Kadin filozoflar e dergi

Page 1

KADIN FİLOZOFLAR E -DERGİMİZ

eTwinning projesi

DÜŞÜNCE DÜNYAMIZI AYDINLATANLAR “

Tarih boyunca kadınlar çeşitli alanlarda ilgilenmişlerdir. Felsefe de bu alanlardan bir tanesidir. O dönemler kadınlara ikinci sınıf muamelesi yapıldığı için çalışmaları göz ardı edilmiş, yok sayılmıştır. Orta Çağ’da bilim ve düşünme üzerinde çalışma yapan kadınlar ‘büyücülük’ ve ‘cadılık’ ithamlarında bulunup, cezalandırılmıştır. Fakat bu suçlamalara rağmen kadınlar felsefe alanında birçok eserler bırakmışlardır.Sizler için kadın filozofları bir araya getirdik. Haydi bir göz atalım.


Antikçağ’da Kadın Filozoflar Krotonlu Theano Antik Çağ’ın biline ilk kadın filozofudur. M.Ö. 600-550 yılları arasında yaşadığı tahmin edilmektedir. Krotonlu Theano en ünlü Pisagorcu kadın olarak tarihteki yerini almıştır. İlk kadın düşünürlerin Pisagor’un çevresinden çıktığı inancı vardır. Bu çevredeki düşünürlerin, onun matematik bilgilerini ve felsefeye dair düşüncelerinin destekleyicisi ve yayıcısı olduğu kabul edilmektedir. Kendisi Pythagoras’ın (Pisagor) eşi, öğrencisi ve ilk takipçilerinden biridir. Matematik, geometri ve felsefe ile uğraşmış, reenkarnasyon öğretisini savunmuştur. Eşinin ölümünden ardından Pythagoras Okulu’nu yönetmiş ve kız öğrencilere ders vermiştir.


MILETLI ASPASİA Aspasia ya da Miletli Aspasia (yak. MÖ 47]–yak. MÖ 400,]] Yunanca: Ἀσπασία) Atinalı devlet adamı Perikles'le olan ilişkisiyle ünlenmiş olan Miletli bir kadındır.] Yaşamı hakkında çok az bilgi bulunmaktadır. Erişkin döneminin büyük kısmını Atina’da geçiren Aspasia, Perikles'i ve Atina siyasetini etkilemiş olabilir. Platon, Aristophanes, Xenophon ile birlikte dönemin diğer yazarlarının eserlerinde adından söz edilmiştir

.


MARY ASTELL “Eğer Tanrı kadının anlayış yeteneğini kullanmasını istemeseydi, ona bunu vermezdi; çünkü o hiçbir şeyi boş yere yapmaz.”

İskenderiyeli astronom ve matematikçi Theon’un kızıdır.Bilimi ve zerafeti ile olduğu kadar güzelliği ile de ünlü olan bu filozof ve matematikçi Yunanlı, Atina’da eğitimini tamamladıktan sonra İskenderiye’ye yerleşmiş ve orada bir okul açmıştır. Zamanında yaşayanlarca filozof İsidorus’un karısı olduğu söylenmişse de, bunda bir yanılgı olduğu sanılmaktadır; çünkü güvenilir yazarlara göre Hypatia hiç evlenmemiştir. Babasından aldığı sağlam fikir yapısı ile kendisini Platon’un izinde buldu ve İskenderiye’de Platon, Aristo ve Suda gibi diğer filozoflar üzerine halka açık dersler verdi. En önemli öğrencisi Synesios’dur. Sonradan büyük filozof olan bu öğrencisi ona hayranlığını ve ilmine duyduğu takdirlerini bildiren pek çok mektup yazmıştır. Bu mektuplar felsefe tarihi kitaplarında bugüne kadar gelmiştir.


Hypatia’nın acı hikayesi (370 – 415) Aydınlığın son ışığı…

İSKENDERİYELİ HYPATIA İskenderiyeli astronom ve matematikçi Theon’un kızıdır.Bilimi ve zerafeti ile olduğu kadar güzelliği ile de ünlü olan bu filozof ve matematikçi Yunanlı, Atina’da eğitimini tamamladıktan sonra İskenderiye’ye yerleşmiş ve orada bir okul açmıştır. Zamanında yaşayanlarca filozof İsidorus’un karısı olduğu söylenmişse de, bunda bir yanılgı olduğu sanılmaktadır; çünkü güvenilir yazarlara göre Hypatia hiç evlenmemiştir. Babasından aldığı sağlam fikir yapısı ile kendisini Platon’un izinde buldu ve İskenderiye’de Platon, Aristo ve Suda gibi diğer filozoflar üzerine halka açık dersler verdi. En önemli öğrencisi Synesios’dur. Sonradan büyük filozof olan bu öğrencisi ona hayranlığını ve ilmine duyduğu takdirlerini bildiren pek çok mektup yazmıştır. Bu mektuplar felsefe tarihi kitaplarında bugüne kadar gelmiştir.


