White God (2014)

Page 1



DELTA, JOHANNA ve DUYARLI EVLAT filmlerinden tanıdığımız Kornel Mundruzcó’dan bir solukta izleyeceğiniz müthiş bir film. Bu yıl Cannes Film Festivali’ndeki ilk gösteriminden sonra dakikalarca ayakta alkışlanan ve festivalin Belirli Bir Bakış Bölümü’nde En İyi Film Ödülü’nü alan

BEYAZ TANRI yılın en dikkat çekici filmlerinden. Hitchcock'un KUŞLAR’ından sonra bu kez de köpekler rüyanıza girecek. Toplumdan dışlanmış ve ihanete uğramış “insanın en iyi dostu” köpekler sahiplerine karşı isyan ediyor…


SİNOPSİS


SİNOPSİS

Kornel Mundruzco’nun altıncı uzun filmi Beyaz Tanrı üstün tür ile onun hor görülen alt türü arasında geçen ders verici bir hikaye. Başta zararsız görünen amacı köpek yetiştiriciliğini daha disiplinli hale getirmeyi amaçlayan uygulama sıra dışı olayların gerçekleşmesine neden olur. Yeni düzenleme melez türler üzerine vergilendirme koyar, safkan köpeklere ayrıcalıklı davranılır. Sahipleri melez köpekleri sokağa atar ve barınaklar hızla kalabalıklaşır. 13 yaşındaki Lili köpeği Hagen’ı korumak için var gücüyle mücadele eder. Bu uygulama ona acımasızca ve mantıksız gelir. Ayrıca babasının köpeği hakkında söylediklerini de kabul edememektedir. Lili, babasının köpeği Hagen’ı sokağa atmasıyla mahvolmuştur. Kalbi kırılan Lili, kendisini tüylü dostuna ihanet etmeye zorladığı için babasından nefret eder. Hala masumca sevginin bütün zorlukları yeneceğine inanan Lili köpeğini bulmak ve onu kurtarmak için harekete geçer.

Hagen da çaresizce Lili’ye varmak için eve dönüş yolunu aramaktadır. Hayatta kalma mücadelesinde Hagen, herkesin köpeklerin en iyi dostları olmadıklarını kısa bir sürede fark eder. Sokaklarda başıboş dolaşırken, ev köpeği Hagen pek çok tehlikeli olaylar silsilesinin içine düşer. Köpek yakalayıcılarından kaçmak zorundadır; kurnaz bir dilenci tarafından sömürülür ve hatta köpek yarışçısı eğitmeninin tutsağı olur. Hagen kısa sürede sokaklara geri döner ve sokak köpekleri çetesine katılır. Haftalar sonra, Lili Hagen’la bir daha asla bir araya gelemeyeceği gerçeğini kabullenmiştir. Hayal kırıklığına uğramıştır, ancak orkestrasının yıllık konserlerine hazırlanmaya odaklanmaya ve normal gençler gibi eğlenmeye çalışmaktadır. Hagen yakalanıp barınağa konduktan sonra geleceği belirsizleşmişti. Diğer köpeklerle birlikte kaçma ve insanoğluna karşı ayaklanma şansı elde edecektir. İntikamları acı olacaktır. Cesur Lili, belki de insanoğlu ve köpekler arasındaki beklenmedik savaşı durdurabilecek tek kişi olabilecektir.

BEYAZ TANRI


YÖNETMENİN YORUMU

Üstünlük beyazların, Batı medeniyetinin ayrıcalığı olmuştu ve bundan yararlanmamak bizim için neredeyse imkansızdı.


YÖNETMENİN YORUMU

Şu ana kadar yaptığım filmlerin ardından tür denemelerine yöneldiğim bir sır değil. Bunların ilk bölümü, akıl almaz ve giderek artan kinciliğin hakim olduğu günümüz sosyal ilişkilerinden esinlendiğim Beyaz Tanrı. Bana göre, küreselleşmenin sorgulanabilir avantajlarına paralel olarak giderek keskinleşen kast sistemi: üstünlüğün, beyazların ve batı medeniyetlerinin ayrıcalığı olması ve bundan yararlanmamanın neredeyse imkânsız olması. Evet, biz. Velhasıl, biz bu ayrıcalıklı kitlenin mensuplarıyız. Bu yüzden, öteki tarafın öfkesini bir an olsun gören, kendimize karşı duyduğumuz tiksindirici aşırı güvenimizi eleştiren,

