Sözcüklerle Dans 15.Şiir Festivali 2015

Page 1


SÖZCÜKLERLE DANS

TERAKKİ VAKFI OKULLARI


TERAKKİ VAKFI OKULLARI SÖZCÜKLERLE DANS (Öğrenci Şiirleri) 1. Baskı, Mart 2012 ISBN 978-975 93489-5-3 2. Baskı, Mart 2014 3. Baskı, Mart 2015 Baskı/Cilt Biltur Basım Yayın ve Hizmet A.Ş. ® Terakki Vakfı Ebulula Mardin Cad. Öztürk Sokak No: 2 34335 - Levent/İstanbul T. 0 212 351 00 60 (pbx) F. 0 212 351 00 50 www.terakki.org.tr Bu kitabın yayın hakkı Terakki Vakfı’nındır. İzinsiz hiçbir biçimde çoğaltılamaz ve alıntı yapılamaz.


SÖZCÜKLERLE DANS 15. ŞİİR FESTİVALİ 2015

TERAKKİ VAKFI OKULLARI



SEÇİCİ KURUL Sennur Sezer Turgay Fişekçi Ertan Mısırlı Altay Öktem küçük İskender (Jüri Başkanı)



ONUR ÖDÜLÜ

Sina AKYOL



NELER Mİ YAZDIM Suyu yazdım! -Gencidim, akadursun, inceldim. Hangi çeşmeden hangi testiye doldum döküldüm. Ağacın zengin yaşına erdim, kocadım. -Derin anlamak buysa! Gömleğimin söküğünü diktim. İpliğim elbet kendi etime! Fazlasını söyledim dikiş tutmaz etime! Hırkam dedim giyindim, meğer nice soyundum. Cümle kuşu, baykuşu yabandaki yemişi soyunduğum yokuşu şırılşenlik anlattım.

9


Ekledim: Çin’i, Maçin’i, yesir düşeni, telef olanı, bizim ihvanı.. üzgün gördüm, üzüldüm. Kimesneye anlattım, servet suyum ziyan aktı. Hatırlar, aziz bellek. Sina AKYOL


SİNA AKYOL Türk şair. 1950’de Ankara’da doğdu. Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksekokulu’nu bitirdi. TRT’de program yapımcısı olarak çalıştı. Şiirleri Adam Sanat, Dost, Varlık, Yazko Edebiyat gibi dergilerde yayınlandı.

Yapıtları • Su Tadında (1972) • Lokmanla Geçen Şen Günlerim (1982) • Haytalarla Hatmiler (1990) • Ayda Tümör İzleri (1994) • Avluda - Yapı Kredi Yayınları - 1996 • Belki Çiçek Dağına, Toplu şiirler - 1998 • İkindi Kitabı (1999) • Yetinmek Sevindirir (2007) • Meğer Söz Gümüş - 1996- Varlık Yayınları • Olmanın Halleri - Everest Yayınları Ödülleri • 1995 Halil Kocagöz Şiir Ödülü • 1996 Yunus Nadi Şiir Ödülü • 1997 Altın Portakal Şiir İkincilik Ödülü • 1997 Cemal Süreya Şiir Ödülü

11



TERAKKİ VAKFI OKULLARI 15. ŞİİR FESTİVALİ 2015 “ZAMAN” TEMALI ŞİİR YARIŞMASI JÜRİ DEĞERLENDİRME RAPORU Terakki Vakfı Okulları 15. Şiir Festivali 2015 kapsamında tematik koşullu liseler arası şiir yarışmasına bu yıl İstanbul’daki 41 liseden 107 öğrenci şiir gönüllüsü olarak katıldı. Terakki Lisesi de 17 öğrencisiyle ayrı bir kategoride değerlendirilmek üzere bu festivaldeki yerini aldı. Gençlerimizin dünyalarından “Zaman” temasının yansıdığı şiirleri okuyan jürimiz yarışmaya katılan her öğrenciyi kutluyor. Mesele yarışmak değil, yazılan şiirlerle daha güzele, daha iyiye giden yolda buluşabilmek. Liseler arası ve Terakki Lisesi başlıkları altında ayrı ayrı incelenen şiirler ilk üç sırayı paylaşabilmek için değerlendirildi. 17 Şubat 2015 itibariyle verilen karar çerçevesinde sonuçlar aşağıda belirtildiği gibidir.

LİSELER ARASI YARIŞMA Birincilik Ödülü / Merve Erdem Beşir Balcıoğlu Anadolu Lisesi öğrencisi Merve Erdem “Z Efendiye Sualler” adını verdiği şiirinde zamana yayılan acıyı, hüznü ironik bir dille, Türkçenin olanaklarını berrak ve akıcı bir anlatımla kullanarak sağlam bir kurgu oluşturuyor. Zamanın nesnelleştirilmesi ve ona bir beden oluşturulup yargılanması şiirin en dikkat çeken yanı.

13


İkincilik Ödülü / Enver Burtul Galatasaray Lisesi öğrencisi Enver Burtul “Dağ” adını verdiği şiirinde doğanın içindeki bir insanın yaş alma sürecini, bunu çevresinde olup biten her türlü yeryüzü hareketi ve iklimle karşılaştırmalı okumasını ve zamanın geçmesine karşı duyduğu korkuyu dillendiriyor. Anlatımcı şiir dediğimiz öykülendirme tekniğinin kullanıldığı şiirde gözleme öne veren Burtul, ayrıntılı dokunuşlarla Turgut Uyar şiirinin izleğini sürdürüyor. Üçüncülük Ödülü / Doğukan Bostan Özel Bilfen Üsküdar Fen Lisesi öğrencisi Doğukan Bostan “Özür Dilerim” adını verdiği şiirinde zamanı tarihsel ve bilimsel açıdan açımlamayı seçmiş. Özne olarak seçtiği ‘ben’i zamanla yüzleştirirken kırgınlığını, sitemini lirik bir dille dizelerinin dolgu malzemesi yapmış.

Mutlaka Önemsenmesi Gereken İsimler Jürimiz bu üç gencin haricinde her katılımcının şiirle dostluğunun sürmesi konusunda fikir birliğine varırken aşağıdaki isimlerin daha yoğun bir şiir hayatı olacağına karar vermiştir: Ömer Fatih Andı, Kardelen Kaplıca, Zümra Burtgil, Elif Acar, Ada Sevimli, Cansel Erdoğan, İlayda Arslan, İdil Toklucu, Ayşe Gül Bursalıoğlu, Öykü Büyükşengün, Davut Ayhan, Lavin Türkü Karakoç, Altay Tanrısever, Sertcan Ayaz.

14


TERAKKİ LİSESİ ŞİİR YARIŞMASI Birincilik Ödülü / Selin Babila “Altı Kırk Beş” adını verdiği şiirinde Selin Babila, imgesel anlatımda neredeyse bir ustalık yakalayarak günümüz modern şiirinin seçkin örneklerinden birini veriyor. Kadın / Zaman kardeşliğinin ülkemizdeki izdüşümü çoğu kere kadın cinayetleri. Babila, kadına yönelik şiddeti zaman ekseninden okumuş. İkincilik Ödülü / A. Aleyna Karasaç “Doz Aşımı” adını verdiği şiirinde A. Aleyna Karasaç, Kadın / Hayat çatışmalarından yola çıkarak çevresini bir de bu gözle değerlendiriyor. Şiirine yerleştirdiği çocuk ve martı açılımları ise anlamı zenginleştirirken resmi büyütüyor. Üçüncülük Ödülü / Nazlı İlke Kaya İsimsiz bıraktığı şiirinde Nazlı İlke Kaya, bunu bilinçli yaptığının ipuçlarını okura vermekten çekinmiyor. Çünkü şiirinde anlatmaya çalıştığı hayat görüşü bireyselliği, isim üstünden yürümeyi reddeden bir anlayışla paralel. Kısa ve öz söylemeyi seçen Kaya, taşıdığı umutla da geleceğimiz için büyük bir şans. Mutlaka Önemsenmesi Gereken İsimler Jürimiz ilk üç dereceyi paylaşan gençlerin dışında Cemre Su Arvas, Alara Kutlu, Merve Arapkirli, Zeynep Yalçın, Irmak Çavdar, Sedef Dündar, Yiğithan Bilge, Saliha Beyza Ergün, Selenay Serter, Merve Aslı Yılmaz, İlayda Melis Şükür’ün ürünlerinin de dikkat çekici ve önemli olduğuna karar vermiştir. 15


JÜRİ ÖZEL ELEŞTİRİSİ Jürimiz, şiiri seven, ciddiye alan tüm gençlerimizi içtenlikle kutluyor. Genel olarak: bu yıl, geçen yıla oranla iyi şiir sayısı fazla. Yarışmaya katılan şiirlerin büyük çoğunluğunda, düş gücünün çok gelişmemiş olduğu, öğrencilerin algılarının çok dar ve kalıplaşmış olduğu ortaya çıkıyor. “Zaman” deyince saat, yıl, akrep, yelkovan, çocukluktan yaşlılığa doğru gidiş gibi klişe söylemlerin içine sıkışıp kalmış şiirler göze batmakta. Tarihsel, diyalektik açılımlar neredeyse hiç yok. Ancak zaman konusunda söyleyecek sözü olan bunca gençle aynı topraklarda bulunmak hepimizi gerçekten mutlu etti.

SEÇİCİ KURUL - Sennur Sezer - Turgay Fişekçi - Ertan Mısırlı - Altay Öktem - küçük İskender (Jüri Başkanı)

16


TERAKKİ VAKFI OKULLARI “SÖZCÜKLERLE DANS” 15. ŞİİR FESTİVALİ 2015 “ZAMAN” TEMALI ŞİİR YARIŞMASI KATILAN OKULLARIN ADLARI 1. Özel Gaziosmanpaşa Şefkat Fen Lisesi 2. Özel Eyüboğlu Lisesi 3. Özel Galileo Galilei İtalyan Lisesi 4. VKV Koç Özel Lisesi 5. Özel Kültür 2000 Koleji 6. Paşabahçe Ahmet Ferit İnal Anadolu Lisesi 7. Beşir Balcıoğlu Anadolu Lisesi 8. Ali Akkanat Anadolu Lisesi 9. Galatasaray Lisesi 10. Özel Bahçeşehir Bilfen Anadolu Lisesi 11. Sankt Georg Avusturya Lisesi 12. Özel Mavigün Anadolu Lisesi 13. Özel Mavigün Fen Lisesi 14. Özel Bilfen Üsküdar Fen Lisesi 15. İstek Özel Belde Fen Lisesi 16. Cengizhan Anadolu Lisesi 17. İstek Özel Acıbadem Anadolu Lisesi 18. Maltepe Orhan Gazi Anadolu İmam Hatip Lisesi 19. Kazım Karabekir Anadolu İmam Hatip Lisesi 20. İstanbul Lisesi 21. Bahçelievler Cumhuriyet Anadolu Lisesi 22. İstinye Anadolu Lisesi 23. İstek Özel Bilge Kağan Anadolu Lisesi 24. Atilla Uras Anadolu Lisesi 25. Avcılar Firuzköy Meslek ve Anadolu Lisesi 26. Özel Dora Maltepe Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 27. Sarıyer Mehmet Şam Çok Programlı Anadolu Lisesi 28. Bahçelievler Cumhuriyet Anadolu Lisesi 29. Etiler Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 30. ECA Elginkan Anadolu Lisesi 31. Hasan Polatkan Anadolu Lisesi 32. Asiye Ağaoğlu Anadolu Lisesi 33. Erhan Gedikbaşı Çok Programlı Anadolu Lisesi 34. Mimar Sinan Anadolu İmam Hatip Lisesi 35. Özdemir Sabancı Emirgan Anadolu Lisesi 36. Özel Esayan Ermeni Lisesi 37. Özel Darüşşafaka Lisesi 38. Beykoz Anadolu Lisesi 39. Büyükşehir Hüseyin Yıldız Anadolu Lisesi 40. Gülten Özaydın Çok Programlı Anadolu Lisesi 41. Kardelen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

17



ÖDÜL ALAN ŞİİRLER



BİRİNCİLİK ÖDÜLÜ Merve Erdem Beşir Balcıoğlu Anadolu Lisesi

Z EFENDİYE SUALLER Sevgili Z Efendi, Siz hiç kuş olup uçtunuz mu? Üşüttü mü gökyüzünün koyu mavisi sizi? Peki, uçurtma olup salındınız mı özgürlüğe? Birinin sizi kuyruğunuzdan yakaladığını fark edene dek. Kahve içtiniz mi Z Efendi? Köpüklü köpüklü. Şekerli istemiştiniz hani, Ne yazık! En acısından içmiştiniz değil mi? Bir yaprak olup ezildiniz mi ayaklar altında? Hışırınızı çıkartan ayakkabıya hiç sitem ettiniz mi? Ya da yuttunuz mu öfkenizi? Şarkıcı olup nice diyarların yollarını mı anlattınız? Cana olup can mı yaktınız? Söyler misiniz; yağmurun altında kaç kere ıslandı buruşuk ellleriniz? Yahut sevme bedava diye bağladınız mı, her yaratılana? Z Efendi, bırakın artık boş işleri, Kılıf uyduramadınız madem bedeninize Yüreğinizi satmayın bari yabancı ellere. 21


Berrak sular bulanmasın boşuna. Ne gerek var acıya ağlamaya Bunca gereksiz kedere tepinmeye? Yazık gözyaşlarına yürek sancısına Olun bir şey olun Ne de olsa kalemler dillendiriyor yürekleri Kalemler yazıyor nice yüreklerin tarihini.

