küçümsemeyle evrensel bir karsý duruþ sergilemektedir. Reddediþin yerini yaratýcý bir iyimserlik almýþtýr; kendini reddediþin ötesinde gören bir iyimserlik. Amaçlarýnýn oldukça farklý olusuna raðmen Dada'nýn bu donemde sahip olduðu saðlýklý rolü biraz tanýmak gereklidir. Dadaizmi yeniden baþlatmanýn çok da akýllýca olmayacaðýný söyleyecek olabilir belki. Ancak bu Dadaizmi

-11-


yeniden yapýlandýrmak meselesi deðildir. Ýsçi sýnýfýnýn ayni gerileme aþamalarýyla yönlendirilmiþ göze çarpacak derecede zayýf estetik deðerlerine baðlý olarak devrimci siyasilerin kat ettiði ciddi gerileyiþ her alanda takip eden otuz yýl boyunca sürecek bir karmaþaya neden olmuþtur. Tinsel seviyede küçük burjuvalar her zaman iktidarý ellerinde tutarlar. Birkaç ciddi buhranýn ardýndan bu tekel daha da büyümüþtür; dünyaya duyurulan her þey- kapitalist ya da toplumcu gerçekçi edebiyat, artýk kamuya ait hale gelmiþ biçimlerle yasayan sahte biçimci avant-garde ya da son zamanlarda ortaya çýkan özgürlük daðýtýcýlarýnýn baþlattýðý hareketlerin kurtlu ve teosofik ýstýraplarý- bu küçük burjuva ruhunu besleyip büyütmektedir. Caðýn gerçeklerinin yarattýðý baskýnýn altýnda bu ruha artýk bir son vermek gerekmektedir. Bu acýdan bakýldýðýnda alýnacak her turlu tedbir yerindedir.(bu acýdan bakýldýðýnda her yol mubahtýr.) Lettrist grubun sürdürdüðü öfke uyandýrýcý provokasyonlar (harflere indirgenen þiir, görüntüsüz sinema, transliterasyon okumalarý) sanatta ölümcül bir þiþkinliðe(enflasyona) neden oldu. Biz bu nedenle hiç tereddüt etmeksizin onlara katildik. 2 1950'lerde dýþ dünyaya karsý övgüye layýk bir hoþ görüsüzlük sergileyen Lettrisler arasýnda ciddi bir fikir karmaþasý yaþandý. Fütürizmle birlikte ortaya çýkan sonrasýnda Schwitters ve diðerleri sayesinde daha da geliþtirilen doðal sesleri yansýlayan kelimelerden oluþan þiir(onomatopoeic) artýk bu donemin tek þiiri olarak deðerlendirilen mutlak sistemleþtirme açýsýndan ilgi çekmiyor ve tüm diðer biçimleri de ölüme mahkum ederek kendine de çok kýsa bir raf ömrü biçmiþ oluyordu. Bu sýrada oynamamýz için bize taksim edilmiþ doðru rolün bilinci birçoklarý tarafýndan dahilik ve þöhrete dair çocukça fikirler nedeniyle göz ardý edilmekteydi. Çoðunluðun eðilimi hala yaratýlan yeni üsluplarý (biçimleri) tüm insan faaliyetinin en yüksek deðeri olarak görme biçimindedir. Sebep ya da sonuç olmaksýzýn biçimsel evrime dair güdülen bu inanç baþlý baþýna sanattaki burjuva idealizminin temelini teþkil eder. (Sabit kavramsal kategorilere karþý beslenen bu inanç bazý eski üyelerinin Amerikan gizemciliðine yönelmelerine sebep oldu). Malraux gibi bir geri zekalýnýn esasen benzer önermeler üzerinden çýkarmayý bilemediði ya da buna cesaret edemediði sonuçlarý çýkaran Lettristlerin deneyimin bilgisi hakkýndaki kati uygulamalarý bu biçimci tavrýn sýnýrlarýný zorlayarak ('boþluk' etrafýnda oluþan bas dondurucu ivmelenme, her turlu insansal ihtiyaçtan kaçýþ) onu nihai þekilde yýkmýþtýr. Biçimciliði ortadan kaldýrmanýn yararý açýktýr: toplumun geri kalan kýsmý ile ne tur bir karþýlýklý iliþki içerisinde olursa olsun suna hiç þüphe yoktur ki anlýksal öðretiler teknik konusundaki saptamalarýn gerektirdiði keþifler yüzünden kendi içlerinde bir buhran yaþamaktadýrlar. Her þeyi içeriðin (content) bir fonksiyonu olarak deðerlendirmek-ki bizden de istenen budur- edimleri de kasýtlarýn bir fonksiyonu olarak deðerlendirmeye yol acar. Eðer normatif ahlakin ve çeþitli estetik dönemlerin bitmek bilmeyen cazibesinin izahýný her zaman içeriðin yanýnda aramak

-12-


gerektiði acýksa (zamansal deðiþimler ya da günümüze ait zaruretler de diðer içeriklerin bize temas etmesini saðlayarak 'büyük devir' sýnýflandýrmasýnda yeni bir düzenlemeye neden olurlar) bir eserin ait olduðu zaman dilimindeki tesir gücünün de sadece içeriðine baðlý olmayacaðý da o kadar açýktýr. Bu sureci moda ile karsýlaþtýrabiliriz. Örneðin yarim yüzyýlýn ardýndan bütün kýyafetler modern duyarlýlýðýn her turlu dýþ görünüþü yeniden üretebileceði ayný derecede güncelliðini yitirmiþ dönemlere ait hale gelir. Ama kadýnlarýn takýndýklarý on yýl önceye ait tavýrlarýn gülünçlüðü de herkesin dikkatini çeker. Bu nedenle bu 'kýymetli' hareket her ne kadar 17. yüzyýlýn skolastik yalanlarýyla biraz anlaþýlmaz hale getirildiyse de - týpký bugün bize olabildiðince yabancý gelecek ifade biçimlerinin, yaþamýn tüm veçhelerinde gerçekleþtirme ihtiyacýný duyduðumuz olumlu bir yýkýmýn(tasfiyenin) sonucu olarak 'Büyük Asýr'ýn baslýca düþünce akýmlarý olarak tanýmlanmasý gibi- geliþen Sermaye'nin davranýþ ve dekor üzerindeki etkisini de gözler önüne serer(davranýþ biçimlerinde gezip tozmanýn ve konuþmanýn birincil aktiviteler haline gelmesi, mimarlýkta ise yaþam yerlerinde meydana gelen farklýlaþma, mobilya ve dekorasyonda gözlenen deðiþimler). Buna karþýt olarak Roger Vailland Steandalvari bir tonda 'Beau Masque'u yazdýðýnda deðerli içeriðine raðmen sadece güzelce yapýlmýþ bir pastiþ olarak geçici bir sure için ilgi gördü. Vailland, asil niyetine tamamen ters olduðuna dair þüphe olmaksýzýn söylenebilir ki, demode tatlara sahip entelektüellere hitap etmiþtir. Eleþtirilerin çoðunluðu akýlsýzca eserin içeriðine yönelik olmuþ, düzyazýnýn üslubu ise övgü almýþtýr. Bu tarihsel anekdota geri döneceðiz. 3 Bu muhalefet(mücadele,direniþ)-ki bu karþýtlýk hiç þüphesiz yeterince yeni sayýlabilecek bir yasam biçiminin kiþiyi yasama yabancýlaþtýran tarih olmuþ bir gelenekle çatýþmasýdýr- genel hareket göz önüne alýndýðýnda bu hareketin tüm uyumsuzluðuna ve yetersizliðine raðmen geçici olarak etkisi azaltýlabilecek her turlu düþmanlýðýn oluþumuna neden olur. Bazý insanlarýn kendi aptallaþtýrýcý görüþlerinin yine kendi tercihleri olan doðrulamalarýnda var olduðuna inandýklarý (kimilerinin ise inanmadýðý) gülünçlük de birtakým muðlaklýklara neden olmaktadýr. Þu ya da bu ünlü edebiyat eseri arasýnda sözde kalýcý olmaya karþý kayýtsýz olmamýza raðmen çalýþmalarýmýz- ki fiilen "yok"turlar- tarihte yer alacaðý için yazarýz; "ölümsüzleþecek" o yapmacýk insanlarýn katýlýðýyla.. Her vesilede ne kadar güzel olduðumuzu ilan ederiz. Film klüplerinde ya da baþka yerlerde bize yöneltilen argümanlar onlarý ciddi bir þekilde yanýtlamamýza fýrsat vermeyecek kadar sefildir. Baþka yerlerde de bunlarla karsýlaþmaya devam ederiz. Yaþlý dangalaklarýn deneysel sinematografiye karþý sürdükleri yari-açýk muhalefet tarafýndan ilan edilen Lettrizm bunalýmý 1952'de Uluslararasý Lettristlerin (lettrist International) (hareketin ayni isimli bir

-13-


derginin gölgesinde oluþmuþ aþýrý uçta yer alan grubudur) Chaplin'in verdiði bir basýn toplantýsýnda zararlý metinler daðýtmalarý ile patlak verdi. Simdi azýnlýkta olan estetikçi Lettrisler bu hareketi onaylamadýlar - bu tavrýn ardýndan sunduklarý kabul edilmez özürleri hatalarýný düzeltmekte yeterli olmayarak bir kýrýlmaya neden olmuþtur- çünkü onlara göre Chaplin'in sinemada sürdüre geldiði yaratýcý rol onu tüm eleþtirilerin ötesine taþýmaktaydý. 'Devrimci' görüþün geri kalan kýsmý bizi bir kez daha ayýpladý çünkü Chaplin'in kiþiliðine ve çalýþmalarýna hala geliþen ve ilerleyen bir nitelik atfetmekteydiler. O günden bu yana bu insanlarýn çoðu bu yanýlsamayý tekrar gözden geçirip düzeltmiþtir. Ýçinde bulunduðumuz çaðýn ortaya attýðý cezbedici sorunlarý çözmenin tadýna varmýþ olanlarýmýz için öðretilerin ve bu öðretilere isimlerini vermiþ insanlarýn bunaklýðýný (yaþlýlýðýný) ilan etmek hem kolay hem de ivedi bir görevdir. Son savaþ ile bugün arasýnda kendini göstermiþ olan Kayýp Nesil'in oyunlarý her ne olursa olsun kendi düþüncelerini çürütmeye mahkum edilmiþtir. Bununla beraber bu hilekarlarýn kendi önlerinde bulduklarý eleþtirel düþüncenin iflasýný onaylayarak Lettrizm, onlarýn hýzla unutulmasýna katkýda bulunmuþtur. Su kesinlikle gariptir ki Ionesco'nun takdimi, Tzara'nýn bir kaç teatral aþýrýlýðýnýn otuz yýl sonra ve yirmi kat daha aptal bir þekilde yeniden yapýmý þaþýrtýcý bir etkinin çeyreðini bile yaratmaz. Antonin Artaud'un þiþirilmiþ cesedine ulaþabilmemiz gereken bir kaç yýl daha var önümüzde. 4 Bu çaðda oluþturduðumuz kelimeler ne yazýk ki bizi sýnýrlama eðilimdedirler. Hiç þüphe yok ki ses efektlerine belirli bir itibar göstermeyip onlarý yalnýzca kimi filmlerin müziklerinde kullananlarýn 'lettrist' tanýmlamasýný anlamasý oldukça zordur. Ancak 'Fransýz' kelimesi bize bu ulus ve onun kolonileri hakkýnda müstesna baðlantýlar kurmamýzý saðlar. Ateizm endiþelendirici bir rahatlýkla 'Yahudilik', 'Hýristiyanlýk', ' Müslümanlýk' gibi terimlerle sýnýrlandýrýlmýþtýr.. Biz de açýkça görülebilir ki bu düþüncelerle deðilse bile en azýndan bu kelime daðarcýðýndan oluþmuþ az ya da çok safî bir 'burjuva' eðitiminin içine kýsýlýp kalmýþ durumdayýz. Bu nedenle hatýrý sayýlýr sayýda terim araþtýrmalarýmýzýn ilerleyiþine ve bizi takip edenlerin giderek daha da arýttýðý dillerine raðmen tedbirli bir þekilde kullanýlacaktýr; Lettrist International, metagrafi ve kimi insanlarýn hiddetini üzerine çeken diðer yeni kelime bulma yöntemleri . Ýttifakýmýzýn ilk þartý bu gibi insanlarý kendimizden olabildiðince uzakta tutmaktýr. Seçkin Entelektüeller arasýnda keyfi, aptal ve aldatýcý bir karmaþaya neden olduðumuz ileri sürülerek bize karþý çýkýlabilir. Endiþeli ve korumacý bir hava içerisinde bize tam da sorulduðu anda bu havayý daðýtan "Ýstediðiniz tam olarak nedir?"sorusunu sormaya hazýr insanlarla karsýlaþýyoruz. Oysa su kesindir ki hiçbir edebiyatçý ya da gazeteci yazar yýllardýr bizim yaptýklarýmýzla ciddi bir þekilde yakýndan ilgilenmemiþtir, bu yüzden biz karmaþanýn bizim yüzümüzden olmadýðýný biliyoruz. Diðer taraftan bu bizi memnun da etmektedir.