İhanet ve dostlukla karşı karşıya kaldığında izleyenler şüphesiz taraf tutacaklardır. Ben 13 yaşındaki Lili’nin bizim aynamız olmasını istedim. Hafızamızdaki boşlukları onun hareketleri sayesinde doldurarak bunlarla yüzleşebileceğiz. Onun yetişkinliğe geçişi, çocuklarımızı büyütürken asla gerçekleşmesini istemeyeceğimiz korkutucu bir örnek olabilir. Yine de Lili temiz kalpli, cesur bir kız, en sonunda çizgiyi aşmayacak kadar cesur… Bizim çizgimizi, babaların, ebeveynlerin çizgisi. Hayatına mal olacak bile olsa isyan edecek, çelişkiler yaşayacak ve silahını bırakacak cesarete sahip.

yalanlar ve taraflı gerçeklerle dolu, azınlıkları ehlileştirmeye çalışırken gerçekte tek amacı onları yok etmek olan, ikiyüzlü, eşitsizlikleri reddeden, barışa ya da barışçıl bir arada yaşama inanmayanları konu alan bir film yapmak isterdim.

Amacım bizim Lili ve Hagen’e birlikte arka çıkmamız. Hagen’i savaşmak için, Lili’yi Hagen’in isyanının adil olduğunu anlaması için. Bu yolla, bizler de arınabilir, evlerimize kararın bizim elimizde olduğunu anlayarak dönebiliriz; sahtekar, düzenbaz yetişkinler olmama tercihine sahibiz.

Bunlara rağmen, azınlıklardan ziyade hayvanları seçtim. Bunu yaptım, çünkü bu hassas konuya özgürce ve olabildiğince az tabuyla odaklanabilecektim.

Bu film melodrama ile macera ve intikam filmleri özelliklerini birlikte işliyor.

Bu yüzden, hayvanların hikayesini anlattım, bir zamanlar insanların en iyi dostu olan mülksüzleştirilmiş türü ele aldım. Ama insanoğlu onlara ihanet etti, onlar da eski efendilerine karşı ayaklandılar ve varlıklarını meşrulaştırmadan onlarla arkadaşlık etmeyeceklerdir.

Benim derdim insanoğlunun ve hayvanların aynı evreni paylaştığını göstermekti. Kendimizi başka türlerin yerine koyarsak silahlarımızı bırakma şansına ancak o zaman sahip olabiliriz.

Bu film macera, intikam, isyan ve kahramanlık kelimelerinin karışımıyla tarif edilebilir. İntikam filmlerinin klişelerini ve hayvan hikayelerinin kinayeli niteliğini bu filmde dinamik, heyecan verici ve tartışılmaz bir duygusallıkla bir araya getirmek istedim. BEYAZ TANRI

Kornél Mundruczó


YÖNETMENLE RÖPORTAJ

Kendimizi başka türlerin yerine koyarsak ancak o zaman savaşmaktan vazgeçme şansına sahip olabiliriz.


YÖNETMENLE RÖPORTAJ

Beyaz Tanrı kim? Filmin adının anlamı nedir? Filmi efendisi Tanrısı olan, ebediyen dışlanmışlığı sembolize ettiğini düşündüğümüz köpeğin bakış açısına yerleştirmek istedim. Her zaman Tanrının karakteriyle çok ilgili olmuşumdur. Tanrı gerçekten beyaz mı? Ya da herkesin kendi Tanrısı mı var? Beyaz Adam, yönetmeye ve kolonileştirmeye yetkisi olan bir tek o olduğunu defalarca kez kanıtladı. Başlıktaki kelimeler içinde pek çok tartışmayı barındırıyor, bu yüzden çok etkileyici buldum. Bu film önceki işlerinizden pek çok yönüyle farklı. Sizi teşvik eden şeyin ne olduğunu açıklayabilir misiniz? 10 yıllık çalışmanın ardından, belirgin bir sonun geldiğini hissettim. Aslında, Tender Son bu kısmın kapanış cümlesiydi. Bu filmlerle büyüdüm ve gençlik filmlerinin sonuna geldim. Düşüncelerle daha çok ilgilendiğimi hissettim. Bu, devasa kültürel düşüşün ardından, çok daha geniş bir kitleye seslenmemin aşırı arzusuydu ve bu yeni bir form gerektiriyordu. Birçok açık uçlu soruyla yüzleşmiştim ve kendimi tekrar etmeden cevap verebilecek haldeydim. Bu da beni mutlu etti. Ama tabi ki, bu da başından sonuna Mundruczo filmi. Macaristan’ın bugünkü politik duruşunu film ne kadar içeriyor? Bu film, azınlıkta olan sınıfların kurallarının tipik bir biçimde büyük kitleler üzerinde uygulandığı Macaristan’ın öncesine ve geleceğine yöneltilen eleştirinin ötesinde bir film. Bu durum, günden güne Avrupa için de geçerli olmaya başlıyor. Elit gruplar yönetme hakkını ellerinde tutuyor, sanki siyasi reality showdaymışçasına, siyasetçiler oy verdiğimiz ve