22


İKİNCİLİK ÖDÜLÜ Enver Burtul Galatasaray Lisesi

DAĞ Sürmeneli Cafer çıkarır tütününü yaşlı tahta masadan Dudaklarına sıkıştırır özenle, Bir puf, iki puf, üçüncü pufta atar sigarayı Yetmiş yıldır yanında duran ocaklığa. Alışamamıştır bir türlü şu zehirli zıkkıma. Ara sıra yürüye yürüye yaylaya çıkar papuçlarını seyrederek, alışmıştır artık güzelliklere, sağına bakmaz, soluna bakmaz, ısrarla papuçlarına bakar, Aslında korkar, evet korkar Sürmeneli Cafer, onun etrafını saran zamanın, etrafını değiştirdiğini görmekten korkar. Ve ısrarla papuçlarına bakar. Bir yükseklikte oturur ki, koyunların üzerindeki koyun sisinin üstünde, İzler sisin üstünden karşı dağın başına, Sağa bakmaz, sola bakmaz, sadece dağa bakar. Değişmemiştir dağ, yetmiş yıldır, Cafer’in önünde duran dağ Delip geçer yüreğini bir rüzgâr esintisi, yetmiş yıl deler geçer, bir yetmiş daha yüreğini, bir rüzgâr esintisi, 23


Akşama doğru döner evine yavaş yavaş, sağına bakmaz, soluna bakmaz, Israrla papuçlarına bakar. Aslında korkar, evet korkar Cafer, Arka bahçesindeki beyaz taşların çoğalmasından Korkar, evet korkar Sürmeneli Cafer, Onun yanından geçen zamanın onu da yanında göçeceğinden Gece yattığında Cafer, Rüyasında dallarından düşen fındıkları görür, toprak rengi, cilalı fındıkları görür. Ne kadar yakışır ki toprağa fındıklar, İçinde kaybolur gözükmezler batarlar batarlar da kaybolurlar içinde. Elini uzatır ama alamaz fındıkları Cafer. Sabah uyandığında Sürmeneli Cafer, saate bakmaz hiç, Çıkarır tütünü yaşlı tahta masadan dudaklarına sıkıştırır özenle, Bir puf, iki puf, üçüncü pufta atar sigarayı yetmiş yıldır yanında duran ocaklığa. Gider evinin arkasındaki beyaz taşlı bahçeye bakar bakar da duramaz Saat altı kere vurur evin içinde Oturur Cafer oturur da kalkamaz. Deler geçer altı kere yüreğini, Yetmiş kere altı deler geçer. Sağına bakar, soluna bakar, Kara yazılı beyaz taşlara bakar,

24


Korkar evet korkar zamandan Bilir Sürmeneli Cafer, bilir; Zaman herkes için bir bir gider imiş, Zamanın içinde herkes bir bir gider imiş.

25



ÜÇÜNCÜLÜK ÖDÜLÜ Doğukan Bostan Özel Bilfen Üsküdar Fen Lisesi

ÖZÜR DİLERİM Bir eski masalım ben, çoktur derdim Biraz sizlerle sohbet edeyim! Daha eskileri zorlasam da hatırlamam ama Size birazcık sitem edeyim: Milattan Önce Babillilerde 24 saatsin dediniz, pek bir sevindim Daha üstünden çok da geçmeden 365 gün oldum, yine değiştim. Dediniz ki 12 hayvanlı olsun, Hiç aldırmadım. Jülyen, Gregoryen derken Hicri’ye tam alıştım Celali ol dediler, Ses çıkarmadım. Eski, Orta, Cilalı Taş’ın tadına varmadan Bakır, Tunç, Demir’sin dediniz, yine yaşadım. Gençliğimin baharındayken daha sizin için Şimdi yakın oldum da neye yaradı? Dünüme, bugünüme ben doyamadım, Ne ara geçti bunca zaman, anlayamadım. Toprağa çubuk diktiniz, bu sefer oldu dedim; güneş kaybolunca yaranamadım Su oldum, kum oldum köstekli ve mekanik... Yok Allah’ım, size bir türlü yaranamadım.

27


Peter Henlien Usta’yla kesişti yolum; artık bir ayağım vardı, bir de kolum Karıştım ben de insan içine, hem evinizdeydim artık hem üstünüzde Gölge kovalamıyordunuz şimdi, çok mesuttunuz Ama yelkovan ve akreple de pek bozuştunuz. Işık hızıyla geçtim hayatınızdan, yol/hız=zaman Newton fiziğine göre mutlaktım, Kuantuma göre belki de yalan... İkizler paradoksunda ilginçken İzafiyette dört boyutlandım Pardon yine ben size yaranamadım. Çocukluğunuzda size seslenen annenizin sesiydim Rüzgâr gibi geçsin istediniz, rüzgâr gibi geçtim Ceylanla aslanın hikâyesindeki gibi Her gün daha hızlı kovalarken sizi, yordum yine biraz istemeden Özür dilerim (!) Ergenliğinizde büyüklerinizin izni kadardım; eh biraz kıymetliydim, sevindim Yetişkinlikte beş karış suratla kalktınız Yine kızdırdım sizi, özür dilerim. Daha çok vardı bitimime nasılsa Bu yüzden yetişkinliğinizde hep şikâyetçiydiniz İhtiyarladığınızda anladınız kıymetimi ama Bu sefer de ben kırıldım, Teessüf ederim.

28


Ellerinizde çiçekler beklerken onu, epeyce uzadım özür dilerim Bitiremediğiniz işlerinizde ise çabucak geçtim Yine ben hatalıydım, özür dilerim Bazen bir fotoğrafın şipşağı kadar, bazen yetişemediğiniz vapur saati Çok yordum yine sizi bu koşturmada Lütfen biraz dinlenin, rica ederim Bazen ana karakter yaptım sizi, bazen figüran Bazen esas kızdınız, bazen oğlan... Size sormadan yazdığım senaryoda hiç durmadan Değişiklik yaptım yine, özür dilerim (!) Bir daha olmaz desem inanmayın, Hâlâ güç bendeyse devam ederim Tutsam kolunuzdan, biraz durun desem Benden kaçmasanız, ben kovalamasam Mevsimlerin, yılların, günlerin, hakkını verip de Oh, diyeniniz çıksa da bir rahatlasam Her şeyi bir tuşla hallederken bile Yetmedim yine size, özür dilerim Bazen geri aldınız, bazen ileri Başım döndü bir türlü kavrayamadım Ben bu dünyanın hâlini anlayamadım Bazen bir mahkûmun hüküm gecesi Bazen bir doğumun başlangıcıydım Bazen çok acımasız, bazen duygulu... Sınavın bitiş ziliydim bir an, öfkelendirdim Yine memnun edemedim sizi, özür dilerim. 29


Duvardaki sarkacımın tik takları arasında O gün geldiğinde, o gün geçtiğinde Hepinizi avucuma alıp da bir nefeste Kum tanecikleri gibi savurdum, yine yaparım Ne de olsa alıştım sitemlerinize, kırılamam bayım Sıkıldınız mı benden çok, niye diyeyim? Bir daha rahatsız etmem özür dilerim (!) Siz bana bu kadar kızarken bir gün, Sizdeki ben biter, çeker giderim Önüme tüm dünyayı katar giderim. Yine kızdırdım sizi, Özür dilerim (!)

30


Altay Tanrısever VKV Koç Özel Lisesi GEÇ Altı kırkbeş vapuru Soğuk. Çaya rağmen Kırgınım ve üşüyorum Çünkü saat yönünün Tersine adımlıyor Onca ayak Ve sen memleket misali Geç çıkmışım Yola, Yine. Saat!

31


Davut Ayhan Ö Galileo Galilei İtalyan Lisesi

ZAMAN NEDİR

Bize gölgelerin oyunu, Güneş ile Ay’ın aşkı mıydı? Suyun düzenli bir akışı, Her bir kum tanesinin düşüşü müydü? Mumun erime hızı, Akrep’in yelkovanı kovalaması mıydı? Atomun yaptığı titreşimler, Her bir saniyenin geçişi miydi? Günlerin birbirini takibi, Sonsuzluğa kadar giden bir yol muydu? Başlangıcı ve sonu belli olmayan, Sürekli kendini yenileyen miydi? Gündüz ile gecenin birbirinden kaçışı. Aydınlık mı karanlık mıydı? Güneş’in doğuşu ve batışı, Canlıların doğuşu ve batışı mıydı?

32


Hayatın bize yapılan bir sınavı, Yaşamayı organize eden bir birim miydi? Her şeyi aynı olmaktan engelleyen, Yedi fiziksel nicelikten biri miydi? Ne olduğu belli olmayan, Dördüncü bir boyut muydu? Geçmiş ile geleceğin kararsızlığı, Nesnel miydi öznel miydi?

33


Rukiye Rahmet Demireşik Özel Şefkat Fen Lisesi

BUĞU Zaman akmakta, elbet, her an. Sus, kelimeler, çalmayı hatırlatmakta Kalbe de atmayı, anlatmayı. Kalbindeki yeter, birliğe çatmayı.

Ter ter, buğu olmuş gözlerde, Ve incelmez, kırılır artık. Susana asla konuşma deme! Zaman bu aralar pek beyhude. Naif, zarif, titrek ışık, Duvarlar gölge, zaman gösterge. Yaşamak böylesi işte: Anlık, aydınlık. Suyla kesiyorum dilleri, Ve ümidi, hasreti... Uzamak için fırsat kollamış vakit, Acımı örseliyor, boğar geceleri. İnsan sevebilirmiş. Kendini öldürerek de olsa, Kalbinde yer artırarak. Gurur kalmazmış, zamanla.

34


Kıskançmış zaman, Gülücükleri atlar, Hüzne uzunca şahitlik edip Yalnızlığına dost katlar. Ve âşık olmuş meğer, Ebedi ufukta geleceğe, Eteklerini toplayıp beline, Takılmaz, geçici şenliğe. Bir kızın çizişinden habersizmiş oysa. Fırçası daim beyaz mürekkep, Zihni kendiyle dünya, bu bir rüya... Kızı geçmez, takar gözüne akrep. Can uçmuş, vurulmuş. Kan susmuş, durulmuş. Yaşamayan, unutuşu unutmuş. Zaman sadece bu kızla sohbete oturur. Ve gece eteklerini sofra eder kelimelere. Kırıklar tek tek parmaklarca sarılır. Zaman tam olarak burada belirir düşlere, Sislerle birleşince karanlık, arınır Kız kelimeleri çiziyor yıldızlara. Zaman durulmuş, koşmuyor, Can buğusuna, dönük başı İlk defa sessiz, kızı izliyor...

35


Şevval Günday Özel Gaziosmanpaşa Şefkat Fen Lisesi

ZAMANA YENİLGİ Zaman hercai bir sevgili Önce yanındaydı, sardı yaraları, Sonra ivedilikle kaçtı sevdiğinden Tek bir işmarı olmadı giderken. Ey şahbaz sevgili! Yavaşla, ben ki hayata yetişemedim. Saatlerin gürültüsüne sağır oldum, Yoruldum... Ben vaktin mağlubuyum. Derin hesapları beceremedim. Geçip gitti yanımdan, Fark edemedim. Şimdi kaybolmuş sanki dakikalar Nerede çocukluğum? Gelse, çağırsa Geri gelir mi o anlar? Zamanın özü anlardır, Anlayamadığımız için O hep tekrarlanır. Tekrar yaşan, tekrar yaşlan zaman. Bırakma beni katil sıfatıyla, Zamanı öldüren geleceğini öldürür çünkü. Önce geri geri koş. Sonra dur, o çıktığın yokuşlar hep boş. 36


Ayşe Akyol Şefkat Fen Lisesi

ZAMAN GEÇMEKTE Zaman geçip gitmekte, Kimliklerle birlikte. Acılar artmakta Bilinmezlikler ardında Bedenler büyüdükçe ruhlar çocuk kalsa, Fakat çocukluk unutulmuş parklarda, Eski defterler, şen kahkahalarsa, Unutulmaya yüz tutmuş raflarda. Anlayış canına susamış, Zaman su verdikçe. Yalanlar boy göstermiş Kalpler dilsizleştikçe Gözler artık ayaklarda, Bahaneler artmakta, Pişmanlıklar çoğalmakta, Zamana aldıranlarda Zaman mı hızlı akıyor, Kollarda ısırılarak yapılan saatler mi bozuk? İnsanlar mı uzak, Büyüdükçe değişen nesil mi kopuk? Peki ya zaman geçtikçe, Takvimlerden kağıtlar eksildikçe, Küçükler mi büyümekte, Büyükler mi küçülmekte? 37


Ada Sevimli Özel Eyüboğlu Lisesi

ZAMAN Sen ki, her bulantının daimi şifacısı diye ün saldın dört yana, Herkes senden bahsedip, silleni yiyen insanoğlu senin adınla ağlıyor madem, Madem acımasız bir cellatsın sen, Azrail’i mağdur eden Söyleyeceksin öyleyse! En azından bunu borçlusun bana, söyleyeceksin, Kaç para edersin? Bu dünyada ün ve güçse para, senin de bir fiyatın olmalı, söyle O ve sen ikiniz beraber döndürüyorsunuz şu çırılçıplak zavallı gezegeni Parmaklarınız ucunda sönükçe bir top gibi... Pazar sabahlarını mahveden siz, El koyuyorsunuz hayallere karayeli lodusu durduruyorsunuz gidemiyor yelkenliler Tertemiz bayramları kirletiyorsunuz çocukların ellerinde Haydi öyleyse söyle, kavuşmak kaç para Söyle kilometreler denizler kaç para Şu daracık onurun varsa söyle, Sevdiklerimi öldürme, itiraf et, Sen hiç sevmedin mi zaman? Hiç mi acımazsın albino bebeklere Çürüyor senin yüzünden ahşap masam, bilsen zaman, öyle güzel kokuyor ki... Bi’ içine çeksen ahşabın ekşi ferahlığını, Çürütemezsin bir daha masaları, anıları... Ama hayır zaman; sen tüm varlığa sinmiş. Işıksız uzaklıklarda bir bekçi misali ayaklarını sürüyerek Ve pis bir gülümsemeyle seğirteceksin, Anlamayacaksın dediklerimi. Aldatmaya devam edeceksin, aldat aldatabilirsen öyleyse! 38