-14-


5 Modern Avrupa nýn bu seçkin entelektüelleri bugün biraz olsun akýllandýklarýndan ve kendilerini bir parça kültür sahibi kýlabildiklerinden sözünü ettiðimiz bu karmasa artýk bitmiþtir. Buna bir kez daha dikkati çekmek isteyen ya da sadece kalemleriyle yasamaya çalýþan eski arkadaþlarýmýz dünyayý kandýrabilmek uðrunda ahmaklaþmýþlardýr. Onlar maalesef diðerleri tarafýndan çok daha çabuk bir þekilde tekrar kullanýlacak olan ayni tutumlar hakkýnda geviþ getirmeyi sürdürmektedirler. Onlarýn yeni bir yöntemin hayati nasýl tazeleyeceðinden haberleri yoktur. 'Yeni Yeni Fransýz Edebiyat Dergisi'nde görünebilmek için her þeyi terk etmeye hazýrlar- týpký hünerlerini sergileyen þaklabanlar gibi- ve bu bataklýkta yollarýný bulamayacaklarýný söyleyerek sýzlanýp durmaktalar, Etiemble (Caillos'a daha önce gösterilmemiþ bir ehemmiyet) ya da Aron gibi. Onlarýn son arzularýnýn Yahudi-plastik bir din oluþturmak olduðuna inanmak için bile sebep vardýr. Birazcýk þansla Mormonlar gibi estetik yaratýmýn urunu bir Kutsal Tanrý yaratabilirler. Geçmiþte bizi oldukça eðlendirmiþ bu insanlarý bir kenara býrakalým. Bir insanýn eðlence anlayýþý onun sýradanlýðýnýn açýk bir olcusudur. Beyzbol ya da otomatik olarak yazma, fark eden ne? Baþarma düþüncesi en basit arzulara baðlandýðýnda her koþulda tam bir yýkýma neden olur. Basarili hücumlarýn kalýntýlarý her zaman daha kotu engellemeleri andýrýrlar. Bizim edimlerimizi deðerli kýlan bir çok alýþkanlýðýmýzý ve kökleþmiþ iliþkilerimizi yýkmakta baþarýlý olmaktýr. Ýnsanlarýn duygu ve düþünceleriyle uyum içinde olan bir hayat ( hayatýn bir seçim yapma þansý tanýnmýþ olan kýsmý) sürmelerinin oldukça nadir rastlanan bir durum olduðu söylenebilir. Belirli þeyler hakkýnda fanatik olmak iyidir. Bu yýlýn basýnda gizil güçlere inananlarýn çýkardýðý oryantalist bir dergide bizim için 'en anlaþýlmaz kiþiler, "deðiþim" virüsünün kansýz teorisyenleri, diðer taraftan sýrf sözlü gösteriþ' ifadeleri kullanýldý. Bu sürüngenleri rahatsýz eden þeyin sadece sözel olmayýþý iyi. Elbette ki ille de Louis inin adacýklardan oluþan yapýsýný ortaya sermek için köprülerini havaya uçurmak ya da karþý kýyýdaki Bernard rýhtýmýnýn tuðla örgüsünü karmaþýklaþtýrýp güzelleþtirmek zorunda deðilsiniz. Biz su an elimizdeki sýnýrlý kaynaklarla en ivedi olaný yapmaya çalýþýyoruz. Bu nedenle bize yaklaþmaya çalýþan ahmaklara karþý çýkmakla, bizimle 'müþterek' hareket etmek isteyen kafa karýþtýrýcýlarýn giriþimlerine tez elden bir son vermekle, hoþgörü göstermemekle, bu kiþilere sorunlarýn (meselelerin) içindeki virüsün gerekli varlýðýný kanýtlamýþ oluyoruz. Eðer biz hastaysak, bize kara çalmak isteyenler ölüdür. Hazýr bu konudan bahsederken bize yaklaþmaya çalýþan bazý kiþilerin-özellikle en uzak tutulmasý gerekenlerin- bizi suçladýklarý bir konuyu da açýklayalým: Lettrist Internetional'daki bir kaç tane denemeyecek üyenin kovulmasý ve bu tur bir cezayla elde edilen sistematik cazibe(tutum). Gerçekte biz yaþamýn bize gösterdiði tüm cehrelerine karþý olabildiðince yakýn bir konum almaktan yanayýz. Bunlarýn arasýnda kimileri bizim için çok deðerlidir týpký araþtýrmalarýmýzda takip ettiðimiz kimi yollarýn da çok deðerli olduðu gibi. Diðer tüm arkadaþlýk biçimleri, dünyevi

-15-


iliþkiler, her turlu iyi davranýþlar bizde kayýtsýzlýða ve tiksintiye neden olur. Bu tur bir anlaþmada olabilecek tarafsýz eksiklikler ancak bir kýrýlma ile tasvip edilebilir. Birinin düþüncelerini deðiþtirmesindense arkadaþýný deðiþtirmesi daha iyidir. Son tahlilde deðerlendirme sürdürülen hayata bakýlarak yapýlacaktýr. Kýsa zamanda ortaya çýkan uyuþmazlýklarýmýza ve hatta kendi aramýzdaki birliðe gerçek önemini kazandýran kovulan kiþilerin onaylanmýþ ya da yeniden kabul edilmiþ bir çok noktaya dair yasadýðý karmaþýklýk ve uç durumlarda kiþilerin kendilerini saðlama alabilmek için yaptýðý haysiyetsiz anlaþmalardýr. Bu türden düþmanlýklarý kiþisel meseleler haline getirmekten kendimizi uzak tutmak bir yana insan iliþkilerinin düþüncelerin yarattýðý sorularla belirlendiðine ve bu iliþkilerin doðasýnda kiþiselleþtirmenin mecburen var olduðuna inanmaktayýz. Lettrist Internetional dan ayrýlanlar kendilerini suçlamaktadýrlar: bizim ne öfkelenmemizi ne de özür dilememizi gerektiren bir durum söz konusudur. Bir kenara atýlan Lettristlerin sayýsý giderek artmaya baþlamýþtýr. Ancak bu hareketi anlama ve içinde yer alma þansý elde edemeden yasayýp ölen sýnýrsýz sayýda insan vardýr. Bu acýdan bakýldýðýnda her bir kiþi ne tur bir yeteneðe sahipse ondan kendisi sorumludur. Duygusal deðerlendirmeden yoksun acýklý bireysel istifalara müsamaha mi göstermeliyiz? 6 Yukarýda bahsedilenlerde anlaþýlacaðý gibi bizim hareketimiz bir edebiyat okulu, yeni bir ifade biçimi ya da modernizm deðildir. Biz keþiflerin ve kendileri de ancak geçici yollarla uygulanabilecek geçici formülasyonlarýn (biçimlendirmelerin) içinde yer alacaðý bir yaþama biçiminden bahsediyoruz. Bu giriþimin doðasý bizi bir grubun içinde çalýþmaya ve her birimizin kendini olabildiðince az öne çýkarmasýna zorluyor. Gelecek olan insanlarý ve gerçekleþecek olaylarý beklemekteyiz. Baþka büyük bir güce de sahibiz: bir çok kiþi ve kuruluþ tarafýndan bilinen bir yýðýn faaliyeti daha fazla beklemeyeceðiz. Öðrenecek çok þeyimiz var ve davranýþ kurallarýnda olduðu kadar mimari biçimler üzerinde de mümkün olabildiðince çok yeni denemeler yapmalýyýz. Bizi hiçbir þey bir öðretinin ayrýntýlarý kadar rahatsýz edemez; ihtirasýmýzý hak edecek kadar deðerli bulduðumuz yenilikleri birleþtirecek tutarlý bir dizgeyi oluþturan unsurlar hakkýndaki açýklamalarýmýzý saymazsak kendimizi açýklamaktan kafi derecede uzaðýz. Her ne þekilde bakýlýrsa bakýlsýn 'her þey'le baþlamamýz gerektiði anlaþýlacaktýr. Þunu da belirtmek gerekir ki insanlýk hiç bir zaman çözemeyeceði sorunlar yaratmamýþtýr.

~ -16-


Özdökümü-2 veya Bir Msn Skini Dinlemem gerekenler: Velvet Underground, Radiohead, Clash, Blonde Redhead, Franz Ferdinand, The Verve, Muse, Black Heart Procession, Ian Brown, Janis Joplin, Sigur Ros, Emiliana Torrini, Duman, Philip Glass, Haendal, Louise Attaque, Dvorak, Bonnie Prince Billy, Ladytron, Timur Selçuk, Massive Attack, Grup Düþ, John Petrucci, Fatboy Slim, Pink Floyd, Morrissey, John Cage, Mum, Goran Bregovic, Marty Friedman, Sonic Youth, Depeche Mode, Arab Strap Okumam gerekenler: Baudrillard, Blanchot, Foucault, Ahmet Hamdi, Thomas Mann, Chomsky, Adorno, Horkheimer, Cioran, Virilio, E.Batur, Lermontov, Cansever, Guyton s Phisiology, Lange s Histology, Proust, Orhan Kemal, Þeyh Galip, Aðaoðlu, Turgut ve Tomris Uyar, Topografik Anatomi, Varlýk, Kazancakis, Heves, Ücra, Þiirin Yemem ve içmem gerekenler: Sebzelerden özellikle marul, kabak, pýrasa, brokoli, biber ve lahana. Meyvelerden özellikle havuç, elma, karpuz ve mandalina. Kýrmýzý et olarak çoðunlukla noir veya pirzola. Ara sýra kebap ve dönere izin var. Beyaz et olarak daha çok balýk ve daha az tavuk. Raký veya þarap. Kola, Schweppes Mandalina, çay (kaçak ve az demli). Kullanmam gerekenler: Fransýzca, Sigara, Marihuana, Bilgisayar, Acid, Bistüri, Tahta Kalem, Kalemtýraþ Giymem gerekenler: Pastel renkler. Tek renkli parçalar. Çizgililerden kaçýn. Gömlekten uzak dur. Kot pantolon yasak. Gitmem/gelmem gerekenler: Adana, Konya, Fakülte, Babaannem, Anneannem, Dedemin ve Dayýmýn mezarlarý, Serkan ve Teyzemler. Aramam gerekenler: Annemler, Muhittin, Merih, Teyzemler Yazmam gerekenler: Tekstire-e, Can Pazarý Yazý Dizisi, Taramalý Günce, Ücra ya Yazý, Þiir, Sinema Yazýlarý Unutmam gerekenler: Yapmam gerekmeyenler Yapmam gerekenler: Yýkanmak, çamaþýr, bulaþýk, ayakkabýmý giymek, ders çalýþmak, etrafý toparlamak, dinlemek, okumak, yemek, içmek, kullanmak, giyinmek, gitmek/gelmek, aramak, yazmak, unutmak Barýnmam gerek. Gerek. brþzgraýöü

-17-


.