HYPATIA

Hypatia’nın Platon düşüncelerini savunduğu belirtilmektedir ama maalesef günümüze ulaşan bir eseri bulunmamaktadır. Platoncu felsefeye göre, asıl gerçek görülebilen değil, onun ardında bulunandır. Hypatia’nın da bu fikri savunduğu varsayılmaktadır. Hypatia’nın hayatı hakkında dikkat çekici nokta ise ölümüne ilişkindir. Hypatia Pagan olmakla, devletin işlerine karışmakla suçlanmış ve taşlanarak öldürülmüştür. Yaşanan bu trajik olay özellikle Aydınlanma Dönemi’nde popülerleştirilerek bir Hypatia efsanesi haline gelmiştir. Kimileri gerçek, kimileri kurgusal nitelikler barındıran bu efsane günümüze kadar ulaşmıştır. İskenderiyeli Hypatia’nın hayatı “Agora” filminde sinemaya da aktarılmıştır.

Bütün dogmatik dinler yanlışlarla doludur ve kendine saygısı olan bir kimse tarafından son gerçek olarak kabul edilmemelidir. Düşünme hakkını hep kullanmalısın, çünkü yanlış düşünmek hiç düşünmemekten


ORTAÇAĞDA KADIN FİLOZOFLAR E-

Antik Çağ’dan Orta Çağ’a geçiş yaptığımızda Hristiyanlık inancına bağlı olarak şekillenen baskın düşünce sistemi karşımıza çıkmaktadır. Din olgusunun gitgide güçlendiği bu dönemde felsefenin etkisi gittikçe azalmıştır. Bu dönemin felsefesi Skolastik Felsefe’dir. Bu felsefenin kökeni Aristotales’e dayandırılmakta ve Hristiyanlık inancının mantık çerçevesinde ele alınmasına çalışılmıştır buna bağlı olarak gelişen fikirlerin hemen hemen hepsi dinsel dogmalar üzerine olmuştur


KADIN FİLOZOFLAR E-

BİLGENLİ HİLDEGARD Bingenli H“ildegard Mistisizm akımın önemli temsilcilerinden birisidir. Bingenli Hildegard, 1098’de doğmuştur, hayatının 30 yılını bir kadın hücresinde geçirmiştir. Sonrasında ise rahibelik yemini etmiştir. Onun hakkında en ilginç detay, erkek manastırlarından bağımsız kendi manastırını kurmasıdır. Bu durum onun güçlü kişiliği hakkında ufak da olsa bir bilgi vermektedir. Bingenli Hildegard bir azize olmasının yanı sıra 2012 yılında Papa Benedict XVI tarafından “Doctor of the Church” ilan edilmiştir. Hildegard’a göre birçok mistikte de olduğu gibi, Tanrı-insan ve kozmos bir bütündür. Bunu “Scvias” isimli kitabında yazmıştır. Bu eserinin dışında ahlâk üzerine düşüncelerini dile getirdiği “Liber Vintae Meritorum” ve yine insankozmos ilişkisini anlattığı “Liber Divinorum Operum” adlı eserleri mevcuttur.


“Nasıl ki insan toza dönüşse de sonradan yeniden dirileceği için her zaman var olmaya

devam edecek, eserleri de her zaman görülecektir… Bingenli Hildegard


Marguerite Porete

1255-1320 yıllarında Fransa’da yaşayan bu düşünür de mistik düşüncenin temsilcilerinden kabul edilmektedir. Marguerite Porete’nin hayatı aslında oldukça ilginçtir; din sapkını olarak suçlanarak, yakılarak öldürülmüştür. Bunun nedeni, “Yalın Ruhun Aynası” isimli kitabında savunduğu fikirleridir. Bu kitapta Marguerite, ruhun tamamen özgür olması gerektiğini savunmuştur, buna göre kilisenin kurallarından kopulmalı ve tanrı ile kurulan bağı kişinin kendi içinde kurmalıdır. Bu düşünce tarzı, Orta Çağ dönemi için oldukça cesur düşünceler olup, cezası ölüm olmuştur. Hayatıyla ilgili bilgiler çok sınırlıdır. 7 kitap yazmıştır ve bunlardan “The Flowing Light of Divinity” isimli eseri en bilinenidir.


Christine de Pizan Pizan’ın dul bir kadın olması, toplum içerisinde saygınlığının az olmasına yol açmıştır. Gerek bu tutum gerekse gündelik hayatın zorluklarını yaşasa da şiir, siyasi ve felsefi yazılar yazması onun da güçlü bir yapısının olduğunu göstermektedir. En önemli eseri; “Kadınlar Kenti Üstüne” isimli eseridir. Christine de Pizan bu eserinde aslında bir ütopyadan bahsetmektedir. İnancını kaybetmese de eleştiri yapmış ve bunu eserine de yansıtmıştır. Orta Çağ’ın kadın düşünürlerinin genel özelliklerine baktığımızda, güçlü kişilikler ile karşılaştığımızı söylememiz mümkün. Düşünce sistemlerini değerlendirdiğimizde baskın olanın inanç olduğunu belirtebiliriz.


Rönesans Çağının Aydınlık Kadınları: Rönesans dönemine geçişle, bilim ve sanat ilerlemeye başlamıştır. Bu dönemde bilim, kilisenin tekelinden çıkar. Daha önce ele aldığımız Leonardo da Vinci, Copernicus gibi isimler dönemin dahi isimleri olarak isimlerini tarih sayfalarına yazdırmışlardır. Bu dönem aynı zamanda skolastik düşünce yapısından uzaklaşılarak yeniden Antik Çağ felsefesinin de önem kazandığı bir dönemdir. Tüm bu gelişmeler olsa da Rönesans cadı avlarının da yapıldığı bir dönem olmuştur. Buna rağmen bu dönemde de yine kadın düşünürler vardır.