Yo zaman yanılıyorsun sen benim tanrım değilsin! Yaşamak, benim için senden ibaret değil, Bana biçtiğin ömürden taşıyorum ben. Kulun kölen olmayacağım, hayır, Varsın yıllarım koşsun güdümünde, kaçarım kovalamak boşuna Sarksın derim varsın, sadece et... Bilmez misin içim bambaşka? Unutulur sanıyorsun ya, Öyle bir seveceğim ki zaman, yalnız yüreğim değil, uzay yırtılacak baştan uca. Yalnız ben değil, şu ayaklarının altına aldığın esirin, dünya dahi hatırlayacak, Unutamayacak nasıl sevdiğimi, Öyle bir özleyeceğim ki zaman, Her geçen gece gün azalmak bir tarafa, Hasretin her nefesinde, sivrilerek batacak atar damarına, özlem Zaman ehlileştiremezsin beni, anla Gel anlaşalım kaç para istiyorsun söyle Kaç para edersin? Ruhtan gelen ışık odamı aydınlatıyor, Göz kapaklarımdan sızıyor, uyuyamıyorum. Gündüz mü gece mi? Ayaküstü konuşuyoruz perdemle, Gıkı çıkmıyor sımsıkı kapalı Gündüz mü? Güz mü? Akşam çöktü mü? Bestelenmiş şiir kokuyor dolabımın içi, Kaloriferin kavuniçi, o da sessiz Doğrulamıyorum yataktan, romatizma mevsimi mi o selam çakan? Kar mı yağıyor dışarıda? “Anne, saat kaç?” Kimseden tık yok. Tik tak yok. Gündüz mü gece mi? 39


Beren Denizkurt Özel Eyüboğlu Koleji

ANSIZIN İÇİNDE ANSIZIN DIŞINDA sonsuzu parçalıyor şimdi günlerim farkında olmadan geçip gidiyor gecenin içinde bitiyor gündüz güneşe perde çekince kararıyor sabah oldu mu yeşeriyor renkler mutluluk ve hüzün gelip çattığında kendini bir anışta aksettiriyor süpürüyor ne varsa ardında birkaç mevsim sürüklüyor peşinden belki bir avuç bakış anlam ve söz çalıyor yaşamdan yaşanmış olanın ko(r)kusu siniyor dünyaya o ki herkese farklı kokuyor yitmiş dakiların tozu kaçıyor gözüme yarının payını beklemeden gözüm yaşarıyor hiçliğe yuvarlanıyor şimdi yıllarım ardında bir serinlik var onun düşününce içim ürperiyor ne vakit seyre dalsam dünyayı peşi sıra gölgesi beliriyor öyle kaplıyor ki içimi ve dışımı gerçek içinde bir düş duruyor bir sanış bir aldanış

40


bir umut duruyor üzerime çöken sis gibi çoğaldıkça yazmak ona dair sonsuza uzanıyor dün bir hatırlayıştır anmaksızın yanaşımdır eskilere dargın anılardır kuçaklaşan yıllar yılı ardından haykırıp yolunu gözlesen de hiçbir sesleniş yetmez geri getirmeye düşüncelece vardırlar bugün içinde yarının uçsuz bucaksız çölleri vardır tepeler yıkılır, kumlar savrulur tutmak istesek de bir kenarından kum tanelerince kayar ellerden saniyeler yarının sesi hiçlikte yorulur yollarında başıboş söylersin bir ezgi tutturmuşsan dilinde çöllerde kaybolmamak elde değilse de serapların verdiği mutluluğun peşinde olmak doğmamış yarınları düşlemek kadar doğrudan uzak yarının gözleri, kulakları elleri, kafası var senden, benden, dünyadan uzak görsek de ulaşamadığımız bir ufuk kadar uzak kelimeleri var bazen dünden eksik bazen dün ile tamam

41


yarının içende geçer parçaları dünün ondandır belki de yalnızlığı bugünün rüyaların en derininde bir yıldız parçası geceye fısıldadı: “Kaçıralım zamanları, Hepsini sıralıyalım Birer birer sesizce Sonsuzu biz sonlandıralım” Gece yıldıza cevapladı: “Zaman, bizsizdi bunca zaman, Bizimle de birdi, bizsiz de birdi, Bölünmedi hiçbir yıldıza ve insanlığa, insan sonrasıydı, insan öncesiydi.”

... ve zaman tüm anlamını bir düşten yarattı, gerçekleri yitirdi.

42


Ayça Sönmez Özel Galileo Galilei İtalyan Lisesi

VAKTİMİZ DAR Dün dilediğimizce gölgelerde saklanıp güneşte yarışlar yapıyorduk Daha çok zamanımız vardı! Geç anladık zamanı bekleyerek yaşayamayacağımızı Şimdi bir telaş aldı hepimizi Ve yıllarımız kısaldı. Vaktimiz dar. Hâlbuki ne kadar yanılmışız. Zaman ne kadar da hızlı geçiyormuş Şimdiki üzüntümüz, beklettiklerimiz de, yarın yaparım diye zamana bıraktıklarımız da... Zamanımız geçti, Vaktimiz dar. Ama bitmedi söyleyeceklerimiz. Bitmedi yaşayacaklarımız Sakın yakmayın ışıkları! İzin vermeyin güneşe. Batmasın. Yeni bir güne başlamak için fazla yaşlıyım.

43


Ekin Hazal Günemre Özel Eyüboğlu Lisesi

ZAMAN Zaman, su gibidir Akıp gider, Durduramazsın, yok sayamazsın İçinde, yaşamaya çalışırsın Ve su, Seni hangi tarafa götürürse O tarafa gitmek zorundasın Çünkü başka yol yok. Zamana ayak uydurmaya başlarsın Aynı, suyun aktığı tarafa gitmek zorunda kalman gibi İnsansın, çabuk alışırsın İnsanın doğasında vardır alışmak. Çabuk alışır, zor vazgeçersin. Zamanın sana neler getireceğini bilemezsin. Çünkü zaman bir sandıktır anahtarı kaybolmuş İçinde ne olduğunu, ne olacağını kimse bilemez Geriye sadece zamana ayak uydurmak kalır. Kimi zaman korkar kimi zaman merak edersin. İnsansın, korkarsın. Bilinmeyenden korkar insan Hem korkar hem de merak edersin bilinmeyeni Savaşçı ruhu var sende Cesur, yürekli...

44


Çalışırsın, çabalarsın. İnsansın elbet bir gün kazanırsın Kazanacaksın her şeye inat. Engeller çıkcak bu yolda sana Takılıp, düşeceksin. Hayatı öğreneceksin yavaş yavaş. Yolun sonunu göreceksin her şeye inat. Hem gülecek hem de ağlayacaksın Zamanın bir ilaç olduğunu hatırlayarak Yaşamaya bakacaksın. Başka çıkar yol bulamazsın.

45


Lavin Türkü Karakoç Özel Galileo Galilei İtalyan Lisesi

HİÇ Yağarken yağmur damlaları kirpiklerimin ucundan Yakalamaya çalıştım avuçlarımın içinden kayan zamanı Kocaman heybetinle kapıda belirdiğinde Atlardım kucağına küçücük bir top misali Oysa ne kadar çok özlemişim seni Gözlerine bakarken gülmeyi Rüzgâr misali savrulacağımızı bilseydim. Ya da bilseydim gözyaşlarıyla seni uğurlayacağımı Ya da ölümü Geri verirdim o zamanı Oysa ne kadar çok isterdim o zamanlar büyümeyi Şimdi de en çok seninle olmak için istiyorum küçülmeyi Bakışlarından bakışımı Sesinden sesimi Meğer senmişsin avuçlarımın arasından kayıp giden Bir ömür nedir ki? Akıp giden zamanın yanında...

46


İlayda Arslan VKV Koç Özel Lisesi

DA Bir bebek gözlerini açarken dünyaya başka bir memlekette bir adam gözlerini yumabilir ve hatta bir bebek de ölebilir Ben oturuyorum ya burada sıcacık ve sessiz Bir yerlede çığlık atıyor çocuklar soğuktan donar gibi Biz karı seyre dalarken dua edenleri duyuyorum yağmasın diye yakarışta çıplak ayaklar Ve daha da uzaklarda Yakıcı güneşin altında uzanıp uyuyanlar da olabilir şimdi ben şu harflerden sadece birini yazarken geçen bir saniyede bir kuç uçmayı bir kadın susup oturmayı öğrenebilir Bir kız geri dönmek üzere giderken bir çiçek de solabilir Yalnız bir saniye yeter bana seni görebilmek için

47


ve küçük saniye daha konuşmadan bakmak için Biliyorum şu an ben de ölebilirim o çocuklar gibi Çıkarırım çoraplarımı ve koşarım dışarı soğuğa sona sana koşarım Belki de nefes almaya devam ederim

48


Yılmaz Burak Bozkurt Özel Kültür 2000 Lisesi

YAŞADIĞIMIZ ANDIR ZAMAN Zaman nedir bilir misin? İlaç olabilir mi her derde? Bir gül gibi kanayan yaraların Yoksa üstünü mü örter sadece? Kimi geri almak ister onu, Sığınır gölgesine umarsızca Pişmanlıkarına çare bulmak, Günahlarından arınmak umuduyla Kimi durdurmak ister zamanı, Bugünden vazgeçemediği, Yarınlardan korktuğu için Zamana mıhlanmış bir çividir aklı. Oysa bilmezler geçmişten kaçanlar. Bilmezler en değerli zamanın şu an olduğunu, Onlar, onlar bilmezler ki anı yaşabilmenin verdiği mutluluğu Oysa bilmezler, bilmezler yarınlardan korkanlar, Geçmişle yaşamanın, geleceğe gem vurduğunu. Zaman nedir bilir misin? Zaman yirmi dört saattir. İçtiğimiz su aldığımız nefestir, Yaşadığımız andır zaman.

49


Sertcan Ayaz Ali Akkanat Lisesi

BİLMEDİĞİM BİR NEDEN Hayat içinde bilinmez bir kavram: Bazen sürükler bazen itekler, Bazı günler olur ki sadece devam eder; Öylece bakar geçer... Yıllar önce Kemal vardı; Bize o adından ömer boyu bahssettirecek Kemal Yıllar önce Pir Sultan, Yunus Emre vardı. Bize o öğüt ve şiirlerinden ömür boyu bahsettirecek dervişler. Bilmediğim bir kavram var; Bize o güzel kişilerin adlarını unutturacak bir kavram. Bilmediğimiz bir kavram var: Boş insanların kendileri gibi harcadıkları bir kavram... Adı şöyle dursun, cismi paha biçilmez, Hiçbir eyalette sözünden bahsedilmez, Ne aşar, ne yaşatır! O sadece durmaksızın devam eder... İleride yaşayanları değil geçmişte olanları yok eder, Hepimizi siler geçer, Anlamsızdır onca sözler, eserler Kendisine zaman der, öylece geçer gider...

50


Sinan Can Karaş Galatasaray Lisesi

BEHEYCAN Vakit geldi Gözü açıp kapayamadan geçti zaman Belki uzak, belki yakın Elinde orakla çıkageldi adam Ha kopardı ha koparacak toprağından bu yabancıyı Oysa değil miydi kendisi Tohumu toprağa atan Beheycan Vakit geldi Belki uzun, belki kısa Bir diken daha soluyor Son baharında Anamdan doğdum doğalı Kurumadı üstümdeki kan Vurdum, vuruldum Çıkmadı başım Mahpus damının altından Vurulmuşum be hey can Yerde kanım göllenmiş Can kırmızısı Üşüyorum Tene düşen soğuk kurşun Sıcak kanattı Yine de ısıtmadı

51


Yalnızım yalpayıldız göğün altında Geceden başkası duymaz çığlığımı Hani duymuşsundur Film şeridi gibi geçer hayat Yalanmış be hey can Kulaklarımda Karnım aç Burnuma çiçek kokuları geliyor Memleket gibi Şimdi anam çıkar şu köşe başından Vurulmuşum be hey can Ölüm bu, geliyorum demedi demez Oraklı adam yaklaşıyor adım adım Oysa değil miydi kendisi Tohumu toprağa atan

52


Melis Özler Galatasaray Lisesi

GELGİT Her göz gözlerin ses senin gözlerimde senin sesin Donuk gülüşler Kanat çırpışı donmuş gülüşler yağmur gecede gözlerin kalmış gözlerin pencerelerin kanayışı zaman gelmiş Zaman geçmiş Sesin Demlenmiş zamanın ellerinde Bir ben varmış Bir ben Benden dışarı Ellerin, ellerinde kalmış

53


Kardelen Kaplıca Galatasaray Lisesi

ANKIRAN ilk bomba patladı şimdilerde fitili geri geliyor, yana yakıla biranönce gelseydin, tutu/ş/lmazdı elin evrenin çocuğunun ellerinde dilinde yıllandıkça ufalanan şarapla yumurta akı/mı zamanın birinde sarı bilye: insan, büyük anların mucidi ölümüne hapis soluklanamaz bu sıvı havasız kıpırdayamaz içinde durduğu yalancı masumiyetten bir bataklık kaçış yok unuttum mu müebbet senin eserin gardını kendine sakla çat, aklına takıldın beyaz tokat, patlak top savaşın rengi turuncu zaman vahşeti anlatmak için çok masum zaman, dile gebedir kadranlar alfabeler yazar her yumurta bir gün kapıya dayanır eşikler seçim yapmak için dardır gideduramazsın kapı aniden kapanır çat yol ağzında yenildin. 54


her 10 saniyede bir zaman deriz neden zamandan bahsederken böylesine zaman kaybederiz keşke tüm kelimeler tek heceli olsa bu şiir hiç yazılmamış olsa bu şiir hiç yazılmamış olsa bu şiir hiç... Sus! düşünme ‘an’ kadar hızlı değilsen düşünme, dokun hisler daha hızlı fikirlerden dokun. yuvarlanır dönerse bir şeyler endişelenme zamandır, geçer insan mı yumurtadan çıkar yumurta mı insandan zaman mı insanın insan mı zamanın en basitinden başla çözüme karmaşaları uç uca koy çarpışan yumurta ritminde kalbin hayat, zamanına girilen bir iddia nasıl da meraklısın ölümüne kaçık kaçış uyumsuz bir firar asi bir sarı uç verir sert beyazdan dağılır sarı adam şeffaf ‘zamansız’ ölür ezilir bir çocuğun avucunda

55


Eda Yılmaz Özel Bahçeşehir Bilfen Anadolu Lisesi

ÖLÜM SAATİ Bir şiir kitabının son sayfalarındaki Herhangi bir şiir dizesinin ortalarında gelebilirsin aklıma Ya da yalnızlığımla barışmış, tek başıma yürürken, dinlediğim şarkının içinde bulabilirim seni. Rüzgârı tenimde hissettiğim zaman, Saçlarının dalgasını düşünebilirim. Ve saçlarının dalgası bana ölümü hatırlatabilir. Yaşanacak, söylenecek onca şey varken Avaz avaz susarak gittin. Ben gözlerinin önünde ölüyorken Sen benden önce bir kör gibi gittin. Sana ömrümü adamaya hazırken Beni asırlık bir yalnızlığın ortasına atıp gittin Sana sitem etmiyorum Sitemin beni sana aşık eden saçlarına Sitemim tanrılara, aşklara, ihanetlere... Mevsimim kış soluk soluk sana üşüyorum. Baharım ölüm, cennetim yanın olacak. Saate bakıyorum. Ölüme sen var. Bu yağmurlar, ağlayışlar, hüzün dayanılacak gibi değil. Saate bakıyorum, zaman geçmiyor.