orum bakýy , m ý t tak

el

Plan m e l Ey

ý

aya ir, or . Orasý, þ i ð e d ir lýktýr göre ma ðýna rik bir araa mizaci bler. ý kaþý ý l m a ý d n a r t i d r e Ca d n o l ý m . e foto levse dalýð sýnýn dir? . Ora u ora e spektron in bura tmakta iþ r. Kentleþm eresi . Ora b ý n i s ý e a k s r r ý d , a e a o Or iðin releri B rasý na k il orasýd radakile hala rada varsa ket dinam sý. Bu a a deð n ini O yde o ve sü r e o ý e B r a ir har sýklýkla ý birbirler ý veya burO ve dike B n . i Orad r t ý n s r a a e fýd ern ke la sý bur atayd elirm n tay lu ad O nu Ora, mod Ora da b nun top de referanafiðidir. Y a r O nun dur. eya O er gr ketin doðruakiler ve Oadakiler voðru hare bir Benl tir. ilmek adar. b k orad taþýr. Or n Ora ya d na doðru a r u ý B t aklaþ aktýr. önem n burada ra daki Or. kalm rayý y O e a ý u B ç b d n ý u r a i a s B kýmd attýn yakýn ý inþa iler h yere bu babir buras k k a þ d a a r e göre an o alind Ora d týsý h e n a m l n p sa bekle aýöü Bir O eya ö v n rþzgr o e. b y d s i a n z i s li er iki Sosya ým. H t p r ý mü k Gözü

ok Bir Ç

Kiþis i l z i G

-18-


postkentte bu gün bu yüzü gecenin, izdönüþümü düþe deyerken alýcý ayarý gelecek, çocuklar. bir damla kent bu gün camlarda geçiþ, geçirgen ve yenide buð'ydu yýrtýlmalý eskitilmeli yýkanmalý :parýltý içkindir görünüme. daha özgür:daha rakkam hayat iþte, kravatýn boðduðu çýðlýk. - bu dün. poetik kent döngüsünün kendiliði b\ilimsel kir -imge; içe tüten, devrilesi bir kokulu mum gün ve akýþkan. ancak, yüzler arasý geçimsizlikle gençliðin cambaza savurduðu taþ, ardýlý yoðun ilkbahar. þakir özüdoðru

-19-


Düþünce dokununca Dexter Allen "Toshihiko Ýzutsu'ya saygýlarýmla- bir cevap" *

Almanýn devrim saydýðý Japon için Çoktan modasý geçmiþ Bir fikirse bu, Ya þimdi Nasýl hazmedecek Þimdiye dek böyle düþünmediði Sapasaðlam öyle de ahenksiz Varlýðý tehdit eden Bu tavrýný aklýn. Bilge biri Farkýnda olsa da Deðiþip duran arzularýn, Nasýl dokunacak Buz gibi anlamlarýna Yabancý olanýn; Nasýl Karþý koyacak Cennetin ve dünyanýn Bu denli amansýz Tezatlarýna. Çeviren: Aytaç Barut

___________________________________________________ * Meraklýsýna: "Déconstruction (Yapýsöküm)" ifadesini Japoncaya aktarmak isteyen Ýzutsu nun bu konuda Derrida'yla da yardýmlaþmasý, Derrida nýn konuyla ilgili Ýzutsu ya yazdýðý (meþhur) mektup hatýrda tutulabilir.

-20-


Sýfýr Hailey Leithauser Oval bir boþluk filozofça ve anlaþýlmaz. Hünerli bir bilge icad etmiþ onu çare olsun diye çözümsüzlüklerine þu tuhaf denklemlerin. Hayal bile edemedi Romalýlar Farklý ve ustaca yapýsý, sýrlanmamýþ bir ayna çabasýz ve boþ bakan bir yüz içi boþ bir dünya gibi. Baþtan ayaða kusursuz, çokluðun kýskaçlarýna kapýlmaktan kurtulmuþ, zarif kenarlý eðimi hiçliðin, düþünce zoruyla deðil olageldiði özüyle varolan. Çeviren: Serpil Özçeþmeci

-21-


Su içinde bir aðaç Robert Lowell Bu karanlýklarý karanlýklar diledi - ve utanç Bir omuz vuruþuyla geçti pencerelerimizin önünden Bu sokaklar Boston sokaklarý balam - ilk sözümüz paradan Bir kýzoðlan kýz gezinir sokaklarda Þehrin karanlýðýný koyultur durur Türlü çiçekler boy verir çevresinde Yüzünden boyalan akar kaldýrýmlara Ben bir zamanlar göz bebeðiydim onun Gitti gider þimdi Babil'li kadýnýmýz Aþkýmýzdý gitti gider þimdi - bir böcek uçtu uçar Bir aðaca uçar sessiz - kaldýrýmlara uçar Výzýl výzýl kulaklarýmda duyuyorum Bir konuyor bir uçuyor Babil'li sinekler Bir karpuz gibi yarýyor - þehirleri duyuyorum Bitmez tükenmez aðýdý bir þeytanýn Babil'in fildiþi basamaklarýný süslüyor - bir þehir suda yüzüyor Burasý bankalar caddesi gün nedir görmemiþ Günýþýðý deðmez - yalm bir kýlýçtýr Boston Bir kanadýný budamýþ tanrýnýn - böðrümüze saplanmýþ Aþkýmýzdý gitti gider þimdi - bir böcek uçtu uçar Bir aðaca uçar sessiz - kaldýrýmlara uçar Bernadette'in yumuk gözlerine konarlar Kalkýp giderler buz tutmuþ sularýna okyanus'un Ve kadýn maðaranýn tam aðzýndaydý - adam gördü Etli butluydu - Massabielle'de duruyordu Aklýn gözlerini kaybetmiþti - görmüyordu Ýsa'yla bir mezar aðzý açýk bekliyordu Jerico'nun duvarlarýný - dünyanýn bütün sokaklarýný yutacaktý Bir þarkýsýný söylerdi okyanus þehirlerinin "Þarkýlar çaðýr ki Krallar kralý dirilsin" Aþkýmýzdý gitti gider þimdi - bir böcek uçtu uçar Bir aðaca uçar sessiz - kaldýrýmlara uçar. Çeviren: Þükrü KAYA

-22-


Yüzü Zafer Yalçýn pýnar yüzü gök yüzü sissiz ben siz yüzü aralan dý iç imdeki gök yüzü ile kendi yüzü var ama yok gibi ya da yok ama var gibi iç imdeki iç yüzü

28 Ekim 2004 Erenk öy

-23-


sil-ikon

/ deneysel þiir gereçleri

bu yazý iki bölümden oluþmaktadýr: ilk bölümde, bugün olanaklý olan biricik þiirin neden deneysel olmak zorunda olduðunu kýsaca göstermeye çalýþtým. ikinci bölümde ise bir deneysel þiir iþliði olarak kurguladýðým ve sil-ikon olarak adlandýrdýðým - bir poetik web alanýnýn ne gibi gereçlerle çalýþabileceðini tartýþmayý amaçladým. I önce söz vardý; yani toplumsal bellek, bireysel belleklerin toplamýndan ibaretti. yazýnýn icadýyla birlikte, bellek gerçek anlamda dýþsallaþýp topluma mal oldu. gerçi yazýnýn icadý bugün yazýlý kültür dediðimiz þeyin sadece gerek þartýydý; çünkü yazýnýn kültürün asýl vektörü haline gelebilmesi ancak matbaanýn icadýyla mümkün oldu. sözün/yazýnýn iktidarý, ayný zamanda þiir in de iktidarý demekti. çünkü þiir, duyusal ve anlamsal ulamlarýn mükemmel bir birlikteliði, eþdeyiþle, söz (anlam) taþýyan yazýnýn duyusal estetiðiydi. sanayi devrimi, dýþsallaþmýþ belleðin (yazýnýn) soyutluðunun karþýsýna görselleþmiþ / somutlaþmýþ belleði (makinayý) koydu. nihayet, camera obscura nýn fotoðraf makinasýna evrilmesiyle insanýn imge yaratým tekeli sarsýldý ve özne-nesne arasý konturlarýn yumuþadýðý yeni bir dinsel (araçsal) evreye girildi. sinemanýn, yani yaþadýðýmýz dünyayý görüntü-ses-hareket bütünlüðü içinde yetkin denebilecek bir ölçüde yeniden üretebilen teknolojik mimesis yetisinin ortaya çýkmasýyla devam eden bu süreç, ayný zamanda yazýlý kültürün görsel kültüre, cogito ergo sum un video ergo sum a dönüþme süreciydi. felsefe, yazýlý kültür içersinde beliren bu yarýlmaya metin i ve dil i anlam/kapsam geniþlemesine uðratarak yanýt verirken, þiir, çeþitli yollarla bu algýsal/teknolojik dönüþümü yakalamayý/yadsýmayý denedi : (i) duyusal düzeyde, görselliðini sivriltmeye yöneldi (ses þiiri, görsel/somut þiir vb). (ii) semantik düzeyde, anlamý yoksaymayý veya meta-anlamlara hizmet etmeyi denedi (dadaistler, gerçek-üstücüler vs). (iii) ideolojik düzeyde, teknolojik/algýsal dönüþümleri kutlamak /kullanmak/yoksaymak yoluna gitti (fütüristleri, rilke yi, lorca yý ve oulipo cularý ayný anda düþünün). (iv) yapýsal düzeyde, uyak ve dize formülasyonlarý gibi yetersiz yapýlarý terk etti. bu çabalar, sürgüne gönderilmiþ bir kralýn tahtýný geri alma teþebbüslerini andýrýr. fakat þiir, geçen yüzyýlda sosyalist dalganýn kitlesel alýmlama düzeyinde yarattýðý tüm olanaklara karþýn, tahtýný geri alamamýþtýr; çünkü bir yandan bu olanak varlýðýný sürdürememiþ, diðer yandan da þiiri görselliðin gölgesinden kurtaracak bir çýkýþ yolu bulunamamýþtýr.

-24-


sonuç olarak, þiir tarihinin - aþaðý yukarý yüz yýldan beri daha ziyade þiirin kendini yok ederek baþka bir bedende, yeni bir meþruiyet zemininde re-enkarne olmaya çalýþmasýnýn tarihi olduðu söylenebilir. bulatov bu konuda çok yerinde bir deðerlendirmeyle modern þiir, doðruyu söylemek gerekirse, þiir pratiðinin kendisinin yasaklanmasýdýr diyor. gerçekten de uzun zamandýr - þiiri naftalinleyerek sandýða týkmayý hayal eden pek çok nostaljiðin varlýðýna raðmen varolagelmiþ þiir pratiðinin pratik olarak mümkün olmadýðý bir dünyada yaþýyoruz. teknolojik/algýsal olarak dönüþmüþ kitlelerin kültüründe þiir ya kendi cenaze merasimine katýlacak ya da söz konusu dönüþümlerin kaynaðýna, deney e yönelecektir. bu baðlamda bugüne dek mevcut poetik deneysel birikimin teknolojik/algýsal dönüþümlere ve zeitgeist a cevap verebilme bakýmýndan yeterliðini tartýþmak gerekir. örneðin ezra pound un makine-þiiri bugün ne alemdedir? veya oulipo cularýn þiire uyguladýklarý basit matematiksel transformasyonlar ve kýsýt-þiirleri yeterli midir? ya da görsel þiirin bugünkü dijital olanaklarý neler olabilir? vb. çünkü kanýmca þiir hanidir beklediði mecraya/medyaya artýk sahiptir ve bize düþen, teknolojik/algýsal dönüþümleri/birikimi uygulayabileceðimiz deneysel yöntem ve gereçler bütününü geliþtirmek/denemektir. györi den pequeno ya pek çok ismin elektronik þiir, sanal þiir vb adlar altýnda ölçütlendirip tanýmlamaya çalýþtýðý mecranýn çerçevesi de iyice somutlaþmýþ/kabul görmüþ olduðuna göre, þiirin yeni bir kýlýkta tarih sahnesine çýkmasýnýn zamaný gelmiþ demektir. II bir metne çeþitli dönüþümler uygulamak fikrine galiba ilk kez joyce un ulysses ini okurken kapýlmýþtým. modern bir mit olarak, ulysses in bölümleri, homeros un antik mitinin bölümleri baz alýnarak filtrelenmiþ gibiydi; böylece her bölümde farklý bir duygu-duruma karþýlýk düþen, farklý bir teknik oluþturulmuþtu. çok sonra, rahatý kaçan aðaç adlý çalýþmamda, melih cevdet in ayný adlý naif þiirini yarým yüzyýl sonra nasýl algýladýðýmý göstermek üzere, þiiri kendi üzerinden çeþitli dönüþümlerle çoðullamak/türetmek yoluna gittim. bu çalýþmamda uyguladýðým - manuel filtreler olarak da düþünülebilecek bazý biliþim teknolojisi aðýrlýklý dönüþümler vasýtasýyla metni gerek didik didik çözümlemenin gerekse bireþtirerek türetmenin mümkün olduðunu gördüm. bunun üzerine, metinsel dönüþümlere daha çok kafa yormaya baþladým. elimizde bir kaç baþvuru noktasý vardý : 1) yapýsal metin birliði, dijital teknolojide görsel, iþitsel veya salt yazý-metinsel olanýn ikili kodlama birliði þeklinde saðlanmýþ durumdaydý. 2) görsel/iþitsel metin dönüþtürme gereçleri (photoshop, ses sentezleyicileri vb.) çoktandýr var olduðu halde, metni - salt yazý-metinsel olaný da içerecek þekilde - bütünsel olarak dönüþtürebilecek bir gereç henüz gerçekleþtiril(e)memiþti. 3) gerek varolagelmiþ þiir pratiðinin ölümünün sahnelenmesi gerekse deneysel olasýlýk evreninin geniþletilmesi bakýmýndan bütünsel metin dönüþtürme gereçlerinin geliþtirilmesi son derecede önemliydi (deneysel olasýlýk evreninin geniþlemesini düþünürken, örneðin mona lisa nýn piksel bazlý dijital bir röprodüksiyonunun piksellerinin rastgele deðiþtirilmesiyle dönüþümün bir safhasýnda van gogh un bir tablosuna denk düþebilecek bir kombinasyonun elde edilebileceðini düþünebilirsiniz).

