ekonomiknoktagazetesi-286--

Page 1

Sayfa 6

Sayfa 17

Sayfa 8

Sayfa 24

Sayfa 18

NOKTA Ekonomik

Aktüel Siyasi Ekonomi Gazetesi 15 - 22

Haziran 2020

Yıl 15

Sayı : 286 Fiyatı: 10 TL

ÜRETIMDE DÜSÜS DIP YAPTI Sayfa 2

TÜBİSAD Türkİye’nİn dİjİtalleşme notunu açıkladı Sayfa 5

MAKİNE İHRACATI’NDA GERİLEME

Kekİk üretİmİnde 40 bİn ton üretİm hedefİ

Sayfa 15 Sayfa 12

HEDEF KİTLENİZE ULAŞMANIN ADRESİ WORLD MEDIA GROUP ...


EKONOMİK NOKTA

Ekonomik Gündem

GÜNCEL - BAKIŞ

15 - 22 HAZİRAN 2020

ÜRETİMDE DÜŞÜŞ NİSAN’DA DİP YAPTI

ilker kaplan

T

Arındırılmış ÜİK sanayi üretimi verilerini açıkladı,

Sanayi üretim endeksi, nisan ayında geçen yılın ( 2019’un) aynı ayına göre yüzde 31,4 azaldı. Bu oranın önümüzdeki aylarda genel anlamıyla ekonomiye özelde ise istihdama yansıması bekleniyor.

düşüşün önümüzdeki aylarda istihdama ve genel sanayinin alt sektörlerine de yansıyacağı kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Şu an itibariyle Genel yüzde 13,8

genç

işsizlik oranlarının da yüzde 24,5 olduğunu TÜİK

verilerinden

ortaya çıkabilir. Üretimdeki daralmanın;

Tüm bu veriler ışığında; yetkililerin acil

önceki aya kıyasla yüzde 30,4 azaldı. Söz

kaçınılmaz sonucu olarak

önlemler

konusu ayda, imalat sanayi sektörü endeksi

düşüş yaşanacağını söylemek “kehanet”

kalacak paketler yerine; “reel üretim ve

yüzde 32,5, madencilik ve taş ocakçılığı

olmaz. Aynı şekilde ana sanayide yaşanan

ekonominin” sorunlarını çözücü yönde,

sektörü endeksi yüzde 13 ve elektrik, gaz,

üretimdeki daralmanın, yan sektörlerde ve

çaba sarfetmeleri gerekiyor.

buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı

bağlantılı sektörlerde faaliyet yürüten bir

sektörü endeksi yüzde 12,4 düşüş kaydetti.

dizi firmanın zorluklar yaşamasına sebep

istihdamda

almaları

ve

kağıt

üzerinde

olacağını söylemek de gerekiyor. Firma

Üretimde yaşanan bu üçte bir oranındaki

işsizlik oranlarının,

sanayi üretimi nisanda bir

öğreniyoruz.

Bu

rakamların güvenli olduğunu kabul etsek bile son derece olumsuz bir tablo olduğunu görüyoruz. Ayrıca işten çıkarmaların 3 ay daha yasaklandığı, yetersiz donelerle oluşturulmuş bir ortamda alınan bu verilerin gerçeği yansıtma oranlarının da oldukça düşük seviyede olduğu bir gerçek. Sanayi Üretiminde Üçte Bir Oranında Düşüş

Sanayi

Üretimi

Beklenti

Anketi’nde

ekonomistler, arındırılmamış sanayi üretim

kapatmaların yaşanacağını bunun da kırılan

İlker Kaplan

ekonomik dengeleri daha da sarsacağını,

www.worldmediagroupe.com

herkesin gördüğünü düşünüyorum.

endeksinin nisanda 2019’un aynı dönemine göre yüzde 25,4 azalmasını bekliyordu. Bu beklentilerin üzerinde bir düşüş olduğunu ve yüzde 5 oranında fazladan bir düşüş yaşandığını gösteriyor. Bu yüzde beş farkın, “Covid 19 Pandemisi” sebebiyle ortaya çıkma olasılığının yüksek olduğunu düşünüyoruz.

Bu rakamların Ekonomiye Yansımaları Yaz aylarında yaşanacak rutin durağanlık ve düşüşler azalarak sürebilir. Ancak eylül ayı başında piyasada ve genel olarak ekonomik verilerde önemli bir daralma

Künye Yayıncı Dünya Medya Basın Yayın Reklam Tanıtım Hizmetleri İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu yazı işleri Müdürü İlker Kaplan Reklam Halkla İlişkiler Hatice Karabay Reklam Müdürü Zafer Altın İdari İşler Müdürü Ayşe Savranoğlu

TÜİK verilerine göre, sanayi üretim endekslerinin takvim etkisinden arındırılmış yıllık değişim oranları şöyle: Ocak

Şubat

Mart

Nisan

Mayıs

Haziran Temmuz Ağustos Eylül

Ekim

Kasım Aralık

Yıllık ortalama

2017

3,5

4

6,5

8,7

5,3

6,9

14,8

9,6

14,5

8,8

9,9

13,9

9

2018

11,7

9,5

7,4

5,7

5,9

2,2

5,2

1,3

-3,5

-6,2

-7

-9,9

1,3

2019

-7,5

-5

-2

-3,8

-1,5

-3,7

-1,1

-3,8

3,4

3,8

4,9

9

-0,5

2020

7,7

8,4

-1,7

-31,4

Grafik Tasarım Simge Savranoğlu Yazı İşleri Defne Deniz Baskı World Media Group Baskı Merkezi Yönetim Yeri Akşemsettin Mah Güneş Sok No 48 / 1 Eyüp / İstanbul web www.ekonomiknokta.com e-mail gazete.haber@gmail.com Ekonomik Nokta Basın Meslek İlkelerine Uymaya Söz Vermiştir. İçeriğindeki yazınsal ve görsel malzemeler, izin alınmaksızın; yazılı, görsel, işitsel ve elektronik medyada kullanılamaz.

2

TÜİK verilerine göre, arındırılmamış sanayi üretim endekslerinin yıllık değişim oranları şöyle: Ocak

Şubat

Mart

Nisan

Mayıs

Haziran Temmuz Ağustos Eylül

Ekim

Kasım Aralık

Yıllık ortalama

2017

6,3

0,5

6,4

7,3

6,2

-2,1

29,4

7,8

18,3

11,4

9,9

10,7

9,1

2018

12,5

9,4

6,6

4,3

6,5

2

7,5

-11,3

3,8

-4,8

-7

-9,9

1,1

2019

-7,5

-5

-4,6

-1,2

-0,1

-9,5

-0,4

-1,7

4,1

2,8

4,1

10

-0,6

2020

7,6

11,4

-1

-31,4


EKONOMİK NOKTA

ENDÜSTRİ

15 - 22 HAZİRAN 2020

TAYVAN AKILLI MAKİNELER WEBİNAR’I sunum programı gerçekleştirdi. Sunum gerçekleştiren Tayvan’ın 8 önemli markası ve firması aşağıdaki gibidir;

T

ayvan’ın kar amacı gütmeyen ticaret geliştirme kuruluşu TAITRA’nın (Tayvan Dış Ticareti Geliştirme Konseyi) tarafından organize edilen; web seminerleri dizisinin ikincisi 2 Haziran 2020 tarihinde gerçekleştirildi. 2 Haziran 2020 Türkiye saati ile saat 10:30’da Akıllı Makina sektöründe faaliyet gösteren 8 önemli Tayvanlı firma ürünlerinin/çözümlerinin/ teknolojilerinin tanıtımını yapmak ve endüstri trendleri hakkında konuşmak amacıyla online bir

• HIWIN TECHNOLOGIES CORP. • FFG-FAIR FRIEND GROUP • SOLOMON TECHNOLOGY GROUP • MANFORD MACHINERY CO., LTD • CHIN FONG MACHINE INDUSTRIAL CO., LTD • GRINTIMATE PRECISION INDUSTRY CO., LTD • TONGTAI MACHINE AND & TOOL CO., LTD • SHE HONG INDUSTRIAL CO., LTD. Daha fazla detayı aşağıdaki linkte bulabilirsiniz. www.taitra.org.tw www.taiwantrade.com.tw www.taiwantradeshows.com.tw

SOLIDWORKS DEN ÖZEL ÇÖZÜMLER S

olid Works; 3 Haziran 2020 Çarşamba günü Saat:11.00’de, sektördeki yeni trendleri takip eden Endüstriyel Ekipman üreticileri için oluşturduğu yeni çözümlerimi anlatıyor. Karmaşık tasarım ihtiyaçları olan Endüstriyel Ekipman Üreticileri için oluşturulmuş SOLIDWORKS paketimi şirket içindeki mühendis, satın alma ve üretim ekiplerinin farklı iş ihtiyaçlarına çözüm buluyor. Gücü, dayanıklılığı test edip, performansı doğrulayarak karmaşık makineleri hızla tasarlayıp, SOLIDWORKS® Ürün Geliştirme Çözümleri ile daha düşük maliyetle daha iyi makineler üretebilirsiniz. Ürünlerinizi gerçek yaşam koşulları için test etmek mi istiyorsunuz? Yüksek kalitede 3 boyutlu görseller oluşturmanız mı gerekiyor? Hepsi, bu Webinarda anlatılıyor. Bu Webinar’da Konuşulanlar; • Makine imalat sektöründeki firmaların pazara yeni ürün sunarken yaşadıkları problemler ve alternatif çözüm yöntemleri • Ürün geliştirme süreçlerinde mükemmelliğe ulaşmak için SOLIDWORKS Paketleri ve sektörlere sağladığı entegre çözümler • Seri üretim öncesinde; tasarımdan ilk üretime geçiş aşamasında kullanabileceğiniz ürün geliştirme, analiz ve optimizasyon uygulamaları

3


EKONOMİK NOKTA

ENDÜSTRİ / İHRACAT

Shoedex 2020’ye yoğun İlgİ Shoedex2020’ye yoğun ilgi fuarı dört güne uzattı...

15 - 22 HAZİRAN 2020

Payguru TPAY MOBILE tarafından satın alınıyor 2015 yılında kurulan ve işyerlerine Mobil Ödeme, Nakit Ödeme ve Banka Havalesi hizmetleri sunan ödeme platformu Payguru, Ortadoğu ve Afrika’daki büyük yatırımlarıyla dikkat çeken mobil ödeme şirketi TPAY MOBILE tarafından satın alınıyor. TPAY MOBILE’ın büyük çoğunluğu ise Afrika odaklı bir özel sermaye şirketi olan Londra merkezli Helios Investment Partners’a ait.

M

T

ürkiye’nin ilk sanal fuarı Shoedex2020 Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin girişimiyle 1 Haziran’da başladı. Bitiş tarihi 3 Haziran olan fuar yoğun ilgi nedeniyle 4 Haziran’a uzatıldı. Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Erkan Zandar bu üç günlük periyotta 31 katılımcı firma ile 50 ülkeden 250’yi aşkın alıcının www.shoedex. events adresinde buluştuğunu söyledi. “Üç günde 1000’nin üzerinde B2B görüşmesi gerçekleşti. Katılımcıların yoğun ilgi göstermesi nedeniyle fuarımızı Ticaret Bakanlığı’nın onayıyla 4 Haziran’a kadar daha uzattık. Dijital kanalların tüm enstrümanlarını kullanarak, tüm dijital alanlardan beslenerek yoğun bir sosyal medya kampanyasıyla çok kanallı bir strateji yürütüyoruz. İkinci gün Stratejist Özgür Baykut’un moderatörlüğünde Ticaret Bakanlığı Fuar İzinleri ve Destekleri Dairesi Başkanı Mükerrem Aksoy ve İZFAŞ Uluslararası Pazarlama Müdürü Gökalp Soygül’ün katılımıyla dijitalleşme ve fuarların geleceği üzerine bir webinar yaptık. Üçüncü gün ise basın mensuplarının da katıldığı bir online sanal fuar gezisi organizasyonumuz oldu. Dördüncü gün ise yoğun ilgi nedeniyle ajandamıza son anda dahil ettiğimiz 300’den fazla ikili iş görüşmesiyle devam edecek.”

Zandar, şirketlerin artık yapay zeka, dijital dönüşüm, blockchain arasında stratejilerini belirlediğini söyledi. “Türkiye dünyada teknolojiyi satın alma oranı en yüksek olan ülkelerden biri. Ama teknoloji üretmede gerideyiz. Bizim avantajımız adaptasyonumuzun yüksek olması. Öte yandan üretim konusunda daha çok çalışmalıyız. Öncü olduğumuz sanal fuarlar dijital adaptasyonu hızlandıran bir sıçrama tahtası olacak. Pandemi sürecinde dünyada 10 bin fuarın iptal edilmesinin yaklaşık 138 milyar euro zararı oldu. Sanal fuarlar bu zararı minimize edebilmek adına büyük önem taşıyor.” Türkiye’nin ayakkabı üretiminde dünyada 6’ncı sırada yer aldığına değinen Erkan Zandar, “Ayakkabı üretiminin yüzde 61’ini tek başına karşılayan Çin’den önce bu fuarı yapmamız çok önemliydi. Dinamik bir yapıya ve genç bir kitleye sahip, her geçen gün gelişen ayakkabı ve saraciye sektörü son 10 yılda ciddi bir ivme kaydederek ihracatını yaklaşık 2 buçuk kat artırdı. Sanal fuarlarla birlikte sinerjisi yüksek olan bu sektöre başka bir boyut getirdik. Günün sonunda güncel, çağın yeniliklerini takip eden ihracatçılar olarak tüm paydaşlarımızla beraber sürdürülebilir, katma değerli, dijitale adapte olmuş bir ihracat planıyla global markalar haline geleceğiz. Dijitalden aldığımız güç ile belki de markalaşmada dünya ile yarışacağız.” dedi.

üşterilerine, mobil operatörlerle yapmış olduğu entegrasyonlar üzerinden mobil ödeme hizmeti, benzer şekilde bankalarla yapmış olduğu entegrasyonlar üzerinden ise ATM/nakit ödeme ve banka transfer hizmeti gibi bir dizi ödeme seçeneği sunan yeni nesil ödeme platformu Payguru, Ortadoğu ve Afrika’nın (MEA) lider mobil ödeme sağlayıcısı ve Helios Investment Partners portföy şirketi olan TPAY MOBILE (www.tpaymobile.com) tarafından satın alınmak üzere bir anlaşmaya giriyor. Bu yatırımla her iki şirket, son kullanıcılara ve üye iş yerlerine avantaj sağlayan farklı ödeme çözümlerini ve platformlarını daha da zenginleştirerek, çok daha geniş bir coğrafyada bütünleşik olarak sunmayı amaçlıyor. Satış işlemleri, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) ve Rekabet Kurumu’nun onayının ardından resmi olarak tamamlanacak. Ortadoğu ve Afrika’nın (MEA) önde gelen ödeme çözüm sağlayıcısı olan TPAY MOBILE, üye iş yerlerinin tek bir entegrasyon yoluyla 580 milyondan fazla tüketiciden mobil ödeme veya dijital cüzdan uygulamaları aracılığıyla ödeme kabul etmesini sağlıyor. Mobil ödeme, Ortadoğu ve Afrika’da çoğunluğu banka hesabına sahip olmayan nüfusun yüzde 50’sinden fazlası tarafından kullanılan önemli bir ödeme yöntemi ve TPAY MOBILE, üye işyerlerinin, 24 ülkede bu yöntemi veya dijital cüzdan uygulamalarını kullanan müşterilere ulaşmalarını, son kullanıcılar tarafından satın alınan ürün ve hizmetlerin bedellerinin son kullanıcıların mobil operatör faturaları veya dijital cüzdanlarında bulunan fonlar aracılığıyla tahsil edilmesini sağlıyor. Payguru Yönetim Kurulu Başkanı Işık Uman, konuyla ilgili şunları söyledi: “5 yıl içinde organik büyüme yoluyla ve dışarıdan hiç yatırım almadan başarılı ve kȃrlı bir iş yürütmüş olmaktan gurur duyuyoruz. Bölgede lider bir aktör olan TPAY MOBILE’a katılacağımız için sevinçliyiz. TPAY MOBILE birleşmesiyle, TPAY MOBILE’IN Ortadoğu ve Afrika ülkelerindeki kurumsal varlığı ve ilişkileri aracılığı ile ürünlerimizin Türkiye dışına ihracatı için muazzam bir fırsat kapısı açıyoruz. Bu birleşme aynı zamanda yerel üye işyerlerimize Payguru ile yapacakları tek bir entegrasyon ile MEA ülkelerindeki son kullanıcılardan ödeme tahsil etme fırsatı da veriyor olacak”. Özellikle bu dönemde yapılan yatırımlar çok önemli

4

Türkiye’nin fintek alanındaki güçlü ülkelerden biri olduğunun altını çizen Uman, sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Fintek Türkiye’de büyüyen bir sektör; Türkiye’nin gerek bilgi teknolojileri, gerek telekomunikasyon gerekse bankacılık teknolojilerindeki gelişmiş altyapısı ve kurumlarda oluşmuş olan inovasyon kültürü, Türk Fintek sektörünün birçok küresel şirketin ilgiyle takip ettiği ve yatırım yapmak

istediği bir pazar haline gelmesini sağladı. Buna ek olarak Kasım 2019’daki son mevzuat değişiklikleri, Türkiye’deki fintek sektörünün çok daha liberal bir hale gelmesini sağladı. Bu değişiklikler, Türk fintek şirketlerinin inovasyona dayanan yeni ürün geliştirerek pazara sunmasını ve şirketlerin bu çerçevede adil rekabet şartları altında büyümesini kolaylaştırıyor; ayNALMArıca bu yeni teknolojilere erişimin yabancı yatırımcıların gözünde daha cazip hale gelmesini ve bu pazarda daha çok ürünün ortaya çıkmasını sağlıyor. Ülkemizin böyle bir dönemde yatırımları çekmeye devam etmesi çok önemli ve Türkiye’de çok daha fazla sayıda başarılı girişimcilik öykülerinin çıkmasını bekliyoruz.” “Ortadoğu ve Afrika’da lider dijital ödeme platformu kurmak” TPAY MOBILE Kurucusu ve CEO’su Sahar Salama da şöyle dedi: “TPAY MOBILE her geçen gün daha da hızlanan bir büyüme performansı gösteriyor ve Payguru satın alması, Ortadoğu ve Afrika’nın önde gelen dijital ödeme platformu olma, sınıfının en iyi kullanıcı deneyimini garanti etme, iş ortaklarımıza yenilikçi hizmetler sunma ve ayrıca bölgemizdeki tüm nüfusun dijital ve finansal dünyaya erişimini ve katılımını sağlama vizyonumuzun gerçekleşmesini hızlandırıyor. Bu işlem bölgedeki ayakizimizi de güçlendiriyor; ayrıca Payguru’nun sağlamış olduğu ürün ve hizmetler sayesinde yeni iş kollarına girerek tüm bölgede katma değerli hizmetler sunmamızı sağlıyor. Bölgesel ve küresel fintek sektörü büyüme anlamında bir dönüm noktasında ve bu da Payguru’yu aramıza katmak için mükemmel bir zaman.” Salgın sırasında Türk şirketlerin birleşme ve satın alımları devam etti Pragma CEO’su ve Payguru’nun finans danışmanı Değer Şahbaz da satın alımla ilgili şunları söyledi: “Payguru’nun büyüyen bir fintek şirketi olması, hem yerel hem de uluslararası stratejik ve finansal yatırımcıların ilgisini çekti. Helios Investment Partners destekli TPAY MOBILE, üye iş yerlerine sundukları ürün portföyü, hizmetlerin sunulduğu coğrafi alan ve her 2 firmanın sahip olduğu son kullanıcıların ve kurumların finansal dünyaya katılımını arttırmaya yönelik ortak vizyonları göz önüne alındığında tüm yatırımcılar arasındaki en iyi seçenekti. Payguru hızlı büyüyen ve ileri teknolojiye sahip şirketlerin bölgesel başarı öyküleri yazabileceğini gösteren mükemmel bir örnek olarak bu zor zamanlarda bile küresel yatırımcıları çekebileceğini gösteriyor.” Satın alım işlemi mevzuat onaylarından geçecek. Satın alımın ardından Payguru’nun yönetiminde ve operasyonlarında herhangi bir değişiklik olmayacak. Payguru Yönetim Kurulu Işık Uman ve Payguru Yönetim Kurulu Üyesi Onur Ergüney, birleşmeden sonra oluşacak bölgesel pozisyonlarda görev alacak.


EKONOMİK NOKTA

ENDüSTRi / İHRACAT

Kekİk üretİmİnde 40 bİn ton üretİm hedefİ

15 - 22 HAZİRAN 2020

Yılın en Alâ zamanı başladı!

Kekiğin önü açık Ege İhracatçı Birlikleri’nde düzenlenen ve Türkiye’nin kekik ihracatının yüzde 92’sini gerçekleştiren Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği üyesi firma yetkililerinin katılımıyla yapılan “Kekik ve Defne Sektörü Değerlendirme Toplantısı”nda konuşan Yağcı, Covid-19 sürecinde tıbbi aromatik bitkilere olan talebin giderek arttığını anlattı. Yağcı, “Kekiğin önü açık. Koronavirüs salgını nedeniyle Türkiye geneli İhracatımızda birçok sektörümüzde düşüş yaşanırken, odundışı orman ürünlerinde Türkiye Geneli Ocak-Mayıs döneminde ihracat yüzde 9’luk artışla 62 milyon dolardan, 68 milyon dolara yükseldi.