56


Ben bir papatyayım Ölümün beni toprağımdan koparan bir çift el. Bu kara bulutlar, havadaki bu ağır koku, sesimdeki boğukluk... Şimdi ben de ölüyorum. Saate bakıyorum. Ölümü biz geçiyor. Affet.

57


Elif Acar Özel Bahçeşehir Bilfen Anadolu Lisesi

ELEKTROMANİA TİK D’oku! Semavi bir etek dönüyor aynı Şarkıyı ilk geceden beri Yık an, Tas arıbesk okuyor Döküldüğüm ana rahmi Tavşan deliği, deliliği Mir açıyor zaman çiçekleri Evvel ata biniyor an Çok geçmedi, Fışkırıyor putlar dudaklarından Tanrım bir, tek, tik, tok Yayılıyor ayakaltı kalabalık Algısı denklemlere bölünmüş Milattan sonra bir delikanlı Baktıkça büyür Büyür, Büyüdüğüm gün Gerçek mi? Bürünüyor su aktığı yere Çok kanadı kelebeğin olabildiğince Kırılmış bir dalai lama uzanıyor yanıma sanki yakınmış şafak Zamanı geri alamıyorsak Dönemeyiz, yıldızlara da Saymaya başla d’ölüşüm, düşüşüm, dönüşüm. 58


Öykü Büyükşengün Sankt Georg Avusturya Lisesi METALİK Gün bir sarkaca döndü Ölülerin gevşek bedenleriyle Meşe ağacından asılı Ağaçlar uzun Gözün dokunamayacağı kadar Gün bir sarkaca döndü Kâğıtta nokta cümleye Gün bir sarkaca döndü Bir kendinin bakışlarıyla Çiftçi maviliği sert sürdü bu sabah Kırmızı tırmık izleri Denizin durgunluğunda Serin bir fısıltı Yaş bir sarkaç Denizin son damlasının tuzuyla Bulutların kakofonisinde Günün ilk ve son kızıllığından Gün bir sarkaç Ağır bir metalden (dedi ses)

59


Emel Deli Özel Mavigün Anadolu Lisesi

ÖMÜR SERMAYESİ Zaman... Bir insanın üç günlük dünya hayatında Karşısına çıkabilecek en büyük numaradır. Avucundaki su gibidir. Öylesine akıp, ardına bakmadan gidebilendir. Zaman... Yola koyulduğunda ayrılığı Unutulduğunda ağlamayı Her hatırlandığında yıkılmayı sevdirendir. Zaman... Ya “o”nu sana getiren Ya da senden “onu” götürendir. Kadere meydan okuyandır. Zaman... Bir sabah İstanbul, bir akşam Bursa, bir gece İzmir’dir. Yaşam ve ölüm arasındaki mesafe Bir kalp atışı kadardır. Zaman... Bir ömrü yastıkta paylaşmaktır. Neden saçları beyazlamışsa ondandır. Geçtiğinde pişman olduklarındır.

60


Zaman... Hayatın ta kendisidir. İki tespih boncuğu arasındaki boşluktur. Sevenler için sonsuz, Bekleyenler için yavaş, korkanlar için hızlı olandır. Zaman... Yedi tepe üstünde bir gergef işler. İki deniz arasında tek bir elmas parçası gibidir. Cihanı aydınlata güneşle tartılmaya, ayrı kefeye Konmaya layık olandır. Zaman... Eylül akşamlarında gelip gözlerinde duran, Yakalandığında çaresiz kalandır. Ne zaman ayrılık saati gelse, En vazgeçilmez yerinde durandır. Zaman... Öyle bir geçer ki, Unutulmak istenmeyen anılardır. Ümit dolu gençliğim, ilk yazdığım şiirdir.

61


Gizem Yurdakul Özel Mavigün Anadolu Lises

TOZPEMBE KUM SAATİ ... Düşüncende yaşamak isterim ben senin: Bir gün en yalnız saatinde. ... Ahmet Hamdi Tanpınar Satırlarım isyan ediyor yağmura Kalemim küstü artık ıslak kâğıda Güzel yazmamaktan Benim halimi hatırımı sorarsan Bir ses ver, bir işaret Anlatayım sana; Yine bir gün aklıma sen düşüyorsun Bugün yine günlerden sen oluyor. Zamanımda kayboluyorsun Zamanımda, kahroluyorum. Gözlerim susuyor dillerim kadar Rüzgârda savrulan saçlarım gibi oluyor damarlarım Ve kum saatini Tekrar çeviriyoruz Zamanı kum tanelerine sığdırıyoruz Tıpkı hayellerimizi sığdırdığımız Küçük kavanoz gibi

62


O kavanozdaki; sen kokan gül yaprakları Denize birlikte attığımız taşlar Zamanımızı başlattığımız guguk saati Ruhumuzun nabız atışına Dair notlar Seksek oynadığımız Tebeşir tozu eldivenler Hepsi teker teker Canlanıyor... Ve o vakit Saatimizden Kum yerine gözyaşı akıyor... Ey beni sensizliğe mahkûm eden Gizemli aşk yoldaşım Nayinon burada tükendi. Seni susuyor sürekli Artık küstüm çiçeğine sürme ellerini Gönlünü al şu kalemin Mürekkebi ben olayım Gözyaşınla karıştır Demle şiirini Bul “ben”i Gel artık Miladım ol Duy beni Boşlukta mı seslendim sana Ki duymuyorsun hâlâ Oysaki gözyaşıma haykırdım Sensizliğimi Ebru oldu şiirim

63


Boyası bendim, senin mürekkebinden Şiirimin kâğıdı, oldu bir gemi Ebrumun üstünde sancılı, dertli Devayı üfle, ilerlet gemiyi Avucunu kalbine götür Hisset zamanın çarklarının sesini Hatırla sevgili Gel artık sevgili.

64


Ece Naz Barış İstek Özel Belde Fen Lisesi

KUM TANELERİ Getirin bana uçsuz bucaksız çölleri getirin kumsalları, getirin sahillerimi getirin ki toplayayım bir kum saatinde zamanı bitti demeden Getirin uzun bir halat bir avuç demir güneşi sabaha, bedri geceye hapsedeyim bir gün daha eklenmesin geç kalmalarıma Getirin devr-i âlemleri getirin kaptan-ı deryaları getirin ki öğretsinler dünyanın güzelliğini günlerim sayılarla bitmesin Getirin çocukluğumun güzel yıllarını getirin zaman makinesini getirin beş taş oynadığım sokakları o eski dükkânları getirin geri, yitip giden zamanı

65


Mahmut Sami Özyurt Maltepe Orhangazi Anadolu İmam Hatip Lisesi

3 BİLYE Mutluluğumuzdu dar sokaklar Bizi anlatır her kaldırımın yanında ki 3 bilye Hani derler ya her şey bir gün son bulur. Akşam Ezanı’ydı bizi ayıran. Yegâne parçamızdır 3 bilye Dostluk’tur bizi birleştiren, Sevgi’dir bizi birbirimize bağlayan. Akşam Ezanı’dır bizi ayıran. İmkansız olandır küsmemiz, Ateş damlası kadardır kavgamız, Biz bir oldukça kimse dokunamaz bize. Geriye kalan son bilye... Küçükken demişlerdi, Dostluk ender bulunan hazinedir, Günler geçtikçe, Hazinelerim azalıyor. Her konuştuğumda, Sanki bıçak saplanıyor, Dostlarım oldukça, Yaralarım iyileşiyor.

66


Bilyelerim çoğalıyor, Çünkü dostlarım var, Lakin ayrılık’ta var, Kurtlar sofradan aç kalkmaz. Sokaktaki bilyedir, Bizi biz yapan, Bağıralım sabaha kadar, Sevgimiz konuşsun. Şu bilyelerin, Dili olsa da konuşsa, Sevgimizi herkese, Sayfalarca anlatsa. Lakin elde tutmak imkansız, Nehir gibi hızlıca akıp giderdi. Yarın tekrar buluşalım, Ezan okunuyor!

67


Sevgi Akcan Maltepe Orhangazi Anadolu İmam Hatip Lisesi

KELEBEK Kelebek... Üç hece... “Ke” ilk hece... Vav makamından Elif makamına geçmek için bekleyen Ece... Sanki bir ışın... O ışın ki kimini götürür gece... Kim bilir belki de cennete... Sabret... Düşün ki “Le”de gelecek... İşte!... Geliyor... Bak orda işte... Yanındaki de kim? Meçhul... Belki teberra... Um ki tevella... Ve çok geçmeden “Bek” de geldi... Vaadler yerine... Vaidler ise cehennemine... Tamamlandı işte kelebek... Oysaki yirmi dört altını kullanmadık bile... Bu kadar çetin... Üç hece... Ke...Le...Bek...

68


İdil Toklucu İstanbul Lisesi

ÜÇ NOKTA Ne çok severdim üç noktayı... Bitmemişlik, Sonsuzluk kadar Cezbetmezdi hiçbir şey Hele son noktayı reddeden öykülerde... Hele yaşamda, Hiç nereye gideceği belli olmayan. Ne sonsuz olma çabasını, “Büyük insanlığı” Ne de uzaklıklarını... Anlatan yok artık. Ölçebilen yok kalp atışlarıyla mesafeleri... Ama böyle miydi hep Bizim bekleyişler? Hep böyle... Ne bileyim durgun, üşengeç ve sıkılmış mıydı beklemek? Uzun yollar yok artık Heyecanla beklenen buluşma vakitleri Kaldı geride Belki ninemin sararmış fotoğraflarında Belki orda bile değil... 69


En son ne zaman Gözümüzü saate dikmeden Dinlemişizdir birbirimizi? Veya sevmişizdir? Zamanı kaybedilen ve para gibi kaybedilen Bu insanlar nereden çıktı? En son ne zaman Üç noktayı koydu cümlemizin Sonuna Ama eksiklik değil, Yanlış da değil En son zaman sonsuz hissettik? Hâlâ ve yine de Ne çok severim üç noktayı Çocuk kalmak istediğim kadar çok Büyümemek kadar... Eğer geleceğe yaklaştıkça Hayallerimden uzaklaşmam gerekiyorsa... Alın sizin olsun çalar saatleriniz, Bana üç noktalarımı Geri verin.

70


Necati Ege Keklik Atilla Uras Anadolu Lisesi

DERİNLİKLER Zamanın derinliği Portmantoya astığım. Giydiğim üzerime, Gün doğumlarında Arkada bıraktığım Nefes nefese, Bir susup bir koştuğum Zaman Bir kuyu, Dibi görünmez. Suskun Kimi zaman şafaklara inat Akan giden yavaş nehir Zaman Paramparça ellerimde şimdi Zaman, Perde arkasında kalan, Dolan kuyu, usuldan Damlarken ince ince Kıs kıs gülen, Bir koca karı ilacı Zaman

71


Makyajsız, bakımsız Zaman, İlgilenemeyen aynalarla, Koşan Bütün acılara inat susan Belli belirsiz susuzluk zamanları belki Belki sıkılmış da susmuş insanlıktan Zaman Ellerinde oyuncak olmuş En acıklı sanayi devrimlerinin Fabrikasyon sıkıntıları, Kalıplara sıkışmış, evde sıkılmış, Parlağını isteyen ve en iyiyi bekleyen Ve fakat hiç gelmeyen Zaman Hülasa, Tik Tak Aç Tok Kaç Yok Vakit arkada Görünmüyor ışıklar da, koma da Tuttu, Tuttu bırakmıyor Sırtımda! Kaçmak ne mümkün, Nefesten boynumdan, Zaman

72


Rakibe Tuğba Eslek Atilla Uras Anadolu Lisesi

BİR CİLVEYDİ... Tanrının görünmezliğinin can verdiği elle yel ediverdiği, Umudu pamuk ipliğinin, pamuk olmaktan Nazlı bir utanç duyduğu danteliyle bağlı olan, Umarsız insanoğlunun işleyişinden pek de haberdar olmadığı Beyniyle oynaştığı Bir cilve miydi zaman? Yoksa herhangi bir açıklamaya bir türlü bilet kesemediği Ne yazıktır ki aklına yatıya bile buyur edemediği Yaşlı balıkçının küflü çömleğini doldurabilecek İki lokma yolunda can vermekten çekinmeyen, Kör balıkları Oltasının ücra misinasının ucunda Asılı göremeyince harelerine düşen elem kadar Acı bir fikriyat olabilir mi zaman? Başıma bir yıldırım edasıyla düşen haksızlık kıvılcımlarına karşın Hiddetli sözcüklerimle kör düğümlediğim, Esaret kelamını sözlüğünden çıkaralı, Güneşin kız kurusu olma vesvesesine kapılabileceği kadar Uzun geceleri örgü sepetine, Parıltılı nakış etmeye kararlı bir kız çocuğunun gülümseyişinde ki, mutluluk şarkısı kadar Mayhoş bir beste miydi zaman? Zaman... Zaman... Zaman... Hakikaten ne fısıldıyordu duymayı reddetmiş asi kulaklarımıza... Kendini mi anımsatmaya çalışıyordu? Onu anımsamayı yetmişlik albümlerin içerisindeki fotoğrafların,

73


Nostaljik kokusuna hapsedenlere? Yoksa af mı dilemeye çalışıyordu? Güzelliği bir nimet sayan aynanın Yıllanmış bir kadın simasındaki çizgilerin arasına giz edilmiş, “R”leri söyleyememe tatlılığını, Sakızlı muhallebiden munzurca çalan, Hayal bahçesinden kuşatılmış mürdüm kurdaleli kız çocuğunun, Kurşuni boyalarıyla acemice çizdiği geçmişinden... Anlaşılan sır gibi gizliyordu kendini, Çoğu zaman acılara yasemin kokulu merhem oluveren zaman... Efsunu da ondandı... Ondandı yadırgadığım şefkatli gözlerine bakarken Adı gibi ırak olmayan zamana karşı koyamayışım...

