2 minute read

İstanbul’u Anlamak? İstanbul’dan Öğrenmek Understanding Istanbul? / Learning From The City - Pelin Öztürk

İstanbul’u Anlamak? İstanbul’dan Öğrenmek Understanding Istanbul? Learning From The City

Pelin Öztürk

Advertisement

AURA-İSTANBUL | GÜZ 2018

Anahtar Kelimeler: “İstanbul’un Görünmeyen Sınırları”, Kentsel Kesişim ve Ayrışım Alanları [İstanbul’un Tarihsel, Politik, Sosyo-Ekonomik ve Kültürel haritaları üzerinden okumalar]

Yaşayan bir organizma olarak kent sürekli bir değişim içerisindedir. Sosyal, kültürel, ekonomik, siyasi bütün yapılanmaların kent organizması üzerinde doğrudan veya dolaylı etkileri, zaman-mekan döngüsü içerisinde çeşitli şekillerde algılanmaktadır. Bu yapılanmalar kentin dönüşümünde rol oynarken, kentin de bu yapıların dönüşümüne ortam hazırladığı bilinmektedir.

İstanbul üzerine alınan her karar, kentin merkezinden çeperlerine sürdürülen yapılaşma politikaları, tasarılar ve planlamalar, İstanbul’un çok katmanlı yapısı, kimliği ve mevcut değerleri üzerine eklenerek kendi devinimiyle yaşamayı sürdüren kent sistemine katılmaktadır.

İçinde yaşarken dahi kontrolsüz gelişimini ve değişimini gözlemlediğimiz İstanbul’a yönelik temsil yöntemlerimizin gelişmesi, İstanbul’un farklı katmanlarıyla izlenebilirliği kentin mevcut yapısı ve değerleri hakkındaki farkındalığımızı geliştirmek için önemlidir. Bugün içinde yaşadığımız gerçekliğin, geçmişteki tetikleyicilerini, kırılmalarını iyi analiz edebilmek, neden-sonuç ilişkilerini doğru biçimde kurabilmek, kent adına atılacak yeni adımların daha sağlam temellendirilebileceğini düşündürmektedir. Bu yaklaşımlar ışığında, İstanbul’un fiziksel ve sosyal coğrafyası üzerine yapılan incelemeler, kentin mevcut yapısı üzerinde değişkenleri göz önüne sererken, kentteki gerilimin odak noktalarını tespit etmemize olanak verir. İstanbul’un çok katmanlı yapısını imgeleyen ilişkisel haritalar üzerinde gözlemlenen durağan çeşitliliğin yanında; sürekli yaşayan kentte ölçülemeyen değişkenlerle temas halinde olduğumuz mekânsal deneyimler ise üst ölçekte edinilen bilgiyi sorgulatıp, yeniden üretmemizi sağlamaktadır. Kentin sosyolojik yapısının izlerini bu deneyimler üzerinden okumaya çalıştığımızda, kent sosyologlarının tanımlamaları, kent tarifleri ve sosyal yapıyı çözümleme yöntemleri önemli yol göstericilerdir.

Kentle ilişkisini kurabildiğimiz pek çok farklı sosyal yaklaşımın yanında, içinde yaşarken boyutlarını tahayyül edemediğimiz, çeşitliliğine, dinamiklerine sürekli maruz kaldığımız 21. yüzyıl İstanbul’u, Richard Sennett’in “açık kent” kavramı ile ilişkilendirilerek değerlendirilmiştir. Sennett’in 2o17 yılında Harvard Tasarım Okulu’nda gerçekleştirdiği konuşmasında üzerinde durduğu açık kent kavramı; kentin fiziksel ve sosyal bileşenlerini bir araya getiren, ekonomik, sosyal gelişmelere ve çeşitliliğe ortam hazırlayan bir kent tarifi üzerine şekillenir.

“Kentler olanaklar açmalı, insanları yeni insanlarla iletişime geçirmeli, geleneklerin dar sınırlarından kurtarmalı; kısaca kent deneyimi derinleştirmelidir” (Sennett, Harvard Tasarım Okulu, 2o17)

Kent üzerine okumalarımızın, sorgulamalarımızın ve kenti anlamlandırma çabamızın nihayeti olmayan bir pratik olduğu bilinmektedir. Karşılaştırmalı kent okumaları arkaplanıyla, İstanbul’unun sosyal, kültürel, tarihi, ekonomik bileşenleriyle birbirinden çok farklı karakterlere sahip bölgelerine yapılan yürüşlerle şekillenen süreç, kentin dünü, bugünü, yarını üzerine sorgulamalarımızı çeşitlendirmiştir. Çalışmanın bugün geldiği noktada; her bir kent parçasının ayrı bir düzlemden konuştuğu bu mega kentin üzerinde yarattığımız gürültünün içerisinde İstanbul’un söylediklerine kulak verebilmemizin önemi vurgulanmalıdır. Modern çağın çok sesliliği içerisinde duyularımıza değen sayısız öğeden bu şehre ait olanları ayrıştırabilmek, değerli, işlenebilir olanları seçebilmek içinse yöntemlerimizi geliştirmemiz, disiplinler arası çalışırken, kamusal bir farkındalık yaratabilmemiz, kentle ilişkimizi çok yönlü bir biçimde kuvvetlendirmemiz gerekmektedir. Bu düşüncelerden hareketle; kentin bütün renklerini, var olan çeşitliliğini bir değer kabul ederek, farklı disiplinlerin söylediklerine eşit mesafede durarak geliştirilecek yeni yaklaşımların, kapsayıcı ve özde yenilikçi tasarıların; çok boyutlu, çok anlamlı kent yapısına darbe vuran tepeden inmeci karar mekanizmalarının, rijit planlama pratiklerinin alternatifi olabileceği fikri benimsenmiştir.