-25-


böylece, akla gelebilecek her türden bütünsel metin dönüþtürme gerecini bünyesinde barýndýran bir web alaný kurgulamaya baþladým ve buna yapýbozumuna, ikonoklastlara, nietzsche ci yýkýcý yaratma ilkesine ve dijital teknolojiye atýfla sil-ikon adýný verdim. sil-ikon kuþkusuz bir þiir sitesinden çok þair bir site olur ve þairlere yetkin bir deneysel þiir gereci olarak hizmet ederdi. aþaðýda, sil-ikon un ne tür yöntem ve gereçlerle iþleyebileceðini - bunlar ancak hayalgücümüzle sýnýrlý olsalar da - bazý kategorik baþlýklarda toplamaya çalýþacaðým : (i) sözdizimsel dönüþüm gereçleri : bu tür gereçler devrikleþtirme, özne gizleme, eylem zamanlarýný deðiþtirme/geriye sarma, büyük/küçük ünlü uyumunu bozma, noktalama iþaretlerini karýþtýrma gibi sözdizimsel transformasyonlar/deformasyonlar uygularlar. (ii) anlambilimsel dönüþüm gereçleri : anlambilimsel dönüþtürücü bileþenler için özne-nesne, nesne-nesne deðiþtiriciler, eðretileme bozucularý, sinonim koyucular, deðilleyiciler, dil karýþtýrýcýlar, RVL (random verse lab) vb düþünülebilir. (iii) görsel/iþitsel dönüþüm gereçleri : bu tür gereçler ascii sanata(ascii art) dönüþtürme, ardýþýklýk bozma, alfabetik -> an-alfabetik dönüþtürme, ideograma dönüþtürme, .txt -> .jpg dönüþtürme, harf anatomisini parçalama, diyaloglaþtýrma, hece/ses bozma, derecelendirilebilir parazitlendirme, rastgele silme, seslendirme, ölçeklendirme, boyutlandýrma, animasyon, osilasyon gibi görsel/iþitsel transformasyonlar uygularlar. (iv) matematiksel dönüþüm gereçleri : lojik operatör uygulayýcýlarý, ikili kodlayýcýlar, gödelize ediciler, rekürsif iþlev uygulayýcýlarý, fraktal dönüþtürücüler, koch kartanesi modelleyicileri, metinsel türev/integral alýcýlar, matris operatörleri vb gereçler. (v) teknolojik dönüþüm gereçleri : çaprazlanmýþ/mutant metin, akýþ þemasýna, bilgisayar programýna dönüþtürücü, link izleyici, google þiiri, örnekleyici/sýkýþtýrýcý, xml dönüþtürücüsü, a-life þiiri, neural þiir, bellek ve CPU kullaným þiirleri, rastgele klavye, windows iletilerine dönüþtürücü, termal/entropik þiir, lirik þiir üreteci, kriptografik/steganografik þiir, doppler þiiri, uydu-þiirler, doðal seleksiyon þiiri, sms þiiri, evrilen þiir vb. (vi) þiir bileþenleri mimarisi : nesneye yönelik programlamadaki mevcut bileþen (component) mimarisi, þiir üretim sürecine uygulanabilir. bu mimaride, þairler çeþitli temalar üzerinde deðiþtirilebilir þiir bileþenleri (dizeler vb) oluþturarak bu bileþenleri ortak bir veri tabanýna gönderirler. daha sonra, tematik/yapýsal belirlenmeler sonucu, bu bileþenlerden istenenler bir araya getirilmek suretiyle þiirler oluþturulur. bileþenlerin sayýsý arttýkça, bileþenlerle oluþturulabilecek þiirlerin sayýsý da üstel olarak artar. (vii) elektronik devre mimarisi : buraya kadar sözünü ettiðimiz dönüþüm gereçleriyle elektronik devre birimleri (entegre devreler) arasýnda analoji kurulduðunda, içinde çeþitli ve karmaþýk dönüþümleri barýndýran þiir devreleri tasarlanabilir. (viii) kültürel dönüþüm gereçleri : söylem verici (reklamlaþtýrýcý, lirikleþtirici, ideolojik söylem verici vb), bulmacaya dönüþtürücü, haber metni dönüþtürücüsü, tetris þiiri vb. özcan türkmen, 07/09/2004

-26-


Raoul SCHROTT

ÞÝÝR SAVUNMASI Rotterdam Þiir Festivali nde geleneksel

hale gelen Þiir Savunmasý nýn 2003 yýlýnda Raoul SCHROTT tarafýndan yapýlan sunumu. Çeviren: Aytaç BARUT

Raoul SCHROTT ÞÝÝRÝ SAVUNUYOR! Evet, müvekkilim hep fýrsatçý olmuþtur, bunu itiraf etmekte hiçbir sakýnca görmüyorum. Savunma makamý Raoul Schrott, Dördüncü Dava Mahkemesi nin jüri üyeleri önünde savunmasýný sunmaktadýr. Ýþte bu þiirin gerçek baþarýsý: Dünyayý olduðu gibi tasvir etmeye çalýþýrken, o, iki kelimenin çatýþmasýndan ortaya çýkan paradokslarýn kökenini ifþa ediyor.

BAYANLAR, BAYLAR VE JÜRÝNÝN SAYGIDEÐER ÜYELERÝ! Savunmama, Dördüncü Derece Mahkemesi'nde görülen bu davanýn üç bin yýllýk tarihini deðerlendirerek baþlamama izin verilsin. Böyle yapmakla, iddianamenin nasýl kötü niyetli hazýrlandýðýný ve ne derecede kin, önyargý ve cehaletle þekillendirildiðini göstermeyi amaçlýyorum. Mahkemeyi, ardý ardýna yapýlan temyizlerin her birinde, iddianýn, nasýl da davanýn farklý yönleri üzerinde odaklanmýþ olduðunu gözlemlemeye davet ediyorum. Ýddia ediyorum ki, tek baþýna bu durum bile, tecrübeli meslektaþlarýmýn yargýlamayý bir gösteriye çevirmek amacýyla yargýsal süreçleri istismar etmek niyetinde bulunduklarýna karine teþkil etmektedir. Evet, yanlýþ anlamadýnýz. Zira, edebi eleþtiri daima þiirin, böylelikle de müvekkilimin -ki onu bu mahkeme huzurunda temsil etmenin benim için büyük bir onur olduðu kanýsýndayým- yokolduðunu görme arzusuyla iþe baþlar. Ýlk davanýn duruþmasý, en son çaðrýlan ve müvekkilimi kasden sahtekarlýk yapmakla itham ederek üstünlük saðlamaya çalýþan bir kiþi; Platon un garazý tarafýndan þekillendirildi: Hayatýn anlamý, ebedi gerçeði aramakta ortaya çýkmaktayken, müvekkilimin þiirinin taklidin taklidinden baþka bir þey olmadýðý ortaya konulmak istendi. Platon, suçlamasýnda þiirin hayali bir sanat olduðunu ileri sürdü: Her bir þey - bir aðaç, örneðin cennette, en iyi bahçývanlarýn bile yetiþtiremeyeceði, mükemmelliðine asla ulaþamayacaklarý formlara sahiptir. Þair yalnýzca, kelimelerden baþka hiçbir þeyi olmayan üçüncü el bir taklit sunuyordu. Kelimeleri kullanýrken sorumlu davranmak yerine, saf bir etkinin dirayetine ulaþmak için onlarý kendi çýkarlarý için kullandý. Böylece o, harflerin yerlerini deðiþtirerek dilin köklerini karýþtýrmakla zan altýnda kaldý: Köksüz her þiir, kendisine ait harflerin yerlerini karýþtýrarak