74


Hilal Yeşilordu Özel Dora Maltepe Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

ZAMAN DURSAYDI EĞER Zaman dursaydı eğer, Gözlerin doğardı gözlerimden Anılarım koşardı düşlerinden Ne bir hüzün ne bir acı Resimden farkı olmazdı bakışlarımın... Zaman dursaydı eğer, Sessiz kalırdı tüm duygular Hiçbir anlam ifade etmezdi korkular Ne bir kelime, ne bir haykırış İlerlemeyen saniyeler arasında kaybolur giderdi Zaman dursaydı eğer. Bir kalp iki kere atmazdı mesela Bir el başka bir eli tutmazdı Kah orda, Kah burada olurduk belki ama Mutluluğum penceresi açılmazdı dünyaya... Zaman dursaydı eğer, Anlamsız bir tebessümde gizlenirdi anılar Boşluklar içinde yaşanırdı bütün hayatlar Bir kukla misali bile olsa Hiç kimseyi oynatamazdık hayalimizde Geride kalan donuk ve silik yaşanmışlıklar olurdu Zaman dursaydı eğer...

75


Mustafa Baydaroğlu ECA Elginkan Anadolu Lisesi

VAR MI SATAN BİR ZAMAN Geçip giden yalan bir dünyada Şen gönlümü çalan hisler Gösterir maskesini ne ala Getir bir fazla vakit, hani dünyada? Getir bana bir balya saman, Ne kadar yanar bak bakalım İşte o ateş kadar zaman, Gülmeye doyamadığım. Kimi getirmiş bir kitap, Biri demiş gel inan, Gel gelelim doğru ol; aman! Var mı yalana bir zaman? Altın veren tavuklar, Dağ deviren yiğitler, Hepsi de göçtü gitti, Hepsi de fani idiler. Dün el kadar bebektin Geçirmez zaman sızını, Bekleme boşuna arsızı Değer mi bir zamana? Vakti gelince ey dost, Bekler mi seni melaike? Bekler mi kefen keyfini? Var mı satan, bir zaman? 76


Zümra Burtgil ECA Elginkan Anadolu Lisesi

SUÇLUYU ARAMAK Tüm suçlamaları üstlendim Attığınız her çamurda yüzüme çalınan lekeyi üstelemedim Üzerinize alınmadığınız bütün sebepleri kabullendim Kafanızda şekillendirdiğiniz kalıba tam uydum; Ama gerçekleri yüzümüze vurmak istemediğimden Tek kelime de etmedim. Ben yine de susacağım, söylemeyeceğim tek bir söz Ama bir dinleyin, nedir sizin bilmediğiniz şu acı öz Gerçekler fazla yaralayacak, az incitmeye çalışacağım söz Ama yine de dinleyin, nedir sizin bilmediğiniz şu acı öz Sen! Beyazlar içindeki masumluğun simgesi Buruşuk ellerin hüzünü gözlerin sahibi yaşlı amca! ‘Ah be’ ‘Of be’lerle tüketiyorsun ciğerlerindeki nefesi Kafanın arkasında tıkıştırdığın o güzel anılardan utanmadan Dumana bulanmış duvara gözü yaşlı asarsın delikanlılık resimlerini Anlasana be adam, ben değilim kalbindeki yaş gözündeki yaş Bir hatırla yutacağın hatıralar inat Dudağını yukarıya doğru kıvıracak geçmişindeki o neşeleri Sen! Kirli sakalın gölgesindeki, pişmanlığın simgesi Ailenin bütün haklı azarlamalarının sahibi genç adam! Dön bak geride bıraktığın dört yıla, Ben miyim sen misin suçlanacak kişi? Aklını birinci yılda toplayamadın, ikincisinde laklak, üçüncüsünde telaş yaptın 77


Dörtte de bana sövmekten bulamadın ders çalışacak saatleri Şimdi anlayabildin mi sınav sonucunun asıl nedinini? Sen! Sarı dişlerin çirkinliğindeki, umursamazlığın simgesi Çürümüş kokuşmuş akciğerlerin sahibi emekli amca! Dün küfrettin bugün küfrediyorsun yarın da küfrederek anacaksın beni ‘Yine mi ben?’ Diyeceksin maaşının yatıp yatmadığını düşünürken dertli dertli Yanındaki çocuklarına gülümseyeceksin, karşındaki hanımına bakacaksın minnetle sonra her zamanki gibi unutacaksın şükretmeyi Dokturun dediklerine aldırmadan tüttüreceksin paketindeki son kalan zehiri Ama hâlâ benim söveceğim köşeye özenle koyduğum kişi, değil mi? Sen! Siyah gözlüğün arkasındaki, bilmişliğin simgesi Uzun süre sessizleşen dudakların sahibi güzel kız! O gün bulamadın beni, dün aramadın bugün de unuttun besbelli Ama anımsa yağmurlu günde amaçsızca kırdığın o nazik kalbi Beni istemeyip duracağına ne olur bir kez yanına git bari Alt tarafı özür dileyeceksin biraz olsun değerini hissettireceksin belki Ama hâlâ, sadece ve tekrar tekrar vuruyorsun ayağını yere tutturduğun eksik ritimle Yok canım olur mu, senin suçlu olduğunu ima ederek zorlar mıyım hiç haddimi? Sen! Kitapların arasındaki, duyguların simgesi Arkası ısırılmış onlarca kalemin sahibi yaralı şair! Duymayı reddettiği acı inlemelerim arasında geçirdin sırtıma hançeri Sardığım tüm yaraların iyileştikçe unuttun beni Açılan her yaranda, ağrıyan kalbinin her çığlıklarında yetiştim imdadına Sonra anladım nankör olduğunu, teker teker okuduğumda yazdığın dizeleri 78


Hep benden bahsetmişsin ama hepsinde de yabana atmışsın sana olan iyiliklerimi Ne diyeyim ki, görmedim ben senin gibi lanetini! Sen! Kara kara düşüncelerdeki, acıların simgesi Sel olup coşan gözyaşların sahibi aşık insan! Benle alıp veremediğin ne Allah’ın aşkına? Doyamayacağın halde gözlerine bakman için sana saatleri ben vermedim mi? Sırf sana yeterli gelsin diye ağırdan almadım mı her saniyeyi? Zorla kavuştuğunuz o günlerde keyfini çıkar diye unutturmadım mı sana kendimi? Peki söyle şimdi! Arkasına dahi bakmadan giden sevgilin yerine neden bana mıhlıyorsun çileni?... Tüm suçlamaları üstlendim Attığınız her çamurda yüzüme çalınan lekeyi üstelemedim Üzerinize alınmadığınız bütün sebepleri kabullendim Kafanızda şekillendirdiğiniz kalıba tam uydum Ama gerçekleri yüzünüze vurmak istemediğimden, Tek kelime de etmedim. Ben! Ben ki Zaman! Tüm korkakların sığındığı kanat, Bütün çilekeşlerin söverek andığı hayat... Ben! Ben ki Zaman! Tüm korkularınızın kabusu, Bütün masumluğunuzun sözde yüz karası Artık susmayacağım.

79


Beyza ŞİMŞEK ECA Elginkan Anadolu Lisesi

VUSLAT Yaralar vardır hayta Yılların dahi saramadığı Gamlı yara izleri... Ben bir gece rıhtımda, Nemli banklara yaslanmış, vuslat düşlüyorum. Dolunay güneşi düşlüyor, Deniz sabahı düşlüyor. İşlerken aralık soğuğu kemiklerime, Bir tek senin gülüşlerin titretiyor içimi. Mehtaba dalmış anlamsız bakışlarım, Bir hışımla iniveriyor kaldırımın soğuk taşlarına Sabahlardır bekliyorum Ve nice doğan güneşler kadar. Bu soğuk kütlesi, büsbütün sarıncaya dek vücudumu, Biçare umudum ile bekliyorum. Mühürlü cümlelerin dönüp dolaşıyor dört bir yanımda. Puslu gözlerim arıyor seni. Güneş tüm özlemiyle sarıyor bedenimi. Sarıyor da, alamıyor sol tarafımdaki yoksulluğumu. Yakıyor gözlerimi ışığı, Kararsız bir iki damla süzülüyor göz pınarlarımdan elmacıklarıma. Beklemek artık imkansız, Beklemek artık umutsuz... Nice dolunaylar kadar Ve nice doğan güneşler kadar Bu soğuk kütlesi, Büsbütün sarıncaya dek vücudumu, Biçare umudum ile vuslatı bekliyorum... 80


Yasemin Güraslan Hasan Polatkan Anadolu Lisesi

NOKTA NOKTAYKEN Kıyısında günlerin kıyısında ve martılarla kıyısında ve... söyleyecek çok şey var büyümek hakkında dün çok şey oldu bugün binlerce gözle çarpıştım kıyısında, ucunda, bucağında devrim yaptı gençler dev arzuları ve dev yürekleri kıyısında ve henüz ölmüşken çocuklar ekmek elinde ölmüşken anne derken masumken çocuklar ölmüşken kıyısında ve en başında anılarımızı yazacağız yakamozlara kıyısında yaşamın ve aşık olmuşken sen bugün zaman hiç geçmiyorken kıyısında ve en sonunda bugünün dünden ne farkı vardı ve ne çabuk değişiyor her şey

81


Emir Kuş Asiye Ağaoğlu Anadolu Lisesi

NEHRİMİZ Sonsuzluğu akan bir nehirdeyim Doğduğum gün bindim bu kayığa. Birçok insan gördüm suya düşen Sonumuz denize dökülmek şüphesiz Kimimiz kayıkta, kimimiz azgın sularda Sürüklenmekteyiz. Hepimize farkı bir ömür biçildi. Kimimize üç beş... Kimimize yirmi otuz... Kimimize koca bir asır... Akarken bu nehirde, Nice çınarlar gördüm, yok oldu. Nice fidanlar gördüm, orman oldu. Nice yapraklar gördüm, sapsarı Nice gençler gördüm, harap oldu Çok vazgeçilmez tanıdım Suyun alevi karşısında duramadılar. Birçok insan tanıdım canımdan birer parça Nehir onları da sürekledi. Arkama baktım minik bir bebek gördüm Küçük, saçsız, dişsiz... İleri baktım yaşlı bir adam gördüm. Küçük, saçsız dişsiz... Halsiz... Ben 82


Bu nehirdi beni büyüten Bu nehirdi tekerrür eden Bu nehirdi her şeyi değiştiren Bu nehirdi meyveyi olgunlaştıran Ve bu nehirdi her derde deva olan. Sonsuzluğa akan bir nehirdeyiz. Geçmişin bir günü bindik bu kayığa Ve üflendiğinde sura Duracak bu nehir, susacak Bitecek zulmü ve kuruyacak. Duracak zaman Susacak zaman Zaman...

83


Esma Aktaş Erhan Gedikbaşı Çok Programlı Anadolu Lisesi

TİK TAK Tik tak tik tak... Tak! Durdu zaman Bak, dağıldık artık, Herkes darmaduman Köstekler durdu, Gözlerdeki yaş kurudu, İçimizin aynası bizi göstermez oldu Tak! Aynaya bir taş geldi, Kırıldık, Paramparçayız. Tak tak tak... Kapı çaldı. Zaman geldi, zamanı geldi artık gitmenin, Kalbini kırıp dökenden çıkıp gitmenin...

84


Kadir Can Erhan Gedikbaşı Çok Programlı Anadolu Lisesi

HAYATLAR Bir kağıt gibidir hayat, Yazarsın biter, Katlarsın buruşur, Yakarsın kül olur, uçar gider... Düşünüyorum geçmişi Gözyaşlarımla hıçkırarak,. Ağlamak değil bu, Yitirilen bir umut. Geçmiyor saniyeler, dakikalar, saatler, Günler, aylar ve de yıllar... Tek başıma bıraktın beni, Yalnızlığın gölgesiydim şimdi. Tamamlamak isterken kendimi, Karşı çıktın varlığınla. Yapboz oynarmış gibi, Her bir şeyler eksikti. Hissediyorum yeniden, İşte kaybolduğum dediğim an. Zamanla beliriyor umutlar, Çöle de yağmur yağar.