vermediğimiz yıldızlar gibiler. Bunlar çok tehlikeli eğilimler. Eğer dikkat kesilmezsek, kitleler bir gün ayağa kalkacaklardır. Ne tür bir Budapeşte portresi çizmek istediniz? Geçmiş yıllarda bizim filmlerimiz için bir klişe olan Sovyet sonrası, melankolik Doğu Avrupa havasından kurtulmam gerektiğini hissettim. Doğu Avrupa kitlesel kaosların ortasında kalan, değişken ve istikrarsız; önünü görmenin imkansız olduğu bir şekilde varoluyor. Bunu temsil edecek yerleri ve görüntüleri araştırdım. Şehrin tarihiyle bugününün ilişkisini ifade edecek yeni bir Budapeşte yaratmaya çalıştım. Ebediyen dışlanmışları tasvir etmek için köpekleri kullanma fikrini nereden çıktı? Hikayeye ilham veren şey nedir? Sanatta zamansız gerçekleri ifade edecek yeni yollar bulmak her zaman zor olmuştur. Coetzee’nin edebiyatıyla bağlantı kurmak aydınlatıcı bir deneyimdi. Çalışmaları, zeki başka türleri de kapsayan, insanlar tarafından sömürülen rasyonel varlıkların da altında olan bütün dışlanmışların da altında bir tabaka olduğuna dikkat çeker: onlar da hayvanlardır. İşte o an bir köpekle film çekilebilir mi diye merak etmeye başladım. Bu iş ilham verici olmasının yanı sıra ürkütücüydü. Ayrıca, aynı zamanda ana karakterin genç bir kız olacağı bir film yapmak istiyordum. Filmde, ergenliğinin kıyısındaki kızın masumiyetini yitirmesi gerekiyordu tıpkı köpekler gibi. Bu bir yansıma hikayesi diğerleri olmadan başarısızlığa uğrayacak bir şeydi. Köpeklerle çalışmak nasıl bir şeydi ve sonrasında ne oldu? Tedavi edici bir deneyimdi. Sanki Toprak Ana’nın kendisiyle iletişime geçmek gibiydi hatta Evrenle: büyük

BEYAZ TANRI


YÖNETMENLE RÖPORTAJ

büyük resmi görmekti. Sonsuzluktu. Onlara ayak uydurmamız gereken bir çekim süreciydi, ve başka bir yolu yoktu. İki tür arasındaki ortaklaşmayı gösteren hayretler verici bir deneyim bu film. Ayrıca moral veren bir deneyimdi çünkü filmde görünen bütün köpekler bize barınaktan geldi ve çekimler sona erdiğinde hepsi sahiplenildi ve yeni evleri oldu.

Ekibinizdeki diğer üyeler köpeklerle çalışmaya nasıl hazırlandılar? Oyuncular bu fikre nasıl tepki verdiler?

Bu çok büyük bir karışıklık değildi, aslında iç içe geçirmenin yeni yolu. Bizim Doğu Avrupa dünyasına entegre olamayışımız gibi geliyor, bu türler aynı zamanda toplumu da yansıtıyor. Bazı insanların hayatı pembe diziyken bazılarınınki korku filmidir. Hayatın gerçeklerini değiştirmek evimizde TV kanallarını değiştirmek kadar kolay. Tek büyük bir fikir içerisinde farklı türleri sunmak gerçekten heyecan verici bir ders gibi göründü. Bu kalıpları gerçek düşüncelerin içine işleyebilmemiz mümkün mü? Zaman zaman bu kalıplar birbirlerine nüfuz edebilecek kadar yakındırlar. Ama bunların hepsi ancak tek bir ana

Hiçbir sorun yaşanmadı. Ama yine de birlikte çalışma oyuncular için çok daha farklı bir dikkat ve varoluş gerektiriyordu. Köpeklerle işbirliği yaparken US-Guide’ın direktiflerine uyduk. Her sahne eğlenceli ve hayvanlar için acısız olmalıydı. Köpekler oyuncu oldu, oyuncular da köpek.

fikrin etrafında toplanabilirler. Asla birer parodi olmamalıdırlar. Kamera çekimleriniz, görüntüleriniz de önceki filmlerinize göre değişkenlik gösterdi aynı zamanda. Bu hangi ölçüde bilinçli bir karardı ve ne kadarını davranışları tahmin edilemez “aktörlerinize” borçlusunuz? Önceki işlerimde kullandığım aynı kamera yöntemlerini kullandım. Ama bu filmde daha genç bir görüntü yönetmeniyle çalıştım: Marcell Rev.