-27-


dili bozuk bir þiir olur. Bir mýsrada ideal aðaca sataþarak onu þaka malzemesi yapmak ne eðlenceli bir özgürlük, bir küfür, ne de herhangi bir okuyucu için uygun bir kullanýmdýr. Bu, tecrübeli meslektaþlarýma göre, þiirin yalanlarýnýn usun yaþamýna bulaþan ve en çok da erkekleri çocuklara, daha da kötüsü kadýnlara dönüþtüren sari bir hastalýk olduðuna dair makul bir delil teþkil eder. Platon bu yüzden, müvekkilimin mesleðini icradan men, ülkeden sürgün edilmesi ve tüm þiir kitaplarýnýn halk tarafýndan yakýlmasý isteðiyle en aðýr cezayý talep etmiþtir. Günün jürisi davalýyý delil yetersizliðinden beraat ettirdi. Fakat iddia makamý davayý temyize götürecek bir dayanak buldu. Müvekkilim, birbiri ardýna açýlan davalarla uðraþýrken her þeye raðmen ayakta kalmayý baþardý. Yüzyýllar boyunca süren baskýlara ve itiyadýn önemli ölçüde deðiþmesine raðmen yine de çok þaþýrtýcý iþler yapmayý baþarmýþtýr. Daha sonralarý, sýradan okuyucu iyice sýradanlaþmadan önce, edebiyatýn patronlarýnýn himayesine baþvurmaksýzýn kendi yerini korumayý bilmiþtir. Zorluk, yýllarca süren yasaklardan dolayý, kendisini çaðýnýn siyasi ve dini otoritelerine baðýmlý kýlan güçlerle uzlaþma arayýþýndan kaynaklanmaktadýr. Bakýnýz bunun örneklerini, Aeneid lerinde yaymaya mecbur edildiði cumhuriyetçi propaganda da, Meryem i anlatan zarif, sevgi dolu þiirlerinde ya da Ýlahi Komedya da Hýristiyanlýða sunduðu faziletli sadakatinde görebilirsiniz. Fakat daha sonra, 1955 Ýngiltere sinde bir baþka davaya bakalým: Bir sonraki büyük davanýn açýlmasýna karar verilmiþti. Bu davada davalý, kýdemli ortaðýmýz Sir Philip Sdney tarafýndan temsil edildi. Ýddia þuydu; müvekkilim eskiden beri tekrar edilen yalanlarý yaymaktan baþka bir þey yapmamýþtýr. Fakat bu davada iddia makamý, temelde müvekkilimin uðraþýnýn herhangi bir þekilde kültürel bir karýþýklýk çýkmasýnda doðrudan bir etkisinin olmadýðý yorumundan hareketle, devletin çýkarlarýna zararlý davranýþlarýndan dolayý toplumdan sürgün edilmesini talep etmekte tereddüt etti. Ýddia makamýnda olan dar kafalý bir Protestan, Gosson, neredeyse 11 saat sonra þunun farkýna vardý ki, iddialarý, istese de istemese de, tutanaklarýn yok sayýlmasý üzerine kurulmuþtu. Bir umutla elindeki son kozunu oynamaya karar verdi. Müvekkilimin þiirinde pornografiyi kurmak ve yaygýnlaþtýrmakla suçlu olduðunu idiia etti. Þöyle diyordu: Bizi ahlaksýz arzularla zehirliyor... Yapmaya çalýþtýðý insan aklý ný günahkârlýk ve þehvet dolu aþkla kirletmektir. Gerçek þu ki, þiirin devrimci erkinin etkisiz olduðu yorumuna dayanan bu strateji deðiþikliði kendi içinde çeliþkili ve tali öneme sahipti. Jüri kararýnýn deneyimli meslektaþlarýmýn en az ilgilendiði nokta olmasý dikkate deðerdi: tüm dikkatleri yalnýzca, sanýðý toplumun gözünde gülünç duruma düþürmeye ve etik olarak kuþkuyla bakýlmasýný saðlamaya yönelmiþti. Bu sukatýlmamýþ bir iftiraydý. Müstehcenlik savýna, buna suistimal edilmiþ insanýn aklý nýn deðil ama þiiri yalnýza erotik içeriði için okuyan insan aklýnýn suiistimal edilmiþ hali nin bulduðu þiirselliðin dayanak olabileceðini kanýtlamaya çalýþarak kýsa bir cevap verdik. Þiirin yararsýz ve gerçeklerden azade olmasý Demokles in ebediyen baþýmýzýn üzerinde asýlý duracak kýlýcý gibi bir iddiaydý. Bu durumda þiirin gerçeklere dayanma gibi bir iddiasýnýn olmadýðýný savunduk. Ki þair hiçbir þey ispatlamakla uðraþmaz ve asla yalan söylemez . Þair asla neyin ne olduðunu söylemeye çalýþmaz; çalýþtýðý, þeylerin ne olmasý ya da olmamasý gerektiðidir. Aðaç metaforuna tekrar dönecek olursak; þair gerçeðin yataðýndaki imkanlarýn tohumlarýný serpen, okuyucularýn kafasýnda erdemin imgesini yetiþtiren bir bahçývan gibi düþünülmelidir. Bu bakýmdan, tanýklýkta uzun süreli denemelerle zorla kabul ettirilmiþ hayali yasaklara raðmen, analojiyi geniþletmek için yine de küçük bir þansýmýz var. Bir aðaç hakkýnda düþünmek sonunda bizi onun radikal kökenini tanýmlamaya, dahasý onun sahasýna ve kübik kökenine sevk edebilir. Öyle ki onu kavramadan önce, alay konusu bu aðaç sayesinde, ýþýktan yapýlmýþ maddede uzmanlaþýp, nanoteknolojik bitkileri

-28-


yetiþtirip, yörüngelerde bir yaþamla uzayda yayýlýyor olabiliriz. Soluk kesici bir sürpriz - ve mahkeme salonunda gittikçe yükselen alkýþ sesleri. Tüm imgelemi didaktik buyruklar altýnda þekillenen Antik Yunan Eikastike sinin -modern etimolojistlere göre güzel þeylerin mükemmel tasviri - Phantastike den daha sefih olduðu zamaný anlatmaya çalýþtýk. Týpký retorik ve mantýk , dil ve akýl arasýndaki iliþkide olduðu gibi. Böylece þiir yepyeni ya da hiç duyulmamýþ olana nüfuz etmemize izin vererek konuþan bir resim olabiliyordu. Epifani (zuhurat), ya da aþkýn biçimlemenin gücüyle darbý mesellik. Zira þiirin iþlerlik deðeri onun insanoðlu için en etkili ikna edici güç olmasýna baðlýdýr. Jürinin bir kýsmý bizimle ayný fikre sahip gibi - þiirin gerçek gayesine dair sorular azalýyor. Þair - ki burada onu anlatmak için zaman harcýyoruz - yalnýzca imgelemleri ona, toplumun çeþitli ideallerini kullanma hakký veren bir fanidir. Onun tek baþýna, bunlarý toplumun iyi vatandaþlarý lehine hayranlýk veren bir biçimde betimlemek için güç ve fýrsatý vardýr. Tabii ki bunu, sahneye kendi özünde bütünleþtirdiði ideal düþünür, ideal politikacý ya da çaðýnýn dehasý þeklinde bir figürü getirerek yapmaktadýr. Dahasý bu vasýflarýn tümü onun çalýþmasýnda kendini gösterir. Þu ana kadar Jüri bizim tarafýmýzda yer aldý. Göründüðü kadarýyla Dame Fortune bile. Þanslýyýz ki, çeþit çeþit maskeler, çeþitli eþkâl ve kurnazca numaralara raðmen müvekkilimin kiþisel tercihlerini ortaya dökmeye böyle âli bir ereðin peþinde - gerek kalmadý. Tabii müvekkilimin, bir filozof, asker, ya da âþýk oluþundan ziyade, amatör bir aktör, bir züppe ya da çapkýn olarak anlaþýldýðýnýn da itiraf edilmesi gerek. Ama kendiniz bir bakýn, bayanlar, baylar, sayýn jüri üyeleri. Ecce homo: Sanýk! Geçen yýlýn görkeminden pek bir þey kalmamýþ, deðil mi? Modayý takip eden biri gibi görünmüyor: kalkýk yakasý, kolalý gömleði ve briyantinli býyýklarý ile sanki bu zamana ait deðil. Þu ayakkabýlar, ekose pantolonu ve tüvit ceketi ya da kasketi, onun altýndaki ince ve sarý saçlarýný gizleyebileceðini düþünüyor. Son derece dikkatliyim bayanlar baylar, tüm bunlarla özellikle olumlu bir izlenim býrakmýyor ve kendisini önceki kibirli tavýrlarýna iten yüzündeki melankolik ifadeyle daha sempatik görünmüyor. Bu, tabii ki zorda olsa, müvekkilimin neredeyse otuz yýl önce çaðýrýldýðý üçüncü davanýn son mahkemesindeki kamu savcýsýnýn kendisi tesadüfen müvekkilimin eski bir meslektaþýdýr - müdahalesine baðlanabilir. O davada deneyimli meslektaþým sanýðý itibarýný yitirmiþ önemsiz bir burjuva, insanlara inanç satan, kendi adýna söyleyecek hiçbir þeyi olmayan ve deðiþen toplum adýna hiçbir kaygýsý bulunmayan biri gibi sundu. Durduk yerde, aðaçlar hakkýnda bir konuþma neredeyse bir suç sayýlýyor ve uyak bile tepkisel bulunuyordu. Dahasý onlara göre þiir ideolojik bir propagandadan baþka bir þey deðildi. Ancak daha önce de söylediðimiz gibi, düþman ne kadar büyükse kazanýlan onur da o kadar büyüktür. Bize karþý yapýlan bu suçlamalarý daha öncekiler gibi zarifçe reddedebilecekken, müvekkilim bu sefer de basitçe yanýlgýya düþürülerek Pablo Neruda müstearýyla kaleme alýnan sol kanat þiirlerle yanyana getirilip, diðer davalardaki gibi uðraþtýrýlýyor. Ýnsanlar solculukla itham etmekten yorgun düþtükleri gün gelinceye dek, müvekkilime bir kez daha gerçek yeteneklerini göstermek için izin verildi. Evet, müvekkilim hep fýrsatçý olmuþtur ve bunu itiraf etmekte bir sakýnca görmüyorum! Eðer hâlâ biraz þaþýrmýþ görünüyorsak, tabii ki bu, anarþist,

-29-


demagog ve pornografiye düþkün olarak suçlandýktan, iþimizin gerçekliðini ispatlamaktan ve deðersizliðinden sorumlu tutulmamýzdan sonra dillendirilen Junge Wilde ve ardýndan Yesterday s People ýn raðbet görmüþ olmasýndandýr. Ýnsanlar bizi kolayca görmezden gelebileceklerini düþünüyor gibiler. Akýl saðlýðýmýzýn yerinde olmadýðýný ilan ediyorlar. Dinleyicilerimizin önemli bir çoðunluðunu ve bir zamanlar sahip olduðumuz sosyal konumu kaybetmemizi delil diye sunuyorlar. Hatta bugünlerde ikinci sýnýf mizah dergileri bile bizi dikkate deðer bulmuyor. Bizi dinleyecek birilerini bulma umudu ile kýþkýrtýcýlýk yapmaya çalýþmak onlarýn iddiasýna göre bizim son çýrpýnýþlarýmýz. Kuþkusuz, müvekkilimin kendisiyle hiç barýþýk olmadýðý konular da vardýr. Þunu gönül rahatlýðý ile söyleyebilirim ki, kendine güveninin hiç olmadýðý kadar az olduðu ve ilginç kariyeri boyunca babasý sanýldýðý pek çok gayri meþru çocuðu tanýma eðiliminin her zamankinden fazla olduðu bu noktada takýlmamalýyýz. Onun lehine mahkemeye çaðýrabileceðimiz þu kiþileri bir düþünün - George Brassens, Jacques Brel, Fabrizio de André, Ivano Fossati, Chico Buarque, Caetano Veloso, Leonard Cohen, Patti Smith ve Bob Dylan Gerçekten ünlü pop þarkýcýlarý, müzisyenler, hip-hopçýlar ve - özellikle sonrakiler. Eskiden beri uðraþlarý baþka bir þey deðildir. En çok satan yazarlar, romancýlar, reklâm yazarlarý; tüm bunlar, müvekkilimin miras aldýðý hayranlýk verici sanatý, üstelik onu ayaklarý altýnda çiðneyerek, çarpýtýp, kendi çýkarlarýna uygun hale getirdikten sonra paraya çeviriyorlar. Oysa kariyerlerinin baþlangýcýnda uðraþtýklarý þey, müvekkilimin de meþgul olduðu (klasik Yunan sezgisinden) baþka bir þey deðil. Fakat kendini beðenmiþlik bunu itiraf etmeyi engelliyor. Ve iþte problemimizin kökenine daha da yaklaþtýk, bunlardan biri-söylemek için müsaadenizi diliyorum-üç yüz yýllýk tarihimiz boyunca görmezden gelindi. Zira müvekkilime karþý ileri sürülen çeþitli suçlamalar yalnýzca, müvekkilimin, onu yaþayan bir ölü gibi kýyýya savuran ve Akdeniz in poetik mirasýný unutkanlýðýn girdabýnda boðan medya devrimi ile çatýþmasý gerçeðinden çýkartýlmýþtýr. Kalan tek soru; onun(þairin) uðraþýnýn gerçekliðini ve deðerini feda edip etmediðidir. Almanca Dichtung(Þiir) kelimesi Diktion(telaffuz) dan türemektedir ve bu kelime tüm þiirsel olaný tanýmlar. Karakteristik anlamý konuþan resimler yaratmak taki edimsel ifadeden gelir. Tabii bu þekildeki söyleyiþ için mevcut teknik kaynaklar - mecaz ve teþbih gibi düþüncenin figürleri, hem de vezin ve kafiye gibi akustik figürler -basit, belirgin bir amaç için geliþtirildi: Bilgiyi hatýrlanabilir yapmak, bir nesilden diðerine aktarabilmek. Bunu, yalnýzca var olan hafýza sistemini ortaya çýkarmak için dildeki standartlaþmýþ müziksel formlarý kullanarak (saygý deðer jüri üyeleri bir þarkýnýn sözlerini melodisini mýrýldanmadan söylemeye yeltendiklerinde belki zorlanabilirler), yerleþik deyim ve kavramlarla(Homer in Kurnaz Odysseus u, ya da örneðin bizim Aziz Tanrýmýz ) veya görsel benzerliklerin bariz anlamlarýyla nesnelere belirgin karakterizasyonlar vererek de yapmaktadýr( Gül Parmaklý Eos ). O halde bunlar, sesi ve görüntüyü senkronize ederek olan biteni zihnimizde canlanan bir film gibi(akýl sinemasý), bir oyun kadar eðlenceli, propaganda ve ahlaki deðerlerden oluþan geniþ içerikli tarihsel anlatýlar ve eðitici dokümanlar üretmek için kullanýlabilir. Böylece, o günün koþullarý, deðerler ve kültür ilk doðduðu yerdeki imkânlarýyla diðer nesillere aktarýlabilir olacaktýr.