85


Emirhan Bozkurt Erhan Gedikbaşı Çok Programlı Anadolu Lisesi

YAVAŞ HAYAT Bu gece yavaş yine hayat Akrep ile yelkovan adım acım rahat Zaman her dakikasını yaşatıyor fakat Karanlık bir derinliktir saat Gündüz bir geceye müvakat Zaman bile sonsuz rahat Her şeye geceye bağlanmış fakat Satırlar zamana vuslat Geceye aydınlık olan sıfat Yaşanmışlara viran olan saat Hayata yazılmış olan edebiyat Ve bu satırlar zamana vuslat

86


Senaay Sayar Özdemir Sabancı Emirgan Anadolu Lisesi

SEN DE Zaman, Kimi zaman geçmişimizdir; Yürüdüğümüz yolda ardımızda kalan. Dön, dönülmeyen; dur, durulmayan. Kimi zaman geleceğimizdir; Yaşandığı fark edilemeyen, Önü ardı hesaba katılmayan, Kum saatiyle tanımlanır zaman bende tek, Yaşarım bu hayatı son tane düşene dek. Yaşarken anı; ne dünü düşünürüm, ne yarını, Düşen her tane olur geçen bir dakikaya denk. Sen de zaman gibi, Doldurulmayan bir boşluktun içimde, Ve izi kalmayan bir hatıraydın zihnimde, Gelirdin ve giderdin bir biçimde. Sen zamanında gidemediğim bir yol, Sen zamanda yapılan (kaybolan) bir yolculuktun. Sen de zaman gibi; Bir vardın, bir yoktun, Vuslata az, hasrete çoktun... (günlerimiz az, ömrüme çoktun)

87


Berkay Tuncer Özdemir Sabancı Emirgan Anadolu Lisesi

ZAMAN zevklerimiz teker teker arkasından baktığım olmamış çocukluğum cenin içine düşmeden bir saniye farkla çekip, atıyor onu... telefonumun zili acı acı... belki ışıklı bir sahnede yükselen şöhret çığlıkları gibi kararsızca yapılan çiftli partiler, balolar, müzik ve Frank Sinatra... balkonsuz evin terasından aşağı üflüyorum. beni rahatlatan nikotin mi? duman neden yukarı çıkıyor? yer çekimi aldatır mı anne?... 7 yaş ruhumla sevilmek istiyordum sadece. bebeklikte başladı. ağladım, gazın var dediler. büyüdüm, geçer. yaşlanıyorum, yaprağın sarı mı?... gökyüzüne bakıp

88


kilitli ve güvende hissederek paçamızdan erkek olmak isteği sadece deniyor, deniyor ve bitti. tekrar eski düzen. saklama kaplı konsolum sağında dünden kalmış likör, benzeterek uyuyorum müzeye, aklımda o devrin çılgınlıkları, ölümün kaç çeşidi aşkın 2. şahsa yüklemeleri... ve tekrar gün geçti harcandı bitti hep bitti belki de harcanmak için bitti, zaman geçti, ömür bitti.

89


Aysın Bahar Şahin Özdemir Sabancı Emirgan Anadolu Lisesi

ZAMAN Utan nefesine sıkışmış şu hayatının Birkaç kum tanesinin kayışına sebebiyetinden, Durup da dönmeden uçsuzluğunda kayboluşundan, Rüzgârının, selinin vurduğu bir dal parçasına dönüşünden, Teninin yamaçlarındaki gölgesinden, Diktiğin ufkunun umutlarının, Umutsuzluklarının; Sana bir yol oluşundan, Tabanlarının eskimişliğinin verdiği gerilikten, Dizlerinin toprağın taşına değeceğinden İçinde beliren o ölümün sesinden Ürkmüşlüğünden, korkmuşluğundan, utan. Nefesini sayar olmuşsun, Ayını bekler, güneşine bekçi olmuşsun. Rüzgârına hasret, meltemi, özlemin. Sen daha yeni açmış bir çiçek iken, verdiklerini Toprağına toprak ederken umar olmuşsun Hızı da, yavaşlığı da, beklettikleri de estikleri de anıların olmuş, Giderken vefasızlığına alınır olmuşsun. Ömrünün vakti, teninin çukuru, Keskinliği, bedininin ağrısı olmuş da Sen bekler iken o akmış, sen susar iken o coşmuş da Kızgınlığını unutmuş, ayaklarının izini arar olmuşsun.

90


Gölgesi olmuşsun, zincirinin esiri. Sen küşmüşsün de, o görmez olmuş. Vakitsizliğinin o tatlı tadı, dudaklarının zehri olmuş. Mezarının noktası, senin zamanın olmuş da Sen bakar olmuşsun Kaçtıkça kovaladığın şu zaman, Tutmuş elinden nereye gider sormazsın. Yolunu, kendi yolun etmiş. Verdiği suyu içmiş, toprağını ekmeğin etmişsin. Sayesinde tattıklarını heybene anı etmişsin. Yamacına ulaştıkça, götürdüklerine hayıflanıp Yoruldukça, çaldıklarını ister iken; Sen kızmışsın da, o kuş olmuş. Bedenin ekmeğin ettiğin toprağına, kanın suyuna kavuşmuş, Sen zaman olmuşsun da zamana alınmışsın.

91


Umut Çıkmaz Özdemir Sabancı Emirgan Anadolu Lisesi

KİRAZ ZAMANI Sonbaharda uçuşan yaprak gibi Süzülen kiraz çiçekleri, Solmak için koşuşturur Vakitsiz bir ölümün güzelliğinde. Şiirseldir binlerce yıl, Bir kelebek misali Kaybolmuş zamanın hiçliğinde. Sonsuza uzanan bir umut Varoluşun karşısında. Ve heybetli Sanki hiç solmayacakmış gibi. Sükûnet içinde, dimdik ve dingin Huzurlu, endişesiz, kendinden emin, Tıpkı bir kiraz ağacı gibi... Kaybolur kiraz çiçekleri. Gecenin sessizliğinde kaybolur, Çölün kimsesizliğinde, Nisanın akşamında, Mayısın tazeliğinde, Eylülün şafağında, Ekimin güzelliğinde, Bir yağmur zerresi halinde Varlığı bir rüya gibi... Zamansız sahralarda Anlamsız bir savruluşun Şimdisinin arzusunda Solan bir ziyafet, son bulmayacakmışçasına Zincirlenir benler Göklerin sonsuzluğunda. 92


Cansel Erdoğan Özdemir Sabancı Emirgan Anadolu Lisesi

AY IŞIĞINDA İÇLİCE karardı gökyüzü yeniden, tabloya anlam kazandırmak için belirdi sanki yıldızlar. karanlık sokağa değil, yüreğimin monoton yalnızlığına yürüyordum, kimse fark etmedi. kaldırım arasında açmış çiçeklere bastım mesela, ayaklarımdan kimse tutmadı. ağaçtan art arda düşen sararmış yapraklar içimdeki hüznü körüklemek için yeterliydi. nasılsın diye soran olmamıştı gerçi, ama ben iyiyim dedim. üzerinde konuşacağım bir zaman dilimi yoktu. zaman benimle başlıyor ve benimle duruyordu. ilerliyor ve sonra tekrar duruyordu. yine de bu akışa yetişemiyordum. dert etmedim. sessiz adımlarla geriye dönmeye başladım. sokaklar ıslak, okuduğum tüm kitaplar, gittiğim tüm tiyatrolar silik, vaziyetler kötüydü. evlerin ışıkları yavaş yavaş sönüyordu. güldüm. saatlerden yoksun mahalle sakinlerinin bu israfı canımı sıktı. daha fazla okuyabilir, daha fazla çizebilirlerdi. belki dans bile ederlerdi sonrasında. hayır, toplamalıyız yerden birer birer düşürdüğümüz umutları, kentin ütopik tınılarını ben uydurmuş olamam.

93


hızla çıktım merdivenleri. gecenin sesizliğini bölen anahtar tıngırtıları memnun etmiyordu yan komşuyu. -yan komşuyu memnun etmek mümkün değildi zatenki ben bile bu kadar çok kızıyorken kendime, haksızlıktı, eksik olan parçamı yerine koyamamamın hüznünü başkalarına mal etmek. yan komşu napsındı? haklıydı. güç de olsa girdim eve. odadaki yığınla kasvete rağmen geçmişte bıraktığım bu sesler keyifliydi. gurur verciydi. 17 yaşında, eserken kavak yelleri başında, yapılacak her türlü deliliğin normal sayılacağı yaşta, herkese yaraşmazdı böylesine trajik sahnelerde başrol oynamak. çift kişilik kanepeye yalnızlığımla oturdum. dakikalar geçti. 1 saat geçti. belki 2... boşluğa kilitlenip öylece kalmamı sağlayan şeyleri hayatımdan çıkarmak isterken, etrafımda gölgelerden başka bir şey kalmadığını fark ettim. ev o sabah çok ağladım. çizgili defterdeki karalanmış satırlara, yere düşen sararmış yaprağa, susan saatlere, akrebi kovalayan yelkovana ağladım. o sabah ne biçim ağladım.

94


sokağın başında beliren çiçek entareli kıza, Nazım’ın Vera’sı, Kafka’nın Milena’sına, en çok kendime ağladım! avuç içlerime kustum. hali hazırda çürüyorduk, hayır inkar edemezsin bunu. masada yarım bırakılmış şarap vardı, Hallelujah çalıyordu, sigara kendi ateşinde tükeniyordu... dura dura kalmaz geriye bir şey, bilirsin! bir kişi artacağım derken hiç olur yeniden, bilmelisin! baştan yanlış yapmıştım oysa yaklaşık 6 saniye sonra hatmettim. sarıldım kendime, kendimle. her sarılış sebebim olan yalnızlığım, dramımın muteber yansımasıydı. neyse ki alışıktım böyle sahnelere. biliyordum çünkü, çocuk sevinçlerimiz bile fazla sayılacaktı insan ruhuna. biliyor ve artık inanmıyordum zamana.

95


Jeniffer Rachel Dadyan Özel Esayan Ermeni Lisesi

ZAMANSIZ ANILAR Neye ithaf etmeli anıları? Hangi ışığa yeşile düşen Hangi ezgiye zorlamalara düşen? Nasıl kendinde kalabilir anıların. Hangi merdivenden inen, Hangi kırmızı şapkayı diken? Sevgiliden sevgiliye Nasıl saklacağız anıları? Yeniler yok edemiyor bazen, Yeniler yeni. Eskiler anı kalıyorken... Nerde tebessüm etmeli anılara, Hangi mor çiçekli duvarın, Hangi kızıl tentenin altında? Metroların hızına sıkışıyor zaman. Tünelin merdivenlerinden yuvarlanıyor. Sakla saklayabildiğin kadar. Her tekrar, Her kapatmalar; Kal kendine kalabildiğin kadar, Ol sen, olabildiğin kadar. Yeniler yeni, Yeniler yakar eskileri, Sislere sar anılarını, Kimse görmez tebessümleri. Amaçlar adanmış,

96


Gizlenmeyi sever. Zamanlar özgürleşir sislerin ardında. Zamanlar kaçar, Işığından yeşilin, Ezgisinden zorlamaların. Zamanlar biter kırmızısında, Dikilen şapkanın. Yansıyor anılar yerlerden, Yansıyor anılar sonbaharın renklerinden. Kış gelince zamanlar, İthaf et, Ve hatırla! Ol sen, olabildiğin kadar. Seni var eden anılar ve zamanlar...

97


Zeynep Atasever Özel Darüşşafaka Lisesi

ARAF Baytarı var mı bu anlamsızlığın? Var olmak ve yok olmanın... O üç nokta neden var? Göremediğim için mi ötesini? Yağmur yağıyor Ve güneş sırıtacak Belki öncedir güneşin sırıtması Belki sonradır bu yağmurlar Neden yaşıyorum? Kafası atmış birinin yahu yaşıyorum işte. Ve öleceğim öleceğiz, biliyorum. Bir tavşan hoplaması gibi öleceğiz. Ne tam ortasındayım hayatın Ne de sonunda gibi Bu bilindik bir şiirin Nabız tutan dizelerini andırıyor Tam başındayım aslında Uykudayım

98


Bir şeyler kutlanıyor olmalı Dışarıda sesler var Neyin sesleri bunlar Ben geleceğim diye mi Peki ya geleceğim? Benim mi o? Rüya görüyorum galiba. Yakarışlar duyuyorum Kanlar toprakta ve rahimde yakarışlar ötede beride kanlar Annede, çocukta ağlayışlar Bağırsak patlaması gibi bağırışlar... tamam diyorum ya yaşıyorum ya da öldüm ya da tam ortasındayım ölüyle dirinin kafam kaşınıyor galiba ben varım. Top patlaması bir ses duydum Nedir o? Ezan sesine benziyor Kulaklarımda çınlayacak olan Hangisiydi doğunca? Ritimler yükseliyor semada

99


Elimi uzatınca Tersliyor Geri çeviriyor Uzatınca almıyor Geri tepti duam Konuşma diyorlar Susacakmışım İlk önce ağlayacak sonra susacakmışım Karıştırdım ikisini beni peygamber sandılar. Halbuki bir fil kadar yanlıştı yaptığım. Bir han görüyorum Siyah pelerinden bir hancı Bir kediyi kovalıyor Kedinin gözleri gök mavisi Yaklaştıkça Kararıyor han Hancı yaklaşıyor bana Tam alnımdan isabet Kendinin tırnakları Uyandım galiba. Kesin biraz daha bekleyecektim Yanlış oldu uyanışım Rüya mıydı bu Yok yok Arafmış.

100


İlayda Salkım Özel Darüşşafaka Lisesi “Kelebek misalidir aşk; anlamayana ömrü günlük, anlayana bir ömürlük” Nâzım Hikmet

DÜŞ’ÜN KELEBEĞİ Küçüğüm, büyü biraz, Yoruldu, yelkovan akrebi kovalamaktan. Çiçekler açtı. Çiçekler soldu Yoruldu yapraklar. Bir bir öldü benden küçüklerim, Bir bir öldü kelebekler Defalarca, defalarca. Konduğu daldan, gülü gülen bülbüller öldü. Bozuldu cep saatim Bıktı güneş ölüp doğmaktan, doğup ölmekten. Küçüğüm, kızma bana n’olursun, Öptü zaman, bana verdiğin yüreğini de Koruyamadım, eskidi senin kokunun-gül kokunun-kırmızısı Ağarmış anılarımız çöktü kırışmış tenime, seni hatırlatır. Şu yıldızların yüzdüğü gecede. Tebessümün hâlâ ayda asılıdır, hâlâ dünkü kadar taze. Yosun tutmuş gözlerin hâlâ oralardadır. Kaybolmuştur ararken geleceği, çürümüş geçmişi Tanrı’yı belki.