T

ürkiye, üretim ve ihracatında dünya lideri olduğu yıllık 60 milyon dolar döviz elde ettiği kekikte üretim hedefini 40 bin ton, ihracat hedefini ise 150 milyon dolar olarak belirledi. Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Cahit Doğan Yağcı, 1980’li yıllarda bin ton olan kekik ihracatının, günümüzde 18 bin ton seviyelerine ulaştığını, Türkiye’deki üretimin dünyanın talebini karşılayamadığını, dünyanın talebini karşılayabilmek için kekik üretimimizi 40 bin tona çıkaracak bir proje hazırlığı içinde olduklarını dile getirdi.

Odundışı orman ürünleri ihracatında yaşadığımız en önemli sorun üretim alanları ve miktarları kısıtlı olduğundan sürdürülebilir ve standart kalitede ürün üretimi yetersiz kalıyor. Önemli olan katma değerli ve markalı ihracat yapabilmek. Şu anda Türk kekiğinin karşısındaki en büyük sorun hasat sırasında meydana gelen yabancı ot karışımı. Kekik hasatı sırasında yabancı otların karışımını önlemek zorundayız. Hem üretim hacmini, hem de ürün kalitesini arttıracak projelerle kekik ihracatımızı rahatlıkla 150 milyon dolar seviyelerine çıkarabiliriz.” diye konuştu.

Tarihi ve doğal yapısını koruyan Alaçatı’nın ayrıcalıklı dokusuna mükemmel uyum sağlayan, bölge müdavimlerinin en favori mekanı Alâ Otel hem izole hem de benzersiz bir tatil deneyimi yaşamak isteyenleri bekliyor.

2

010 yılından bu yana sürdürdüğü butik hizmet anlayışını üst düzey hijyen önlemleriyle destekleyen, Alaçatı’nın kalbinde saklı bir cennet sunan Alâ Otel, yeni sezona merhaba dedi. Mahrem iç bahçeleri ve avlusuyla sürpriz ve sessiz yaşam alanları sunmak üzere tasarlanan, Endonezya’nın farklı adalarından getirilmiş, tamamı doğal, masif el yapımı mobilyaları; Akdeniz ve tropik bitki florasının başarıyla sentezlendiği bahçe peyzajı ve huzur dolu detaylarıyla farklılaşan tesis, Alaçatı ruhundan kopmadan izolasyonu tatmak isteyen misafirlerini bekliyor. Her biri diğerinden farklı dekore edilmiş 20 odası bulunan Alâ Otel, kendisine özel alanlar arayan arkadaş grupları veya aileler için ideal mahremiyet ve hijyeni; yöresel tatlar, profesyonel sunumlar ve seçkin bir hizmet anlayışı eşliğinde sunuyor.

Türkiye’nin kekik ihracatında dünya genelinde yüzde 80 pay aldığını ancak, Yunanistan kekiğinin “Greek cut” ismiyle dünyada daha çok bilindiğini ifade eden Yağcı, Türk kekiğini coğrafi işaret ile tanıtmak gerektiğinin altını çizdi. Defne ihracatı 5 yılda yüzde 50 arttı Türkiye’nin dünya genelinde lider olduğu bir diğer ürün olan defne yaprağında kaliteli defne yaprağı talebinde ciddi bir artış olduğu bilgisini veren Yağcı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Son 5 yılda defne yaprağı ihracatımızda yüzde 50 artış oldu. Bu artışın aynı şekilde devam edeceğini öngörüyoruz. Ancak burada önemli nokta kaliteli üretimi sağlamak. Üretim miktarını artırırken kaliteyi düşürürsek Dünya’da defne ihracatındaki liderliğimizi kaybederiz. Defne çok özel bir ürün, kıymetini bilmemiz ve kalitesini korumamız, değerinde ihraç etmemiz ve orman yangını olan bölgelerden defne yaprağı hasatı yapılmasının önüne geçmemiz gerekiyor.” Sosyal medyada tanıtılmalı

tıbbi

aromatik

bitkiler

Son yıllarda dünya genelinde özellikle yüksek gelir düzeyine sahip tüketicilerde sağlıklı gıdaya yöneliş gözlemlendiğini sözlerine ekleyen Yağcı, “Ülkemizin çeşitlilik ve üretim potansiyeli olarak önemli avantajlara sahip olduğu tıbbi aromatik bitkilerin tüketimini arttırmak için ihracatçılarımıza sosyal medya platformları ağırlıklı olmak üzere interneti etkin bir şekilde kullanmalarını tavsiye ediyoruz” dedi.

5


EKONOMİK NOKTA

İNŞAAT / MİMARİ

BOYA ARTIK RENKTEN FAZLASI Yarım asırlık tecrübesiyle dekoratif boya alanında uzmanlaşan San Deco, geliştirdiği inovatif ürünlerle boyaya estetiğin yanı sıra fonksiyonel bir nitelik kazandırıyor. San Deco, kara tahta boyasından şeffaf yazı tahtası boyasına, magnet özellikli boyalardan projeksiyon boyasına kadar çeşitlenen fonksiyonel ürün gamıyla boyayı yaşamın her alanında vazgeçilmez kılıyor.

Emlak İşletmelerİ İçİn Şartlar Değİştİ

T Ü

stün teknolojik alt yapısı, yürüttüğü Ar-Ge çalışmaları, tasarım vizyonu, inovatif ürün gamı ve yenilikçi koleksiyonları ile boya sektörüne yön veren San Deco, duvarlara renk katmanın ötesine geçerek günlük yaşamın içindeki farklı ihtiyaçlara cevap veren fonksiyonel ürünleri tüketicilerin beğenisine sunuyor. Boyayı estetik görünümüne kazandırdığı işlevsel yaklaşımla yaşamın her alanına taşıyan San Deco; kara tahta etkisini boya formunda duvarlarla buluşturan San Deco Chalkboard, şeffaf yazı tahtası boyası San Deco Writewall ve San Deco Magicis, manyetik tutma özelliği ile duvarlara çekim gücü kazandıran San Deco Magnetic ve projeksiyon boyası San Deco Projector ile fonksiyonel boya ürün gamını genişletiyor. Çok fonksiyonlu ve eğlenceli ürünlerle boyanın zihinlerdeki konvansiyonel imajını silen San Deco, konut, eğitim, ofis ve restoran gibi farklı fonksiyonlardaki mekanlar için sunduğu tasarım odaklı çözümlerle boyanın renkten çok daha fazlasına sahip olabileceğini gösteriyor. Hem Modern, Hem de Nostaljik: San Deco “Chalkboard” San Deco, Chalkboard koleksiyonu ile, Z kuşağının belki yetişemediği, X ve Y kuşaklarının ise çocukluklarından kalma bir anı olarak hatırladıkları kara tahtaları siyah renginin yanında, alternatif 4 farklı renk seçeneğiyle evlere ve ofislere taşıyor, üstelik boya formunda! Su bazlı yapısı ve kolay uygulamasıyla çocuk odalarından mutfaklara, ofislerden toplantı odalarına oldukça geniş bir kullanım alanına sahip olan San Deco Chalkboard eski alışkanlıkları teknolojiyle yeniden yorumluyor. Karşı Konulamaz Çekim Gücü: San Deco Magnetic Artık buzdolaplarına daha fazla yüklenmeye gerek yok!

6

San Deco Magnetic ile tüm magnetlerinizi ve unutulmaz seyahat anılarınızı duvarlarınıza asabilirsiniz. Su bazlı yapısı ve mıknatısları tutma özelliği ile duvarlara karşı konulamaz bir çekim gücü kazandıran San Deco Magnetic boya ile yaşam alanlarınızın dekorasyonuna sürprizli dokunuşlar yapabilirsiniz. İçinizde Kalacağına Duvarlarınızda Yazsın: San Deco Writewall - San Deco Magicis İçinizden duvarlarınıza yazı yazmak geliyor ve kendinizi tutuyor musunuz? Ya da duvarlara resim çizmek isteyen çocuklarınızı engellemek için büyük bir çaba harcıyor olabilirsiniz. San Deco Writewall ve San Deco Magicis ürünleriyle istediğiniz her yüzeyde hiçbir endişe taşımadan hayal gücünüzü yansıtabilirsiniz. San Deco Writewall beyaz, mavi, pembe, inci krem renk seçenekleriyle, San Deco Magicis ise şeffaf yapısı ile uygulandığı yüzeylere marker kalemlerle yazılıp silinebilirlik özelliği kazandırıyor. San Deco Projector ile Projeksiyon Perdelerine Son! Toplantı odaları, konferans salonları, sınıflar, amfiler ve sunum ihtiyacı olan diğer tüm alanlarda kullanılan projeksiyon perdelerinin devri artık bitmiş olabilir. San Deco Boya, ArGe çalışmaları sonucunda geliştirdiği projeksiyon boyası San Deco Projector ile perdeye güçlü bir alternatif sunuyor. Su bazlı ve tam mat görünümlü fonksiyonel bir iç cephe boyası olan San Deco Projector, ışığın bir kısmını içine hapseden formülüyle kullanıldığı alanlarda perdeye kıyasla daha yüksek kalitede görüntü sağlıyor. Projeksiyon perdesinden %30 oranında daha üstün görüntü performansı sunan San Deco Projector, uzun süreli sunum, video ve film gösterimlerinde gözde oluşan yorgunluk hissinin de önüne geçiyor. Yüzey boyası niteliğiyle yer kaplamadığı için daha geniş mekan kullanımına imkan tanıyan Projector, uygulama kolaylığı ile ev, okul ve işyeri gibi alanlarda kısa sürede duvar yüzeyine uygulanarak, birkaç saat içerisinde kullanıma hazır hale getirilebiliyor.

15 - 22 HAZİRAN 2020

aşınmaz ticareti yapılan iş yerlerinde aranacak niteliklere ilişkin düzenleme 2626 karar numarası ile bugün resmi gazetede yayımlandı. İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik kapsamında yapılan düzenleme ile emlak işletmeleri sıhhî müessese kapsamına alınmış oldu. Düzenlemeye göre emlak işletmeleri için ek şartlar getirildi. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Altın Emlak Genel Müdürü Mustafa Hakan Özelmacıklı “Daha önce taşınmaz ticareti yönetmeliğinde yer alan ve emlak işletmeleri için aranan şartlarda düzenleme yapıldı. Düzenlemeye göre asgarî ortak şartların yanı sıra emlak işletmelerinin ikamet amacı ile kullanılmayan bağımsız bölüm niteliğine sahip olması ve işyerinde başka bir ticari faaliyette bulunulmaması gerekiyor. Faaliyet alanın en az yirmi metrekare olması ve bu büyüklüğün her bir tacir veya esnaf ve sanatkâr için beş metrekare artırılarak uygulanacak. İdari büro, kabul yeri ve fiziksel bir dosyalama varsa da arşiv bulunması da gerekli olacak” dedi. 3 Ay Süre Verildi, Yerinde Kontrol Edilecek İşyeri açma ve çalışma ruhsatı verilemeden önce emlak işletmelerinin yetkili idareler tarafından yerinde kontrol edileceğini belirten Özelmacıklı “Faaliyet sınıfı için aranması gereken genel şartlar ile yukarda sayılan özel şartlar yerinde incelenecek. İstisna olarak 05 Haziran 2018 tarihi itibarıyla gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olan ya da meslek odasına kayıtlı olarak taşınmaz ticaretiyle iştigal eden ruhsatlı veya ruhsatlandırılacak işletmeler,

söz konusu tarihten sonra iş yeri adreslerini değiştirmedikleri sürece bu yönetmelik uyarında faaliyet konusuyla ilgili aranması gereken özel şartlardan muaf kabul edilecek. Devirlerde ise bu hüküm uygulanmayacak. Emlak işletmelerinin iş yerleri bu şartlara uygun hale getirmesi için ise 3 ay uyum sağlaması için de bir süre de tanınacak Ruhsatlar herkesin görebileceği şekilde de asılacak” dedi. Sıra Taşınmaz Ticareti Yönetmeliğinde Ruhsat düzenlemesi sonrasında sektörün Taşınmaz Ticareti Hakkında Yönetmelik’te beklediği revizeler olduğunu belirten Altın Emlak Genel Müdürü “Yönetmeliğe ilişkin alınana görüş ve öneriler sonrasında bir revize bekliyoruz. Ruhsat düzenlemesi sonrasında da bu revize inşallah yakın zamanda çıkar. Yetki belgesi alma süresin 31 Ağustos 2020’ye kadar uzatılmıştı. Tekrar uzatılma yapılmasına gerek kalmadan sürecin hızlanmasını arzu ediyoruz” dedi. Belgelendirme Faaliyetleri Tekrar Başladı COVİD-19 Pandemisi nedeniyle 16 Mart 2020 tarihinden itibaren durdurulan sınav ve belgelendirme faaliyetlerinin de tekrar başlatıldığını belirten Özelmacıklı “Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) tarafından yetkilendirilerek yetki kapsamımızda 17UY0332-4 Emlak Danışmanı (Seviye 4) ve 17UY0333-5 Sorumlu Emlak Danışmanı (Seviye 5) ulusal yeterliliklerinde sınav ve belgelendirme faaliyetlerimize MYK tarafından alınan gerekli tedbirleri uygulayarak devam ediyoruz” dedi.


EKONOMİK NOKTA

MAKALE / FİRMA

ŞİRKET AÇMADAN YAPILABİLECEK GİRİŞİMCİLİK FİKİRLERİ

E

miniz şu anda masasında oturup da yaptığı işten tatmin olmayan, mutlu olacağı işe bir an önce kavuşmak isteyen yüzlerce insan vardır. Kim kendi işini yaparak başarıya ulaşmak istemez ki? Ancak bu insanların önemli bir çoğunluğu hayalindeki işi yapmak için gerekli maddi güce sahip olmadığını düşünerek olduğu şekilde hayatına devam etmektedir. Çünkü bilinmeyen ve denenmeyen yollar, her zaman korkutucu ve riskli gelir. Kendi işlerini kurmak için önce bir şirket açmaları, sonrasında ise bir ofis tutmaları gerektiğini düşündüklerinden bu masrafların altından kalkamayacaklarını düşünürler ve girişimleri henüz hayal aşamasındayken yok olup gider. Peki fikirlerinizi ve hayallerinizi gerçekleştirmek için şirket açmak şart mı? Aslında değil, şirket açmadan freelance işler yaparak da hayallerinizi gerçekleştirebilirsiniz. İşte size şirket açmadan yapılabilecek girişimcilik fikirleri… Son Zamanların Popüler Mesleği Yazılım Son zamanlarda oldukça popüler olan yazılım işini, bu alanda okuyanlar dışında matematiği kuvvetli ve bu işe ilgi duyan kimseler de yapabiliyorlar. Yazılım işinde başarılı olabilmenin ilk koşulundan biri gündemi ve gelişmeleri takip etmek ve sıkı çalışmak olacaktır. Ancak güzel olan haber şu ki, bu işi yapabilmeniz için illa ki bir şirket sahibi olmanız gerekmiyor. Freelance olarak hizmet verebileceğiniz bu sektörde home ofis çalışabilir, daha profesyonel bir şekilde çalışmak istiyorsanız da hazır ofis tercihinde bulunarak işinizi yapabilirsiniz. Sanatsal Ruhu Olanların Tercihi Grafikerlik Yine son zamanların popüler mesleklerinden biri olan grafikerlik, şirket kurma zorunluluğu olmadan freelance olarak yapabileceğiniz bir meslektir. Photoshop, illustrator gibi belli başlı programlara hakim, görsel zekası yüksek kişilerin yapabileceği bu meslekte kurumsal kimlik tasarımı, banner tasarımı, web arayüz tasarımı gibi hizmetler verebilirsiniz.

15 - 22 HAZİRAN 2020

Simge Şahin

Yıllardır Popülerliğini Yitirmeyen Ölümsüz Meslek Editörlük Freelance işler arasındaki popüler mesleklerden biridir. Kalemine güvenen ve disiplinli çalışmayı seven kişilerin yapabileceği bir meslek olan editörlük için de bir şirket kurmanıza gerek yok. Bir bilgisayar, internet ve sakin bir çalışma ortamı dışında fazla bir şeye ihtiyaç duymayacağınız bu meslekte, çeşitli firmalara SEO uyumlu özgün makaleler üreterek güzel bir gelire sahip olabilirsiniz. Dilerseniz kendinize ait bir blog sitesi açabilir, sitenize reklam alarak da gelir elde edebilirsiniz. Herkesin Olmayı Hayal Ettiği Bloggerlık Hepimizin günlük hayatta çok sık kullandığı sosyal medya son zamanlarda artık bir meslek haline geldi. Güzel fotoğraf çeken, yaratıcı, görselliği olan, çok gezen ve dili kuvvetli pek çok kişi bu ortamlarda fenomen olabilir ve güzel bir gelir elde edebilir. Bu işi yapmak için de bir şirket sahibi olmanız gerekmiyor. Güzel bir telefon ve bu işi yapabilecek istek ve kabiliyet blogger olmak için yeterli. Yabancı Dili Kuvvetli Olanların Tercihi Tercümanlık Tercümanlık mesleği günümüzde geliri oldukça iyi olan bir meslektir. Tabii bu mesleği icra edebilmek için çok iyi düzeyde yabancı dil bilgisine ve tecrübeye sahip olmak gerekir. Firmalara veya kişilere ister sözlü ister yazılı olarak hizmet verebileceğiniz bu meslek için bir şirket sahibi olmanız gerekmiyor. Freelance çalışarak da tercümanlık yapabilir, geçiminizi sağlayabilirsiniz. Dikkat gerektiren bir iş olması sebebiyle home ofis çalışırken işinize dilediğiniz gibi odaklanamıyorsanız bu gibi freelance işler için eOfis’in hazır ofis veya ortak ofislerinden çok uygun bütçelerle faydalanabilir, işinizi profesyonel bir hale sokabilirsiniz.

7


EKONOMİK NOKTA

FUAR / İHRACAT

15 - 22

HAZİRAN 2020

Shoedex Eylül ayında İKİncİ kez yapılacak Shoedex’in yüksek ihtimalle enternasyonal olacağını öngörüyoruz. Pandemi nedeniyle önümüzdeki 8 ay boyunca dünyada ayakkabı çanta deri ürünü satmak sıfır ihtimal. Bunun sıfırlandığı bir ortamda böyle bir organizasyona imza attık. Shoedex Eylül’ün 15’i gibi tekrar yapılacak. Firmalar 2021 yaz koleksiyonlarını alıcılarla buluşturacak. Sadece ayakkabı ve çanta değil. Deri konfeksiyonu ve işlenmiş deriyi de dahil edeceğiz.” Türkiye’de sanal fuarcılığın kitabını yazıyoruz

E

ge Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin 1-4 Haziran tarihlerinde düzenlediği Türkiye’nin ilk dijital fuarı Shoedex2020 ile ilgili istatistikler Ege İhracatçı Birlikleri ve Ekonomi Muhabirleri Derneği’nin işbirliğinde düzenlenen online basın toplantısında kamuoyu ile paylaşıldı. Ekonomi Muhabirleri Derneği İzmir Şubesi Başkanı Murat Demircan’ın moderatörlüğündeki toplantıda konuşan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, İzmir’in Türkiye’de ihracatın ve fuarcılığın başladığı kent olduğunu hatırlatarak, pandemi sürecinde kendilerinde daha büyük sorumluluk hissettiklerini ve yeni pazarlama yöntemleri için arayışa girdiklerini anlattı. “Türkiye’de ilkleri gerçekleştirmiş olmanın verdiği sorumlulukla, ihraç ürünlerimizin pazarlaması için yeni bir yol bulmamız gerekiyordu bu da dijital fuarlar oldu. Türkiye’ye yıllık 1 milyar doların üzerinde döviz kazandıran, son 10 yılda ihracatını 2,5 kat geliştiren ayakkabı ve saraciye sektörlerimiz Covid-19 sürecinden en fazla etkilenen sektörlerimiz arasında yer aldı. Pandeminin etkilerini minimize etmek amacıyla çok kısa sürede organize olup başarılı bir fuar gerçekleştirdik. Ayakkabı ve saraciye sektörlerimize can suyu olduk. Ege İhracatçı Birlikleri olarak bundan sonraki süreçte dijital ticaret heyetleri ve fuarlar düzenlemeye devam edeceğiz. Türkiye’de de bir ilki başardık ve çığır açtık. Fuar, dünyada çok ses getirdi. Altyapıyı daha çok güçlendirip Ege İhracatçı Birlikleri desteğiyle firmaların ürünlerini sergileyebileceği showroomlar açmak istiyoruz. EİB ihracatçıların her konuda yanında olacak.” Çin Uluslararası İthalat Fuarı’nın milli katılım organizasyonunu EİB yapacak 12 birliğin 7 tanesinin tarım sektöründe faaliyet gösterdiğine değinen Eskinazi, pandemi döneminde EİB’nin yaptığı ihracatta tarım ürünlerinin payının Nisan’da yüzde 45, Mayıs ayında ise yüzde 44 seviyesinde gerçekleştiğinden bahsetti. “Pandemi döneminde tarım ürünleri ihracatımız ayakta kaldı. Güvenli gıdaya olan talep artarak devam edecek. Onun için 7-9 Temmuz’da Ticaret Bakanlığı’nın desteğiyle, “Dubai Gıda Ürünleri Sanal Sektörel Ticaret Heyeti” gerçekleştireceğiz. Şu an için 21 gıda ihracatçısı üyemiz organizasyona başvurdu. Yaş meyve sebze, kuru meyveler, zeytinzeytinyağı, konserve ürünler, deniz ürünleri, süt ürünleri sektörlerinden firmaların Dubai ve Körfez ülkelerinde yerleşik önemli alıcılarla sanal ortamda ikili iş görüşmeleri yapmalarını hedefliyoruz. Yine gıda sektörüne yönelik bir dijital fuar hazırlıklarına başladık. Temmuz ayı içinde gerçekleştirmeyi hedeflediğimiz Gıda sanal fuarında daha fazla ihracatçı firmamızı dünyanın dört bir tarafından ithalatçılarla buluşturmayı hedefliyoruz.”