-30-


Þiirin icat edilmesi yalnýzca bu amaç içindi. Bu amaç ona, zamaný aþan bir dil olarak formüller üretebilmesini saðladý. Böyle yaparak yaþatýlabilen gelenekler (sözlü kültür) þiirin edebi bir form olarak kabul edildiði birkaç milenyumdan daha yaþlýdýr. Fakat bu durum tam olarak problemimizin en önemli noktasý idi. Alfabenin keþfiyle olsa gerek (yazýlý kültür) þiir aniden fonksiyonunu ve varoluþ sebebini kaybetti. Yazýnýn geliþimi þiirin teknik dilinin, enformasyonun aktarýlmasýnda daha fazla gerekli olmadýðý anlamýna geldi. Ýdea lar ve gerçekler yazýda þiirin matris dilinin öncelikli iletiminde olmadan yer alabiliyordu. Avantaj görünen, bilginin tüm alanlarý; buna doða bilimleri, felsefe ve hukuk da dâhil, þiirin kýsýtlamalarýndan özgürlüklerine kavuþmuþ oldular ve kendilerini özerk disiplinler olarak kurdular. Zira artýk, materyalleri dolaysýz olarak yazýda kullanýlabilir oldu. Aktörlerinin artýk gündelik konuþmalarý kullanabildikleri, drama gibi yeni þiirsel türlerin doðmasýnda dabu geliþmeler etkili oldu. Dezavantaj ise þiirin envanterinin birdenbire kabarmaya baþlamasýydý. Þiir asla temel iþlevini kaybetmenin üstesinden gelemedi. Bu, kazara tüm dertlerinin ve önümüze getirilen tüm iddialarýn da baþlangýcý idi. Bu bizim cennetten kovulmamýz anlamýna geliyordu. Platon þairlere çokça yeni vasýflar yükleyerek bunu yaptý zaten. Mizacý nostaljik bakýþa eðilimli olduðundan görevleri kültürün aktarýmýný elinde bulundurmak olan antik Aoides lerin - þarkýcýlar, kahinler, Tanrý ve tarih tarafýndan yetkilendirilmiþ peygamberler -ölümüne yas tutmuþtu. Tabii yazýnýn devrimci geliþimini takiben dönüþüm daha sonraki bilgisayar çaðýndan daha az radikal deðildi. Aoide ler; þairler, ateist yapýmcýlar, dilin ukala sanatçýlarý, aðzý bozuk deyim tüccarlarý olarak büyük bir deðiþim geçirdi. O tüm salahiyetini feda etti, tüm önemini kaybetti ve yalnýzca bir yazar a dönüþtü. Ýtibarýnýn son izlerini de kaybederek. Þimdi elimizdeki gerçeklerin farkýnda olarak - saygýdeðer jüri üyeleri savunmamýza devam edeceðiz. Savunmamýzda sanýðýn davranýþlarýnýn etkisinin, tamamen zýt þartlarda geliþen delillere raðmen, lekelenmeden kaldýðýna dair kanýtlar sunacaðýz -ama onun uðraþý, daha önce sözü edilen büyük deðiþikliklerin belirgin önemiyle artýk daha farklý bir bakýþ açýsýndan deðerlendirilmeli. Muhtemelen yüzlerce yýllýk yaþýyla bir sanat formunun; sözlü þiirin orijinal karakterinden bozulmamýþ olarak ne kalmýþtýr? Pek bir þey deðil. Geriye kalan, ister kendi dilimizin yetkinliðiyle, ister yabancý bir dilin ritmiyle bir þiir dinleme deneyiminden ya da þiir sesinden aldýðýmýz zevktir. Bu müziðe ait metrik dilin niteliklerinde yaþayan bir þey: Þiiri ezberden okuyaný ve dinleyiciyi bir araya getiren, nefes alýþlarý ve kalp atýþlarý dizelerin muntazam perdeleriyle senkronize eden toplumsal bir deneyim. Kitabi kelimelerin arkaik bedenselliklerini ýslah eden bir deneyim. Sözlü þiir için tuhaf görünen bir iletiþim formuna yol açan, dine verdiði hizmetlere dayanan kökleri hatýrlýyoruz. Baþka bir deyiþle, o deneyimde iletiþim istiþare oluyor. Eðer bu geliþmenin doðruluðu sebebin dikkatli araþtýrmasýndan kurtuluyorsa, ayný þey onun metotlarý için söylenemez. Bu bakýmdan onun ikna edici gücü yaþamaya devam ediyor. Bugüne kadar politik demagoglarýn ve reklam yazarlarýnýn ya da onu arayan herkesin sessel ahengin kinayesi yoluyla kutsallaþma isteklerini açýða çýkaran

-31-


mesajlarýný yollamak için kullandýklarý bir güç. Elbette bu, uyuþmazlýk yaratmaya yönelik böyle bir beyin yýkama meylinin niçin dini, ekonomik ya da popülist politikanýn bakýþ açýsýndan - fakat þiirin deðil - ele alýnmasý gereken bir mesele olmasý gerektiðini yeterince açýklamýyor. Sebep þu ki, poetik araçlar eskiler tarafýndan açýkça bilinen ve herkes tarafýndan anlaþýlabilir amaçlar için yaðma edildi. Her ne kadar þiirin kendi içinde bir amacý var gibi gözüküyorsa da. Bu tabii ki gerekli görülebilir, saygýdeðer jüri üyeleri, ki biz onun yetkilendirilmesi meselesini aydýnlatmaya çalýþýyoruz. Otorite, sözlü þiire bir zamanlar onu öven eskiler, övdüðü tanrýlar, eðlendirmek için aradýðý dinleyiciler ve yaydýðý bilgi tarafýndan bir unvan olarak verildi - bu durumda, cennet bahçesindeki Âdem ve Havva dan daha az önemli deðildi. Yazýnýn geliþimiyle beraber bunu uðraþý için çok geçmeden benimsedi. Müvekkilim bilgi aðacýndan aldýðý acý elma(kendini bilme)yý ýsýrdý (Almanlarýn söylediði gibi) ve yedi (bu motifi son bir kere daha kullanmama izin verilirse). Bundan böyle o kendi kurallarýný koyuyordu. Düþünürler onun þiirlerine geçmiþte hep yaptýklarý gibi artýk daha fazla yetki vermediler, ne de onun arzularýnýn bir Tanrý tarafýndan kontrol edildiðini onayladýlar. Bunun yerine o, bundan böyle ürettikleri için kendi haklý sebeplerini bulmaya zorlandý. Günümüzde benimsenen edebiyatla beraber, þiir belirgin statüsünü kaybetti. Platon un da yakýndýðý gibi, bunun sebebi yalnýzca metnin yoruma açýk olmasý deðildi. Kelimelere dayanan, ses perdelerini veremeyen ve insanlarýn gerçekte ne demek istediklerini gösteren mimik ya da jestlerden yoksun olmasýndan deðildi sadece. Hayýr, bunlarýn yaný sýra, bu sayede ortaya çýkan belirsizlikteki büyüme ile þiirin evrensel anlaþýlabilirliði ve ulaþýlabilirliði zayýfladý. Oysa sözlü þiirin epik doðaçlamasý, bilginin arý parçacýklarý ile genelleþtirilmiþ terkibi ve sürekli tekrarlarý dinleyicilerinin dikkatini anlýk ilgilerle çekiyordu; þiir o anda okuyucusuyla muhatap oluyordu. Onlar için þiir sýnýrlý bir mevcudiyet kadar görseldi. Ýstenildiði kadar sýk okunabilmek metinin baþlangýcýydý -þiirin her seferinde daha da karmaþýklaþan örgüsü ancak tekrarlanan okumalarla anlaþýlýr hale geliyordu. Fakat burada da þiir dinleyicilerinin geniþ bir kýsmýný kaybetti. Gerisi için önemli olansa perdede gördüklerinden çok zihinde canlanan þeydi. Görebileceðiniz gibi, sanýðýn gerçeðini ortaya çýkarmada, bizi suçlayan tüm iddia makamlarýndan daha ciddiyiz. Ve sonunda bu, savlarýmýzýn gerçekliðinin ispatlanmasýyla þiirin biricikliðini ve taklit edilemez oluþunu ortaya çýkarýyor. Doðru olabilmesi için fazlasýyla absürd olabilir ama antik Sümerler bile benzer seslere sahip kelimelerin temel seviyede iliþkili olduðu sonucuna varmýþlardý. Þaþýrtýcý bir þekilde inançlarý nörolojideki araþtýrmalarla doðrulanmýþtýr: bir dil laboratuarýnda rhyme kelimesini her duyduðunda elektrik þoku verilen bir insan daha sonra time ya da crime kelimelerini duyduðunda da bir tepki vermektedir. Þu çok açýk ki kafiye nin biyolojide bir temeli vardýr, gerçeklik bir hak olarak onun kendi doðruluðundadýr. Fakat metne baðlý grafikleri birleþtiren þiir, nesne þiiri nedir? Burada da yeniden yazýlacak bir poetikaya ihtiyacýmýz var. Þu da söylenebilir ki, elbette, bu görsel figürler en sonunda doðada var olan yapýlarýn figüratif

-32-


taklitleri ile antik Yunan düþüncesinde benzerliðe dair fikirleri örnek vererek meþgul olur: bir yorum gibi anlaþýlabilir ya da gerçeðin betimlenmesi Belki de tüm bunlarý saðlayabilecek þiirden daha yoðunlaþtýrýlmýþ bir sanat formu yoktur. Ýddialarýmýzý sonuçlandýrmak için bu yeterli olmalý ama daha söylenmesi gereken çok þey var. Þunu bir kere daha iddia ediyoruz ki; þiir, kendine has kurallarla öne çýkar: dilin farklý sistematik düzenlemeleriyle. Dil ve düþünce iç içe geçtiðinden beri her ikisi de hakikati kendiliðinden içermektedir; Kökeni kelimelerdeyse þiiri yapan herþey doðrudur. Bu bakýþ açýsýndan þiir - analojinin modern çerçevesini riske atarak- bir çeþit modül gibi görülebilir, kýtalar devre kartlarý, ve dizeler devreler olarak. Bu IT jargonunu bir adým daha ileri götürerek görebiliriz ki, þiirin dikkatli bir þekilde þifrelenmiþ dili gerçeklik ve bilinç arasýnda bir iletken gibi davranýrken, þiir bütünsel olarak gerçekliðin haritalandýðý kipleri tanýmlar, hem de ona ulaþýlmasýna ilk elden izin veren deneysel bir tertibattýr. Burada sonuca götüren faktör poetik çipin iletkenliðidir; eðer hâlâ þiirin doðruluðu hakkýndaki sorulara bu baðlamda devam edeceksek. Gerçekte problemi baðýl ifadelerle gösteriyoruz. Bu noktada doðru ya da yanlýþ ý konuþmak, iyi ya da kötü yü konuþmaktan daha uygundur. Dili düzenleyen biçimsel prensiplerin daha katý kurallara dayanmasý, daha özenli icrasý ve daha etkili þiir, araþtýrma ve keþif için bir araç olarak kullanýlabilir zira yalnýzca þiirin halis doðruluðu bir modüldeki verilerin uðultusunu bastýrabilir. Onun ne çeþit bir programý gerçekleþtirmek için amaçlandýðý önemli deðil. O daima bize gerçek hakkýnda bir þeyler söyleyebilecek durumdadýr. Böyle yaparak daha doðru, daha kapsamlý, etkili ve iç devrelerin performansý daha iyi olacaktýr. Bunlarýn ekrana yansýttýklarý diyagramlardýr - dünya haritalarýna benzeyen diyagramlar: bazý yaðýþ miktarlarý, deniz akýntýlarý ya da rüzgârýn yönü; bazýlarý jeolojik desenler, rakým ya da sýcaklýk, diðerleri nüfus yoðunluklarý ya da diðer istatistiklerdir. Bayanlar ve baylar, tezimin dayanaðý çok açýk olacak: bu program tarafýndan üretilen haritalarýn her biri için belirli bir cephe açýða çýkar. Bunu üçüncü argümaným olarak sunmama izin verin. Yine de bu þiirin yalnýzca tek bir karakteristiðini kapsýyor. Öznelliðin girdi ve çýktýlarý ile bir modül olarak tanýmlanan Þiir ve Dünya herkesçe malum bir bilgiiþlem tekniðinden baþka bir þey oluþturur. Saygýdeðer bayanlar ve baylar, jürinin deðerli üyeleri, müvekkilim dizelerini daha pragmatik terimlerle gösterdiðinde - tüm bu teknik metaforlarla geçen sure boyunca çok bezgin görünüyor -, þunun tam olarak farkýnda; bir konuþma edimi olarak onlar insanlar arasýndaki bir çeþit gizli toplantýda tasvir edilen gerçeklerden kasten sapmaktadýr. Bunun sebebi a) o genellikle gerçeklerden - çoðu zaman banal bulduðu - daha çok orijinallikle ilgilenir; b) çünkü dil bir araç olarak kesinlikten yoksundur ve c) bu poetik söyleyiþin farklý tarzlarýndan kaynaklanýr. Fakat bunun yaný sýra d) edebiliðinin karmaþýklýðýndan dolayý ve e) organizasyonunun birkaç prensibi tek bir þiir içinde uyuþmak için son derece elveriþlidir. Ve bu yüzden, bir diðeri ile rekabet etmek için ayný derecede uygundur: eliptik çizgisiyle gramer, veznin gereklilikleri ve seslendirme tarzlarýnýn tümü birden, dizilim ve tasvir katmanlarýnýn mantýðýyla bir araya geliyor. Bir kerede, farklý dilleri farklý usullerle ayný anda birleþtirmeyi denemesiyle çapraz bulmaca gibi olmalý ve hala anlamlý kalmalý. Bu, iyi þiirin bu kadar az olmasýnýn sebeplerinden biridir.