Senaryo yazar ekibiniz de bu film için yeniden düzenlendi. Bu sizin kullanmak istediğiniz yeni tonla alakalı mı? Evet, ama ben bu ekiple zaten bir süredir tiyatroda çalışmaktaydım. Kate Weber ve ben geçtiğimiz yıllarda çalışmalarımıza yeni içerikler katan bir toplumsal melodrama yaptık. Viktoria Petranyi de çok uzun zamandır benim yardımcı yazarım ve yapımcım. Ekip olarak çalışmak benim için her zaman çok önemli olmuştur. Bu film pek çok farklı türden dokular içeriyor. Melodrama, macera, ve intikam filmlerinin basmakalıplarını birbirine bu şekilde karıştırmak bilinçli bir karar mıydı?

Görüntüler ona göre bizim nesil için taşıdığı anlamlardan daha farklı bir anlam taşıyordu. Buna ek olarak bu uçsuz bucaksız peri masalını pek çok karmaşık gerçeklikle vermek istiyorduk. Bu elbette ki sadece bize bağlı değildi. Çünkü köpeklerin tahmin edilemez oluşu sebebiyle, sahneleri önceden bilebilmemiz mümkün olmuyordu. Buna uyum sağlamak zorundaydık, tıpkı doğa belgeseli çekiyormuşçasına. Ayrıca önceden belirttiğim gibi herhangi bir form yaratmaya dair bir arzu taşımıyorum. Bu yaratıcıların kendi ölümlerini getirmesine neden olur, bu çok da ilham verici bir düşünce değil. Her film için uygun formu bulmak benim düşünce yapıma daha çok uyuyor.

BEYAZ TANRI


YÖNETMENLE RÖPORTAJ

İzleyicilerinize filmi izlerken hangi duyguları yaşatmak istiyorsunuz? Bu etik soruları sert bir biçimde soran bir ahlak film olması dolayısıyla, izleyicilerin bir etik çıkarıma varmaları gerekir. Ama benim için, en önemli şey izleyici kalbinden vurmak. Neden filmin ana unsuru olarak ‘Macar Rapsodisi’ni seçtiniz? Tom ve Jerry tüm dünyanın aşina olduğu önemli bir örnek. Bu çok akılda kalıcı bir melodi. Aynı zamanda, çok bilindik oluşu da çalışmanın boşluğuna neden olur. Hem Macaristan’ı temsil edecek hem de geçmişi olan bir müzik arıyordum. Filmde, bıkmış bir orkestra şefinin öğrencileri bu parçayı çalıyor. Köpeklerin öfkesiyle bir bütünlük oluşturuyor. Rapsodi’nin gerçekliğiyle bu öfke çok ilintili. Aynı zamanda peri masallarında olduğu gibi hayvanları anlayan, trompet çalan kızın gözüyle baktım. Zsoft Psotta bunu harika bir yetenek ve adanmışlıkla sahneye koydu.

Frankenstein Projesi’nde ana karakteri oynadıktan sonra bu filmde de rol aldınız. Bundan sonraki filmlerinizde görünmeyi mi düşünüyorsunuz? Buna dair bir plan yapmadım. Bu reddedemeyeceğim talihsiz bir kazaydı. Afgan’ı canlandıran oyuncu son anda iptal etti. Onun yerine kimseyi bulamadım. Dürüstçe söyleyebilirim, oyunculuğu seviyorum, ama başkalarının filminde daha çok seviyorum. Gelecek planlarınız nedir? Diğer filminiz için herhangi bir şey var mı?

Bana göre, bu olgunlaşma filmlerimin başlangıcı ama yine de peri masalı anlatmayı seviyorum. Doğu Avrupa filmlerinin yeni atmosferi benim için ayrıca önemli çünkü Doğu Avrupa filmleri eskiden oldukları aynı ruha sahipler ama çevremizdeki her şey değişti. Sanıyorum zaman harcayacağım şey bu olacaktır.