8

Eskinazi, toplantı sırasında gelen bir bilgiyi de paylaşarak, “Çin’in Şangay şehrinde 5-10 Kasım’da üçüncü kez düzenlenecek Uluslararası İthalat Fuarı’nın milli katılım organizasyonunu Ege İhracatçı Birlikleri düzenleyecek.” dedi. Maden ve hazır giyimde sanal fuar hazırlıkları başladı Jak Eskinazi, maden sektöründe ve hazır giyim sektörlerinde sanal ticaret heyeti ve fuar organizasyonu düzenlemek için de hazırlıkların devam ettiği bilgisini paylaşarak, “Projelerimiz olgunlaştıkça sizlerin aracılığıyla kamuoyu ile paylaşacağız. Bildiğiniz gibi, 2020 yılını Ege İhracatçı Birlikleri olarak Sürdürülebilirlik Yılı ilan etmiştik. Covid-19 sürecinde ihracatta sürdürülebilirliği sanal fuarlar ve sanal ticaret heyeti organizasyonları ile sağlayacağımıza inanıyoruz. İzmir’deki bütün STK’lar ve İzmir Ticaret Odası ile birlikte hareket edeceğiz. İZTO’nun da projeleri var. Hepsini birbirine ekleyip daha verimli projeler yapacağız. Sanal ticaret heyetleri ve e-ticaret sitelerine üyelik desteğini hızlı bir şekilde ihracatçılarımıza kazandıran Ticaret Bakanımız Ruhsar Pekcan’a destekleri nedeniyle Ege İhracatçı Birlikleri adına şükranlarımızı sunuyoruz.” dedi. Eylül’deki Shoedex’te deri konfeksiyonu ve işlenmiş deri de olacak Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Erkan Zandar, “Her şeyin kilitlendiği ve yeni irtibatlar kurmanın zor olduğu bir dönemde Türkiye’deki bir organizasyona 300’ün üzerine profesyonel ziyaretçiyi getirmeyi başardık.” diyerek Türkiye’nin ilk sanal fuarının pozitif sonuçlarla tamamlandığını açıkladı. “İki ay içinde imkansızı başardık. Dünyada bunun ne olduğunu anlamayan bir çok ülke varken biz öncü olduk. Yabancı kurumlardan sosyal medya üzerinden tebrik mesajları ve fuara katılmak istediklerine dair mesajlar aldık.

Shoedex’in çift yönlü bir pazarlama sistemi olacağından bahseden Zandar, dünyadaki en gelişmiş ayakkabı saraciye fuarı haline geleceğini, fuar bitse de Shoedex’in devam edeceğini sözlerine ekledi. “Amacımız Shoedex’i sanal ticaret ağı haline getirmek. Deri ürünleriyle ilgili gerçekleşmiş herhangi bir sanal ticaret platformu yok. Amacımız Shoedex’i iş yapabilir, dünya üzerinde tanınan bir sanal fuar ve herkesin katılmak istediği sanal ticaret ağı haline getirmek. Ekibimiz çok güçlü, herkes çok odaklanmış durumda. Sektörümüz büyük bir teşekkürü hak ediyor. Üç günde 30 tane firmanın nasıl hızlı bir şekilde dijitalleştiğini, herkesin kendi müşterilerini davet ederek iş birliği içinde hareket ettiğini ve güçlü bir sektör olduğumuzu gösterdik. TİM Sanal Fuar Komitesi olarak çok çalışıyoruz ve ciddi hazırlıklarımız var. Türkiye’de sanal fuarcılığın kitabını yazıyoruz. Bu deneyimimizi bütün sektörlerle paylaşacağız ki bütün sektörlere ve ülkenin tamamına yayılsın. Tarım ve gıda üzerine kuyumculuk iklimlendirme mermer ve hazırgiyim tekstil sektörleriyle ilgili de organizasyon yapacağız. Dünyanın en büyük fuarcılık şirketleriyle görüşüyoruz. Bu şirketler de bizim yanımızda olacak.”

Shoedex sanal ticaret ağı olacak Fuara 59 farklı ülkeden ziyaret gerçekleştiğini anlatan Erkan Zandar, “Biz fiziksel fuarlar var olsun isteriz. Fiziksel fuarın hazzı sanal fuarda yok ama zor zamanlarda beklemek yanlış. Ne yaparız da bu sektörü ayakta tutarız diye düşünerek bu noktaya geldik. Amaç burada iş yapmaksa dijitalde bu vakit daha etkili kullanılıyor. Hibrit ortamda yapılmasının avantajı, İtalya’ya üç günlük fuara gideceğinizi düşünün. Fuar sanalda bir hafta önceden başlarsa firmalara, ürünlere daha önce bakma şansınız olur. Daha sonra fuara gittiğinizde hiç vakit kaybetmeden nokta atışıyla ilerleyebilirsiniz. MICAM Fuarı diyince nasıl akla ayakkabı geliyorsa, Shoedex denilince de dünyada en hızlı büyüyen dijital ayakkabı saraciye fuarı olmasını istiyoruz. İnsanların ticareti bu sistem üzerinden yürütebileceği bir sanal ticaret ağı sunacağız. Bu ticaretin Türkiye’den yürümesi amacımız.” dedi.

5 bin 800’e yakın karşılıklı etkileşim Firmalar dijitalleşmede hız kazanmalı Fuarın ziyaretçi sayısının gün içinde maksimum 326’ya ulaştığı bilgisini veren Zandar 4 günlük istatistikleri şöyle açıkladı: “Siteyi 290-300 kişi ziyaret etmiş. Profesyonellere açık olduğu için ziyaretçi sayısı maksimum gün içinde 326 oldu. Platform üzerinde 223 karşılıklı video konferansı gerçekleşti. Bunların sınırlı olmasının sebebi bazı ülkelerdeki internet altyapısının yetersiz olması ve yabancı alıcıların bilgisayar donanımlarının henüz tam oturmamış olmasıydı. 326 kişi Eylül ayında gelirken hazır bir şekilde gelecekler çünkü alışacaklar. 5 bin 800’e yakın karşılıklı etkileşim olmuş. Yani firmalar mesajlaşmayla haberleşti. Sistem üzerinden birbirleriyle tanışıp, e-mail yoluyla ürün fotoğrafları göndermeyle karşılıklı ticaret sistemi oluşuyor. Bizi en çok etkileyen kısım bu oldu. Böyle bir zamanda firmaların yeni müşterilerle tanışması mucize. Durmadık çalışıyoruz mesajıyla güven tazeledik. Dijitalde ne kadar varsak dünya üzerindeki varlığımıza o kadar devam edeceğiz.”

Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Halil Gündoğdu ise sektörün dijitalleşmeye hızlı bir şekilde adapte olduğunu söyledi ve firmalara şöyle seslendi: “Firmalar kendi içinde dijitalleşme anlamında belli bir seviyeye çıkmalı. Altyapı ne kadar iyi olsada ekipmanlar bu işin kalitesini ortaya koyuyor. Dijitaleşme anlamında zaten yapmamız gereken bir şeydi ve pandemiyle daha öne çekildi. Fiziksel fuarda harcadığımız maliyeti dijitalleşmeye harcarsak dünya standartlarına kavuşuruz. Kamera sistemi, kaliteli fotoğraflar, internet sayfası, video, bunlar olmazsa olmaz. Bu tür organizasyonları yapmaya devam edeceğiz. Firmalar olarak buna hazır olmamız lazım. Çok güzel geri dönüşler aldık. Fuarlar hem sanal hem fiziksel olarak hibrit bir sistemde devam edecek.”

“3 yıldır toplamadığım kartvizitleri üç günde topladım” Shoedex’e katılan Murat Çelik ise fuarı tarihi olarak nitelendirerek, “Dün ve bugün meyvelerini topladık. 3 yıldır geleneksel fuarlara katılıyoruz. 3 yıldır toplamadığım kartvizitleri üç günde topladım. Çok verimli geçti. Pandeminin ilk günlerinde dijital fuar fikri ortaya çıktığında bize ütopya gibi gelmişti. Mücadele edince gerçekleştiğine şahit olduk.” diye konuştu. Bir diğer katılımcı firmadan Mehmet Berberci ise son 3 sene içinde İngiltere’den Japonya’ya kadar birçok fuara katıldıklarını, online fuarda edindikleri tecrübeyi hiçbir yerde yaşamadıklarından bahsederek, “İspanya’dan Karadağ’a Güney Afrika’ya kadar birçok müşteriyle tanıştık ve onlar bizi buldu. Yurtdışındaki fiziksel fuarlara değil, buraya yatırım yapmalıyız. Klasik fuarları gezmek çok yorucudur. Shoedex’te insanlar oturduğu yerden online stantları gezdi. Devamını bekliyoruz.” dedi.


EKONOMİK NOKTA

ARAŞTIRMA

8 - 15

HAZİRAN 2020

9


EKONOMİK NOKTA

OTOMOTİV

Ford ve Volkswagen elektrikli ve ticari araçlar ile sürücüsüz araçların üretimi için işbirliği yapacak. Ford, Volkswagen’in

destekle-mek için üretim hatlarını yeniden başlatmaya yardımcı

elektrikli sürüş araç setini kullanarak, elektrikli araç

olacak bir destek paketi sunuyor. ABB Robotik ve İmalat Otomasyonu Başkanı Sami Atiya “ İmalat ve üretim endüstrisi hızlanmaya başladığında, yeniden başlatmanın mümkün olduğunca düzgün ve verimli olmasını istiyoruz. Sanal eği-time, saha servis ekiplerine ve yedek parçalara ek olarak, müşterilerin ABB Ability ™ Internet Bağlantılı Servisler aracılığıyla tüm robot filolarını uzaktan izlemesine, sorunları gidermesine ve optimize etmesine yardımcı olabiliriz. Ayrıca dijital çözümlerimiz ve araçlarımız, dünya ekonomisi için bu kritik dönemde maksimum performansın sağlanmasına ve planlanmayan arıza sürelerinin önlenmesine yardımcı olabilir.” dedi .

üretecek. Volkswagen de Ford’un mühendisliğini yaptığı van ve pikabın üretimini yapacak.

Bu teklif, müşterilerin uzun süredir uyku modundaki robotlar ve operasyonlarıyla ilgili sorunları gidermel-erine ve düzeltmelerine yardımcı olmanın yanı sıra, müşterilerin süreçleri optimize edebilmelerine ve bakım faaliyetlerinde daha proaktif olmalarına yardımcı olan ve hem bakım hem de üretim maliyetlerini azaltmaya yardımcı olacak ABB Ability ™ Internet Bağlantılı Servisler , birkaç ABB dijital araç içerir. ABB’nin dünya çapında 1000’den fazla fabrikada 9.000’den fazla robotun sağlığını ve performansını Şirket ayrıca, müşterilerin üretime hızlı ve etkili bir izleyen, sunan uzaktan hizmetleridir. Müşterilerin şekilde yeniden başlaması, yeniden başlatma süre- verilerini güvenli bir şekilde entegre etmelerini cin-deki riskleri en aza indirgemesi ve stokta doğru ve bir araya getirmelerini, tahmine dayalı analiparçaya sahip olmalarını sağlamak için gerekli tikler uygulamalarını ve performans ile verimlilik ordMotor ve VolkswagenAG, elektrikli sorunları çözebilme desteği ve yedek parçaların iyileştirmelerini artırmaya yardımcı olacak bilgiler araçlara, ticari araçlara ve sürücüsüz teslimatını tanımlamaya yardımcı olacak sanal bir üretmelerini sağlar. araçlara yönelik projeler üzerinde iş birliği danışmanlık ve denetim ile müşterilerini desteklanlaşmaları imzaladılar. emektedir. Alternatif olarak, sahadaki mevcut eski Tüm OmniCore ™ özellikli ABB robotları, kablosuz robotlar veya manipülatörler ise robotların öm- veya sabit kablolu ABB Ability ™ Internet Bağlantılı 2023’TE ÜRETİME BAŞLAYACAKLAR rünü uzatmak için bir üst seviyeye yükseltilebilir. Servislere bağlanmaya hazır hale gelirken, eski robotlar, bağlı servislere erişmek için bir Servis Ku- Varılan anlaşmaya göre Ford Motor, tusu ile sonradan donatılabilir. Volkswagen’in modüler elektrikli sürüş araç setini kullanarak 2023’ten başlayarak Avrupa için yeni elektrikli araçlar üretecek.

F

araç temİzlİğİnİ İhmal etmeyİn K oronavirüsten korunmak için evlerin, sosyal alanların ve işyerlerinin olduğu kadar araçların da temizliği önem taşıyor. Normalleşme süreciyle başlayan yoğun araç kullanımı, dışarıdaki mikropların ve koronavirüsün evlere, işyerlerine taşınması riskini de beraberinde getiriyor. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle Türkiye’nin ilk sigorta şirketi olma unvanına sahip Generali Sigorta, koronavirüsten ve mikroplardan korunmak için araç temizliğinde dikkat edilmesi gereken noktaları paylaştı. Normalleşmeye rağmen koronavirüs sürecinin devam ettiğini ve virüse karşı önlemlerin

10

gevşetilmemesi gerektiğini belirten Generali Sigorta’ya göre araç hijyeni için dikkat edilmesi gereken noktalar şu şekilde: • Araçların virüs, bakteri ve mikropların en kolay yaşayabildiği ve bulaşabildiği alanlardan biri olduğunu unutmayın. • Araca binerken elleri iyice dezenfekte edin. • Araç direksiyonunu dezenfektan ürünler veya alkollü maddelerle mutlaka silin. • Araç içerisinde elle temas edilen tüm yüzeylerde hijyeni sağlayın. • Mümkünse aracı iç ve dış yıkama yapılacak şekilde yıkama ve temizleme servislerine verin. 10-15 günlük aralıklarla aracı dezenfekte

- 22 HAZİRAN 2020

VOLKSWAGEN İŞ BİRLİĞİ

ABB, müşterilerinin operasyonlarının yeniden başlayabilmelerini

BB’nin Robotik ve İmalat Otomasyonu bölümü, COVID-19 salgını sırasında haftalarca veya aylarca kullanılmayan üretim hatlarını yeniden başlatmaya yardımcı olmak için özel bir dijital çözüm paketinin yanı sıra sanal ve saha servis desteği girişimleri başlattı.

15

FORD VE

ABB’DEN SİZE ÖZEL DİJİTAL ARAÇLAR A

FORD TASARLAYACAK ÜRETECEK

VOLKSWAGEN

Volkswagen de Ford tarafından mühendisliği yapılan bir city van ve 1 tonluk kargo van üretimi gerçekleştirecek. Ford Ranger platformu kullanılarak bir pikap üretimi de 2022’de başlayacak. MALİYET AZALTACAKLAR Ford ve Volkswagen 2019 yılı ocak ayında otonom sürüş teknolojileri, elektrikli otomobiller ve hafif ticari araç konularında ortaklık yapacakları duyurulmuştu. Her iki üretici bu sayede milyar dolar seviyelerinde maliyet azaltmış olacak.

Generali Sigorta, normalleşmeye rağmen tehlikesi devam eden koronavirüsten korunmak için araç temizliğinde dikkat edilmesi gereken noktaları paylaştı.

edin. • Klimanın açıldığı anda çıkan ilk havayı solumayın, ilk dakikalarda camları açın ve aracı havalandırın. • Aracı mümkün olduğunca emanet olarak başkasına vermeyin. Vermek zorunda olduğunuz durumların ardından aracı mutlaka temizletin, dezenfekte edin. • Aracın dışarıdan emdiği havanın kabin içine gelmeden önce temizlenmesini sağlayan polen filtresini kontrol edin. Uzun süredir kullanımda ise mutlaka değiştirin. • Virüs, bakteri ve mikropların bulunma olasılığının yüksek olduğu klima kanallarının temizliği için araç bakım servisinden yardım alın.


EKONOMİK NOKTA

TEKNOLOJİ /

OTOMOTİV

15

- 22

HAZİRAN 2020

EFSANE GERİ DÖNÜYOR Nokia 108 MP’lik telefon ile geri dönüyor... yeni akıllı telefonu kullanıcılarala buluşturmaya hazırlanıyor. Şirkete yakın kaynaklara göre, HMD Global, Nokia 9.3 PureView, Nokia 7.3 5G ve Nokia 6.3 modellerini görücüye çıkartacak. Bu modellerden en dikkat çekeni konumunda olan 108 megapiksel değerinde kameraya ev sahipliği yapan Nokia 9.3 PureView’ın 2020’nin dördüncü çeyreğinde piyasaya sunulacağı ifade ediliyor.

G

eliştirdiği telefonları ile bir döneme damgasını vuran Nokia 3 yeni akıllı telefon modelini görücüye çıkarmaya hazırlanıyor. Bu modellerden en dikkat çekeni konumunda olan Nokia 9.3 PureView’ın 108 megapiksel ana kameraya sahip olacağı belirtiliyor. Nokia’yı bünyesinde bulunduran HMD Global üç

Söz konusu modelin 120 Hz ekran ve Qualcomm Snapdragon 865 işlemcisiyle gelmesine kesin gözüyle bakılıyor. 108 megapiksel ana kameraya sahip olacağı belirtilen telefon saniyede 30 kare 8K video kaydı da yapabilecek. 5G teknolojisine sahip olan Nokia 9.3 PureView’ın fiyatına dair bir bilgi ise henüz bulunmuyor.

HONDA DÖRT ÜLKEDE ÜRETİMİ DURDURDU Honda Motor Co. küresel otomobil ve motorsiklet üretiminin bir kısmının siber saldırı nedeniyle durduğunu açıkladı.

O

hio’daki ana fabrikanın yanı sıra Türkiye, Hindistan ve Brezilya’daki fabrikalarda üretim durdu. Reuters’ın haberine göre Honda sözcüsü yaptığı açıklamada, şirket sunucularının fidye yazılımından etkilenmiş olabileceğinin düşünüldüğünü söyledi. Pazartesi günü gerçekleştirilen şüpheli saldırı nedeniyle kalite kontrol sistemlerinin zarar görmediğinden emin olmak isteyen Honda’nın bazı fabrikalarındaki üretimi durdurması, şirketin küresel üretimini etkiledi. Şirket sözcüsü, bugün itibarıyla birçok fabrikada üretimin yeniden başladığını; ancak fidye yazılımının üretim sistemlerini kesintiye uğratması nedeniyle Ohio’daki ana fabrikanın yanı sıra Türkiye, Hindistan

ve Brezilya’daki fabrikalarda üretim duruşunun sürdüğünü söyledi.