-33-


Birisinin, her yerde ve her zaman geçerli olan tek bir gerçeði bulma azmi, klasik Yunan sezgisinde þiirin eros udur: kavranamayacak ve elde edilemeyecek olana ulaþma ve dokunma isteði. Halin kendisinden daha önemli olan, elbette, onun kullanmakta olduðu metotlarýn ürettiði belirsizliklerdir. Çok anlamlýlýðýn güzergahý farklý dilbilimsel katmanlarýn kesiþim noktasýnda üretilir. Ve çeliþki. Metafor un bir parçasý olan bu yol bizi eninde sonunda ikna edebilir; ayný zamanda, kavranamayacak olan ve metafiziksel bir boyut gibi düþünülemeyecek diðer bir boyutu gösterebilir. Ýþte bu þiirin gerçek baþarýsý: Dünyayý olduðu tasvir etmeye çalýþýrken, þiir, iki kelimenin çatýþmasýndan ortaya çýkan paradokslarýn kökenini ifþa ediyor. Onun gerçekliði, çeliþkinin boyutlarýnýn nerede ve nasýl bir tarzda baþladýðýný göstermektir. Wittgensteinian hermenetiðinin net yaklaþýmýyla, þiir bir kriter saðlar, bu da yapýlarýn dayandýrýldýðý temel kriter gibi kabul edilmelidir. Böylece her dili ve her sözlüðü aþan bir þey yaparak kelimeyi diðerleriyle birleþtiren tek bir yol bulabiliriz. Þiirsel gerçekliðe ait olan çeliþkiden tam baðýmsýz olmak þöyle özetlenebilir: bir þiir felsefi bilginin en son sýnýrlarýna, tüm þairlerin (bütün Giritliler gibi) kendi yadsýmalarý yolu ile yalan söylediklerini - bir yandan gerçeði de söyleyerek - iddia ederek ulaþýr. 4. Argümanýmýz olarak ileri sürülen bu durum, gerçekte iddialarýmýza düþmanca bakan her jüriye haddinden fazla felsefi görünebilir. Fakat diðer yandan, þiir tarafýndan oluþturulan belirsizliklerin eksiksiz pratik etkileri vardýr: onlar hayal gücü adýna sýnýrlanamaz ve kontrol edilemez boþluða ve düþüncenin özgürce dolaþýp eðleþebileceði alanlara hak iddia ederler. Bu, müvekkilimin anarþist, demagog ve porno düþkünü olarak suçlanmasýna raðmen kendini gerçekten onurlu ve mutlu hissetmesinin sebebidir. Çünkü tüm suçlamalar, totaliter sistemlerin düzenlediði göstermelik davalarýn yalnýzca onu diz çöktürmek için planlandýðýnýn açýða çýkmasýna hizmet etti. Bunu yapmak için iyi bir sebepleri vardý. Çünkü böyle diktatörlüklerde - dünyadaki en eski gelenek - þiir bir kere daha kendi antik Akdeniz geleneklerini hatýrlýyor ve bir zamanlar neyse yine o oluyor: Konuþmak için evrensel bir imkan. Her ne kadar yeraltýnda (eski Sovyet yeraltý basýný gibi) mahkumlarýn gizli toplantýlarýna benzese de. Bu sebepten dolayý müvekkilim, kamu savcýsý saygýdeðer meslektaþýmýn, ona karþý getirilen tüm suçlamalarý düþürmeye karar verdiðini öðrenip öðrenmemekten hiç de endiþeli deðil. Bu yaþadýðýmýz zamanýn þiir için yeteri kadar iyi olduðunun bir iþareti. Daha iyi ya da daha kötü, þiir artýk öyle kabullenildi ki, hiç kimse nasýl olup da onun her yerde olabildiðine dikkat etmiyor. Gerçekten, belki gereðinden fazla, her TV ekranýnda, reklam panosunda, her radyo programýnda ve yazýlan her þeyde. Bu müvekkilimi þaþkýna çeviriyor.

~

-34-


-35-


-36-


TEKSTÝR-E* / BARIÞ ÖZGÜR Mehmet Sarsmaz ýn Pusula Þiirleri-1- kendi üzerine bükülen bilincini ve malzemesini gördükleri kadarýyla mesele edinebilmenin erdemli verimini sunuyor. Bakýþýn organlarýna ve aletlerine baðýmlýlýðýný gündelik curcunaya seriyor. Görsel duyumsallýðý sýnýrlarý içinde tasarlayan idman ucunda bükümlü bir yüzeyin olanaklarýný da haber veriyor. Elimizdeki þiirde, iki aþamalý bir cerrahinin ilkin anlam taþýyýcýlardan sökebildiklerini anlam kurucu bir yüzeye metin olarak terk etmesi temel sorgu alanýný teþkil eder. Pusula þiirden önce de sonra da hep alet oluþ halini korumakta direnir. Açýkça aslýnda hareketten önce harita -bir tür görselleþtirilmiþ dünya tasarýsý- üzerinde bakýþýn yön tayininde iþe yarar pusula manyetizmanýn görselleþtirilmesindeki payýný metine sarkýttýðýnda, ortaya kaba görünüþüyle (ki özellikle kaligramlarda þaþý bakarak saðlanan bulanýk leke) alet halindeki cismin temsili çýkar. Temel anlam taþýyýcý unsurun belirmesiyle bu noktada çok kararsýz kaldýðým bir belirlenim hattý seçiliyor; ortadaki bir kaligram mýdýr yoksa metinsel temsil mi? Kaligramýn figüratif betim üzerinden yürüttüðü örgütlü müdahalenin yanýnda metinsel olanaklarýn anlam taþýyýcý olarak üstlendikleri çoðunlukla anlam kurucu birimlerin çok katlý cilveleþmelerine -iliþmelerine- nazaran yalýnlýðý kanýmca buraya dahil deðildir. Örneðin evrensel pusula imleri olarak n,s,w,e harfleri Ýngilizce sözcüklerin terimleþmiþ kýsaltmalarý- aletin görünümünün bir parçasý bulunsa da sembol imleç iþlevinde anlam kuruculardýr. Yine burada yönlerin birbirlerine göre harita temsilinde yerleþtirilmesi daha çok haritanýn metin parçalarýný görsel dönüþüme sokabildiði yerde anlam kurucu haliyle deðerlidir. Fakat bu temsilin yine de betimsel bir gönderge olarak da okumaya dahil edilebileceði söylenebilir. Kaldý ki þu son tür okumayý sembolün altýndaki çeviri güçlendirmektedir. Parçalarýn akýþýný da yöneten çeviri tüm metni anlamýn kurucularýnýn ve taþýyýcýlarýnýn gerilimine oturtur; kimi yerde taþýyýcýnýn betimsel vurgusu çözülerek yerini kurucularýn metinselliðine terk eder, kimi yerde metin doðrudan anlamýný bakýþýn sýnýrýnda tam bir belirlenime ve betime çevirir. Yahu dedirttiði yerde þiir kendi iddiasýný çoktan çaktýrmadan kimi en ince serebral kortekse dahi zerk edebilmiþ sayýlsýn. Hâlâ hayattayýz ya her bilincin aþýsýndan serpilerek çýkacaðýz; ameliyatýn zarafetine ve zekasýna hayranýz. Deneysel icmanýn her bilinci özgün hatýrýnda kendi algýsýnýn deneyimine çeken bir kasta iþaret ederken yakaladýðýmýz Pusula Þiirleri1- derhal sefere katýlmýþtýr.

* TEKSTÝRE, poetik har(s) ýn deneysel þiir seçkisidir. Bu bölüme metin göndermek için lütfen editor@zinhar.com adresini kullanýnýz..

-37-


ZÝNHAR! Sürüm

2.0

Meseleyi tekrardan ayýralým ve tasnif edelim ve böylelikle kendiliðinden gelip tasfiye olmak istiyorum diyenlere de bir yol açmýþ olalým. Zinhar, Þiir Tarihini üç kaba evreye ayýrmaktadýr, bunlar: 1)

Sözlü Kültür Þiir (insan sesi / dinleyici)

2)

Yazýlý Kültür Þiir (yazý / okur)

3)

Basýlý Kültür Þiir (ofset baský sonrasý her þey: hat, ebru, hurufilik, internet, televizyon, kayýt cihazý, video, vcd, dvd, dijital fotoðraf, gövdenin kendisi / çepeçevre izleyici)

Buna baðlý olarak dört eleþtiri pratiði sunulabilir. 1)Kendisi ile iletiþim kuran ben olarak þiir 2)Bir diðeri ile iletiþim kuran ben olarak þiir 3)Kendi þiir ile bir diðeri olarak iletiþim kuran þiir 4)Kendi iletiþimi ile bir diðeri olarak iletiþim kuran þiir Sözlü Kültür ile Yazýlý Kültür þiiri arasýnda Sözlü-Yazýlý Kültür diyebileceðimiz ve Eski Yunan ve Kýrgýz larýn Epik Anlatýcýsýndan bugünün þiir dinletisi günü þairine evrilen þey bir geçiþ alanýdýr. Sahnesi elinden alýnmýþ þairin kaðýt yüzeyindeki palimsest i hunharca harcadýðý bu þiir sesi yazý içinde kaðýt üzerinde ikâme etmeye çalýþmaktadýr. Ritm ve/ya prozodi (ahenk) bize göre artýk örneklenebilir ve ölçeklenebilir liði sayesinde güvenilirliðini yitirmiþ ve arþivlenebilirliði ile de Tarihsel görevlerini tamamlamýþlardýr. Bir evrim ya da devrim deðildir sözlü-yazýlý kültür þairi ve þiiri bir Araf týr, bir eþiktir. Bu eþik Türk Þiirinin oyuk ontolojik alanýdýr. Trum Trak lardan sonra bu tür Þiir artýk Mümkünlerini tüketmiþtir. Buradaysanýz, tasfiye için gün sayýyorsunuzdur.. Yazýlý Kültür Þiiri ile Basýlý Kültür Þiiri arasýnda bir evre olarak 80 darbesi sonrasý þairlerini göstermek isterdik. Ne yazýk ki bunlardan sadece reklamcýlýkla uðraþanlarýn bu tasnife uygun düþeceðini söylemek geçiyor içimizden. Basýlý-Yazýlý Kültür Þiiri tipografi/baský olanaklarý içinde sözlü kültür þiiri uçlarýný taþýyan þiirdir. Bir anlamý ile modernleþmeden postmodern (ve kapitalizm) tarafýndan kapýlmýþ, kapýlmak zorunda býrakýlmýþtýr. 1970 lerden beri geliþen baský teknikleri bu ülkenin medyasýný (medya=mecralar, hars ýn hareket hacmýnýn hepsi) Avrupa nýn en modern -38-