101


Bazen boynu bükük bir gül sanırım seni, Çıplak bir ağaç. Unutulmuş gıcır gıcır bir semaver. Ben cebimde biriktirirken yılları, Seni beklerken, kök salmışken sana Zaman kovaladığı insanlara uğrarken teker teker. Sanki hiç öpmemiş seni. Çıplak ağaçların üstünde eriyen saatler, Erimiş senin üstünde de, O kadar manasız, o kadar durağan... Bilirim küçüğüm, Bir tek seni önüne alamamış yelkovan, Hayatı yudumlarken sen, Dudaklarındaki çatlaklara henüz yerleşmemiş keder, ölümü görmediğinden. Gözlerinde hâlâ masumiyet... İster mi bir insan, bir insandan biraz olsun eskimesini? Kıyabilir mi ona Küçüğüm, gel beraber karışalım geleceğe, bizi emanet edelim geçmişe. Ama n’olursun, zaman örtmeden üstümü, Büyü artık! Büyü ki, yaşasın bülbül, Büyü ki, tekrar çalışsın bozuk saatim, Tik tak Tik tak

102


Gonca Gül Tok Özel Darüşşafaka Lisesi

MASAL Zamanla geçer demişti Oysa fırtına fısıldıyordu yüreğime Gelgitler içimdeki denizlerde... Islıklardır karanlık gecelerde sevişen Bir busedir öper ansızın dudaklarından zaman. Sahi, ne zamandı zaman mesala? Tanrı’nın bilinmezliği bezgin ruhlarda Azalır gökyüzü Bulutlar ağlar kuytularda Aldatır seni hain şeydir o! Tozlanmış defterlerden dökülüp Düşlerde uyur anılar Her gün yaklaşırım yolun sonuna Sökülmüş ten can toprağından Geçmişe dikilmiş gelecek zaman Değiştirir seni, hain şeydir o! Yeşili sarartan sonbahar gibi Ben de sararmışım sensiz gecede Mevsim ilkbaharken bir kış gününde Adaleti yok zalim zamanın Tutuklar seni hain şeydir o!

103


Getirirken son nefesinde şahadetini Bir bebek çığlığı duyar gözleri İterken birini sonsuz boşluğa Bin umudu bağışlar taze hayata. Öyle merhametsiz ki acıtır seni! Kandırılmış bi genç kız kadar masum acılar Savrulurken boş sokaklarda Gayri meşru tohumlar eker yabancı bedenlere Yanlış vücutları gebe bırakır Keskinliği kanatır parmaklarımı Sevemem köprücük kemiklerini Unut onu derken neşter izi bırakır kalbime Öyle keskindir ki yaralar seni! Kulağıma eğilip “Zamanı geldi” derken Benimle var olan hainin celladı ben olacaktım, biliyorum “Zamanı gelmişti” dedi ya İşte o zaman Anlamıştım zamanın bi’ masal olduğunu Kapatıyorum gözlerimi. Biliyorum, bi’ masal zaman, “Bir varmış, bir yokmuuuuuuş...”

104


Sait Furkan Kuran Özel Darüşşafaka Lisesi

ANKA Zaman Ellerinden kayan bir uçurtma Sürüklenir gençliğimin rüzgârıyla Oradan oraya Zaman Bir imtihan Her gün tekrarlanan Ve bir kaçış Ölümün uğradığı sokaklardan Zaman Şakağımda kırışıklık Gözümün altında şey Ömür dediğin şey İki dilim ekmek Bir taş çorba Zaman Ucu yanık bir sigara Her külde biraz daha Yaklaşır insan mezara Ve zaman ki Ateşten kanatlarıyla Anka’dır Her ölüyle küllenip Her bebekle doğmaktır Sorun ölülere Zamanı sorun Size en iyi onlar anlatırlar Bitmez sanılan İnişli çıkışlı yolu Göz kırpışına sığdırırlar 105


Şule Çetin Özel Darüşşafaka Lisesi

ZAMANIN PARADOKSU İçimize ikamet edenleri bize getiren, Hem de vakitsiz elimizden alan namusssuzumuzdu zaman. An gelip tutup yüreğimizde atan Sonra onu burkandı zaman... Ondan yara alıp Ona umutlarımızı bağlardık. Ne içinde durabilirdik. Ne de dışına çıkabilirdik... Hiç gitmediğin bir şehirde birini beklemek kadar akıl almazdı Sana güneşin her zaman doğudan doğmadığını öğreten Sonra an gelip ezberini bozan bir sahtekârdı zaman. Ve yağan her yağmuru belki bu izlediğin son yağmur dercesine Sırılsıklam sevdirendi. Dönüp baktığında ömrünün sonuna elinde kalanlardı. Kaç kişinin kaderine dokunabildiysek O denli yaşardık İyi günleri beklerdik Bazılarına hiç öyle uğramazdı zaman Bir annenin ağıtlarına saklanır Bir gün odanın sağ kenarında Asılan evladımın fotoğrafında karşısına çıkardı. Özlemin cilvesiydi zaman Ne durdurabildiğin Ne içinde kendin durabildiğin Pişmanlıklarıydı bir günahkârın Ne izin verirdi geri dönüşlere

106


Ne de telafisine bir hatanın Yüzüne vururdu siğim siğim Boynuna kadar akardı Bir gece kuşlar gelip konduğunda başucuna Öperdi yanağından usulca zaman. Bilmediğin ne varsa o gece öğretirdi sana Arlanmadan peşinden koştuğumuz Ancak bir türlü yetişemediğimizdi zaman Vazgeçmemesiydi bir sevenin Vazgeçememesiydi... Bir umuttu, Bir aldanıştı, Bir nakıştı, Yaşanıştı, İçinde kaçamadığındı zaman...

107


Zeynep Özdemir Beykoz Anadolu Lisesi

ZAMAN Her daim su gibi akan, Varlıkta derin iz bırakan, Yakalanması mümkün olmayan, Tek kavramdır o, zaman. Sana soru sormayan, İstesen de yerinde durmayan, Vicdanı yakıp kavuran, Ah, o kanatlı zaman! Kıymetini bilmen gereken, Bilmesen de yaşatarak öğreten, Öğrenirsen çok şey veren, Varlıktır o, zaman. Bir gün bakmışsın, Çok yaşlanmışsın, İşte o an anlarsın, Bir hayale sığdırılmıştır zaman.

108


Venüs Türesin Büyükşehir Hüseyin Yıldız Anadolu Lisesi

ZAMAN Gözlerim daldı uzaklara bir an, Nasıl da geçip gidiyor zaman? Ne çok hatıram var geçmişte kalan! Nedense hatırlamak istemediklerimizdir unutulan Oysaki hatıralarımızdır bizi hayata bağlayan. Yıllar öylece geçip gider hayatımızdan. Acı tatlı izler bırakır yaşanılan. Sadece takvim yaprakları mıdır öylesine koparılan? Ne yaparsak yapalım geri gelmez bu an. En büyük kazanç dostlarla geçirilen zaman. Aldığımız her nefes bize bir armağan. Yaşadığımız anın değerini bilelim aman!

109


Sena Koçyiğit Gülten Özaydın Çok Programlı Anadolu Lisesi

KAYBETTİĞİM ZAFERLERİM Zaman sen ağlatırsın şu mazlumları Takılır kalırsın işlemeyen saat gibi Yurdumdan bomba sesleri yükselir Her anadan acı çığlıklar Ey zaman sen çare olamazsın Kalıcı kanayan yaralarıma Uçurtmamdaki kırmızı lekeler Üstümde kan izleri Gözlerimde ölen kardeşlerim Göğsümde artan sancılar Ey zaman sen çare olamazsın kanayan yaralarıma Gözlerimde sancı gelmeyen yaşlar Elllerimde kapanmayan yaralar Vücudumda, ruhumda kalıcı hasarlar Yüreğimde yarını bekleyen umutla Ey zaman sen çare olamazsın Kalıcı kanayan yaralarıma Anam zamanın çaresi yok bu savaşa Bak koparıp aldı seni benden Ne zamandan beri Bu kadar can yakıcı olmuştu yarınlar Ey zaman sen çare olamazsın Kalıcı kanayan yaralarıma

110


Ben gözü yaşlı bir çocuk Oturup bir köşede seni beklerim Senin geçip gitmeni acılarımın bitmesini Yüreğimde durmayan acıyla Ey zaman sen çare olamazsın Kalıcı kanayan yaralarıma Nefesim daralır gözlerim kararır Küserim dünyaya hayata Ağlarım haksızlığa adaletsizliğe Daha fazla dayanamaz yenik düşerim acılarıma Ey zaman sen çare olamazsın Kalıcı kanayan yaralarıma.

111


Neslihan Çelik Gülten Özaydın Çok Programlı Anadolu Lisesi

SON DAKİKA SON SANİYE Bazen unutursun zamanı, Nasıl geçtiğini, Ama aklına gelir, Son dakika, son saniye... Bazen unutursun zamanı, Nasıl geçtiğini, Her şey anlık olur, Son dakika son saniye... Bazen unutursun zamanı Nasıl durduğunu, Sadece sen üzülürsün, Son dakika, son saniye... Bazen unutursun zamanı Nasıl geçtiğini, Biter en güzel anın, Son dakika, son saniye...

112


Sergen Taştan Gülten Özaydın Çok Programlı Anadolu Lisesi

SONSUZLUK Saat hiç geçmese, Sonsuz yaşasak bu anı. Belki sadece bir anlık, Belki bir daha olmayacak... Saat hiç geçmese, Sonsuza kadar mutlu olsak, Belki sadece bir anlık, Belki bir daha olmayacak...

113


Eray Kahraman Gülten Özaydın Çok Programlı Anadolu Lisesi

YAKALAYAMIYORSUN Esen çetin rüzgârları sayıyorum, Gelip geçiyor her anı, Ne duruyor güneş ne de ay kalıyor askıda, Fark ederim asırlar dokunur iliğime, Sayfalar yıpranır meydan okur hayata, Bayatlar söner düşünceler, Hayat akıp gidiyor gözümün önünden, Taviz vermiyor özünden, Kalmamış ki burada birbirine yetişen, Ağaçlar kurumuş bitmiş Yok artık yaş ağaç üstünde öten serçeler, Yakalayamıyorsun elinden kaçan serçeni Kalbime dokunuyor her saniye Ve bazen de kan ağlıyor yüreğim, Kalbin dursa da o geçiyor, Biten senin hayatın oluyor yalnız.

114


Samet Gürpınar Kardelen Mesleki ve Teknik Lisesi

YARIM ELMA En tehlikeli silahtır zaman. Kullanmayı bilenlerdir, En mutluları. Kim istemez geriye alabilmek Onu Ama Akıp giden su Döner mi yatağına? Kimi yaşayamadığı çocukluğuna dokunmayı, Kimi yaptığı hataları düzeltmeyi, İster Geriye döndürüp zamanı. Kimi farkına bile varmaz, Bir keşke bile değildir, zaman. Aynı yaşayanlar Korkmaz gelecekten Dönüp bakmaz geçmişe Zamanın ona verdiği Tek Korku Kalmasıdır bir gün Tek.

115



TERAKKİ LİSESİ



BİRİNCİLİK ÖDÜLÜ Selin Babila

ALTI KIRK BEŞ Hepimiz bu gece aynı saatte öleceğiz, dedi Tanrı. Namuslarını hayat niyetine pazarlayan kadınların imla hatalarından bozma bir ölüm. O kadar kırmızı, o kadar soğuk... Zamansızlığı marifet sayan dönem şairlerinin öğretileri kadar korkunç Ölüme bir yaprak kala yaratılan eserler. Yaşamanın moda olduğu saatlerde Takım elbiseli devlet adamlarının yüzüne kan tükürerek Dört, beş, altı..(!) “...” Merhamet barındırmayı sanat kadınların intihara özendirmesini görmek isterim. Haydi, son bir defa... Ne de olsa hepimizi aynı aforizma yakacak. Sevdiklerimden payıma düşen kusursuz bir katliam sonrası...Saat mi?? - Yine altı kırk beş.

119



İKİNCİLİK ÖDÜLÜ A. Aleyna Karasaç

DOZ AŞIMI 7:15 vapurunda bir martı Simide uyandı. Dalgaları aşmaksa kıtaların derdi Yaşlarla yaş olacak kadın İstemez! Hop simidi fırlattı Ya Rabbi şükür dedi martı Konuşan martı olur mu? Çocuksan olur 3 yaşına beş kala Ölüyorsan denizsiz topraklarda Ve geçen yıllar dindiremiyorsa vahşeti Varsın martı bahsetmesin tanrıdan Kumlar çalınmasın denizlerimden saat olmak için Küçük bir tabut yılların yasını taşıyamaz ya! Ve anne yüreği, intihar mektupları... Tarihi hep değişen Nedeni: doz aşımı

121



ÜÇÜNCÜLÜK ÖDÜLÜ Nazlı İlke Kaya

Yarım asırdan fazlaydı Bu vicdansız dağlarla son görüşmemiz, Buruşmuyor onların yüzleri Haydi dans edin benimle dağlar, konuğum olun! Doğduğum ve öldüğüm günde olduğunuz gibi! Çünkü her zaman için “Gülmek devrimci bir eylemdir!”