11


EKONOMİK NOKTA

BİLİŞİM / RÖPORTAJ

15 - 22 HAZİRAN 2020

TÜBİSAD Türkİye’nİn dİjİtalleşme notunu açıkladı Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) tarafından hazırlanan “Türkiye’nin Dijitalleşme Endeksi Raporu”na göre Türkiye’nin dijitalleşme notu 2019’da 5 üzerinden 2,94 iken 2020’de 3,06’ya yükseldi. Türkiye, endeksin tüm bileşenleri itibariyle geçen seneye kıyasla bir iyileşme göstermiş olsa da uluslararası kıyaslamada dijitalleşmede “ortalama” kategorisinde yer aldı. Raporun değerlendirildiği toplantıda Türkiye’nin önüne açılan yeni fırsatlardan yararlanabilmesi için dijital dönüşüm konusunda hızla mesafe alması gerektiğine dikkat çekildi. giden ülkelerle arasında epey mesafe olduğunu görüyoruz. Türkiye’nin bu ortalama performansını biraz da ayrıntıda incelersek, ülke içinde yeni teknolojilerden yararlanma kapasitesinin bölgelere, sektörlere ve firma tiplerine göre büyük farklılıklar gösterdiğini görüyoruz” diye konuştu. “Türkiye’nin ciddi bir teknolojik hamle paketine ihtiyacı var”

TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı K. ERMAN KARACA

B

ilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) Türkiye ekonomisi ve toplumunun dijitalleşme durumunu inceleyen “Türkiye’nin Dijitalleşme Endeksi Raporu”nu bilişim sektörünün temsilcileri ve Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır’ın da katıldığı bir toplantıda kamuoyuyla paylaştı. Özel sektör ve kamu temsilcilerinin görüşleri, iş dünyası mensupları tarafından doldurulan anketler ve 139 ülkeden alınan verilerin analiz edilmesiyle oluşturulan rapor, dönüşüm, ekosistem, yeterlilik, kullanım olmak üzere dört ana bileşen ve 10 farklı boyutta Türkiye’nin Dijital Dönüşüm Endeksi’ni ortaya koyuyor. Türkiye’nin dijital dönüşüm notu Her sene tekrarlanacak olan bu endeks çalışması, Türkiye ekonomisinin ve toplumun dijital dönüşümün hangi noktasında olduğunu, Türkiye’nin dijital dönüşüm performansını, performansı olumsuz etkileyen faktörleri ve performansı yükseltmek için yapılması gerekenleri ortaya koyuyor. Raporda, Türkiye’nin Dijital Dönüşüm Endeksi 2019’da 2,94, 2020’de ise 3,06 olarak hesaplanıyor. 1 ile 5 arasında bir puanlamanın yapıldığı değerlendirmede Türkiye’nin notu “ortalama” olarak tanımlanıyor. 2019’dan 2020’ye bir iyileşmenin olduğuna dikkat çeken TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı K. Erman Karaca, “Bilgi ve İletişim Teknolojileri alanında yaşanan gelişmelerin, ekonomik ve sosyal hayatın tüm alanlarında önemli dönüşümlere yol açtığını hepimiz gözlemliyoruz. Bunun belki de en çarpıcı göstergesi, tüm dünyayla birlikte yaşadığımız COVID-19 salgını süreci oldu. Salgınla mücadelede ve eğitimden ekonomiye hayatın olağan akışının devam ettirilmesinde bilgi ve iletişim teknolojileri çok önemli roller oynadı. Türkiye’nin bilgi ve iletişim teknolojileri açısından durumuna baktığımızda, birçok ülkenin ilerisinde olsa d, en önde

12

Karaca “Ekonomik ve toplumsal hayatın normale dönmesinde en büyük etken teknoloji olacak. Salgın sonrası ekonomik düzen teknolojinin kullanımına eskisinden çok daha bağlı olacak. Salgının ekonomimizde yaratmış olduğu tahribatın telafisinde para ve maliye politikaları kadar teknoloji politikaları da önemli olacak. Bugünlerde Türkiye’nin ciddi bir teknolojik hamle paketi açıklaması ile; • İlk etki olarak, finansal piyasalara çok olumlu bir mesaj verilmiş olacak. Bu yolla yatırımcı güveninin oluşmasında önemli bir hamle yapılmış olacak. • İkinci olarak, böyle bir paket, salgında zor duruma düşmüş olan KOBİ’lerimizin ve esnafımızın yaralarını sarmakta önemli olacak. • Üçüncü olarak, teknoloji hamlesi, ülkemizi salgın sonrasında hızla ayağa kaldıracak; hem ekonomik hem toplumsal hayatın normale dönmesini hızlandıracak. • Dördüncü olarak, dijital donanım ve yazılım altyapısının güçlendirilmesi hem ekonomik hem de sağlık sistemini güçlendirerek, salgının yeniden başlaması gibi istenmeyen durumlar karşısında bünyemizi kuvvetlendirecek. Salgının yol açtığı zararın atlatılmasında bilgi ve iletişim teknolojileri anahtar rolü oynayacağına göre, bu alandaki performans açığımızı en kısa sürede kapatma gayretinde olmamız gerektiği aşikâr. Açıkladığımız bu endeksin, Türkiye’nin dijitalleşme performansına önemli katkıları olmasını diliyorum.” dedi. Toplantının Panel kısmında konuşma yapan TÜBİSAD Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Ali Akarca “Türkiye’de bireylerin günde ortalama üç saatlerini internet ve sosyal medyada geçirdikleri bir ‘bireysel dijital tüketim’ toplumunda yaşıyoruz. Bireyselde de bilgi teknolojilerini cihaz veya sosyal medya kullanımının dışına taşıyarak; iş modellerinde, girişimcilik ekosisteminde dijital teknolojilerin getirdiği yenilikleri hayata geçiren, ekonomide katma değer yaratan, ‘bireysel dijital üreticilere’ geçiş̧ sürecini desteklemeliyiz” dedi. Akarca ayrıca ülke nüfusunun yüzde 66’sının e-Devlet Kapısı’nda sunulan 5 bin 180 hizmeti kullandığına ve 2023 de bu yüzdenin 80’e ulaşmasının hedeflendiğini belirterek “Bu, gelecek üç̧ yıl içinde neredeyse erişkin olan tüm bireylerin dijital hizmetleri kullanacağını gösteriyor. Sosyal güvenlik hizmet dökümünden, dava dosyası, vergi borcu, tapu bilgileri sorgulamaya kadar gündelik hayatımızı kolaylaştıran birçok dijital hizmete e-Devlet’ten ulaşabiliyoruz. Bu da bizlere gösteriyor ki kamu kurumlarımızda birçok başarılı ve dünyaya örnek olacak uygulama hayata geçiyor. Ülkemizin özellikle e-Devlet hizmetlerinde kat ettiği ilerleme ve teknoloji kullanımındaki kabiliyeti dünya standartlarındadır. Ülkemizde kamu kurumlarının dijital dönüşümü takdire değerdir. Özel kurumlar başta olmak üzere dijitalleşmede kamuyu yakalamamız gerekiyor” dedi. Panelde söz alan TÜBİSAD Yönetim Kurulu Üyesi Serdar Urçar da “Türkiye ekonomisi için asıl kritik olan geleneksel ve başarılı şirketlerin dijital dönüşümü başarabilmeleridir. Ana omurga dönüşemezse, dijital bir ekonomi olabilmemiz ve global rekabette hak ettiğimiz noktaya gelebilmemiz olanaksız. Madalyonun öbür yüzünde de startup ekosistemi var. Büyük bir hızla dijital doğanların sayısını artırmalı ve başarılı olma şanslarını artıracak iklimi oluşturmalıyız.

Adım adım başarılı global girişimler doğuracak bir teknoloji ekosistemini oluşturmak, ülke olarak en stratejik hedeflerimizden biri olmalıdır. Son olarak da tüm bu dijital dönüşüm hamlesini bir teknoloji inisiyatifi olarak görme yanlışlığına düşmemeliyiz. Bu stratejik dönüşümün odağında insan var. Dijital okuryazarlık ve yetkinlik artışı, en önemli hedeflerimizden biri olmalı, eğitim ve öğretim politikalarımızı buna göre güncellemeliyiz” dedi. Raporu hazırlayan ve sunan Namık Kemal Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ümit İzmen salgın sonrası dünyada Türkiye’nin önüne açılan yeni fırsatlardan yararlanabilmesi için dijital dönüşüm konusunda hızla mesafe alması gerektiğine dikkat çekti. İzmen, Türkiye’nin Dijital Dönüşümü için raporda öne çıkan kısıtlar ve çözüm önerileri hakkında aşağıdaki açıklamalarda bulundu: Bilgi ve İletişim Teknolojilerine Yönelik Vizyon İhtiyacı: Firmaların %48’i, hem kamuda hem de özel sektördeki vizyon eksikliğini en önemli 5 kısıttan biri olarak görmektedir. Devletin bu konuda farkındalığın olması yeterli değil. Tüm toplum olarak bu sürece hazır olmak gerekiyor. Öneriler: • Dijital dönüşümün gerekliliğinin en üst düzeyde sahiplenilmesi ve dijitalleşme politikalarının sadece kamu değil tüm ülke için tasarlanması • Düzenlemelerin uluslararası standartlara uyumlu olması • Düzenlemelerin sektörel farklılıklar dikkate alınarak oluşturulması • Kamu kurum ve kuruluşlarının projelerinde bir bütünlük içerisinde hareket etmesi • İnternete erişim konusunda mümkün olduğunca özgürlükçü bir yaklaşım benimsenmesi Girişimci Ekosisteminin Geliştirilmesi: Sektörün %33’ü girişimci ekosistemin gelişkin olmayışını dijitalleşmenin önündeki önemli kısıtlardan biri olarak görmektedir. Öneriler: • Rekabet ortamının, özellikle kamu alımlarında, iyileştirilmesi • Firmaların kurumsallaşmalarının desteklenmesi • Teşvik sisteminin aktif olarak kullanılması ve vergi indirimi ve muafiyeti ile sektörün desteklenmesi • Teknoloji ve Ar-Ge desteklerinin tasarımında odaklanmış bir Ar-Ge politikası izlenmesi • Yüksek teknolojili ürün ve hizmet geliştirme konusunda başarı olasılıkları yüksek projelerin desteklenmesi • Düzenlemelerde ve vergi oranlarında uluslararası eğilimlerin dikkate alınması Altyapının İyileştirilmesi: Fiber altyapının gelişmesi tüm ekonomiyi dönüştürecektir Öneriler: • Devletin ortak altyapı konusunda kolaylaştırıcı ve hızlandırıcı bir rol oynaması • Farklı bakanlıklara bağlı kamu kurumlarının altyapı imkanlarının optimize edilmesi • Veri saklama ve işleme maliyetlerinin düşürülmesi için firmaların platformlar aracılığıyla hareket etmesinin sağlanması • Altyapının geliştirilebilmesi için rekabet ortamının iyileştirmesi Nitelikli İşgücü Kaynağının Geliştirilmesi: Firmaların %73’ü nitelikli işgücü eksikliğini en önemli beş kısıttan biri olarak görmektedir .


EKONOMİK NOKTA

BİLİŞİM / SAĞLIK

Öneriler: • Dijital okuryazarlığı artırmaya yönelik çalışmaların yapılması • Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın dijital yetkinliklerin geliştirilmesi, üniversite-sanayi işbirliği, Ar-Ge ve TÜBİTAK destekleri çerçevesinde yürüttüğü faaliyetler önem kazanmaktadır • Eğitim ve insan kaynağı iyileştirmelerinin sadece Türkiye’nin değil bölgenin de ihtiyaçları göz önünde bulundurularak yapılması • Lise ve üniversitelerde müfredatın sektörün ihtiyaçları dikkate alınarak değiştirilmesi, güncellenmesi ve yeni programların açılması • BİT alanında kadın istihdamının teşvik edilmesi • Dijital yetkinlikleri yüksek kişilerin ülkede kalmasını sağlayacak ve yurtdışından insan kaynağını çekecek ücret ve göç politikalarının geliştirilmesi Ekonomik ve Toplumsal Dönüşümün Sağlanması: Son yıllarda yaşanan ekonomik zorluklar, özellikle TL’nin değerindeki düşüş teknoloji yatırımları üzerinde olumsuz etki yaratmıştır. Salgının firmalar üzerinde yarattığı finansman baskısı, teknoloji yatırımlarının istense de ertelenmesine neden olabilecektir. Öneriler: • Farklı sektörlerin ihtiyaçları ve öncelikleri farklı olsa da öncelikli olarak makro çerçevenin iyileşmesi ve rekabet ortamının sağlanması • Yerli tedarikçileri güçlendirmek ve dijital dönüşümü hızla yapmak seçenekleri arasında her iki alanda da eş zamanlı hareket etme ihtiyacı • Veri ölçeğinin büyütülmesi ve ağ etkisinden yararlanmak için şirketleri bir araya getiren modellerin geliştirilmesi • Dijital dönüşüm ile tüketim kalıpları, alışkanlıkları ve biçimleri değişmektedir. Dijital ürünlere talep için dijital okur yazarlığın yaygınlaştırılması • Tüm toplumu kucaklayacak kapsamlı bir eğitim ve farkındalık seferberliği başlatılması • Bu seferberlikte Sivil Toplum Örgütlerine de önemli görevler düşmektedir. KOBi’lerde Dijital Dönüşüm Süreçlerinin Desteklenmesi: Dijital dönüşümün olumlu etkileri kadar tahripkâr etkilerinin de en yoğun hissedileceği kesim KOBİ’lerdir. • Dijital dönüşümün gereklilikleri ve süreçleri konusunda KOBİ’lerin bilgilendirilmesi • Geleneksel iş yapış biçimlerinin değiştirilmesi için KOBİ’lere dijitalleşme için destek verilmesi • KOBİ’lerin ölçek ekonomisinden yararlanabilmesi için KOBİ’leri bir araya getirecek iş modellerinin geliştirilmesi ve teşvik edilmesi

15 - 22 HAZİRAN 2020

DÜNYA GIDA GÜVENLİĞİ GÜNÜ “GIDA MÜHENDİSİ HALKIN SAĞLIK GÜVENCESİDİR” B M Genel Kurulu tarafından Aralık 2018`de alınan kararla, 2019 yılından itibaren her yıl 7 Haziran`ın Dünya Gıda Güvenliği Günü olarak kutlanması kararlaştırılmıştır. BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Dünya genelinde gıda güvenliğini artırma çabalarına öncülük etmektedir. Sağlığı tehdit eden gıdalardaki bulaşı çiftlikten sofraya kadar tüm süreçlerde oluşabileceğinden, gıda güvenliğinin sağlanması konusunda gıdayı üreten, işleyen, taşıyan, depolayan, satan ve tüketen herkesin ortak sorumluluğu olduğu vurgusu yapılmaktadır. Gıda güvencesi, bütün insanların her zaman aktif ve sağlıklı bir yaşam için gerekli olan besin ihtiyaçlarını ve gıda önceliklerini karşılayabilmek amacıyla yeterli, sağlıklı, güvenilir ve besleyici gıdaya fiziksel ve ekonomik bakımdan sürekli erişebilmeleri durumudur. Gıda güvencesinin dört boyutu bulunmaktadır ve gıda güvencesinin sağlanması için bu dört boyutun aynı anda gerçekleşmesi gerekmektedir. Bunlar, gıdanın bulunabilirliği, gıdaya ulaşılabilirlik, gıdanın kalitesi ve güvenliğidir. Gıda güvencesi kavramı sıklıkla gıda güvenliği kavramı ile karıştırılmaktadır. Gıda güvencesi aynı zamanda bir “hak” olup; herkesin yeterli, güvenli ve sağlıklı gıdaya kolayca ve sürdürülebilir bir şekilde ulaşma hakkı olarak tanımlanabilir. Gıda Hakkı; dini, dili, rengi, cinsiyeti ve milliyeti ne olursa olsun her insanın en temel hakkıdır. Bu birincil hakkın, sağlık hakkı ile birlikte işler hale gelebilmesi için gıdaya erişmenin yanında var olan gıdanın da, insan sağlığına tehdit oluşturmayacak şekilde korunması gerekmektedir. Kamu sağlığının korunabilmesi adına gıda güvenliğinin sağlanması zorunluluktur. Gıda güvenliği erişilen gıdanın fiziksel, kimyasal ve biyolojik her türlü zararlanmalardan uzak, sağlıklı ve vücuda yarayışlı olma halini ifade etmektedir. Yaratılan farkındalıklarla Dünyada gıda güvenliği, gıda güvencesinin ötesinde konuşulmaya ve tartışılmaya başlanmıştır. Dünya üzerinde kimi kaynaklara göre 400.000, kimi kaynaklara göre ise 600.000 kişi her yıl gıda kaynaklı hastalıklardan yaşamını yitirmektedir. Bu da, gıda güvenliğinin yaşamımızın ne kadar değerli bir parçasını oluşturduğunu daha iyi anlamamıza neden olacaktır. Gıdaların dayanma sürelerini uzatmak için tarihsel süreçte binlerce yıl sonra gelinen nokta aslında özünden hiç de kopmuş değildir. Kurutma, tuzlama, salamuraya yatırma, çeşitli bitki ve baharatlarla daha uzun süre dayanmasını sağlama, fermente etme, yağın içinde hava ile temasını keserek uzun süre koruyabilme, tütsüleme-dumanlama, haşlayarak, pişirerek ısıl işleme tabi tutma, bir gıdayı konserve ederek uzun süreli tüketime sunma ve benzerleri. Yıllar sonra bunların endüstri 4.0 adı altında bilimsel teknolojik uygulamalarla yapılır hale gelmesi bir mühendislik başarısıdır. Gıdada hammadde sınırlı iken, sınırlı hammaddeden daha verimli ve verimi yüksek ürün elde etmek endüstri 4,0 ile mümkün olabilecektir. Elleçleme, seçme ve ayıklama dahil olmak üzere sıyırma, soyma, yüzme, kesme ve parçalama yöntemlerinde yeni teknikler sayesinde daha az fire ile çalışılacaktır. İnsanlık olarak erişmekte zorlandığımız gıda ile ulaşılan gıdanın insan sağlığına yararlı olma halini tarif eden gıda güvenliğinin sağlanmasında anahtar endüstri 4,0 olacaktır.

Endüstri 4.0 bütün bu üretim süreçlerinin yanı sıra insan sağlığına yönelik, bulaşıcı hastalıklarla mücadelede ve gıdanın güvenlğini sağlayacak hijyen uygulamalarında da görülmektedir. Güncel olarak önemli bir sorun, Covid 19 salgın sürecinde gıda ihracatındaki kısıtlamalardan dolayı tedarik zincirinin bozulması nedeniyle, başta en yoksul ve kırılgan ülkeler olmak üzere tarımda dışa bağımlı hale gelmiş ülkelerde gıda güvensizliği tehdidiyle karşı karşıya kalınmasıdır. Bundan sonraki süreçte salgının, gıda güvenliği ile beslenme dahil olmak üzere daha pek çok derin sosyal ve ekonomik sonuçlara neden olacağı unutulmamalıdır. Bu salgınla dünyadaki gıda sistemleri olumsuz yönde etkilenecektir. Umarız gelinen bu noktada, dışa bağımlı olmayan sürdürülebilir tarım ve gıda üretiminin, ülkelerin gıda egemenliğinin önemi bir kez daha anlaşılmıştır. Unutulmamalıdır ki, dünya üzerinde üretilen tarım ve gıda ürünleri 7,5 Milyarı geçen dünya nüfusunu beslemeye yetecek miktardadır. Eğer dünyada açlık varsa bu yetersiz tarım hayvancılık ürünleri ve gıda arzından değil, adil olmayan gelir ve gıda dağılımından kaynaklanmaktadır. Gıda güvencesinin sağlanamadığı bir dünyada, savaşların sona erip barışın sağlanması ve demokratik bir düzen içinde yaşayabilmek hayal olacaktır. İnsanlık için kâbus olan bu yokluğu ve yoksulluğu yenmek için sorumluluk almak hepimizin ortak toplumsal görevidir. Başta ana akım medya olmak üzere görsel ve işitsel medyanın yanı sıra son yıllarda yaşamımızın bir parçası haline gelen sosyal medya aracılığıyla gıda ile ilgili spekülatif, doğrudan uzak, yanıltıcı haberlerle, isminin başında bir sürü akademik unvan olduğu halde insanları yanlış bilgilendirip yönlendiren medyatik figürlerin neye hizmet ettiğini anlayabilmek pek mümkün olmamaktadır. İnsanları gıda bilimine uygun üretimden, hijyen ve sanitasyondan uzak ürünlerin tüketilmesine davet etmek, bu ülke insanının sağlığını tehlikeye atmaktan başka bir şey değildir. Bu ve benzeri olaylarla mücadele etmek hepimizin görevidir. Herkes için güvenli ve besleyici gıda sağlamanın hükümetlerin asli görevi olduğu ilkesinden yola çıkarak; üreticilerin iyi tarım uygulamaları ve iyi üretim uygulamaları yapabilmeleri için gerekli eğitimler verilerek yaşama geçirilmesi konusunda takipçi olunmalı, denetimler yapılmalıdır. Gerek resmi kontrollerde gerekse sektörde çalışan Gıda Mühendisleri`nin gıda güvenliğinin vazgeçilmez bir parçası olduğu göz ardı edilmemeli, istihdam koşulları yeterince sağlanmalıdır. Üretim sonrası nakliye ve depolama uluslararası standartlara uygun yapılmalı, tüketicilerin gıda okuryazarlığının geliştirilmesi için, okul öncesi eğitim başta olmak üzere ilk ve orta öğretim müfredatına gıda güvenliğiyle ilgili dersler konulmalı, kamu spotları gibi yayınlar ile halk bilgilendirilmelidir. Gıda ile ilgili başta resmi otorite Tarım ve Orman Bakanlığı olmak üzere kamunun ilgili diğer kurum ve kuruluşları ile meslek örgütleri, üniversiteler, sektör temsilcileri, üretici birlik ve sivil toplum kuruluşlarıyla gıda güvenliğinin sağlanması için bir araya gelinmelidir. Bütün bu yukarıda ifade edilenler doğrultusunda TMMOB Gıda Mühendisleri Odası olarak “Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşu” kimliğimizden kaynaklı üzerimize düşen toplumsal sorumluluğu yerine getirmeye hazır olduğumuzu kamuoyuna saygıyla duyururuz. TMMOB GIDA MÜHENDİSLERİ ODASI YÖNETİM KURULU

13


EKONOMİK NOKTA

OTOMOTİV / ÜRÜN

15 - 22

HAZİRAN 2020

PıRELLı’NİN AKILLI LASTİĞİ “YENİ CINTURATO P7” TANITILDI YENİ CINTURATO P7, PREMİUM OTOMOBİL ÜRETİCİLERİYLE BİRLİKTE YÜRÜTÜLEN ORTAK GELİŞTİRME PROGRAMI SAYESİNDE DAHA FAZLA GÜVENLİK, VERİMLİLİK VE KONFOR SUNUYOR.

M

ilano – Lastik devi Pirelli’nin yüksek performanslı yaz lastiği yeni Cinturato P7, artırılmış güvenlik, verimlilik ve sürdürülebilirlik özellikleriyle öne çıkıyor. Pirelli’nin yetmiş yıllık geçmişe sahip Cinturato geleneğini ileriye taşıyan yeni lastik, önceki nesil P7’nin sürekli geliştirilmesinden edinilen tecrübelerden de yararlanıyor. Pirelli, yaz mevsimine girmeye hazırlandığımız bu günlerde yeni lastiği tüm Avrupa ve Asya pazarlarında satışa sunduğunu duyurdu. YENİ CINTURATO P7’NİN ÖNCELİĞİ “GÜVENLİK” Pirelli’nin Nisan sonu ile Mayıs başı arasında 18 inç ve üstü ebatlarda lastik kullanan sürücüler arasında yaptığı bir araştırmanın sonuçları, özellikle sosyal mesafe önlemlerinin uygulamada olacağı gelecek dönemde araç kullanımının artacağı yönünde bir trendi ortaya koydu. Çin’deki katılımcıların %68′i otomobillerini daha çok kullanacaklarını söylerken bu oran İtalya’da %31, Almanya’da ise %20 oldu. Ankete katılanların %50′den fazlası otomobillerinde optimum güvenliği sağlamak için yıl sonundan önce lastik değiştirmek istediklerini ifade etti. Katılımcıların tercihlerini belirleyen kriterlerde lastik güvenliğine ve kalitesine daha çok dikkat edildiği görüldü: güvenlik özelliklerine öncelik veren katılımcıların oranı Almanya’da %59, İtalya’da %78 ve Çin’de % 86 seviyelerine yükseldi.

iyileştirirken yeni lastik yoldaki engebelerin sarsıntısını azaltıyor. Toplam lastik ömrünün yüzde altı uzaması, lastiklerin değiştirilme sıklığının azalması anlamına geliyor. Dönme direnci ortalama olarak bir sınıf düşerken (eksi %12) yakıt tüketiminin % 4 (WLTP ölçümüyle) iyileşmesini ve CO₂ emisyonlarının azalmasını sağlıyor. SICAKLIĞA VE YOL ŞARTLARINA UYUM SAĞLAYAN YENİ ‘AKILLI HAMUR’ Yeni nesil Cinturato P7 ile sunulan inovasyonların başında her lastiğin temel unsurlarından biri olan ve yolla temas eden sırt deseni geliyor. Yeni Cinturato P7 için özel olarak yaratılan sırt deseni, tutuşu artırmaya ve lastiğin polimerlerinin işlevini geliştirmeye yardımcı olan spesifik silikon reçineleriyle zenginleştirildi. Silikonla etkileşimi geliştirmek için kimyasal olarak modifiye edilmiş sentetik elastik bir malzeme olan bu polimerler, lastiğin kullanım anındaki sıcaklığına göre değişebiliyor. Bu durum, yeni hamurun silikon parçacıklarının daha iyi dağılması ve aralarında daha etkin etkileşim olması sayesinde bir tür ‘mekanik zekâdan’ yararlanmak anlamına geliyor. Böylece, lastiğin özellikleri sürüş ve sıcaklık koşullarına göre değişerek sürücüye son derece geniş, optimal bir çalışma aralığı veriyor.