Tullia d’Aragona “Belirli bir hedefe doğru hareket eden her bir şeyin bu hedefe ulaşınca devinimi kestiğinden ve bunun sonucunda artık devinmediğinden kuşku duyulamaz. Çünkü onu devinim içinde tutan ve deviniminin hedefi olan neden ortadan kalktığında zorunluk olarak etkisi de, yani devinim de yok olur. Oysa alışılmış biçimde seven ve sevilen nesneye bedenen sahip olmaktan başka bir özlemi olmayan herkes, özlediği birleşmeyi elde eder etmez devinimi bırakır, artık sevmez.”

Okuduğunuz bu satırlar, Rönesans döneminin kadın düşünürlerinden birine; Tullia d’Aragona’ya ait. Tullia d’Aragona, ünlü “Aşkın Sonsuzluğu Üstüne Diyalog” isimli eserinde sonsuz büyük aşk üzerine düşüncelerini dile getirmiştir. Tullia d’Aragona, Platoncu geleneğin temsilcilerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. İtalya’da yaşayan düşünür iyi bir eğitim almıştır. Felsefe üzerine yaptığı konuşmalar onu ön plana çıkarsa da cadı ve fahişe olarak suçlanmaktan da kurtulamamıştır


Yeniçağ’ın derin düşünen kadınları: Özgür düşüncenin tekrar hayat bulduğu Rönesans döneminden sonra başlayan dönem, bilim adına önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönem olmuştur. Bu devrin felsefedeki yıldızı, René Descartes’tir. Her şeyden kuşku duyulabileceğini savunan ve “Derin Düşünceler” isimli yöntemi geliştiren Descartes’in düşünceleri kuşkusuz bu dönem kadın düşünürlerini etkilemiştir. Bu kadın filozoflardan ilki, Margaret Cavendish’tir. 1623-1673 yılları arasında İngiltere’de yaşayan Margaret, soylu bir aileden gelmektedir ancak buna uygun bir eğitim almamıştır. Bu dönemde meydana gelen siyasi olaylar (Kralın idam edilişi) Margaret’in Paris’e sürgüne gitmesine neden olmuştur. Burada evlendiği Mareşal W. Cavendish sayesinde zaman içerisinde felsefe üzerine eğilmiştir. 1660 yılından sonra tekrar İngiltere’ye dönen Cavendish 1667 yılında dünyanın en eski akademisi sayılan “Royal Society of London”ın toplantısına katılan ilk kadın olmuştur.


Margaret Cavendish İnsanların bütün varlıkların en akıllısı olduklarını zannedenler, diğer yaratıkların doğası hakkında hiçbir şey bilmez ve yetkin bir insanın bile ya zihnine ya da bedenine ait olan mecazi devinimlerin hepsini tanımaz.

Philosophy)

(Grounds of Natural


Mary Astell “Bilgisizlik kötü huylara meylettirir, tersine olarak kötü huylar da bizi bilgisiz bırakır, öyle ki birinden kurtulmamız, diğerinden kaçınmamız gerekir.”

Mary Astell, önyargısız düşünceyi ve kanıtlara bağlı inancı savunmaktadır. Bu noktada Descartes’in düşüncelerini desteklemiştir. Sadece tanrı inancının idrak edilemeyeceğini savunur ve bu inancı bilimden ayrı bir noktada konumlandırmıştır. En önemli eseri, “A Serious Proposal to the Ladies” isimli eseridir. Bu eser yaşadığı dönemde popüler kaynaklardan biri olmuştur.


Aydınlanan kadınlar: 17. yüzyıldan itibaren gelişen felsefe zaman içerisinde akıl ve düşünceyi, ön yargılardan, ideolojilerden özgür hale getirmeyi savunur hale gelir. 18. Yüzyılın felsefesi (Aydınlanma Felsefesi) olarak tanımlayabileceğimiz bu felsefeye göre din ve tanrı merkezli bir yapı ve düzenlemelerin yeri akıl merkezli bir yapı almalıdır. Kuşkusuz bu özgür düşünce yapısı içerisinde gelişen felsefik sohbetler ve varsayımlar felsefe tarihi açısından oldukça önemli olmuştur. Aydınlanma dönemini iki bölümde inceleyebiliriz; ilk dönem ve romantizm dönemi

Aydınlanma Çağı’nın ilk dönemindeki kadın düşünürlere ilk vereceğimiz örnek; Marquise Emilie du Chatelet’tir. 1706-1749 yılları arasında Fransa’da yaşayan Emilie du Chatelet, küçük yaşlardan itibaren Latince, İngilizce, İspanyolca, fizik, tarih gibi dersler almış, kendini geliştirmiştir. Genç yaşta evlenmiş olsa da bu durum onu engellememiş, bilim ile ilgilenmeye devam etmiş, özellikle matematik ve fizik üzerine eğilmiştir. Ünlü Fransız aydınlanmacı yazar Voltaire ile birlikte kilise ve devletin ayrılması gibi konularda uzun süre araştırma yapmıştır. Voltaire ile olan yakınlığı ölümünden sonra özel bir ilişki olarak nitelendirilse de yaşadığı dönemde evli olmasına rağmen bu konuda bir sıkıntı yaşamamıştır.