Bu filmdeki ekip ve oyuncular çok genç. Bu bilinçli bir tercih miydi? Birçok açıdan evet. Ama aynı zamanda bazı kısıtlamalardan dolayı, çünkü benim jenerasyonumdan uygun birilerini bulmak neredeyse imkansız. Film fikri aklıma aniden geldi ve ben onları aradığımda herkes bir işin ortasındaydı. Ama geçmiş yıllarda ben de çok değiştim ve bu filmi ortaya koyarken bazı riskleri göze alarak yenilenmek istedim. Gerçekten de tamamıyla bu oldu. Bu olay en deneyimli köpek yetiştiricileri ve ekip üyeleri için bile yeni bir şeydi. Kimse daha önceden 250 tane köpekle film çekmemişti.

Filmin son kırk dakikası daha önce hiç görülmemiş sahneler içeriyor. Neden bu kadar önemliydi? Bu kitlelerin ayaklandığı sahne. Bu Avrupa’nın şu anki korkusu: kitlelerin ayaklanması. Ayrıca korkmaya da hakları var. Bunu temsil edecek ikonik görüntüler arıyordum, başka türlerin ya da azınlıkların yerine kendimizi koymayı reddettiğimizde gideceğimiz yönü gösteriyordu. Onların bakış açısını göstermek istedim. Sanat eleştirel duruşundan asla vazgeçmemelidir. Toplumun yüzüne bir ayna tutmalıdır.

BEYAZ TANRI


YÖNETMENİN BİYOGRAFİSİ / FİLMOGRAFİSİ

KORNÉL MUNDRUCZÓ Kornél Mundruczó 1975 yılında Macaristan’da doğdu. İlk uzun filmi olan Pleasant Days Locarno’da 2002 yılında Gümüş Leopar ödülünü kazandı. İkinci uzun filmi Joan of Arc’ın filmsel opera uyarlaması olan Johanna 2005 yılında Cannes Belirli Bir Bakış bölümünde sunuldu. Delta filmi ise 2008 yılında Cannes’da yarışarak FIPRESCI ödülüne layık görüldü. 2010 yılında, Duyarlı Evlat- Frankenstein Projesi Cannes’da yarışma filmi oldu.

FİLMOGRAFİ 2014 BEYAZ TANRI uzun, 119 dakika. 2010 DUYARLI EVLAT FRANKESTEIN PROJESİ uzun, 105 dakika. 2008 DELTA uzun, 92 dakika 2005 JOHANNA uzun, 83 dakika

2005 LOST AND FOUND – SHORT LASTING SILENCE kısa, 20 dakika 2004 LITTLE APOCRYPHA NO. 2 kısa, 15 dakika 2003 JOAN OF ARC ON THE NIGHT BUS kısa opera, 24 dakika

BEYAZ TANRI

2002 LITTLE APOCRYPHA NO. 1 kısa, 5 dakika 2002 PLEASANT DAYS uzun, 85 dakika 2001 AFTA – DAY AFTER DAY kısa, 25 dakika 2000 THIS I WISH AND NOTHING MORE mezuniyet filmi, 78 dakika


OYUNCU KADROSU VE EKİP


OYUNCU KADROSU VE EKİP

OYUNCULAR

EKİP

Lili: ZSÓFIA PSOTTA

Yönetmen: KORNÉL MUNDRUCZÓ

Hagen: LUKE ve BODY

Senaryo: KATA WÉBER KORNÉL MUNDRUCZÓ VIKTÓRIA PETRÁNYI

Daniel (baba): SÁNDOR ZSÓTÉR Yaşlı adam: SZABOLCS THURÓCZY Bev: LILI MONORI Müzik öğretmeni: LÁSZLÓ GÁLFFI Elza (anne): LILI HORVÁTH

Yapımcı: VIKTÓRIA PETRÁNYI Ortak yapımcılar: KARL BAUMGARTNER MICHAEL WEBER VIOLA FÜGEN FREDRIK ZANDER GÁBOR KOVÁCS JESSIKA ASK Baş yapımcı: ESZTER GYÁRFÁS

Yardımcı yapımcı: MALTE FORSSELL ALEXANDER BOHR Uygulayıcı yapımcı: JUDIT SÓS Görüntü yönetmeni: MARCELL RÉV Kurgu: DÁVID JANCSÓ Kostüm tasarım: SABINE GREUNIG Ses: THOMAS HUHN ve GÁBOR BALÁZS

BEYAZ TANRI

Müzik: ASHER GOLDSCHMIDT Yapım tasarım: MÁRTON ÁGH Yapım yönetim: GÁBOR TÉNI ve FRIEDERIKE SOPHIE STEINBECK Hayvan koordinasyon / teknik tavsiye: TERESA ANN MILLER Hayvan eğitmeni: ÁRPÁD HALÁSZ Makyaj / Saç tasarım: OLIVER ZIEM-SCHWERDT



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.