PREMIUM OTOMOBİL ÜRETİCİLERİNİN İŞ BİRLİĞİ İLE GELİŞTİRİLDİ Cinturato P7, 2009 yılında lanse edilen ve homologasyonda lider haline gelen önceki nesilden itibaren Pirelli ile dünyanın premium otomobil üreticilerinin yakın iş birlikleri sayesinde sürekli güncellendi ve geliştirildi. Pirelli Cinturato P7’nin en yeni nesli, bugünün modern sürücüleri için en öncelikli özellikler arasında yer alan güvenlik ve verimliliği vurguluyor. Yoğun bir araştırma ve geliştirme programı yürüten Pirelli mühendisleri, lastiklerle ilişkilendirilen bazı tipik zorlukları aşabilecek yüksek teknolojili bir ürün geliştirdiler. Cinturato P7 için yaratılan yeni teknolojiler, ıslak zeminde ve düşük dönme direncinde performans gibi birbiriyle çelişen koşullar arasında uzlaşma sağlayabiliyor; böylece dünyanın her yanındaki sürücüleri ve otomobil üreticilerini tatmin edecek yeni teknolojik standarda ulaşılıyor. Yeni nesil Cinturato’nun teknik inovasyonlarından biri olan yeni akıllı hamuru, ortam sıcaklığına göre değişebilen bir tür ‘mekanik zekâ’ içeriyor; başka bir deyişle, hamur adeta ikisi bir arada bir yapıya sahip oluyor. HER ŞEYDEN ÖNCE GÜVENLİK AMA KONFOR VE ÇEVREYE SAYGI DA ÖNEMLİ Yeni Pirelli Cinturato P7′nin temel özelliğini güvenlik oluşturuyor. Pirelli’nin premium otomobillere yönelik yeni lastiği, önceki versiyonun kuru zemindeki performansını iyileştirmenin yanı sıra ıslak zeminde kullanımı, suda kızaklamayı ve özellikle frenlemeyi ciddi ölçüde geliştiriyor; böylece 100 km/s hızdan tam durma noktasına gelme mesafesi dört metre kısalıyor. Pirelli mühendislerinin geliştirdiği inovasyonlar, akustik konforu (yoldan gelen gürültünün azaltılması sayesinde) ve sürüş keyfini

14

daha iyi performans sağlıyor. Yeni Cinturato’nun dünyanın lider otomobil üreticileriyle iş birliği içinde sanal lastik modellerinden yararlanılarak geliştirilmesi, lastiklerin mevcut sürücü destek sistemleriyle çalışacak şekilde optimal düzeyde ayarlanabilmesini de sağladı. Buna iyi bir örnek olarak şerit kontrol sistemleri gösterilebilir. Bu sistemler, ‘bilinmeyen’ bir lastikle eşleştirildiğinde söz konusu lastiğin spesifik dinamiklerini tanımadıkları için sürekli düzeltmeler yapılabilmesine imkan sağlıyor. Araca, üreticisine özgü işaretler taşıyan yeni Cinturato P7 takıldığında aracın şerit koruma sistemi, lastiği ‘ezbere’ bildiği için sürekli düzeltme yapmak ihtiyacını ortadan kaldırıyor. YENİ İÇERİKLER SAYESİNDE DAHA FAZLA TUTUŞ, DAHA AZ AŞINMA Yeni Pirelli Cinturato P7 için yaratılan içerikler, daha fazla mekanik direnç sağlamanın yanı sıra çeşitli sürüş durumlarında daha iyi yol tutuşunu da garanti ediyor. Daha çok ‘kilometre’ yapabilen bu hamurda aşınmanın azaltılması, tam set lastikle daha uzun mesafenin alınabilmesi ve sürücülerin ekonomik açıdan tasarruf edebilmesi anlamına geliyor. Hamurda yüksek moleküler ağırlığa sahip, başka bir deyişle çok uzun kimyasal element zincirleri içeren polimerlerin kullanılması sayesinde lastiğe aşınmaya karşı daha yüksek direnç ve artırılmış dayanıklılık gibi mekanik özellikler kazandırılıyor. Sırt hamurunun lastikle bir bütün olarak tasarlanması sayesinde lastiğin yoldaki ayak izini optimize eden, sürüş sırasında oluşan sıcaklığı düşüren ve tutuşu artırırken aşınmanın azaltılmasına katkıda bulunan optimal dengeli bir lastik sırtı elde edildi. DAHA HAFİF VE VERİMLİ YAPISIYLA DAHA DÜŞÜK YAKIT TÜKETİMİ VE DAHA AZ ÇEVRESEL ETKİ

SANAL GERÇEKLİKTEN DOĞAN SIRT DESENİ Yeni Cinturato P7′nin sırt desenini oluşturan her parça, özel olarak suyu en verimli şekilde tahliye edecek şekilde tasarlandı. Yanlamasına ve boylamasına oluklu desen, hem ıslak hem de kuru zeminde mümkün olan en kısa duruş mesafesini elde etmek için tasarlanan özel omuz bloklarına kadar çeşitli spesifik işlevlere sahip bulunuyor. Bunların ötesinde, bu blokların gerçek tasarımı ve sertlik dağılımı da yeni Cinturato’nun viraj alırken mümkün olan en büyük temas alanına sahip olmasını sağlıyor ve her koşulda güvenli ve isabetli bir sürüş deneyimi (ve dolayısıyla konfor) sunuyor. Bilgisayarda sanal gerçeklik ortamında hayata geçirilen ve ardından fiziksel olarak test edilen lastiğin tasarım süreci, hem sürüş keyfini hem akustik konforu optimize ediyor. ELEKTRONİKLE DİYALOG SAYESİNDE DAHA KISA FREN MESAFESİ Pirelli mühendislerinin üzerinde çalıştığı bir diğer özellik, mevcut elektronik sürücü destek sistemleriyle ‘konuşma’ kabiliyeti oldu. Örneğin ABS açısından, aynı otomobil büyüklüğü ve lastik ebadı olduğu varsayılarak, otomobilin elektronik sistemleriyle sinerji yaratmak için optimize edilen sırt deseni, daha kısa mesafede durabilmeyi mümkün kılıyor. Fren testleri, 100 km/s hızda frene basıldığında yeni Cinturato P7′nin ortalama dört metrelik mesafede durabildiğini ortaya koyuyor ve önceki nesle kıyasla kuru zeminde +1,3%, ıslak zeminde +6,7%

Hamurun mekanik direncinin artırılmasıyla birlikte sırt için gerek duyulan malzeme miktarı azalırken (ve lastiğin toplam ömrü maksimuma çıkarılırken) kullanılan her malzemenin kapsamlı bir şekilde incelenmesinin ardından lastiğin toplam ağırlığı da düşürüldü. Daha az malzeme; ağırlığın azaltılması, dönme direncinin düşürülmesi ve kaynakların daha bilinçli kullanılması anlamına geliyor. Bunların tümü yakıt tüketiminin düşmesini, dolayısıyla sürücülerin ekonomik olarak tasarruf etmesini ve çevresel etkinin azalmasını sağlıyor. Pirelli mühendisleri ayrıca yeni Cinturato P7′nin yapısından ödün vermeden takviye edici içerikler üzerinde de çalıştı. Tutuşa son derece dirençli kordların seçilmesi ve daha optimal sayıda kullanılması ise lastiğin ağırlığının azaltılmasına katkı sağladı. Otomobil üreticilerinin başlıca taleplerinden biri olan toplam ağırlığın düşürülmesi, dünya çapında giderek sıkılaşan emisyon hedeflerine ulaşmaya da yardımcı oluyor.

PIRELLI’NİN HER MÜŞTERİYE YARDIMCI OLAN ELECT, RUN FLAT VE SEAL INSIDE TEKNOLOJİLERİ Pirelli’nin en iyi tanınan teknolojileriyle hayat bulan yeni Cinturato P7, lastiklerin homologasyon aldığı tüm farklı yeni otomobil modelleri için ya da özel beklentileri olan sürücülerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere adapte edilmiş bulunuyor. Bunlardan biri olan Pirelli Elect serisi, elektrikli veya şarj edilebilir hibrit otomobiller için özelleştirilmiş bir teknolojiler paketi olarak bir süre önce lanse edildi. Pirelli Elect serisi, elektrikli motorların güçlü performans özelliklerine uyacak şekilde anlık kavrama, batarya menzilini maksimuma çıkarmak için daha düşük dönme direnci ve elektrikli kullanımın sessizliğinden ve konforundan yararlanmak için daha düşük gürültü düzeyi gibi özellikleriyle öne çıkıyor. Yeni Cinturato P7, lastik patlasa bile yola devam etmeyi sağlayan Run Flat ve Seal Inside teknolojilerini de içerebiliyor. Run Flat, aracın ağırlığını desteklemek için takviye edilmiş yan duvarlardan yararlanırken Seal Inside, dört milimetreye kadar genişlikteki delikleri anında tıkayabilen özel bir köpük salgılıyor.

CINTURATO P7: PREMIUM OTOMOBİL ÜRETİCİLERİNİN EN SIK TERCİH ETTİĞİ, SINIFININ LİDERİ LASTİK

Yeni Cinturato P7’yi geliştirme çalışmaları yaklaşık üç yıl önce başladı. Satış sonrası versiyonlardan önce yakın gelecekte yola çıkacak otomobiller için üreticiler tarafından homologasyonu alınan orijinal ekipman lastikler yaratıldı. Yeni P7’nin şimdiden 70’den fazla homologasyonu bulunuyor ve bu sayının 2020 sonu itibarıyla 100’ü aşacağı öngörülüyor. Bu spesifik homologasyonlardan her biri, ilgili otomobil üreticisinin de eş zamanlı olarak katıldığı özel bir araştırma ve geliştirme programı gerektiriyor. Özellikle 17 inç ve üstü jantlara sahip otomobiller için ‘işaretli’ lastikler içeren Cinturato P7 serisi, önceki versiyonun aldığı 100’den fazla homologasyonla birlikte 23 yeni homologasyona sahip Pirelli Cinturato P7, böylece premium otomobil üreticilerinin en sık tercih ettiği lastik olarak sınıfın lideri olduğunu kanıtlıyor.


EKONOMİK NOKTA

ENDÜSTRİ / RÖPORTAJ

15 - 22 HAZİRAN 2020

MAKİNE İHRACATI’NDA GERİLEME Makine İhracatçıları Birliği, yılın ilk 5

Pandeminin küresel makine dış ticareti

Bu dönemde hiç sipariş alamadığımız

ayındaki toplam makine ihracatının 6,2

üzerindeki olumsuz etkisinin Ağustos

için birçok imalatçı firmamızın üretimi

milyar dolar olduğunu açıkladı. İlk 5 aydaki

sonunda zirve yapmasının beklenildiğini

2-3 ay içinde durma noktasına gelebilir.

makine ihracatı, pandemi nedeniyle

vurgulayan Makine İhracatçıları Birliği

Fakat hâlâ fırsatlar var. Şu anda işlerini

geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde

Başkanı Kutlu Karavelioğlu, “Sektörümüz,

Çin’e kaptırmak istemeyen bazı Avrupa

18,5 geriledi. 2019’un Nisan ve Mayıs

ekonomik krizleri diğer sektörlere göre

firmaları, yeniden faaliyete geçmeleri

aylarında toplam 3,3 milyar dolar ihracat

3 ila 6 ay arası bir farkla geriden takip

zaman alacağından ellerindeki siparişleri

yapan sektör, uluslararası ticaretin tüm

ediyor. Salgın döneminde ancak elimizdeki

bizimle paylaşma arayışı içinde. Korumacı

dünyada durduğu son iki ayda 1,9 milyar

siparişleri tamamladık.

politikalarla katı defans yapılırsa, yurtiçi

dolar ihracat gerçekleştirdi.

siparişlerin katkısıyla istihdam gücümüzü kaybetmeyiz.” dedi. Küresel üretimin coğrafi dağılımı değişiyor, doğru adımlarla yeniden hız kazanabiliriz. Korumacı politikalarla katı defans yapılırsa, yurtiçi siparişlerin de katkısıyla istihdam gücümüzü kaybetmeyiz.” “Katma değeri yüksek nihai ürünlerin gözetilmesi yerinde karar” Pandemi öncesinde başlayan teknoloji savaşlarında korumacı politikalar ve yerlileşme stratejileriyle önemli bir eşiğe gelindiğinin altını çizen Karavelioğlu şunları ifade etti:

M

akine sektörünün ihracatı, son iki ayda (Nisan-Mayıs) bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 40’tan fazla daralırken, ilk 5 ayda bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 18,5 geriledi. Yılın ilk 5 ayında toplam ihracat 6,2 milyar dolar oldu. Sektörün en büyük pazarlarından Almanya ve İtalya’ya ihracatı Mayıs ayında yüzde 45 düşerken, ABD’ye ihracattaki gerileme Mayıs ayında yüzde 63’ü buldu. Makine üretiminin ana merkezleri olan Çin, AB ve ABD’deki makine imalatının salgın nedeniyle felce uğradığını ve Batı’nın, üretim ve tedarikte Çin’e bağımlı olmanın ağır sonuçlarıyla yüz yüze geldiğini vurgulayan Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu şunları söyledi: “Küreselleşme anlayışıyla Çin’e tanınan imtiyazlar dünyanın aleyhine oldu fakat üretimin dağılımında oluşan büyük dengesizlik bu dönemin sonunu getirdi. Çin-ABD gerginliğinin, Trump tekrar seçilemezse dahi kalıcı hale geldiği düşünülüyor; çünkü Çin her yıl 400 yıl milyar dolar makine ihraç ediyor ve dünya makinelerinin üçte birini üreten bu ülkenin ikamesi herkes için öncelikli mesele haline geliyor. Salgın sürecinde dünya mal ticareti miktar bazında yüzde 20’ye yakın düştü, sene sonuna kadar düşüş daha da artabilir. Bu süreçte en belirleyici faktör teknoloji olacak, ticari sınırları en kolay o geçecek. Türkiye’nin ekonomik büyüme performansına da yüksek teknolojili ürün ihracatından aldığımız pay yön verecek.”

“Teknoloji üreten firmaları güçlendirmek için korumacılığın hacmi giderek genişliyor. Üretim “Sektörümüz ve makinelerimiz sınai ve ticari teknolojilerini ilave gümrük vergileri ve tarife dışı işbirlikleri için optimum konfigürasyonda” engellerle korumak ticaretin yeni normali geline geliyor. Ülkemizde de ilave gümrük vergileri ile başta Yıla iyi başladıklarını ancak toplam ihracatın yüzde makineler olmak üzere katma değeri yüksek nihai 40’ının gerçekleştiği beş büyük pazarın birden ürünlerin gözetilmesi yerinde bir karar olmuştur. karantina altına alınması nedeniyle frene basmak Bağımlı olduğumuz aramalı ve komponentlerde zorunda kaldıklarını belirten Karavelioğlu şöyle hassas davranıldığını gözlüyoruz. Yatırımların konuştu: küresel olarak daraldığı bu dönemde Uzak Doğu’nun dampingli mallarına karşı hızlı tedbirler alınmalı; “Son iki yıldır cirolarımızda ihracat çok belirleyici. firmalarımızı haksız rekabete karşı korumak alan Ancak küresel ticaret duraklayınca kapasite kullanım daha da genişletilmeli, vergi oranları bize Doğu’da oranımız yüzde 51’e kadar geriledi. Sektörümüz, uygulanan oranlara eşitlenmelidir. Biz bütün dünyaya ekonomik krizleri diğer sektörlere göre 3 ila 6 ay makine üretirken kendi sanayicimizin makine arası bir farkla geriden takip ediyor. ithalatında ısrarcı olması, ülkemizin kaynaklarını yabancı ülkelerin teknoloji geliştirmesine seferber Salgın döneminde ancak elimizdeki siparişleri ettiğimiz anlamına gelir.” tamamladık. Bu dönemde hiç sipariş alamadığımız için birçok imalatçı firmamızın üretimi 2-3 ay içinde Tüm dünyanın içine kapandığı ve Türkiye’de de durma noktasına gelebilir. Fakat hâlâ fırsatlar var. yerlileşme yönünde kararlı adımların atıldığı bu ABD sanayii için Meksika ne kadar önemliyse, Avrupa dönemde makine ithalatının hız kesmemesini sanayii için de Türkiye’nin aynı önemde olduğunu kaygı verici bulduklarını belirten Karavelioğlu, unutmamalıyız. Avrupa’nın küresel rekabette güçlü “Makine ihracatımız dramatik biçimde azalırken, olabilmek için Türkiye’nin üretim altyapısından makine ithalatımızın ilk çeyrekte yüzde 13,7 yararlanmaya ihtiyacı var. Türkiye makine çeşitliliği artması, hızla tedbir alınmasını gerektiren olağan ve ölçekler, fiyat ve performans, kalite anlayışı dışı bir gelişmeydi. Teşvik mekanizmalarında hâlâ ve sürdürülebilirlik konularında optimum bir düzeltilmeyi bekleyen noktalar var. Teşvik Belgeli konfigürasyon oluşturuyor. Şu anda işlerini Çin’e yatırımların yüzde 70’e yakınının makine ithal etmek kaptırmak istemeyen bazı Avrupa firmaları yeniden için, geri kalanının ise arazi, inşaat ve yerli makineler faaliyete geçmeleri zaman alacağından ellerindeki için olduğunu görüyoruz. Devletin kamu alımları ve siparişleri bizimle paylaşma arayışı içindeler. yapım işlerinde yerli makinelere öncelik vererek, özel sektöre örnek olması gerekiyor” dedi.

15


EKONOMİK NOKTA

GÜNCEL

15 - 22 HAZİRAN 2020

Türkİye-ABD arasındakİ e-tİcaretle 100 mİlyar dolar HEDEF

T

ürkiye ile Amerika Birleşik Devletleri iki ülke arasındaki 100 milyar dolar ihracat hedefine Covid-19 sonrasında popülerliği artan e-ticaret platformlarına yoğunlaşarak ulaşmayı hedefliyor. ABD’nin 5.7 trilyon dolara ulaşan perakende sektöründe e-ticaretin payı 706 milyar dolara ulaştı. 2025 yılında bu rakamın 1.9 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Ege İhracatçı Birlikleri, “Koronavirüs Salgınının Hedef Pazarlarımızdaki Seyri” isimli video konferansların beşincisinde, Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreteri İ.Cumhur İşbırakmaz’ın moderatörlüğünde Amerika Birleşik Devletleri’nde görev yapan Ticaret Müşavirleriyle ihracatçıları buluşturdu.

yon dolara ulaşacak Amerikan perakende sektörü 5.7 trilyon dolarlık büyüklüğe ulaştı. Amerikan perakende sektöründe e-ticaretin payının sürekli artıyor. Amerikan perakende sektörün 2011-16 yılları arasında yüzde 3,3 büyürken, e-ticareti yüzde 13.2 büyüdü. Bugün 706 milyar dolar olan e-ticaretin büyüklüğü 2024-25 yıllarında 1.9 trilyon doları bulacak. Türk ihracatçıları, Amerikan pazarına hacimden dolayı girmekte güçlük yaşadıkları sektörlerde e-ticaret yoluyla girme olanağına kavuşacaklar. Pandemi sonrasında Amerika’da insanların market alışverişi, evde eğlence, ev aletleri, alkollü ürünler, yemek siparişi, tüketici elektroniği, evcil hayvan hizmetleri harcamalarını arttıracakları öngörülüyor.

Türkiye’nin Vaşington Ticaret Baş Müşaviri Mustafa Koca, Vaşington Ticaret Müşaviri Selman Kurt, Chicago Ticaret Ataşesi Uğur Öztürk, New York Ticaret Ataşeleri Ahmet Nalbant ve İskender Balcı Amerika’da Covid-19’un etkileri ile ilgili bilgileri paylaştılar.

ABD pazarında başarılı olmak için firmalarımızın bir iş planıyla hareket etmeleri gerekiyor. Amerikan pazarında; tanıtım, fuarlara katılım, markalaşma, ikili iş görüşmeleri (B2B), araştırma, pazara giriş için bilgi desteği önemli. Covid-19 sürecinde Amerika’ya mal satan firmalarımız daha önce FDA sisteminde kaydı olan firmalarımız.

Koronavirüs salgınından en fazla etkilenen ülkenin Amerika Birleşik Devletleri olduğunu dile getiren Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, ABD’de pandemi tehdidine, işsizlik sorunlarının, artan şiddet olaylarının eklendiği, birçok küresel ve bölgesel gelişmenin yaşandığı günlerden geçtiğini ifade etti.