Olympe de Gouges Aydınlanma döneminin diğer bir kadın düşünürü; Olympe de Gouges’dur. Onu ön plana çıkaran özelliği, ilk kez kadın hakları yazan bir kadın düşünür olmasıdır. Ona göre kadın özgür doğar ve tüm konularda erkeklerle eşit haklara sahiptir. Asıl adı Marie Gouze olan düşünür, 1748-1793 yılları arasında Fransa’da yaşamıştır. 1770’de Paris’e gidişinden sonra entelektüel bir çevre içerisinde bulunma şansına erişen Olympe de Gouges, Fransız Devrimi döneminde, kilise, evlilik gibi çeşitli konularda yazılar yazmıştır. Daha çok toplumsal eleştirilere yer verdiği romanlar yazarken zaman içerisinde kadın konusunu ele almaya başlamıştır. “Kadının ve Kadın Yurttaşın Hakları Bildirisi”nde kadınların siyasal ve toplumsal hatta erkeklerle eşit şartlarda olması gerekliliğini açıkça savunmaktadır. Olympe de Gouges’in ölümü de dikkat çekicidir. Düşünceleri yüzünden önce tutuklanmış, sonrasında ise giyotin ile idam edilmiştir.(1793)


(Olympe de Gouges) “Uyan ey kadın! Usun alarm çanları tüm evrende yankılanıyor; haklarını bil! Doğanın heybetli krallığını artık önyargılar, fanatizm, batıl inanç ve yalanlar kuşatmıyor. Hakikatin meşalesi bütün aptallık ve kibir bulutlarını dağıttı


Johanna Charlotte Unzer 1725-1782 yılları arasında Almanya’da yaşayan düşünür dönemin çok yönlü düşünürlerinden birisidir. Soylu bir aileden gelen Unzer, ilk olarak şiir çalışmaları ile ön plana çıkmıştır. Sonrasında ise felsefeye yönelmiştir. Bu alanda ilk yayını, “Kadınlar İçin Felsefenin Ana Hatları” isimli çalışmasıdır. Bu eserinde felsefenin ana noktalarını basit örneklerle okurlarına sunmuş, karışık felsefe terimlerini de olabildiğince basitleştirmeye çalışmıştır. Unzer benzer şekilde kendini ifade edebilmek için diğer yazılarına da günlük hayattan örnekler eklemiştir. Ona göre, felsefi düşünce, deneyimlerle ve felsefenin herkes tarafından anlaşabildiği noktada başlıyordu. Düşünür kişi birikimlerini başkalarına da aktarmalıdır, yani felsefenin eğitimsel bir yönü olmalıdır. Unzer dönem dönem ailesel sıkıntıları nedeniyle çalışmalarına ara verse de felsefe üzerine çalışmalarına devam etmiştir.


Mary Wollstonecraft İngiliz yazar, filozof ve kadın hakları savunucusudur. O zamanlar kadınlara açık olan meslek ya da uğraşların hemen hepsine el atmıştır: Zengin kişilere çeşitli gezi ve etkinliklerinde ücret karşılığı refakat etme, mürebbiyelik, öğretmenlik, okul müdireliği, toplumsal eleştiri ve roman yazarlığı gibi birçok uğraşı olmuştur. Fransızca, Almanca ve İtalyanca öğrenen Wollstonecraft genelde tercüme yapmaktaydı. Onu önemli kılan feminizmin ilk sistematik eseri olan “Kadın Haklarının Savunulması’nın’’yazarı olmasıdır.


18. yüzyıl, yani Aydınlanma Çağı’nın radikal feminist yazar ve düşünürü Mary Wollstonecraft, 1759 Londra’sında dünyaya geldi ve çağının kadını gibi erkek egemen dayatmalarla karşı karşıyaydı.


1792’de Olympe Kadın ve Yurttaş Hakları Bildirisi’ni yazarken, Mary de cinsiyetler arası eşitliği savunduğu en ünlü eseri (A Vindication of the Rights of Women) Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi’ni yazdı ve Olympe gibi o da Fransiz Devrimi’nin yalnızca erkeklere eşitlik ve demokrasi getirdiğini savundu. Bu dönemde temel olarak Olympe kadınların siyasal rolleri ve Mary ise kadınların sosyal varoluşu üzerine çalışmalarıyla dikkat çekiyordu, ona göre bu durum erkeklerin insanlığın tek gerçek temsilcisi, kadınların ise rasyonelliğin tam tersi olarak görülmelerinden kaynaklanıyordu.


19.yüzyılın kadın düşünürleri: 19. yüzyılda “Ben” kavramı yani öznellik ön plana çıkmaya başlamıştır. Bu durum sadece felsefe sınırları içerisinde kalmamış aynı zamanda toplumsal yaşamda da etkisini gösterir hale gelmiştir. İnsanların siyasi kararlara katılım hakkı istemesi buna güzel bir örnektir. Bu dönemde kadının toplumsal rolünü incelediğimizde ise, kadının iyi bir anne ve ev hanımı rolüne sahip olması gerektiğini görüyoruz. Bilgili kadından ziyade ön plana çıkan evin idaresini yapan, bu konuda kendini geliştiren kadındır. Yine bu dönem içerisinde tarihin en büyük gelişmelerinden biri olan “Sanayi Devrimi” gerçekleşmiştir. Sanayi Devrimi ile birlikte kentler büyümeye başlamış, kentlere olan göçlerle birlikte yeni yapılar ortaya çıkmaya başlamıştır. 19. yüzyıla ait tüm bu değişimler kuşkusuz dönemin kadın filozoflarının eserlerinde yerini almıştır.