baský makinalarýna ve imkanlarýna kavuþturuyormuþsa, bu 200 yýllýk bir manevranýn topluma kazandýrdýðý tork tur. Bu torka girip de, þairliðini burada gösteremeyenler de tasfiye için gün saymaktadýrlar. Malzemesine yabancýlaþmýþ þair olamayacaðý gibi, þiirin imkanlarý dahilinde ses, resim, gövde, tipografi kullanmamak bir elzem deðildir, bunlarý kullanmak bir gerekliliktir. Bu ülkenin þairi bilmelidir ki, her türlü evrensel hareketin engellendiði bir gelenekçi/modern þiir mümkün deðildir. Ben(epik), sen(lirik) artýk bizim þiirimizde tüketilmiþtir. Biz (ethos) ve siz (lirik->ethos) de siyasanýn þiirin devrelerine fazla yüklenmesinden aþýnmýþtýr: Elimizde Onlar vardýr. O ve Onlar, büyük kent þiiri için yeterli zamir saflarýný saðlar ve gösterilenle gösterge arasýndaki iliþkiyi saðlýklý kurmamýzý engellemez, Biz(ben) ve Siz(sen) dýþýna, sahnenin dýþýndakilere uzatýr parmaðýný eðer insanla derdiniz varsa (ki þiirin birinci derecede insan la bir iliþkisi yoktur). Basýlý Kültür Þiiri, hem þiirin antropolojisidir, hem de bir yorum olarak Yeni þiir in kendisidir ve bu baðlamda anti-sanattýr. Göstergelerin kendilerinden baþka þey olmadýðý, harflerin, kelimelerin artýk altlarýndaki ideolojik zemini gizlemediði, akýp gitmekte olan ve bu anlamda ritmin (kelimenin kökü Yunan dan gelir: aþmak, taþmak, ölçüye vurmak, ölçmek) kendisi olan Yüzey de iþ gören bir þiirdir bu. Ýçinde söz ü ses olarak, yazýyý grafik olarak ve görsel i hem ses hem de grafik olarak iþlediðinden bir sýðadýr. Ve tam da bir taþma anýdýr. (Basýlý Kültür Þiiri Hurufilik deðildir, Hurufilik bir kazý çalýþmasýdýr ve baþlangýç için uygundur fakat dolaþýma sokulabileceði bir kültürel sýða olamaz, bugünün þiiri harflerdeki gizemi deðil, yaþamdaki ironik mânâyý göstermek zorundadýr, her yazý tipi bir zûldûr. Þiirin temel malzemesi sorunu önümüzde dururken, karma biçimlere ve çoðulcu bir þiire ancak ve ancak onun malzeme sorununu da þiirin gövdesi içinde içererek çözebiliriz, Basýlý Kültür Þiiri harfleri harflere karþý deðerlendirir. Bu baðlamda tam anlamý ile somuttur.) Þairin artýk modernizma dan doðan ontolojik (varoluþþal) boþluðu ya da tatili deðerlendirmesi gerekiyor. Bu elbette maddeci bir bakýþýn tekrar ve tekrar gönülden denenmesi ise mümkün olabilir. Ýkincil sözlü kültür ün (birinci sözlü kültür saldýrýsý: mikrofona yabancýlaþmýþ her türlü okuma, dinleme nesnesi olarak þiir) saldýrýsýna karþý yapabileceðimiz, kendi eksik fiiliyatýmýzýn hiç tarafýný varlýða devþirmenin imkansýzlýðýný kavramamýzda yatýyor. Eski Þiirin Rüzgarý dinmemiþ bir fýrtýnadýr, bir sýtma fýrtýnasý. Bu sýtma fýrtýnasý kentin bizde yarattýðý bir kýrma indisinden kaynaklanýyor. Fer ile odak arasýndaki Zahiri saçmadýr. Zahiri gözün arkasýndaki bir alaný imler, yani bir hiçi. Hiç imkanla ya da imkansýzlýkla ifade edilemez. Hiç dile bile ezilir. Gönülle baðýný gönülden koparmak, þiirin saflarýný sýklaþtýrabileceði gibi, gerçekliðin türlü görünümlerini bu coðrafya insanýna en eski biçimlerin kývraklýðý ile taþýyabilir. Basýlý Kültür Þiiri þairini yaratan þiiridir. -39-


-40


KAYBOLAN MÜREKKEP: ÝKÝNCÝL SÖZLÜ KÜLTÜRDE ÞÝÝR Deniz Tuncel

Kültürün bilgiyi depolayýp biriktirmek, kodlayýp düzenlemek ve sunmak için kullandýðý birincil vasýta olan baskýda(matbua) meydana gelen azalýþ sadece yöntemsel bir deðiþiklik deðildir: bu epistemolojik bir dönüþümdür Bilginin sunuluþu için kullanýlan teknoloji hiç bir zaman tarafsýz deðildir. Bir vasýtanin çaliþma biçimi ilettiði içeriðin çeþidini de zorla kabul ettirir ya da Marshall Mcluhan in ünlü formülünü tekrarlarsak : vasýta iletiyi önceden tayin eder Baský kültürünün sona eriþi bu büyük kültürel ve teknolojik deðiþimlerin ortasýnda þiirin aldýðý konum üzerinde düþündürücü sorular doðurmaktadýr.. Bu satýrlar Dana Gioia nýn Kaybolan Mürekkep: Basýlý Kültürün Bitiþinde Þiir isimli kitabýnda yer almakta.. Gioia televizyon, telefon, radyo gibi her türlü elektronik medya aracýnýn yarattýðý ikincil sözlü kültür de toplumun düþünce yapýsýnda ve dilinde oluþan deðiþimlerin edebiyat ve þiir üzerindeki etkisini sorgulayarak baþlýyor kitabýna. Görsel ve iþitsel araçlarýn algýmýzý parselleyerek okuma ve yazma alýþkanlýðýmýzda oluþturduðu deðiþiklik edebiyatýn ve þiirin doðasýnda da bazý degiþiklikler yaratýyor elbette. Gioia nin yeni popüler þiir olarak isimlendirdigi rap, slam, kovboy þiir gibi türlerin yazýlý þiir den farklý olarak metinden baðýmsýz neredeyse tamamen sözel olan yaratýlýþ, sunuluþ ve algýlanýþ biçimlerini oluþan bu kültürel deðiþimin bir açýða vurumu olarak deðerlendiriyor. Ona göre yeni popüler þiirin en çarpýcý özelliklerinden biri þiirin iletiliþ yöntemi, bunun için kullandýðý vasýtalar; basýlý kültürün herhangi bir aracýný neredeyse hiç kullanmaksýzýn kayit cihazlarý, radyolar konser salonlarý gibi daha çok eðlence kültürünün araçlarýný kullanýyor olmalarý.. Bu da aslýnda yazýlý kültürden yazýnýn hala varolmayý sürdürdüðü ancak artýk birincil olma özelliðini kaybettigi iþitsel-görsel(audýovýsual) kültüre geçiþi göstermekte. Televizyon ve radyo gibi araçlarýn insanlarýn algýsýnda yarattýðý deðiþim þiir söz konusu olduðunda onlarý birer okuyucu dan dinleyici ve seyirci lere dönüþtürüyor. Bu epistemolojik deðiþim sonucunda tipografik bir dilin görünmeyen yaratýcýsý olan yazar yaratýsýný fiziksel varlýðýyla yüksek sesle sunan eðlendiren kiþi ye dönüþüyor. Þiir konser salonlarýna biriken yüzlerce dinleyici-izleyici ile arkasýna aldýðý büyük medya desteði ile kar getiren bir sanat olup çýkýyor böylelikle, tüketicilerinin hayal gücünden çok fantazilerini besleyen. Gioia nin dikkat çektiði noktalardan biri de bu yeni çiirin eski kaidelere ve geleneksel yöntemlere bakýlarak deðerlendirilemeyeceði. Yeni popüler þiiri katý bir eleþtirel gözle deðerlendirmek yerine onu gözlemleyip anlamaya ve anlatmaya calýþan yazar yeni popüler þiire

-41-


bakarken þiiri yalnizca yazili metinlerden ibaret olarak gören bakýþýn geçerli olamayacaðýný, çünkü bu þiire etki eden kuvvetlerin önceki yüzyýldan ve onun þiir geleneðinden çok daha baþka bir yerden kaynaklandýðýný söylüyor. Yeni popüler þiirin sözlü niteliðinin yanýsýra akademik ya da geleneksel olandan bagýmsýzlýðý, seçkin bir okuyucu kitlesinden çok büyük izleyici ve dinleyici kitlelerine hitap ediyor oluþu da göze çarpan özelliklerinden. Ancak önemli olan diðer bir nokta da bu þiirlerin bir süredir modasi geçmis kabul edilen þiir teknikleri olan kafiye ve hece veznini kullanýyor oluþlarý. Buna göre kafiye ve hece vezni ne kadar iyi kullanýlmýþsa þiir de o kadar iyi sayýlýyor, bu ayný zamanda izleyicinin þiire katýlmasýný ve iþitsel duyunun tatmin edilmesini saðlýyor. Peki bu deðiþimin yazýlý þiir üzerindeki etkisi ne? Yeni popüler þiir medyanýn ve halkýn büyük desteðini alýrken acaba hala kitaplarla þiirlerini yayýnlamaya çalisan þairler bundan nasýl etkileniyor? Yazara göre hala þiir kitaplarý yayýnlanmaya devam etse de ikincil sözlü kültürde artýk bir þairin sadece kitap ve diðer yazýlý metinler üzerinden dikkat çekmesi çok zorlaþmýþ durumda. Bir sürü kitabýn ve okumaya ayrýlan çok az zamanýn olduðu bir toplumda bir þiir kitabý ne kadar muhteþem olursa olsun artýk sadece matbua araçlarý ile dinleyicinin ilgisini çekemez. diyor Gioia. Þiir okumalarý þiiri sunmanýn birincil yöntemi haline gelmekte.. Yazýlý þiirin bu kültürel deðiþim karþýsýnda aldýðý konumu incelerken onu dört ana gruba ayýrýyor Gioia. Performans þiir bunlardan biri ve neredeyse tamamen sözlü olan popüler þiire karþý oluþan en uç türlerden birini oluþturuyor. Yaratýcýnýn fiziksel varlýðý þiirin dilsel içeriðinden daha önde geliyor ve sunum daha çok bir stand-up komedi ya da dogaçlama tiyatro tekniklerine dayalý olarak gerçekleþiyor. Performans þiirin yanýnda metin halinde var olan ancak yüksek sesle okunmak için yazýlan sözlü ve iþitsel-görsel þiir de var. Yeni yazýlý þiir türleri içinde yalnizca görsel þiir yüksek sesle okumayý çoðu yerde þiirin anlamýný korumasý açýsýndan imkansýz kýlan bir niteliðe sahip, tamamen tipografik olan yapýsý metný görmeyi þart koþuyor.. Yeni yazýlý þiir türleri içinde görsel þiir dýþýndakilerin sözlü performansa, þairin fiziksel varlýðýna dayanan özellikleri yazýlý sunumdan sözlü sunuma kayýþýn belirgin bir göstergesi. Hala farkýna varmamýs olanlarýmýz için basýlý kültür ürünlerine karþi gittikçe azalan ilginin, televizyon radyo, dvd, vs. gibi bir çok sözlü ve görsel aktarým yoluyla bizi bilgilendiren çoðu zaman ise sadece eðlendiren ve bunun sonucunda þiiri, edebiyatý ve sanatý kavrayýþýmýz ve algýlayýþýmýzda ciddi deðiþimlere neden olan elektronik medyanýn etkileri üzerine düþünmemizi saðliyor Gioia.

~

-42-


serkan ýþýn

-43-


serkan ýþýn

-44-






















Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.