Firmaların kaydolabildiği veri tabanları var. Ticaretin yüzde 20’si bu veri tabanları üzerinden dönüyor. Firmalarımızın bu veri tabanlarına kaydoldukları sürece mal ithal etmek isteyen firmalar bu veri tabanlarını tarıyor ve uygun firmaları bulup sipariş veriyorlar.

“2019 sonu itibariyle iki ülke arasında 20,7 milyar dolara ulaşan ticaretimizi 100 milyar dolara çıkarma hedefimiz var” diyen Eskinazi, “Demir-Çelik, Meyve Sebze Mamulleri, Zeytin, zeytinyağı, su ürünleri, kuru meyve, ev tekstili, doğal taş ve tütün ürünleri ABD pazarında güçlü olduğumuz ürünler. Ege İhracatçı Birlikleri’nin ABD’ye ihracatında pandemi süreciyle beraber Ocak-Mayıs dönemine baktığımızda yüzde 15’lik bir azalış söz konusu. İlk beş aylık ihracatımız 339 milyon dolar. Pandemiyi arkamızda bırakmaya başladığımız bu süreçte Türkiye ve ABD arasındaki ticari ilişkilerin ortaya çıkacak yeni fırsatlarla, yeni iş birlikleriyle daha da güçleneceğini ümit ediyoruz. Önümüzdeki süreçte ABD pazarında daha etkin olmak isteyen ihracatçılarımızın e-ticarete yoğunlaşmalarını tavsiye ediyoruz” dedi. Ticaret Müşavirlerinden altın öğütler ABD’nin e-ticaret hacmi 2025 yılında 1.9 tril-

16

Sosyal medyada görünür olmak, reklam vermek önemli. Dijital fuarlar öne çıkıyor. Dijital fuarlara katılmak ve dijital fuarlar yapmak gerekiyor. ABD’de işsizlerin sayısı 41 milyona ulaştı Amerika’da işsizlik rakamlarının yüzde 30’a varacağı tahmin ediliyor. Amerikan ekonomisi 2020 yılının ikinci çeyreğinde 1930 krizinden sonra en büyük daralmayı yaşayacak. İşsizlik maaşı başvurusu sayısı 16 Mayıs itibariyle 38,6 milyona ulaştı. Şu anda 41 milyon seviyesinde olduğu konuşuluyor. İşsizlik perakende mağazalarında, turizm şirketlerinde, hizmet sektörlerinde ağırlıklı. Amerika’da Faz1, Faz2, Faz3 ve Faz4 adı verilen ekonomiyi krizden çıkarma paketleri açıklandı. FED, faiz indirim paketleri açıkladı. Büyük şirketlere 500 milyar dolar, KOBİ’lere 350 milyar dolar ayrıldı. Ev, gayrimenkul kredilerinde sıkıntı yaşanmaması için 200 milyar dolar Mortgage kredi programı açıklandı.

Ailelerin corona testlerinin yapılması ve hastanelerde bazı testlerin yapılması için 112 milyar dolarlık bir program paylaşıldı. Faz3 adı verilen 2.2 trilyon dolarlık paket en büyük programdı. Bu programda firmaları kategorilere ayırdılar, doğrudan vatandaşlara yapılan yardımlar oldu. Ailelere de kişi başına 500 dolar, aile başına da 4 bin dolara kadar çekler evlere gönderildi bu süreçte. Ailelere de 250 milyar doların üzerinde destek verildi. Kongrede tekrar 350 milyar dolarlık ilave bir paketin ailelere verilmesi için görüşmeler yapıldı. Göçmenlere, sigortası olmayanlara bir paket düşünülüyor. Amerikalılar tasarruf yapmaya başladı Covid-19 öncesinde Amerika dünyanın en az tasarruf yapan ülkelerinden biriydi. Bir tüketim ekonomisi olan Amerika’da bu süreçte tasarruf oranları arttı. Amerika’da yüzde 3.5-4 olan tasarruf oranları yüzde 13’e geldi. Amerika’da tüketicilerde tüketim eğilimi düşmüş gözüküyor. Amerika’da kişisel harcama rakamlarında 380 milyar dolarlık bir azalma söz konusu. Tüketici harcamalarında isteklilikte azalma görüyoruz. Tahminler 2022 yılına kadar rakamların salgın öncesi seviyelere dönmeyeceği şeklinde. Bu süreçte, Amerika’nın ürün gamında ve tedarik ettiği ülkelerde değişiklikler olabilir. Bunu fırsat olarak görebiliriz. Bunun da Türkiye açısından olumlu etkileri olacak.

Mermer sektörünün ihracatı pandemi sonrasında hızlanacak Amerikan halkı Covid-19 öncesi tüketim alışkanlıklarına 5-6 yılda anca dönebilecek. Ara bir dönem yaşanacak. Türkiye’nin ABD’ye ihracatta güçlü olduğu sektörlerden olan doğal taş sektöründe, Amerika’nın 2.5 milyar dolar ithalatı var. Burada da Brezilya, İtalya, Çin, Hindistan’dan sonra Türkiye’nin payı yüzde 12 ile yaklaşık 314 milyon dolar. Bunun 220 milyon doları mermer üzerine. Türkiye’nin New York ve New Jersey’e 32 milyon dolarlık mermer ihracatı söz konusu. Şu anda ihracat durmuş olsa da ileriye dönük beklenti pozitif. Pandemi sonrasında inşaat sektörünün açılmaya başlamasıyla birlikte bekleyen siparişlerin devam edeceği öngörülüyor. Amerika’da şehirlerde altyapılar eskimiş durumda bunların yenilenmesi sürecinde sektörler için potansiyel olacak. Chicago TTM ihracatçılara yeni fırsatlar sunacak Chicago 679 milyar dolarlık Gayri Safi Milli Hasıla üretiyor. Orta Amerika’nın imalat sanayi, lojistik, kara taşımacılığı, depoculuk, demiryolları açısından gelişmiş bir merkezi. Ticaret Bakanlığı ve TOBB tarafından kurulması planlanan Türk Ticaret Merkezi Chicago’da ihracatçılara ofis, depo, showroom olanakları sunacak.

Covid-19 sürecinde New York’ta bulunan dünyanın en büyük fuar merkezlerinden Javits Center sahra hastanesine dönüştürüldü.

Amerikalılar telefonla ulaşabildikleri, ABD’de ofisi olan firmaları tedarikçi olarak görmek istiyor.

Amerika’nın gıda sektöründe en prestijli fuarı olan, Türkiye Milli Katılım Organizasyonu Ege İhracatçı Birlikleri tarafından gerçekleştirilen Summer Fancy Food Fuarı dahil pek çok fuar yapılamadı.

ABD’de bir ofisle, telefon numarasıyla temsil edilmediğiniz takdirde buraya ihracat yapmanız çok zor. Arada yaz saati uygulamasıyla birlikte 9 saatlik fark var, arada Atlantik var. Burada alıcı kolay ulaşılabilir ve sürdürülebilir bir tedarikçi görmek istiyor. Muhatap görmek istiyor karşısında. İhracatın sürdürülebilirliği çok önemli. Bugün 1000 parça mal alan kişi, yarın 10 bin parça istersem bu konuda yeterli üretimin var mı, lojistiğin var mı diyor Aynı zamanda malın fabrikaya kadar teslim edilmesini istiyor. Burada kurulacak TTM bu anlamda ihracatçılarımıza fırsatlar sunacak.

Amerika’da zeytinyağı tüketimi çok arttı. Akdeniz mutfağında kullanıldığı gibi zeytinyağı kullanılıyor. 2019 yılında 1.3 milyar dolar zeytinyağı ithalatları oldu. Türkiye yüzde 4 pazar payı ile dördüncü büyük tedarikçi konumunda. 2020 yılında Covid-19 sürecinde zeytinyağı ithalatlarında yüzde 11’lik gerileme olurken, Türkiye’den ihracatta yüzde 25 düşüş oldu. Türkiye’ye göre göreceli olarak daha uygun fiyattan ürün temin ettikleri Tunus, Arjantin ve Portekiz’e yöneldiler.

Tüketici sizi online satış platformlarında da görmek istiyor.


EKONOMİK NOKTA

GÜNCEL

15 - 22 HAZİRAN 2020

Kuru kayısının kalİtesİ ve İhraç fİyatı 3 aşamalı planla arttırılacak Celep: “TMO işbirliği kayısıya değer katacak”

T

ürkiye’nin geleneksel ihraç ürünlerinden kuru kayısının son 4 yıldır ortalama ihraç fiyatının 3 bin doların altında kalması sektörü harekete geçirdi. Kuru kayısı sektörü 3 aşamalı planla prestij ürünü Türk kayısısının kalitesini ve ortalama ihraç fiyatını arttırmayı hedefliyor. Üç aşamalı planın ilk etabında; kuru kayısıda kaliteyi ve ihraç fiyatını arttırmak için Malatya’da üretilen kayısılar boylama makinesinden geçirilerek ayrılacak, kuru kayısı tünellerde kerevetler üzerinde kurutulacak. Kuru kayısıda kaliteyi arttırmak için, Kayısı Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, Malatya Tarım ve Orman İl Müdürlüğü yürütücülüğünde, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi ve Turgut Özal Üniversitesi Ziraat Fakültesi işbirliğinde; Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, Güneydoğu Anadolu Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, İstanbul Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği ve Malatya Ticaret Borsası “Kuru Kayısıda Kaliteyi Arttırmak Amaçlı Kayısı Boylama ve Tünelde Kurutma Projesi”ne maddi destek veriyor. Projeyle, kayısıların boylanarak ayrılması, tünellerde kerevetler üzerinde kurutulması amaçlanıyor. Pilot bölgelerde uygulanacak örnek projenin eğitim çalışmalarıyla zamanla tüm bölgede yaygınlaştırılması hedefleniyor. İkinci aşamada; Toprak Mahsulleri Ofisi’nin çekirdeksiz kuru üzüm ve kuru incirde olduğu gibi kuru kayısıda da piyasa yapıcı olarak piyasaya girmesi için Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü Ahmet Güldal’dan randevu talep edilecek. Türk kayısısının kalitesini arttıracak bir diğer gelişme ise; Fırat Kalkınma Ajansı’nın projelendirdiği 12 milyon TL hibe destek verdiği, TOBB-TMO şirketi LİDAŞ’ın 20 milyon lira finanse ettiği 6 bin ton kapasiteli, 30 bin metrekarelik lisanslı deponun inşaatı bitti. Kasa ve raf ihalesi yapılan kuru kayısı lisanslı deposunda kasa ve raflar yerleştirildikten sonra kuru kayısının kaliteli bir şekilde depolanması için hazır hale gelecek. Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, kuru kayısının prestij bir ürün olduğunu, bu yıl 85 bin 275 ton olarak açıklanan kuru kayısı rekoltesinin altın gibi pazarlanması gerektiğini kaydetti.

Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği bünyesindeki Kuru Kayısı Kurulu toplantısında konuşan Birol Celep, “Malatya’nın kayısısı son derece kaliteli ama kuru kayısıda hijyen, kalite ve üretici bilinci önemli, kalite fiyatı belirlemeli, geçmişe göre daha kaliteli üretmeliyiz. Avrupa ve Dünya’ya gün kurusu kayısı ihracatını arttırmalıyız. TMO ile işbirliği kayısıya değer katacak. Kayısıyı 12 dolara da sattık ama son yıllarda 3 dolara satamıyoruz. Stabil bir fiyat politikası olursa Türk kayısısı raflarda aranan ürün olur. Bu aynı zamanda çiftçinin ürününe bakmasını sağlar. Üreticinin kayısıya bakması için ekonomik getirisi olmalı. Bugün Manisa’da üzüm bağlarında çöp yok. Çünkü üretici yıllardır para kazanıyor bağına da bakıyor” diye konuştu. Kuru Kayısı Kurulu Toplantısında, Kayısı Araştırma Enstitüsü Müdürü Abdullah Erdoğan, kayısıda kaliteyi arttıracak boylama ve tünelde kurutma projesinin detaylarını paylaştı. Kayısı kurutmak için model olacak 200 metrelik, 7-8 ton kayısının serilip kurutulabileceği yüksek tünel planladıklarını anlatan Erdoğan, “Boylama makinesiyle kayısılar boylarına ayrıldıktan sonra, kurutma tünel zeminlerinin yarısında file, diğer yarılarında 60 cm x 80 cm ebatlarında kerevetler kullanılarak çalışmalar yapılacak. Kerevetler tekrar tekrar kullanılabilecek ve ilerleyen dönemlerde kerevetlerde kat sistemleri de çalışılacak. Böylece kaliteli ve hızlı kurutma sağlanacak. Hızlı hareket edersek boylama makinesi bu sezona yetişecek. Bu sistem ileride geliştirilebilir. Kırsal Kalkınma Projesine zemin oluşturabilir” şeklinde konuştu. Öz: “Kurutma tünelleri projesini destekliyoruz” Türkiye Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçı Birlikleri Sektör Kurulu Başkanı Osman Öz, Kayısı Araştırma Enstitüsü Müdürü Abdullah Erdoğan’ın gündeme getirdiği “Kayısı Kurutma Tünel Projesi”ne kuru meyve ihracatçı birliklerinin ihracatları oranında destek vereceklerini kaydetti. “Kuru kayısı üretiminde kaliteyi arttıracak çözümü çabuk bulmamız gerekiyor” diyen Öz, “Birden fazla tünel, birden fazla boylama makinesi, çiftçilerin kullanabileceği ortak bir yerde homojen kükürtleme odası yapılması için harcamaları vermeyi taahhüt ediyoruz. Organik ve gün kurusu kayısının toplam ihracat içindeki payının artmasını istiyoruz” dedi. Işık: “Kuru meyve sektöründe işbirliği kazandırıyor” Kuru meyve sektörü taraflarının işbirliği sayesinde kuru kayısı ihracatının 100 bin ton seviyelerine geldiği bilgisini veren Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Işık, çekirdeksiz kuru üzüm üretiminin 300 bin ton seviyelerine, ihracatın ise miktarda 250 bin ton, değerde ise 500 bin dolara ulaştığını vurguladı. Işık sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kuru meyve sektöründe üzerine koya koya gidiyoruz. Üzümde pestisit ile ilgili sıkıntılarda yol aldık. İncirde aflatoksin ile ilgili, kayısıda ise kükürt ile ilgili adımlar attık. Tüm kurumlar hep birlikte el ele vererek toprak ve arazilerin doğru kullanılması, doğru fidan seçilmesi, ürünlerin hem yetiştirilmesinde, hem stoğun yönetilmesi için devlet organizasyonunu oluşturdu. İhtisas borsası devreye girdi, lisanslı depolar bizim sektörümüze yeni girdi. Kaliteli ürün üreterek hedefimize varmamız gerekiyor. Sağlıklı kurutmanın nasıl olacağını broşürler vasıtasıyla, SMS’ler aracılığıyla duyurulmaktadır.” Devlet desteği ile total kaliteyi arttırmalıyız Kuru kayısının boylanarak, kerevetler üzerinde kaliteli kurutulmasının sağlanacağı “Tünel Kurutma Projesi”ne ihracatçılar ve borsalar olarak can suyunu vereceklerini anlatan Işık, “Bizim yapacağımız pilot uygulamalar sayesinde bir veri ortaya çıkacak. Bu verileri Hükümete ileterek, tünel yapımı, kerevet alımı ve boylama makinelerinin devlet destek programlarına alınması bütün sektöre yaygınlaştırılması ana amacımız olacak. Bu sadece kuru kayısıda total kaliteyi yakalayabileceğiz” diye konuştu. Özcan: “Lisanslı depoculuğu kazandırmak için 1 yıl mesai harcadık” Malatya Ticaret Borsası Başkanı Ramazan Özcan, Malatya kayısısı için Fırat Kalkınma Ajansı’nın projelendirdiği 12 milyon TL hibe destek verdiği, TOBB-TMO şirketi LİDAŞ’ın 20 milyon lira finanse ettiği, 6 bin ton kapasiteli, 30 bin metrekarelik lisanslı deponun inşaatının bittiğini, kasa ve raf ihalesinin yapıldığı bilgisini verdi.

Özcan, “Kasa ve raflar yerleştirildikten sonra TMO’nun kuru kayısıya müdahale alımında karşılaştığımız problem lisanslı depo idi. Bunu da aşmış olduk. Elektronik senetle, ürünü fiziki alandan çıkarıp onu nakde çevirmek mümkün olacak. Kuru kayısıda yeni bir dönem başlıyor. 2020-21 sezonu öncesinde kuru kayısı stoklarımızın büyük bölümü eridi. Bu yıl açıklanan 85 bin tonluk rekoltede toplam ihracat ve iç piyasa rakamları açısından baktığımız zaman bir azlık söz konusu. Bunu fırsata çevirmek için çalışacağız, daha iyi bir yıl geçiririz diye düşünüyorum. Üreticinin memnun olduğu fiyatlara, ihracatı maksimum düzeye taşıma konusunda bu yıl iyi bir performans göstermemiz gerekiyor” diyerek düşüncelerini özetledi. Malatya Tarım ve Orman İl Müdür Yardımcısı Ahmet Turan Karaca, kuru kayısıdan daha fazla gelir elde edebilmek için işin başında kaliteli kayısı üretiminin yer aldığını, bu yıl kayısıda ağaçlarda seyrek meyve tutumu nedeniyle kalitenin yüksek olacağını, çiftçi eğitimi için sektörün paydaşlarıyla işbirliğine hazır olduklarını dile getirdi. Karaca, “Üretici pazara sunacağı ürünle ilgili fiyat endişesi olmasa kayısıya daha iyi bakar. Sözleşmeli ziraat modeli bu anlamda olumlu sonuçlar doğurabilir” dedi. Kuru Kayısı Kurulu Toplantısına; Türkiye Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçı Birlikleri Sektör Kurulu Başkanı Osman Öz, Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Işık, Malatya Ticaret Borsası Başkanı Ramazan Özcan, Kayısı Araştırma Enstitüsü Müdürü Abdullah Erdoğan, Malatya Tarım ve Orman İl Müdür Yardımcısı Ahmet Turan Karaca, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Şen, Turgut Özal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bayram Murat Asma, Yönetim Kurulu üyeleri ve ihracatçı firma temsilcileri katıldı.

17


EKONOMİK NOKTA

OTOMOTİV

15 - 22 HAZİRAN 2020

OTOMOTİV ÜRETİMİ Volvo Car Turkey’İn İLK 5 AYDA ÜÇTE yenİ genel müdürü BİR AZALDI bellİ oldu Yılın ilk 5 ayında toplam otomotiv üretimi, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 34 azalarak 415 bin 454 adet, otomobil üretimi de yüzde 31 azalarak 288 bin 133 adet oldu.

B

u yılın ilk beş ayında traktör üretimi hariç toplam otomotiv üretimi, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 34 azalarak 415 bin 454 adet, toplam otomotiv ihracatı ise adet bazında yüzde 38 azalarak 331 bin 391 oldu. Otomotiv Sanayii Derneği (OSD), bu yılın ocakmayıs dönemine ait üretim ve ihracat adetleri ile pazar verilerini açıkladı. Buna göre, nisan ayında, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkilerinin yoğun hissedilmesinin ardından, otomotiv şirketlerinin tamamı mayıs ayında üretime tekrar geri döndü. Bu kapsamda, mayıs ayında toplam otomotiv üretimi 63 bin 145 adet olarak gerçekleşti. Nisan ayı ise toplamda 11 bin 164 adetle kapanmıştı. Otomotiv sanayisinde kapasite kullanımı yüzde 50 oldu Yılın ilk beş aylık dönemine bakılğında ise toplam üretim bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 34 azalarak 415 bin 454 adet, otomobil üretimi de yüzde 31 azalarak 288 bin 133 adet oldu. Traktör üretimiyle birlikte toplam üretim ise 425 bin 804 adet olarak belirlendi. Salgın etkisiyle normalleşme sürecine devam eden otomotiv sanayisinde ocak-mayıs dönemi kapasite kullanım oranı yüzde 50 seviyesinde gerçekleşti. Araç grubu bazında kapasite kullanım oranları ise hafif araçlarda (otomobil ve hafif ticari araç) yüzde 51, ağır ticari araçlarda yüzde 32, traktörde ise yüzde 33 oldu. Ağır ticari araç pazarı ise yüzde 34 arttı Açıklamaya göre, mayıs ayında yük ve yolcu taşıyan ticari araç üretimi 19 bin 881 adet, traktör üretimi ise bin 900 adet oldu. 2020 yılı ocak-mayıs döneminde, ticari araç üretimi bir önceki yıla kıyasla yüzde 39 gerilerken, ağır ticari araç grubunda bu azalış yüzde 23, hafif ticari araç grubunda ise yüzde 40 olarak kayıtlara geçti. Bu dönemde, toplam ticari araç pazarı yüzde 16, hafif ticari araç pazarı yüzde 14 ve ağır ticari araç pazarı ise yüzde 34 arttı. Baz etkisi dikkate alındığında ise yılın ilk beş aylık döneminde ticari araç pazarı 2017 yılının yüzde 52 gerisinde kaldı.

18

Volvo Car Turkey‘in yeni Genel Müdürü, 26 yıldır Volvo Ailesi’yle çalışan Magnus Boman oldu. Son 7 yıldır Volvo Car Danimarka Genel Müdürü olarak görev yapan Boman görevini, EMEA Bölgesi Satış Sonrası Hizmetlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı olarak atanan Sabri Sözen’den devralmaya hazırlanıyor.