19. yüzyılın kadın filozoflarına baktığımızda karşımıza çıkan ilk isim; Hedwig Dohm’dur. 1831-1919 yılları arasında Almanya’da yaşayan düşünür, bir öğretmen enstitütüsünde eğitim alsa da yaptığı çalışmalar bu eğitimden oldukça farklıdır. Yaptığı evlilik sayesinde katılma imkânı bulduğu Berlin’in elit sınıfı onun düşünce dünyasında daha aktif olarak yer almasında zemin olmuştur. Dohm, sosyal hayat ve kadın üzerine düşüncelerini dile getirmiştir. Kadının toplum içerisinde daha fazla söz sahibi olması gerektiğini savunmuş, bunun en güzel yolunun kadının oy verebilmesi olduğunu belirtmiştir. “Kadınların Doğası ve Hakkı” ve “Kadının Bilimsel Eşitliği” önemli eserleridir. Bu eserlerinde kadının erkek kadar sosyal hayatta önemli bir yere sahip olduğundan, toplumsal gelişimin cinsel ayırım gözetmeksizin farklı bireylerin fikirleriyle gelişeceğinden söz etmektedir.


Hedwig Dohm.


Leonore Kühn

“Yaratıcı kişi her zaman yaşama bir şekilde olumlu bakar, çünkü yaşamın anlamını sormaz, yaşar; ancak derin düşünmenin kemirdiği modern yaratıcı tipi hale gelecektir ki “yaşamın anlamı” onun için de hayatı mahveden bir sorun haline gelsin.”


20. yüzyılın eyleme geçen kadınları:

“Filozoflar şimdiye kadar dünyayı sadece erkeklere göre yorumladılar. Fakat onun insanlık bakımından değiştirilebilmesi kadınca da yorumlanmasını gerektirir.” – Irmtraud MORGNER


19. Yüzyılın sonlarında Aydınlanmanın başlangıcındaki kadının da erkek gibi akıl yeteneğine sahip olduğu düşüncesi silinerek, geleneksel kadın imgesine geri dönüldü. Bu durum, kadın haklarını savunanların harekete geçmesine neden oldu. Bettina von Arnim (1785 -1859 Almanya – Frankfurt) Hedwig Bender (1854 – 1928 Luxemburg) Karen Horney (1885 – 1952 Almanya – Hamburg) Rosa Mayreder (1858 – 1938 Avusturya – Viyana) Clara Zetkin (1857 – 1933 Almanya- Marksist Teorisyenlerden ve İlk Kadın Hakları savunucularından) Rosa Luxemburg (1871 – 1919 Rusya)


Rosa Mayreder “Kadınların ne olduğu ancak onların ne olmaları gerektiği önceden belirlenmezse bilinebilir.”


Clara Zetkin Alman Marksist siyaset teorisyeni, düşünür, devrimci sosyalist ve kadın hakları savunucudur. Kadın hakları savunucusu ve aktivisttir. 1911 yılında “Kadınlar Günü “nü ilk kez düzenleyen kişidir.

Kadının özgürlüğü, tüm insanoğlunun özgürlüğü gibi, yalnızca emeğin sermayenin boyunduruğundan kurtulmasıyla gerçekleşecektir. Yaşamın olduğu her yerde savaşmak istiyorum Clara Zetkin


KADIN FİLOZOFLAR E -DERGİMİZ

eTwinning projesi

FATMA ALİYE Fa“tma Aliye Hanım 1861-1936 yılları yaşamıştır. Türk edebiyatının ilk romancısıdır ve ilk arasında olarak kabul edilmektedir. Tarihçi Ahmed felsefecisi Cevdet Paşa’nın kızıdır. Evde özel hocalar vasıtasıyla iyi bir eğitim almıştır. Edebi yaşantısı 1889 yılında Georges Ohnet’in “Volonté” adlı romanını “Meram” adıyla çevirmesi ile başladı. Bu romanı “Bir Hanım” imzasıyla yayımlamıştır. 1892 yılında “Muhadarat” adlı ilk romanını kendi adıyla yayımladı. Fikirlerini dile getirdiği başka eserler de kaleme aldı. Günümüzde kullandığımız 50 TL’nin arka yüzünde onun portresi bulunmaktadır


AYN RAND 2 Subat 1905’te Rusya’da, St. Petersburg’da, doğdu. Alti yaşında kendi kendine okumayı öğrendi ve iki yıl sonra bir Fransız çocuk dergisinde ilk hayali kahramanını keşfetti. Bu ona hayatı boyunca örnek olacak başlıca kişiydi. Dokuz yaşında roman yazarı olmaya karar verdi. Mistisizme ve kollektivist Rus kültürüne karşı çıktı ve Walter Scott ve özellikle beğendigi yazar olan Victor Hugo ile tanıştıktan sonra kendisini Avrupalı bir yazar olarak görmeye başladı. Yüksek öğrenim yıllarında desteklediği Kerensky’nin iktidara gelişine ve başından beri yanlış ve tehlikeli gördüğü Bolşevik Devrimi’ne tanık oldu.