123



Alara Kutlu

ZAMAN MAHKEMESİ Alınan ilk nefesten Yürümeye tutulan ellerden sevmeyi öğrenemeyen ilk kalpten Hayale benzetilen gökten Kaçırılan ilk trenden Ertelenen önceliklerden Eskiyen evden 40 vakit hatırlı kahveden Dikilmeyen kol düğmesinden Tutulmayan ilk sözden Aldatmanın şeytani fikrinden Şehrin ilk suçlu gecesinden Gülmeyi unutan tebessümlerden Kırlar düşen saç telinden Yürüyen merdivenin acelesinden Ölümsüzlüğü ilk dileyenden İnkar etme! Suçlu sensin

125


Berk Hakan Yılmaz

ZAMAN Zaman görecelidir Kimisine bir gün Kimisine bir ömür Kimisine de bir asır gibi gelir Zaman görecelidir Tecrübeler senin dostundur bu yolda Kap bir iki tane sen de bunlardan ki Öğüt versinler sana her konuda Zaman görecelidir Kimi ağlarken güler Kimi sevinirken üzülür Kimi de ağıt yakar geçmişinden Zaman görecelidir Herkes yolunu kaybedebilir burada Fakat geldiği yolu bilecek elbet Bir şekilde sıkacak boğazını Ama kurtulmayı da bileceksin...

126


Atahan Haznedar

ZAMANIN AKIYOR Bazen yaşam uzun geliyor sana. Baktığında on yaşındasın. Bazen yaşam kısa geliyor sana. Baktığında altmış yaşındasın Sorsana kendine. Hayattan istediğin ne. Zamanın geçiyor Şiir okurken bile geçiyor.

127


Beyza Ergün

VEDA Şimdi sana veda etmem gerekiyor sevgilim Benim kokumu Benim gözlerimi Benim gülüşümü Asla aldatma Bir kadınla değil Zamanla Beni zamanla aldatırsan Seni asla affetmem Bunu yapamam Başka bir kadından bana ne Ben gittikten sonra İkimize ait olan tek şey Zaman olacak Başka bir ruh Başka bir kadın değil Yalnızca zaman Sen beni zamanla unutacaksın Zamanla gözlerim gözlerinden kaybolacak Zamanla gülüşüm gözlerinden silinecek Zamanla kalbinden sürgün edileceğim Ben ölsem de seninle yaşamak istiyorum Beni zamana bırakmamanı Beni her nefesinle hatırlamanı Beni her nefesinle daha çok sevmeni İstiyorum Çok şey mi istiyorum Yanlızca beni unutmamanı Şimdi gitmeliyim Kendine beni sakla ve öyle hatırla 128


İlayda Melis Şükür

BİR DENİZ BEKLENTİSİ Dalganın geceyle tutuştuğu nefesler Platonikliğime vurulmuşsa eğer İçimdeki çocuk hırsız olup Zaman doldurur ceplerine Sevdalanmaksa artık zor gelir Her bedende kıyısı olana Hırsızın bile çalındığı bu gelgitte

129


Merve Arapkirli Eğer bu tahta, bu ahşaplar dile getirseydi çektiklerini Utanırdım kendimden Kalemler konuşur sesizlikte Kıskandırmaya çalışırken başkasını Aynalar yansıtırdı diğer bir yüzümü Bakakalıp bir damla süzülürdü yanağımdan Ve aptallar gülerdi Dillerinde üç beş kelime dolanırken Bilmezlerdi köşeleri Nereden geldiklerini ve nerede olduklarını Yarını bırakamayanlar Bugünü yaşayamazdı ve herkes bilirdi Bugünü yaşayamayan yarını da tadamazdı. Eğer bu duvarlar dile getirseydi gördüklerini Utanırdın kendinden Üzerine yapışan kan damlalarını bir bir ve... Bir gülüş kopardı zamansızın yüzünden Ne bilirdi ki acizler Saniyelerin nasıl koştuğunu Can verecek diye kaçan bir umursamazın elinden Ve eğer bu yastık dillenseydi Anlatırdı Kafamda dolaşan bin bir düşünceyi Rimelle lekelenmişliğini Ve küçük bir çocuğun ağlayışını Zaman yetersiz olsaydı Arthur bırakmazdı yazmayı henüz on dokuzundayken Ve dünya bu kadar güzel olsaydı kuruşluklar biriktirmezdi Ya da dalgalar o kadar anlamlı olmazdı bir kimse için 130


Şimdi bu eski raflar dile getirseydi omuzlarındaki yükü Susmayacak diye kızardınız içinizden Amansız bağırışlara sınırdınız siz sefiller ama Çare yok! İşte o zaman; Utanırdınız yaşadıklarınızdan Yaptıklarınızdan ve yapmış olacaklarınızdan

131


Zeynep Yalçın

YEŞEREN ÇİÇEKLER Varla yok arası insan Diyarlar ayakları altında Gece gündüz dolaşsa Yine yok anlamı bu hayatta Kimin kalmış gölgesi mezarından sonra Üzerinde yeşeren çiçekler kadar Dolu geçirir hayatı insan Yıllar, yıllar önce Delinin tekinin ağzına takılır bir laf Sevgi diye sayıklamaya başlar her aptal Ey, insan Cellatlar aç kalmasın diye ölen sen Ha varsın, hay yoksun Sevgi seni açar Sen çiçeklere gübre olmaya bak

132


Irmak Çavdar Zamanın içindeki gölgeler, Dünyana hoş geldin, Beni hatırladığın yüzyıllardan, Doğana hoş geldin, Beni gördüğün zamanlardan. Yavaş geçti o zamanlar, Uçurum yollar, Dengesiz dünyalar; Anlaması zor olan yüzyıllar. Hayelet gibi gezdiğin, Gölgelerde kaybolduğun zamanlar. Ne bir kanıt, Ne de bir nefes Her şey ortaya çıkıyor, Teker teker. O inanıyordu... Sadece zamanından önce öğrendi. O uçurum yollar... Götürdü onu zamanlar. Ne bir suç, Ne de bir kanıt. Kayboldu sonunda Zamanın içindeki gölgelerde. Hoş geldin dünyana, Zamanın içindeki gölgeleri bulmaya.

133


Selanay Serter

Elinde zamanın tasması Ve tek aracı Akrep ile yelkovanı O halde nedendir üzüntün? Çatlak gül yapraklarından mı? Yoksa ellerini çatlatan soğuktan mı? Varsa çözümü bu hüznün İşte sen her şeye sahip olan İste ki dursun zaman O zaman ne güller kurur Ne de ellerin soğur

134


Sedef Dündar

İKİLEMİNDE Tutamadığından medet ummayacaksın, Yitip gideni ille de unutacaksın. Zindan değil ki bu beden utansın Günler kayacak, inecek dizlerinden. Salıntısını duyacaksın gece yarısı zamanın. Ve sırf bu yüzden kovalayacaksın uykunu. Yapamadığım ne varsa diye diye, Sustuğum çok diye diye Öyle heceleyerek dudakların, Duyan yalnız kara kedi olacak gecenin bahçesinde... Sen yine de kal ve... Gelecek zamana rüyalarının rengini giydir. Belki de... Akan senin hayellerinden çalmayacak. İnerken dizlerinden zaman, Büyütmeye bak... Bir çocuk yollanmaz gecenin bahçesine.

135


Yiğithan Bilge

KIZIL ARKADAŞ Kızıla bürünmüş arkadaş Dosttu başta İsterdim onu yanımda Uyarılmıştım aslında Salak ben Kandım vaatlerine İnandım ona Nereden bilebilirdim ki Dinleseydim keşke Beni uyarıp sevenleri Kızıl arkadaşım Benden almadan önce onları Telafisi olmayan bir isteğin Kaçınılmaz bedelini ödedim ben Ben boyadım arkadaşımı Benim yüzümden kızıl Nasıl da göremedim Ben daha çok inandığımda arkadaşıma Sevdiklerimin tebessümünde oluşan O uzun ince kızıllıkları

136


Merve Aslı Yılmaz

ZAMAN Bıraktım her şeyi sana, Öyle inandırıldım. Silermişsin, öyle dediler. Silmesen de götürürmüşsün uzaklara, En derinlere hapsedermişsin. Acıyı alıp götürecek güç tek sende varmış. Halbuki yokmuşsun sen, Bir gören olmamış. Şüphesiz inanılmış varlığına. Olanı, olana unuttururmuşsun. Bazen hızlı, Bazen dakikaları yıllara dönüştürecek kadar yavaşmışsın. Değiştirir, alır, verirmişsin. Ölüm bile senden geçermiş. Tanrı dedikleri meğer senmişsin..

137



İÇİNDEKİLER ONUR ÖDÜLÜ Neler mi Yazdım / Sina Akyol................................................................9 Sina Akyol...........................................................................................11 Jüri Değerlendirme Raporu................................................................13

ÖDÜL ALAN ŞİİRLER Birincilik Ödülü Merve Erdem / Beşir Balcıoğlu Anadolu Lisesi..................................21 İkincilik Ödülü Enver Burtul / Galatasaray Lisesi........................................................23 Üçüncülük Ödülü Doğukan Bostan / Özel Bilfen Üsküdar Fen Lisesi.............................27 Altay Tanrısever / VKV Koç Özel Lisesi...............................................31 Davut Ayhan / Ö Galileo Galilei İtalyan Lisesi....................................32 Rukiye Rahmet Demireşik / Özel Şefkat Fen Lisesi............................34 Şevval Günday / Özel Gaziosmanpaşa Şefkat Fen Lisesi..................36 Ayşe Akyol / Şefkat Fen Lisesi............................................................37 Ada Sevimli / Özel Eyüboğlu Lisesi....................................................38 Beren Denizkurt / Özel Eyüboğlu Lisesi.............................................40 Ayça Sönmez / Özel Galileo Galilei İtalyan Lisesi..............................43 Ekin Hazal Günemre / Özel Eyüboğlu Lisesi......................................44 Lavin Türkü Karakoç / Özel Galileo Galilei İtalyan Lisesi....................46 İlayda Arslan / VKV Koç Özel Lisesi...................................................47 Yılmaz Burak Bozkurt / Özel Kültür 2000 Lisesi..................................49 139


Sertcan Ayaz / Ali Akkanat Lisesi.......................................................50 Sinan Can Karaş / Galatasaray Lisesi................................................51 Melis Özler / Galatasaray Lisesi.........................................................53 Kardelen Kaplıca / Galatasaray Lisesi...............................................54 Eda Yılmaz / Özel Bahçeşehir Bilfen Anadolu Lisesi..........................56 Elif Acar / Özel Bahçeşehir Bilfen Anadolu Lisesi..............................58 Bahar Doğan / Sankt Georg Avusturya Lisesi....................................59 Emel Deli / Özel Maviagün Anadolu Lisesi.........................................60 Gizem Yurdakul / Özel Maviagün Anadolu Lises................................62 Ece Naz Barış / İstek Özel Belde Fen Lisesi......................................65 Mahmut Sami Özyurt / Maltepe Orhangazi Anadolu İHL...................66 Sevgi Akçan / Maltepe Orhangazi Anadolu İHL.................................68 İdil Toklucu / İstanbul Lisesi................................................................69 Necati Ege Keklik / Atilla Uras Anadolu Lisesi...................................71 Rakibe Tuğba Eslek / Atilla Uras Anadolu Lisesi................................73 Hilal Yeşilordu / Özel Dora Maltepe Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi.......75 Mustafa Baydaroğlu / E.C.A. Elginkan Anadolu Lisesi.......................76 Zümra Burtgil / E.C.A. Elginkan Anadolu Lisesi..................................77 Yasemin Güraslan / Hasan Polatkan Anadolu Lisesi..........................81 Emir Kuş / Asiye Ağaoğlu Anadolu Lisesi..........................................82 Esma Aktaş / Erhan Gedikbaşı Çok Programlı Anadolu Lisesi...........84 Kadir Can / Erhan Gedikbaşı Çok Programlı Anadolu Lisesi..............85 Emirhan Bozkurt / Erhan Gedikbaşı Çok Programlı Anadolu Lisesi...86 Senaay Sayar / Özdemir Sabancı Emirgan Anadolu Lisesi................87 Berkay Tuncer / Özdemir Sabancı Emirgan Anadolu Lisesi...............88 Aysın Bahar Şahin / Özdemir Sabancı Emirgan Anadolu Lisesi........90 Umut Çıkmaz / Özdemir Sabancı Emirgan Anadolu Lisesi................92 Cansel Erdoğan / Özdemir Sabancı Emirgan Anadolu Lisesi............93 Jeniffer Rachel Dadyan / Özel Esayan Ermeni Lisesi.........................96

140


Zeynep Atasever / Özel Darüşşafaka Lisesi.......................................98 İlayda Salkım / Özel Darüşşafaka Lisesi...........................................101 Gonca Gül Tok / Özel Darüşşafaka Lisesi........................................103 Sait Furkan Kuran / Özel Darüşşafaka Lisesi....................................105 Fatma Doğan / Özel Darüşşafaka Lisesi..........................................106 Zeynep Özdemir / Beykoz Anadolu Lisesi.......................................108 Venüs Türesin / Büyükşehir Hüseyin Yıldız Anadolu Lisesi..............109 Sena Koçyiğit / Gülten Özaydın Çok Programlı Anadolu Lisesi.......110 Neslihan Çelik / Gülten Özaydın Çok Programlı Anadolu Lisesi.......112 Sergen Taştan / Gülten Özaydın Çok Programlı Anadolu Lisesi.......113 Eray Kahraman / Gülten Özaydın Çok Programlı Anadolu Lisesi.....114 Samet Gürpınar / Kardelen Mesleki ve Teknik Lisesi........................115

141



TERAKKİ LİSESİ Birincilik Ödülü Selin Babila.......................................................................................119 İkincilik Ödülü A. Aleyna Karasaç............................................................................121 Üçüncülük Ödülü Nazlı İlke Kaya..................................................................................123 Alara Kutlu........................................................................................125 Berk Hakan Yılmaz...........................................................................126 Atahan Haznedar.............................................................................127 Beyza Ergün.....................................................................................128 İlayda Melis Şükür............................................................................129 Merve Arapkirli.................................................................................130 Zeynep Yalçın...................................................................................132 Irmak Çavdar....................................................................................133 Selanay Serter..................................................................................134 Sedef Dündar...................................................................................135 Yiğithan Bilge ..................................................................................136 Merve Aslı Yılmaz.............................................................................137

143




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.