Otomobil iç pazarında ithal araç payı yüzde 64 oldu OSD verilerine göre, Türkiye otomotiv pazarı, ocak-mayıs döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20 artış kaydetti ve 189 bin 118 adet oldu. Bu dönemde, otomobil pazarı ise yüzde 22 arttı ve 146 bin 528 adet olarak gerçekleşti. Son 10 yıllık ortalamalar dikkate alındığında, ocak-mayıs döneminde toplam pazar yüzde 36, hafif ticari araç pazarı yüzde 49, ağır ticari araç pazarı yüzde 58, otomobil pazarı ise yüzde 30 oranında ortalamanın gerisinde kaldı. Söz konusu dönemde otomobil iç pazarında ithal araç payı yüzde 64 olarak gerçekleşirken, hafif ticari araç pazarında ithal araç payı yüzde 42 oldu. Mayıs ayında Kovid-19 salgını etkilerinin azalmasıyla birlikte, bir önceki yıla oranla iç pazar yüzde 2 azalış gösterdi ve bu dönemde toplam pazar 33 bin 245 adet seviyesinde gerçekleşti. Baz etkisi dikkate alındığında toplam pazar, 2017 yılı ocak-mayıs döneminin yüzde 42 gerisinde kaldı.

S

on 7 yıldır başarılı bir şekilde Volvo Car Danimarka Genel Müdürü olarak görev yapan Magnus Boman, Volvo Cars ile geçirdiği 26 yıllık kariyeri süresince birçok ülkede ve çeşitli unvanlarda görev yaptı. Global bir deneyim çeşitliliğine sahip olan Magnus Boman, doğum yeri olan İsveç’te, 1994 yılında Volvo Cars’ta kariyerine başladı. Boman kariyeri boyunca Volvo Cars’da Satış Planlama ve Dağıtım, Ürün Teklifi, Pazarlama ve Satış Yönetimi çeşitli gibi alanlarda görev yaptı. Magnus Boman, Volvo Car Danimarka’da ekibiyle görev yaptığı 7 yıl boyunca, Danimarka’yı geçtiğimiz yıllarda üç kat artan satış hacmi, network ve organizasyonel değişimleri ile etkileyici bir dönüşüm yolculuğuna çıkarmayı başardı. Tüm bunlar, Volvo Cars’ın yeni tüketici deneyimi ve teknoloji dönüşümüne hazırlanma Mayısta 44 bin 428 araç ihraç edildi sürecinin bir parçası ve otomotiv sektörünü Yılın ilk 5 aylık döneminde toplam ihracat, bir yepyeni yerlere taşıyor. önceki yılın aynı dönemine göre adet bazında yüzde 38 azalarak, 331 bin 391 adet olarak gerçekleşti. Otomobil ihracatı yüzde 35 azalarak 232 bin 781 adet olurken, ticari araç ihracatı ise yüzde 46 azaldı. Traktör ihracatı ise 2019 yılının aynı dönemine göre yüzde 28 azalarak 4 bin 707 adet olarak gerçekleşti. Türkiye’nin en fazla ihracat gerçekleştirdiği Avrupa’da ticaretin durma noktasına geldiği Nisan 2020’de 9 bin 327 adet olan otomotiv ihracatı, Mayıs ayında 44 bin 428 adet olarak gerçekleşti. Türkiye ihracatçılar Meclisi verilerine göre ise toplam otomotiv sanayi ihracatı, ocakmayıs döneminde yüzde 14’lük pay ile ihracat sıralamasında ilk sıradaki yerini korudu. Ocak-mayıs döneminde 8,9 milyar dolarlık ihracat Bu yılın ocak-mayıs döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre, toplam otomotiv ihracatı dolar bazında yüzde 33, avro bazında ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 31 azaldı. Bu dönemde, toplam otomotiv ihracatı 8,9 milyar dolar olarak gerçekleşirken, otomobil ihracatı yüzde 29 azalarak 3,5 milyar dolar düzeyinde belirlendi. Avro bazında otomobil ihracatı ise yüzde 27 azalarak, 3,2 milyar avro oldu.

Volvo Car Turkey Yeni Genel Müdürü Magnus Boman, Danimarka’daki Genel Müdürlük görevinden önce Göteborg merkezli Batı Avrupa Satış Operasyonları Direktörü’ydü. Magnus Volvo Cars’taki kariyeri boyunca, 10 yıl Asya’da Singapur, Japonya ve Malezya’da yönetici olarak çeşitli pozisyonlarda bulundu. Yeni göreviyle ilgili konuşan Magnus Boman, “Türkiye’de bu yeni kariyer yolculuğa başlayacağım için büyük bir heyecan besliyorum. Volvo Cars, global olarak otomotiv sektörüne yeni teknolojiler sağlamak ve değişen tüketici davranışlarını analiz ederek bu yöndeki taleplerini karşılamak için ciddi çalışmalar gerçekleştiriyor. Türkiye’deki yeni ekibim ve iş ortaklarımızla birlikte bu çalışmaların bir parçası olmak için sabırsızlanıyorum” dedi. Boman bir diğer heyecanının da Türkiye ve Türkiye’nin tarihiyle ilgili olduğunu söyleyerek, “Büyük ve köklü tarihi ile Türkiye’yi hem coğrafi hem kültürel açıdan merak ediyorum. Dünya kültürüne yön veren zenginlikteki bu kültürü keşfetmek heyecan verici” diye konuştu. 1962 doğumlu Magnus Boman evli ve üç çocuk babası. Eylül ayı itibariyle göreve başlayacak olan Magnus Boman, eşiyle birlikte Türkiye’de yaşayacak. Eylül ayına kadar Volvo Car Turkey Genel Müdürlüğü görevi Sabri Sözen tarafından yürütülmeye devam edecek.



EKONOMİK NOKTA

TEKNOLOJİ

15 - 22 HAZİRAN 2020

Çİn’İn “Sİlİkon Vadİsİ” Gelİyor

Çinli teknoloji devi Manhattan büyüklüğünde kent kuruyor.

Ç

in merkezli teknoloji devi Tencent, Çin’de New York Manhattan’ın iş merkezi boyutunda ‘Net City’ isminde bir şehir inşa etmeye hazırlanıyor. Çinli teknoloji devi Tencent’in akıllı şehir projesinin detayları belli oldu. Yayınlanan planlara göre Manhattan’ın iş merkezi boyutunda olacak kent şirketin çalışanları için hem yaşam hem de ofis alanları sunacak. Business Insider’da yer alan habere göre şehrin tamamlanması 7 sene sürecek. Yapılan açıklamaya göre otomobil kullanımının minimumda tutulacağı kentte bisiklet ve toplu taşımaya öncelik verilecek. Çizimlerden anlaşıldığı kadarıyla apartmanların, okulların ve ofis binalarının çatısı tamamen çimle kaplı olacak. Projenin çalışmalarına geçtiğimiz yıllarda başlayan Tencent 2019 yılında NBBJ isimli firma ile anlaşmaya varmıştı. Benzer bir çalışmayı Google, Kanada’da hayata geçirmek için geçtiğimiz yıllarda ilk adımı atmıştı. Google’ın sahibi olan Alphabet şirketinin altında faaliyet gösteren Sidewalk Labs, Kanada’nın Toronto kentinin kullanılmayan bir bölümüne akıllı bir kent kurma planını duyurmuş ancak proje finansal nedenlerden dolayı iptal edilmişti. Bu kent için 900 milyon dolar bütçe ayırılmıştı. Tencent’in ise Net City projesi için ayırdığı bütçe henüz netlik kazanmış değil.

20


EKONOMİK NOKTA

OTOMOTiV / MAKALE

8 - 15 HAZİRAN 2020

21




EKONOMİK NOKTA

SEKTÖR

15 - 22 HAZİRAN 2020

‘’SRC ve Psİkoteknİk Belgesİ’’ Artık Zorunlu F

irmanıza kayıtlı, her türlü kamyon, kamyonet, minibüs (Doblo, Citroen, Fiorino, Kango, Ducato vs. tarzı araçlarda kapsam içerisindedir) tarzı Araçları kullanan çalışanlarınıza; 12 Haziran 2020 tarihine kadar (Mesleki yeterlilik Belgesi)’’SRC ve Psikoteknik Belgesi’’ almanız yasa gereği zorunlu kılınmıştır. 1-Firma sahiplerine; 12 Haziran 2020 tarihi itibariyle şöförlerinizin işlerine devam edebilmeleri için mutlak surette ‘’SRC ve Psikoteknik Belgesi’’ almak zorundadırlar. Aksi halde firmanıza ‘’Cezai İşlem’’ uygulandığı gibi araçta bağlanacaktır. 2-Sürücü arkadaşlara; Firma sahipleri 12 Haziran 2020 tarihi itibariyle ‘’SRC ve Psikoteknik Belgesi’’olmayan sürücülere araçlarını vermeyecekleri için işi bırakmanız dahi söz konusu olabilir,bu sebepten biran önce kaydınızı yaptırıp belgelenizi alınız. ‘’25 Şubat 2003 öncesi ehliyete sahip olanlar, 12 Haziran 2020 tarihine kadar yanlızca SRC Belgesini,eğitime ve sınava katılmaksızın,egitim ve sınav ücreti(975+KDV )ödemeden, kart ve hizmet ücreti(275+KDV )ödeyip,tarafımızca doğrudan alma hakkına sahiptirler.’’ Psikoteknik belgesi için her kişi bir defalığına 50 dk teste tabi tutulur ve+ücreti vardır. “Son müraacat 12 Haziran 2020 tarihidir”

Ulaştrma ve Altayapı Bakanılığı 4925 Sayılı Karayolu Kanunu; ‘’SRC ve Psikoteknik Belgesi’’ 11 Haziran 2020 tarihine kadar sorulmaz, 12 Haziran 2020 tarihinden sonra Trafikte yapılacak uygulamlarda ‘’SRC ve Psikoteknik Belgesi’’ bulundurmayan sürücülere ve araç sahiplerine’’Cezai İşlem’’ uygulanacaktır. ‘’Firmanıza kayıtlı araclarınızda SRC ve Psikoteknik Belgelesi bulundurmak yasa gereği zorunludur.’’

leri çalıştıran firmalar için para cezası, yetki belgesinin iptali ile ceza koşulları belirtilmiştir. Standart, tarafsız, bilimsel, değerlendirme Psikoteknik merkezimiz güler yüzlü personeli ve yirmi ayrı şubesiyle müşteri odaklı tarafsız ,standart ve bilimsel kriterlere uygun olarak psikoteknik değerlendirme, psikiyatri muayenesi ve sürücü davranış analiziyle sizlere hizmet vermektedir.

Yapılacak trafik uygulamalarında sürücülerinizin ‘’SRC ve Psikoteknik Belgesi’’ bulundurmaması durumunda, Firmaya 7.500 TL Sürücülere 550 TL Para cazası işlemi uygulanır. SRC Belgesi nedir? 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ve Karayolu Taşıma Yönetmeliği kapsamında faaliyet gösteren veya gösterecek olan tüm sürücülerin alması zorunlu olan belgedir. Denetimlerde yük veya yolcu taşıdığınız baz alınmaz şirket adına kayıtlı veya ticari bir araç kullanıyorsanız SRC Belgesi ve Psikoteknik belgesi ibraz zorunluluğunuz vardır.. Psikoteknik Belgesi nedir? Karayolu Taşıma Yönetmeliği 60. maddesi ‘e’ bendine göre sürücülere Psikoteknik değerlendirme yapmaktadır. Aynı yönetmeliğin 73’üncü maddesine göre bu değerlendirmeyi yaptırmayan sürücü-

AİR FRANCE’DEN MEKTUP VAR... Değerlİ Müşterİmİz H

er şeyden önce, krizin başlamasından bu yana her türlü destek mesajınız için teşekkür etmek istiyorum. Air France’daki tüm çalışanlarımız için, bu cesaret verici sözler değerlidir ve operasyonlarımızı sizin için aşamalı olarak sürdürme tutkumuzu sürdürmektedir. Fransız Devletinin desteğini 7 milyar avroluk bir kredi garantisi şeklinde sağladık ve Air France’ın geleceğe güvenle bakmasını sağladık. Bu fırsatı, bu krediyle ilgili taahhütlerimizi netleştirmek için kullanmak istiyorum: 1. Air France’ı rekabet gücü bakımından en iyi performans gösteren küresel havayollarıyla eşit hale getiren bir yeniden yapılandırma planı. 2. Hava taşımacılığı sektörünün enerji geçişini gerçekleştirme taahhütlerimizin, özellikle aşağıdakileri içeren daha hızlı uygulanması: - 2 saatten daha az seyahatler için demiryolu taşımacılığı alternatifleri dikkate alınarak, Orly ve Fransız bölgelerinden ayrılırken yerel ağımızın yeniden boyutlandırılması 30. - Kaynaktaki CO2 emisyonlarını% 20 ila% 25 oranında azaltan yeni nesil uçaklara yatırım yaparak filo yenileme yatırımlarımıza öncelik vermek. - 2005 referans yılına kıyasla 2030 yılına kadar ağımız boyunca yolcu / km başına CO2 emisyonlarımızı% 50 azaltma hedefimizin doğrulanması. Yerel ağda, CO2 emisyonlarını azaltma taahhüdümüzün bir parçası olarak bu süreci hızlandırıyoruz. 2019 ve 2024 arasında mutlak değerde% 50. - Bir Fransız biyoyakıt üretim sektörünün ortaya çıkmasıyla desteklenen 2025 yılına kadar% 2’ye kadar alternatif sürdürülebilir yakıtın kullanılması. Gelişen sağlık ve güvenlik durumu sayesinde, Paris-Charles de Gaulle’dan ayrılırken seyahat ihtiyaçlarınızı karşılamak için uçuş operasyonlarımızı kademeli olarak sürdürmeye hazırlanıyoruz. Air France şu anda 50’den fazla destinasyona hizmet vermektedir.

24

Haziran ayı ortasına kadar Fransa’da yirmi varış noktası, Paris ve Avrupa arasında 40’tan fazla hizmet ve 30’dan fazla kıtalararası rota ile yüzlerce hizmet sunmayı umuyoruz. Bu, her zamanki uçuş tarifemizin yaklaşık% 15’ini temsil ediyor ve sağlık ve düzenleyici koşullar sınırları tamamen yeniden açmamıza izin verdiğinde, Avrupa içi bir seviyede ve daha sonra kıtalararası olarak kapasitemizi hızla artırmayı umuyoruz. Bir sonraki seyahatinizi tamamen gönül rahatlığıyla planlamanıza izin vermek için, tüm seyahat ücretlerimizi aynı seyahat ücreti sınıfında ücretsiz olarak değiştirilebilir hale getirerek ticari politikamızı uyarladık. Son olarak, size güvenli bir seyahat deneyimi sağlamak için üstlendiğimiz tüm sağlık ve güvenlik taahhütlerini de paylaşmak istiyorum. Bu önlemleri, değişen sağlık durumuna ve en son tıbbi güncellemelere göre düzenli olarak ayarlayacağımız “Air France Protect” etiketimiz altında gruplandırdık. - Uçuş sırasında havaalanına geldiğiniz anda ve uçaklarımızda cerrahi maske takmak artık zorunludur. - Tüm personelimiz ayrıca cerrahi maskelerle donatılmıştır. Tüm sayaçlarımızda kurulu olan pleksiglas koruma ekranlarına ek olarak, havaalanında müşteri yolculuğunun her adımında, yer işaretleri ve özel işaretlerle gözle görülür şekilde gösterilen fiziksel mesafelendirme önlemlerinin uygulanması. - Havaalanı genelinde tüm temas noktalarında el dezenfektanı mevcuttur (self servis büfeler, bagaj teslim, biniş vb.).

- Vücut sıcaklık kontrolleri tüm uçuşlarımıza binmeden önce yapılır (yerel düzenlemelerin yasakladığı yerler hariç). - Uçağa binme prosedürlerimiz, uçağımızdaki teması sınırlayacak şekilde yeniden düzenlenmiştir. Bu nedenle, ilk önce uçağın arkasında oturan, öndeki müşterilere doğru ilerleyen müşterilerimiz var. - Uçakta, etkileşimi sınırlamak için uçak içi yemek teklifini basitleştirdik. Artık 2 saatten az uçuşlar için yiyecek ve içecek hizmeti vermiyoruz30. - Daha uzun uçuşlarda, yemekler yemek tepsinizdeki kapalı veya ayrı ayrı paketlenmiş kaplarda servis edilir. - Kabinlerimiz günlük olarak iyice temizlenir ve düzenli olarak onaylanmış, uzun ömürlü bir virüidal sprey ile dezenfekte edilir. - Kabinlerimiz hastane ameliyathanelerinde kullanılanlara benzer bir hava filtreleme sistemi ile donatılmıştır (HEPA filtreleri). Kabindeki hava tamamen filtrelenir ve her 3 dakikada bir yenilenir. Ayrıca, varış noktanızda ülkeye bağlı olarak değişiklik gösterebilecek geçerli düzenlemelere başvurmanızı da öneririm. Bu önlemlerin yeni seyahat uygulamalarını tanımayı gerektirdiğinin farkındayım. Bununla birlikte, bu kuralları toplu olarak uygulamak, herkesin sağlığını koruyabileceğimiz ve yavaş yavaş dünya çapında bir kez daha uçmaya başlayabildiğimiz anlamına gelir. Ve bu hepimiz için hayati önem taşıyor. En içten saygılarımla, Anne Rigail Chief Executive Officer


sİYASAL sİYASAL MAKALELER -I- MAKALELER -IIKİTABI ÇIKTI yakında KİTAP ADI : SİYASAL MAKALELER - I YAYINCI : DÜNYA MEDYA GRUP / WORLD MEDIA GROUP YAZAR: İLKER KAPLAN SAYFA : 166 İÇERİK : 2000 - 2020 ARASINDA YAYINLANAN SİYASAL MAKALELERİMİZDEN SEÇTİKLERİMİZ BASIM YILI : 2020 FİYAT : 20 TL

KİTAP ADI : SİYASAL MAKALELER - II YAYINCI : DÜNYA MEDYA GRUP / WORLD MEDIA GROUP YAZAR: İLKER KAPLAN SAYFA : 160 İÇERİK : 2000 - 2020 ARASINDA YAYINLANAN SİYASAL MAKALELERİMİZDEN SEÇTİKLERİMİZ BASIM YILI : 2020 FİYAT : 20 TL

küreselleşme sömürgecİLİK ve tarİhsel medya EvrİMİ KİTAP ADI : KÜRESELLEŞME VE MEDYA YAYINCI : DÜNYA MEDYA GRUP / WORLD MEDIA GROUP YAZAR: İLKER KAPLAN SAYFA : 202 İÇERİK : KÜRESEL İDEOLOJİNİN YAYILMASINDA VE TOPLUMSAL YAPILAR ÜZERİNDE KİA’LARIN ETKİSİ BASIM YILI : I. BASIM 2010 - II. BASIM 2017 - III. BASIM 2019 FİYAT : 20 TL

azınlık düşler

KİTAP ADI : AZINLIK DÜŞLER YAYINCI : DÜNYA MEDYA GRUP / WORLD MEDIA GROUP YAZAR: İLKER KAPLAN SAYFA : 60 İÇERİK : ŞİİR BASIM YILI : I. BASIM 2000 - II. BASIM 2010 - III. BASIM 2019 FİYAT : 20 TL

Bu altı kitaba

www.worldmediagroupe.com

KİTAP ADI : SÖMÜRGECİLİĞİN TARİHSEL EVRİMİ YAYINCI : DÜNYA MEDYA GRUP / WORLD MEDIA GROUP YAZAR: İLKER KAPLAN SAYFA : 256 İÇERİK : KARASAL YAYILMACILIKTAN KÜRESELLEŞMEYE SÖMÜRGECİLİĞİN TARİHSEL EVRİMİ BASIM YILI : I. BASIM 2000- II. BASIM 2010 - III. BASIM 2019 FİYAT : 20 TL

endüstrİ 4.0

KİTAP ADI : ENDÜSTRİ 4.0 YAYINCI : DÜNYA MEDYA GRUP / WORLD MEDIA GROUP YAZAR: İLKER KAPLAN SAYFA : 192 İÇERİK : ŞİİR BASIM YILI : I. BASIM 2000 - II. BASIM 2010 - III. BASIM 2019 FİYAT : 20 TL

adresinden sipariş verebilirsiniz. Kitaplarınız 3 iş günü içerisinde adresinize gönderilir.


EKONOMİK NOKTA

ARAŞTIRMA

15 - 22 HAZİRAN 2020

Mayıs ayında en çok “Normalleşme Sürecİ” konuşuldu! Medya Takip Merkezi (MTM) tarafından hazırlanan raporda, Mayıs ayının toplumsal yaşamda öne çıkan konuları belirlendi. Yapılan araştırmaya göre, ay boyunca en çok konuşulan konu “normalleşme süreci” olurken, 1 Mayıs ve 19 Mayıs kutlamaları da ay boyunca gündemde kaldı. İşte MTM’nin hazırladığı medya raporunun ayrıntıları…

M

edya Takip Merkezi’nin yaptığı araştırmaya göre Türkiye, Mayıs ayında en çok koronavirüs önlemleri kapsamında gelişen normalleşme sürecine odaklandı. Pandemi önlemleri nedeniyle bu yıl evlerde gerçekleştirilen 1 Mayıs ve 19 Mayıs kutlamaları da ay boyunca konuşulan konuların başında geldi.

İstanbul, Ankara ve İzmir’deki taksiler için tek-çift plaka uygulaması da 5 Mayıs’ta sona erdi. Süreçle birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan, 20 yaş altı için uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasının da 18 yaşa düşürüldüğünü açıkladı. Kademeli olarak gerçekleştirilmeye başlanan normalleşme sürecinden Mayıs ayı boyunca medyada toplam 202 bin 690 haberde bahsedildi.