Hannah 1906-1975 yılları arasında yaşamıştır. Dünyaca ünlü filozof Martin Heidegger’in Marburg Üniversitesi’nde öğrencisi olan Hannah Arendt felsefe eğitimi almasına ve birçok kişinin kendisini filozof olarak görmesine karşın, o kendini “siyaset kuramcısı” olarak görür. Bir Yahudi olan Arendt, Nazilerden kaçarak, ABD’ye yerleşmiştir. Arendt’in çalışmaları otoriterlik, totalitarizm ve kötülük gibi konular üzerinde yoğunlaşır. Adolf Eichmann’ın 1960 yılındaki duruşmasındaki gözlemciliği oldukça önemlidir. Eichmann Nazi döneminde Yahudilerin kamplara gönderilişini organize etmiş, bu nedenle sonraki dönemde yakalanmış ve idam cezası almıştır. Hayatı filmleştirilmiştir.


Hannah Arendt The Human condition (1951) adli kitabinda iki tur yasami birbirinden ayirir: Aktif yaĹ&#x;am (vita activa) ve tasarlanmÄąĹ&#x; yaĹ&#x;am (vita contemplativa). Ä°nsan, bir yaniyla doganin bir parcasi ve onun kanunlarina boyun egmek durumunda, diger yandan ise ozgur ve verimli bir bicimde eylem yapabilme ozelligine sahip. Davranislariyla insan gercek kimligini ifade eder. Konusma, ikna etme, insiyatif alma, bir seyin icinde yer alma ve kotulugu protesto etme yetenegiyle de insan insan oldugunu gosterir. Insan eylemi her alanda surebilir ama en yuksek ifadesini politik eylemlilikte bulur. Politika, toplum uyelerinin ortaklasa ama ozgurluk temelinde yasamlarini belirledikleri ve toplumun temelini olusturduklari alandir. Tasari yasam da (vita contemplativa) hakim olan bilim ve felsefedir. Bilim bir seyin ne oldugunu, felsefe ise onun ne anlama geldigini arastirmaya yonelir. Bilim gerceklere bagli kalir, felsefe onun sinirlarini asar. Bu baglamda felsefe insan ozgurlugunun esi bulunmaz bir ifadesidir.


Hannah Arendt 20. yuzyılın en büyük eleştirici düşünürlerinden biridir. Toplumsal yaşama aktif olarak katkıda bulunmanın, vicdanlı ve dürüst davranmanın onemini kavramış, kendi yolunu kendi seçmiş bir kadın. Eserleri son yıllarda Fransa, Almanya ve Amerika’da yeniden keşfedilip okunmaya ve incelenmeye başlandı.


Marksist düşünür, yazar ve eylemci olan Rosa Luxemburg, Almanya’da sosyal devrimi gerçekleştirmek için tutkuyla mücadele etti. Önce Alman Sosyal Demokrat Partisi’ni, daha sonra da Alman Komünist Partisi’nin kurdu. İktisatçı olan Luxemburg, 1919 yılında Alman askerleri tarafından öldürüldü ve cesedi Berlin’de Landwehrkanal’a atıldı.

“Hareket etmeyen, zincirlerini fark edemez” Rosa Luxemburg (1871-1919)


“Mutlu insanların öyküsü olmaz” Simone de Beauvoir (1908-1986)


4 Ekim 1936'da, İstanbul'da bir Rum ailesinin çocuğu olarak dünyaya gelen Kuçuradi, ilköğrenimini İstanbul Merkez Rum Ortaokulu'nda, ortaöğrenimini ise Zapyon Rum Kız Lisesi'nde tamamladı. 1954'te girdiği İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'nden 1959 yılında mezun oldu. Aynı yıl Takiyettin Mengüşoğlu'nun asistanı olarak bu bölümde göreve başladı. Ancak bir yıl sonra görevden ayrıldı. Kuçuradi, 1965'te hazırladığı "Schopenhauer ve Nietzsche'de İnsan Problemi" adlı çalışma ile doktorasını tamamladı. 1965-68 yıllarında Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde Felsefe ve Latince dersleri verdi. 1968'de Hacettepe Üniversitesi Sosyal ve İdari Bilimler Fakültesi Eğitim Bölümü'ne geçen Kuçuradi, 1969'da burada Felsefe Bölümü'nü kurdu ve 2003 yılında emekli oluncaya dek bölümün başkanlığını yaptı


Simone de Beauvoir, 20. yüzyılın önde gelen varoluşçu filozof ve akademisyenlerinden biri olarak dikkat çeker. Tanınmış yazar, Jean Paul Sartre ile yakın kişisel ve entelektüel bir ilişkisiyle ve onun üzerindeki etkisi ile de bilinir. “İkinci Cins” adlı kitabında kadınların gördüğü baskıların bilimsel incelenmesini yaparak modern feminizmin temellerini kurduğu düşünülmektedir. Paris’teki Montparnasse Mezarlığı’nda Sartre ile aynı mezarı paylaşmaktadır.


Üstüne düşünülmemiş hayat yaşamaya değmez... Sorgulayıcı, eleştirel tavır dogmanın düşmanıdır; dogma da felsefenin... Sorunlar karşısında üç maymunu oynamayı reddetmek; sorunları, yanlış değerlendirmeleri görmezden gelememek; hayatın üstüne düşünmeden edememek; bunu bir varoluş biçimi olarak seçmek ve ilkelerinden asla ödün vermemek...


KADIN FİLOZOFLARDAN SÖZLER  “Bütün dogmatik dinler yanlışlarla doludur ve kendine saygısı olan bir kimse tarafından son gerçek olarak kabul edilmemelidir. Düşünme hakkını hep kullanmalısın, çünkü yanlış düşünmek hiç düşünmemekten yeğdir.”HYPATIA  “Masallar masal diye, efsaneler efsane diye anlatılmalıdır. Boş inançları gerçek diye öğretmekten daha korkunç bir şey olamaz. Çocuk aklı bunları kabul eder ve çocuk yanlış şeylere inanır. Bu yanlış inançlardan arınmak çok zor olur, uzun yıllar alır. İnsanlar boş inançlara bir gerçekmiş gibi inanıp uğruna dövüşürler. Hatta boş inançlar uğruna daha fazla dövüşürler çünkü boş inanç öylesine elle tutulmazdır ki çürütülmesi neredeyse olanaksızdır.” HYPATIA  “Bizi birleştirenler, ayıran şeylerden daha fazla, hepimiz kardeşiz…” HYPATIA  “Kadınların ne olduğu ancak onların ne olmaları gerektiği önceden belirlenmezse bilinebilir.”  Rosa Mayreder


Antik Çağ ve Rönesans dönemindeki bütün tasvirlerde felsefeyi bir kadın simgeler SOPHIA – Bilgelik Tanrıçası

Buna rağmen kadın filozofların felsefe tarihinde geri plana itildiğini gölgede kaldıklarını görüyoruz. Projemizde bir damla da olsa gölgede kalanları tanıtmak ve tanıtılmalarını sağlamak için yola çıktık.web2 araçlarından faydalanarak gölgede kalan kadın filozofları günyüzüne çıkarma çabası enformasyon etiği kurallarına sadık kalarak yerine getirildi


Kadınlar tarih boyunca birçok alanda olduğu gibi felsefe alanında da görmezden gelinmiş; yaptıkları çalışmalar yok sayılmıştır. Orta Çağ boyunca ise bir biçimde bilim ya da düşünce ile uğraşanlar ise cadılık ve büyücülük yapmakla itham edilmişlerdir. Bunun yanı sıra ahlâksızlıkla suçlanarak itibarsızlaştırılmışlardır. Tüm bunlara karşın kadınlar da düşünce alanında eser vermişlerdir.


KADIN FİLOZOFLAR PROJEMİZ HAKKINDA HEDEFLER Tarihsel gelişim içerisinde Her devirde Kadın Filozoflar ve Bilim İnsanları yaşamış ÖZET:Her alanda olduğu gibi olmasına rağmen sadece erkeklere mal felsefede de kendi yerini ve edilen çalışmalarda kadınların da söz sahibi duruşunu belirlemiş kadın olduğunu fark edebilmek için filozoflara ilişkin çalışmalar yok oluşturduğumuz projede öncelikle gibidir.Felsefe hakkında bilgi öğrencilerimizde dijital okur yazarlık edinmek istediğiniz zaman, becerilerini geliştirmeyi hedefledik. normalde elinize bir “felsefe tarihi” Hedeflerimiz alırsınız ve hayrete düşersiniz: 1.Kadın Filozofları tanımak Görünüşe göre felsefe yalnızca 2.Kadın filozofların düşünce dünyamıza erkeklerin işidir.Projemizde WEB 2.0 katkılarını farkedebilmek araçlarını kullanarak Felsefe 3. Eğitimde kız Öğrencilerimizin bilgi iletişim düşünce dünyasına ışık tutmuş teknolojilerini(BİT) bilinçli ve yerinde kadın filozofları ele alarak kullanabilmelerini sağlamak öğrencilerimizde kadın filozofların 4.Eğitimde Fırsat eşitliğini yaratarak ,kız başarıları hakkında farkındalık öğrencilerde özgüven duygusunu yaratarak geleceklerine ışık tutmayı desteklemek


ÇALIŞMA SÜRECI Projemiz üç aylık bir çalışmayı kapsamaktadır.20 Kasımda tüm çalışmalar Dünya Felsefe gününde canlandırma etkinlikleriyle sona erecektir. Çalışmalarımızda sadece kız öğrenciler yer alacaktır. Eylül Ayı:Proje ekiplerinin kurulması ve twinspace 'a kayıt,logo ve afiş seçimi Ekim:Projenin tanıtılması ve web araçları tanıtımı. Proje ortaklarımızla online görüşme.Tanışma, buzkırma etkinliği ve karma öğrenci gruplarının oluşturulması, Kadın filozofların canlandırılması için öğrenci seçimi. Kasım: Drama, Oyunlaştırma ,Tiyatro etkinliği, ortak okulların her biri bir kadın filozofu anlatan e kitap oluşturması, sergi. 20 Kasım Dünya Felsefe günü programı ile çalışmaların sunumu


BEKLENEN SONUÇLAR Tüm çalışmalar proje günlüğünde ve twinspacede paylaşılacak ve ortak padlet oluşturularak tüm ortak okullar kendi padletlerini burada paylaşacaktır. Web ortamında yapılan çalışmalar okullarda sergilenecek ve tiyatro olarak sunulacaktır. Tüm ortaklarımızın birlikte hazırladıkları çalışmalar web sitesi oluşturularak paylaşılacaktır.



Diller English, Türkçe Yaş aralığı Kimden: 14 Kime: 18 Konular Bilişim / BİT, Felsefe / Mantık, Psikoloji, Tarih



EYLÜL PROJEMİZİN TANITIMINI YAPARAK GÖNÜLLÜ ÖĞRENCİLERİMİZİ TWINSPACE A KAYDETTİK TAMAMEN KIZ ÖĞRENCİLERDEN OLUŞAN PROJE EKİPLERİMİZ PROJE HAKKINDA BİLGİLENDİRİLDİ.ÖĞRENCİLERİMİZE KONUYLA İLGİLİ ÖNANKET UYGULADIK.WEB2 ARAÇLARINI HANGİ DÜZEYDE TANIDIKLARI VE KADIN FİLOZOFLARI TANIYIP TANIMADIKLARI HAKKINDA YAPTIGIMIZ ANKET SONUÇLARI PROJEMİZİN ETKİNLİKLERİNİ DÜZENLEMEMİZE YARDIMCI OLDU.PROJEDE İLK DEFA GÖREV ALAN ÖĞRENCİLERİMİZ WEB 2 ARAÇLARINI BİLMİYORLARDI.KADIN FİLOZOFLARIN HİÇBİRİNİ TANIMIYORLARDI. PROJE ORTAKLARIMIZLA ONLİNE TANIŞMA VE BUZKIRMA ETKİNLİĞİ İLE İLETİŞİM KURDUK(SKYPE-WHATSUP) WEB2 ARAÇLARININ ÖNCE LOGO VE POSTER YAPIM ARAÇLARINI TANITTIK. (TAGUL-POSTERMYWALL-CANVA)

ÖĞRENCİLERİMİZ LOGO VE AFİŞ ÇALIŞMASI YAPARAK PROJELERİNİ YANSITTILAR.TRİCİDER ARACI İLE OYLAMA YAPARAK PROJEMİZİN LOGO VE AFİŞİNİ SEÇTİK PROJEMİZDE KÜÇÜK KARMA GRUPLAR OLUŞTURARAK HER ÇAĞDAN BİR KADIN FİLOZOF SEÇİP ÇALIŞMALARA DEVAM ETTİK


EKİM OKULLARIMIZ KENDİLERİNİ VE OKULLARINI TANITIM PADLETİNDE PADLET OLUŞTURARAK TANITTILAR.(GOOGLE FORMANIMOTO-KIZOA) HER OKUL TANITIM İÇİN WEB2 ARAÇLARINDAN ÜÇ TANESİNİ TANITAN WEBİNAR HAZIRLADILAR


EYLÜL-EKİM AYI ÇALIŞMALARI https://twinspace.etwinning.net/42850/pages/page/256126 https://twinspace.etwinning.net/42850/pages/page/267126 https://twinspace.etwinning.net/42850/pages/page/277338 https://twinspace.etwinning.net/42850/pages/page/270315 https://twinspace.etwinning.net/42850/pages/page/296858 https://padlet.com/sevimhazar05/f0bpccz48ptp https://www.genial.ly/59d9ff49f2aaf10cbc6ad12b/kadin-fIlozoflar-calisma-takvImI https://www.facebook.com/groups/148295362463816/ https://twitter.com/Kadinfilozoflar https://photopeach.com/album/mhpcl1 https://padlet.com/hilalkbr/13mqsee74puh https://padlet.com/hilalkbr/yswx8iowa835 https://padlet.com/hilalkbr/wp2gnxf9917j


KASIM Drama, Oyunlaştırma ,Tiyatro etkinliği-İçin öğrencilerimiz literatür taraması yaparak sunum yapacakları filozoflar hakkında bilgi toplayarak broşür hazırladılar. Kadın filozoflarla ilgili alçıdan materyaller hazırladılar. Panoda sergilediler.Calışmalar dünya felsefe gününde sergilendi.Proje ortaklarımız 15 temmuz Şehitleri Anadolu Lisesi çok amaçlı salonda bir araya gelerek Dünya Felsefe Gününü birlikte kutladılar


DÜNYA FELSEFE GÜNÜ KUTLAMASI



PROJEMİZİN DEĞERLENDİRMESİ

SON ANKET ÇALIŞMASI VE ÖĞRENCİ DEĞERLENDİRMESİ https://padlet.com/sevimhazar05/lj80segkhvyk https://kadinfilozoflar.weebly.com

SERGİMİZ KADIN FİLOZOFLAR PROJESİNDEKİ TÜM ÇALIŞMALARI ARALIK 2017 YILINDA ANTALYADA DÜZENLENEN 8.ULUSAL E TWINNING KONGRESİNDE SERGİLEDİK.PROJEMİZİN YAYGINLAŞMASI VEÜRÜNLERİNİN SUNUMUSAĞLANDI



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.