Normalleşme süreci konuşuldu

Kutlamalar evde gerçekleşti

Türkiye Koronavirüs önlemleri kapsamında normalleşme planına başladı. Telekonferans yöntemiyle yapılan Kabine toplantısının ardından ulusa sesleniş konuşması gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, normal hayata dönüşün kademe kademe olacağını söyledi. Mayıs ayı normalleşme planında Sağlık Bakanlığı ülkede tüm sektörlerde normalleşme sürecinde uygulanacak rehber dökümanlar hazırlayarak ilgili kurumlara gönderdi. Buna göre 20 yaş altı ve 65 yaş üstüne belirli gün ve saatlerde sokağa çıkma izni verildi. 7 ilde seyahat yasağı kaldırıldı. 2526 Temmuz’a ertelenen YKS, 27-28 Haziran’a çekilirken, 7 Haziran’da yapılması planlanan LGS ise 20 Haziran’a ertelendi. Alışveriş merkezlerinin, berber ve kuaförlerin 11 Mayıs’ta açılmasına karar verildi.

Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını nedeniyle Türkiye, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü ve 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı bu yıl evlerinde kutladı. DİSK, KESK, TTB ve TMMOB’un salgın nedeniyle bu yıl kitlesel olarak kutlamama kararı almasının ardından, ülkenin dört bir yanında balkon ve camlarında alkışlarla kutlanan 1 Mayıs, ay boyunca 20 bin 243 habere de konu oldu. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı da pandemi gölgesinde kutlandı. Sokağa çıkma kısıtlamasının getirildiği 19 Mayıs’ta kutlamalar, evlerde ve dijital ortam üzerinden sağlandı. Gençlik ve Spor Bakanlığı, ise 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı için kapsamlı bir kutlama programı hazırladı.

26

Yurdun dört bir yanında bakanlığa ait tesislerde milli sporcular, 19 Mayıs’ın 101’inci yıl dönümünde saat 19.19’da hep bir ağızdan İstiklal Marşı’nı okudu. Kenan Sofuoğlu ve Toprak Razgatlıoğlu Boğaz Köprüsü’nde hız denemesi ve 45 dakikalık panoramik İstanbul gösterisi yaptı de yaptı. Salgın önlemleri ile birlikte evlerde gerçekleşen 19 Mayıs kutlamaları, MTM’nin aynı raporuna göre ay boyunca 89 bin 428 haberde konuşuldu.

İki yeni pandemi hastanesi daha hizmete girdi Aylardır gündemde yer edinen pandemi hastanelerinden ikisi hizmete girdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla yapımına başlanan hastanelere ise Koronavirüs nedeniyle hayatını kaybeden ve “Hocaların hocası” olarak da anılan Prof. Dr. Murat Dilmener ile Prof. Dr. Feriha Öz’ün isimleri verildi. Açılışlarını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gerçekleştirdiği pandemi hastanelerinden ay boyunca medyada 7 bin 787 haberde bahsedildi.


27


EKONOMİK NOKTA

MİMARİ / İNŞAAT

8 - 15 HAZİRAN 2020

MADEN MÜHENDİSLERİ OLARAK MESLEK ODAMIZA VE DEMOKRATİK BİRLİĞİMİZE SAHİP ÇIKIYOR, “TMMOB`YE DOKUNMA” DİYORUZ TMMOB ve bağlı odaları olmak üzere meslek odalarına yönelik anti-demokratik müdahale girişimine karşı beş şube tarafından ortak bir basın açıklaması yapıldı.

T

MMOB, kurulduğu günden bu yana bilimin ışığından gittiği için birçok kez iktidarlarla farklı düşünce ikliminde oldu. Ancak son günlerde “barolar ve tabip odaları başta olmak üzere meslek kuruluşlarının seçim usullerinin yeniden belirlenmesiyle ilgili taslak” ile bu farklılık değişik bir evreye girdi. Bu taslakla iktidar, meslek odalarını kontrol altına almayı planlamaktadır. Böylece meslek odalarının tüm üyelerinin katılımına açık, yargı gözetimi altında demokratik bir şekilde gerçekleştirilen seçim süreçlerinin antidemokratik yöntemlerle değiştirilmesini, meslek odalarının toplumsal muhalefetle bağının kesilmesini ve yetkilerinin daraltılmasını hedeflemektedir. TMMOB’nin duruşu, mücadelesi, taviz vermeyen tarzının yanında emekten, barıştan yana olması ve insanca yaşamın korunmasına yönelik çalışmalarının otoriter bir iktidar için oldukça rahatsız edici olduğu açıktır. Bu nedenle siyasal iktidar TMMOB’nin muhalif gücünü ve etkisini kırmak, kamusal denetim yetkisini gasp etmek istemekte ve meslek odalarımız üzerinde otoriter bir denetim mekanizması yaratarak odalarımızı etkisiz ve işlevsiz hale getirmek istemektedir. Milyonlarca insanı temsil eden, ilerici, halktan yana, toplumcu mücadele çizgileri nedeniyle sadece TMMOB değil diğer meslek odaları ve üst birlikleri de antidemokratik uygulamalara, karşı güç birliği içinde mücadele ettikleri için hedef alınmaktadır. Birliğimizi hedef alan bu saldırılar ilk olmadığı bilinmelidir. TMMOB, darbe dönemlerinde ortaya çıkarılan, iktidarların ajandasında bulunan ve defalarca gündeme getirilmiş bu tür girişimlere daha önce izin vermemiştir, bundan sonra da vermeyecektir. Yeniden karşımıza çıkartılan bu saldırıya karşı, bilim ve teknikten güç alan, demokrasi ve barış mücadelesinden vazgeçmeyen, laikliğe ve Cumhuriyet değerlerine sahip çıkan mühendis, mimar ve şehir plancıları kararlılıkla ve dirençle mücadele edecektir. Bu nedenledir ki, TMMOB ve birlik üyesi meslek odalarının, ülkemiz insanının aleyhine yapılan tüm işlere itirazı, haksızlığa karşı verilen mücadelesi nedeniyle, iktidar tarafından “her işe engel oluyorlar” gerekçesi ileri sürülerek, kendileri için bu muhalif gördükleri bu ses susturulmak istemektedir. TMMOB’ye bağlı tüm odalar gibi Maden Mühendisleri Odası da kurulduğu 1954 yılından bu yana halktan, demokrasinden ve toplumsal adaletten yana duruş göstermiştir. Maden Mühendisleri Odası bugün de ilkelerinden taviz vermeden yenilenemeyen doğal kaynaklar olan madenlerin; ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda, kamu yararına ve kamu eliyle işletilmesi için, gücünü “Madenlerin gerçek sahibi halktır” sloganından alarak mücadele vermekte ve faaliyetlerini halktan, emekten ve bilimden yana sürdürmektedir. “İş Cinayetleri Fıtratımız ve Kaderimiz Değil” Dediğimiz İçin Özellikle son 10 yıldır yöneticiler eliyle yapılan düzenlemeler ve müdahalelerle maden sektöründe özelleştirme normal haline gelmiştir. Özelleştirme ve taşeronlaştırma kaçak ocak olgusunu beraberinde getirmiş; Armutçuk, Ermenek, Elbistan, Soma ve Karadon’da yaşanan maden kazaları sonucunda yüzlerce maden emekçisi ve onlarca maden mühendisi hayatlarını kaybetmiştir. Özelleştirme uygulamaları ile madencilik uygulamalarında bilimsel yaklaşım bir kenara bırakılmış, sadece üretim ve kar odaklı anlayış sektöre hakim olmuştur. Bu süreçte Bakanlıkların yapmakla yükümlü oldukları denetimlerin çoğu ya yerine getirilmemiş ya da formaliteden öteye geçmemiştir. Odamız birçok kez ilgili Bakanlıkları göreve davet etmiş, uyarmış ve birçok kaza yaşanmadan önce risk ve olası kaza raporları yayınlamıştır. Bunun somut örneği, Soma Katliamından 4 yıl önce Odamızca yayımlanan “Madencilikte İş Kazaları Raporu”dur.

28

Bu raporda “Ülkemizdeki en önemli linyit havzası olan Soma’da yeni çalışma bölgelerinde, derinliğin artmasına bağlı olarak kömürün yüksek miktarlarda metan içeriğine sahip olduğu belirlenmiştir. Burada hata yapılması asla kabul edilemez. Gerekli olan tüm araştırmalar yapılmadan ve metan drenajı gerçekleştirilmeden burada kesinlikle üretime başlanmamalıdır. Kömür damarının kalın olması ve havzada günümüze kadar metansız ortamlarda çalışılması nedeniyle tecrübe eksikliği nedenleriyle metan drenajı yapılmadan üretim yapılması yeni bir faciaya sebep olabilir” denilerek Soma katliamının yaşanabileceği açıkça belirtilmiştir. “Maden Mühendislerinin İşsizlik Sorunu Çözülmeli – Asgari Ücret Tarifesi Uygulanmalıdır” Dediğimiz İçin İşsizlik oranının her geçen gün arttığı ülkemizde yanlış madencilik politikaları sonucu, maden işletmelerinin kamu elinden alınmasıyla maden mühendislerinin çalışma alanları daralmakta, istihdam oranları sürekli olarak düşmektedir. Bu noktada Odamız tarafından Devlet Personel Başkanlığı’na raporlar gönderilmiş, birçok açıklama yapılmış ve her seferinde devletin ilgili bakanlıkları, başkanlıkları göreve davet edilmiştir. “Madencilik sektöründe giderek büyüyen işsizlik sorununun çözümü için kamu eliyle acil olarak istihdam yaratma uygulamaları başlatılmalı ve istihdama olumlu katkıları olacak projeler desteklenmelidir. Bu yapıların verimli çalışmasını sağlayacak mekanizmalar oluşturulmalıdır. Hükümeti; maden kaynaklarımızı sanayimizin girdisi olarak değerlendirmeye, ülkemizin ithal kaynaklara bağımlılığını azaltmaya, planlı büyümeyle dışa bağımlılığın azaltılacağı yatırım modellerine yönelmeye ve bu amacı gerçekleştirmek için gerekli sayıda maden mühendisi istihdam etmek için çalışma yapmaya davet ediyor, konunun takipçisi olacağımızı duyuruyoruz” dedik. İşsizlik artıp, çalışma alanları daralırken, maden mühendisleri de düşük ücretlerle çalışmaya zorlanmaktadır. Aslında, 2012 yılında SGK ve TMMOB arasında imzalanan protokolle, TMMOB’nin mühendis, mimar, şehir plancıları için asgari ücreti belirleyerek SGK primlerinin alt limit bu ücret olacak şekilde ödenmesi planlandı. Bu doğrultuda Maden Mühendisleri Odası ve TMMOB Oda Asgari Ücret Tarifelerinin uygulanmasının sıkı takipçisi oldu. Bu süreçte, üyeleri bilgilendirip, işyerlerine ve SGK İl Müdürlüklerine asgari ücret tarifesine uymaları için yazışmalar yaptı. Bu gerekçeyle SGK tarafından birçok ilde gerekli incelemeler yapıldı, ücreti TMMOB asgari ücretinin altında olan kişiler için işyerleri ile iletişime geçilerek işlem başlatıldı, işyerlerine cezalar yazıldı ve bu bölgede çalışan birçok üyemizin ücretleri tekrar düzenlendi. Ancak maden mühendislerinin emeğinin, alın terinin karşılığı olan ücreti alması için yürüttüğümüz çalışmalarda bir dayanak olan söz konusu protokol, kimi işyerlerini rahatsız etmiş ve siyasi iktidar üzerinden yapılan baskı sonucu, 31 Temmuz 2012 tarihinde imzalanan “SGK ile TMMOB Arasında İşbirliği Protokolü”, ne yazık ki SGK tarafından 9 Haziran 2017 tarihinde tek taraflı olarak feshedildi. Bu tek taraflı ve keyfi fesih sonrası 2019 yılında Maden Mühendisleri Odası olarak “Maden Mühendisleri Odası Asgari Ücret Tarifesi Uygulansın” imza kampanyasını yaparak emeğimiz ve haklarımıza sahip çıkacağımızı yineledik. Bugün de SGK Protokolü olmasa da TMMOB Kanunu ve Oda Ana Yönetmeliğimizden aldığımız yetki ile asgari ücret tarifesini uygulamaya, bu işin takipçisi olmaya devam ediyoruz. “Durdurulan Metro İnşaatları Acilen Başlatılsın” Dediğimiz İçin Dönemin İBB yönetimi tarafından durdurulan metro inşaatları için yapmış olduğumuz uyarılarda, plansız programsız yapılan/ iptal edilen ihaleler, bu nedenle oluşan kamu zararı, en önemlisi başlatılan çalışmalar ile yeraltında açılan boşlukların öylece bırakılmasının yaratacağı risklere dikkat çektik.

İlk uyarımızdan sonra Bostancı-Dudullu hattında göçük meydana gelmiş ve 2 emekçi hayatını kaybetmiştir. Son İBB seçimi sonrasında bilimsel ve teknik uyarılarımız/açıklamalarımız dikkate alınmış ve yeni yönetim tarafından ilk yapılan işlerden biri söz konusu kazı çalışmalarına başlanmıştır. “Pandemi Sürecinde Maden İşletmelerinde Zorunlu Faaliyetler Dışında Çalışmalar Durdurulsun” Dediğimiz İçin Keza geçirmekte olduğumuz pandemi sürecinde Covid-19 ile ilgili maden işletmelerinde acil alınması gereken önlemler ve Covid-19 ile mücadele için girişimlerde bulunmuştur. Bu süreçte kamu ve özel sektöre ait maden işletmelerinde iş güvenliği için gerekli olan zorunlu faaliyetler dışında üretimin salgın sona erene kadar Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı tarafından acilen durdurulması gerektiği belirtilmiştir. Özellikle yeraltı işletmelerinde çalışan maden emekçilerinin karşı karşıya oldukları salgın hastalık tehlikesine dikkat çekerek önlemler alınmasının gerekliliğini vurguladık. “Bor Madenlerinin Özelleştirilmesine Hayır” Dediğimiz İçin Bilindiği üzere, 5 Şubat 2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ile birçok kurumla birlikte dünya bor rezervlerinin % 72’sinin imtiyaz sahibi olan Eti Maden İşletmeleri Türkiye Varlık Fonu’na aktarılmıştır. Bu devir sonrası, Eti Maden İşletmelerinin kamu paylarının rahatlıkla satılabilmesinin önü açılmıştır. Bu kurumun özelleştirilmesi, rezerv-tenör açısından dünyada eşsiz ve rakipsiz olan ülkemizdeki bor rezervlerinin yabancı sermayenin maddi ve uluslararası gücü nedeniyle ele geçirilmesi ve uluslararası tekelleşmesi anlamına geldiği için karşı çıktık. İşte Bu Nedenlerle; TMMOB Maden Mühendisleri Odası kurulduğu 1954 tarihinden bugüne, siyasi iktidarların niteliğinden bağımsız, halk için bilimsel ve teknik madencilikten yana olmaya devam etmiştir. Bu kapsamda, sermayenin ve siyasi iktidarların anlık çıkarlarına karşı, halkın ve emekçilerin çıkarlarını savunmaktan hiçbir zaman vazgeçmemiştir. Odamızın üyeleri tarafından demokratik yollarla seçilen Yönetim Kurulları attığı her adımı; din, dil, ırk, statü, siyasi düşünce gözetmeksizin, tüm üyeler için atıyor ve atmaya devam edecektir. Maden mühendisleri olarak, Odalarımızın ve TMMOB’nin siyasi vesayet altına alınması girişimlerine, seçim sisteminin değiştirilmesine, mesleki denetim faaliyetlerimizin, özerkliğimizin elimizden alınması planlarına ve antidemokratik uygulamalara karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. “Madenlerin gerçek sahibi halktır” demeye; kamu yararını gözetmeye, bilimin ilkelerini takip etmeye, meslektaşlarımızın, maden emekçilerinin ve halkımızın yanında durmaya devam edeceğiz. 2 Haziran 2020, Ankara TMMOB Maden Mühendisleri Odası Adana Şubesi Yönetim Kurulu, Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu, İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu, İzmir Şubesi Yönetim Kurulu, Zonguldak Şubesi Yönetim Kurulu


EKONOMİK NOKTA

MİMARİ / İNŞAAT

8 - 15 HAZİRAN 2020

29


EKONOMİK NOKTA

SAĞLIK

15 - 22 HAZİRAN 2020

AVM’LERDE PANDEMİ TEDBİRLERİ BU METİN, SAĞLIK BAKANLIĞI BİLİM KURULU TAVSİYELERİNE İLAVE OLARAK UYGULANILMASI AMACIYLA HAZIRLANMIŞTIR. Amaç: Mevcut binaların pandemi senaryolarının oluşturulması, pandemi sürecinde çalışma şekli, pandemi sürecinde en iyi performansta olması için gerekli değişikliklerin önerilmesi.

K

LİMA SANTRALLERİ

A- TAZE HAVALI KLİMA SANTRALLERİ Klima santralı %100 taze hava ile çalıştırılmalı, dönüş havası taze havaya karışmayacak şekilde tüm tedbirler alınmalıdır. Isıtma ve soğutmada oluşacak kapasite düşümünü engellemek için gerekli tedbirler alınmalıdır. B- KARIŞIM HAVALI KLİMA SANTRALLERİ Geri dönüş havası tamamen kapatılmalı ve pandemi döneminde %100 taze hava ile çalıştırılmalıdır. Ortamdan emiş yapılan egzoz havasının taze havaya karışması engellenmelidir. Klima santralinin taze hava kapasitesi kontrol edilmeli ve mümkünse taze hava miktarını artırma koşulları sağlanarak kullanılmalı aksi takdirde çalıştırılmamalıdır. Egzoz hava kanalı, taze hava kanalı ve panjurlarında gerekli revizyonlar yapılmalıdır. Klima Santrallerinde veya Genel Amaçlı Olarak Kullanılan Isı Geri Kazanım Üniteleri • Tamburlu Tip Isı Geri Kazanım Üniteleri: Tambur üzerindeki virüslerin taze havaya karışma riskinden dolayı kullanılmamalıdır. • Plakalı Tip Isı Geri Kazanım Üniteleri: Sızıntı riski çok düşüktür. Sızıntı kontrolü yapılmalı, kullanımına göre karar verilmelidir. • Bataryalı Tip Isı Geri Kazanım Ünitesi: Havanın karışma riski olmadığından kullanılabilirler. Kullanılmayan ısı geri kazanım ünitesi bağlantıları taze havaya karışım olmayacak şekilde sızdırmaz hale getirilmelidir. C-KLİMA SANTRALLERİNİN DÜZENLENMESİ-Genel Kurallar 1. Klima santrali egzoz atış panjuru ile taze hava emiş panjuru arasında en az 10 m. mesafe olmalı ve/veya karışma riski olmayacak şekilde düzenlenmelidir. Taze hava emiş kanalı ve taze hava panjuru gerekiyorsa %100 taze hava ile çalışabilecek şekilde revize edilmelidir. Taze hava alış ve egzoz atışları insanların yürüme ve bulunma ortamlarında uzaklaştırılmalı ve mümkünse farklı cephelerden olmalıdır. 2. Mevcut taze hava klima santral kapasitesi kontrol edilmeli ve taze hava miktarını artırma koşulları irdelenmeli, iç mekânlara daha fazla taze hava verme şartları zorlanmalıdır. Isıtma ve soğutmada kapasite düşümünü engellemek için gerekli tedbirler alınmalıdır. Mevcut duruma göre AVM daimî kullanıcı ve ziyaretçi sayısı ve kullanım koşulları yeniden düzenlenmelidir. 3. Egzoz hava kanalı, taze hava kanalı ve panjurlarında gerekli önlemler alınmalı ve gerekli revizyonlar yapılmalıdır. AVM’LERDE BULUNAN DİĞER CİHAZ VE SİSTEMLERE AİT ÖNLEMLER 1. AVM’lerde bulunan tüm hava perdeleri kapalı konumda tutulmalıdır. 2. AVM’lerde bulunan fan-coil, VRV-VRF, ısı pompası iç üniteleri vb. gibi iç hava sirkülasyonu yapan cihazlar kapatılmalı veya aşağıdaki tedbirler alınarak çalıştırılmalıdır. • Mevcut cihaz ve sistemlerde, HEPA filtre kullanarak, hava sirkülasyon yönleri kontrol edilerek, bulaş riski minimum seviyede tutulacak şekilde bu cihazlar kullanılabilir. HEPA filtre kullanılması durumunda fan basıncı kontrol edilmeli ve gerekli önlemler alınmalıdır. Ayrıca gürültü seviyesi gürültü yönetmeliği şartlarını sağlamalıdır. • Sistemlerde UV-C lambalar ulusal ve uluslararası standartlara uygun olmak ve insan sağlığına zarar vermeyecek şekilde tedbir alınmak kaydıyla virüsleri yok edecek şekilde gerekli süre ve şiddette uygulanmak koşulu ile kullanılabilir. UV-C lambalarda ışınım maruziyet şiddeti ve maruziyet süresi konusunda yapılan bilimsel çalışmaların takibi sonrası, belgelenmek koşulu ile uygulanabilir.

30

• Mahal tipi hava temizleme cihazları (İç hava (resirküle) ile çalışan cihazlar dahil) ulusal ve uluslararası standartlara uygun olmak ve virüsleri yok edecek şekilde hava hızları uygulanmak koşulu ile hava sirkülasyon yönleri kontrol edilerek bulaş riskini minimum seviyede tutacak şekilde kullanılabilir. • İç hava (resirküle) ile çalışan cihazlar herhangi bir tedbir alınmadığında sadece %100 taze havalı santraldan gelen şartlandırılmış taze hava ile veya şartlandırılmamış %100 taze hava ile çalıştırılabilir. Bu durumda Mahalden hava almayacak şekilde düzenleme yapılmalı ve gerekli tüm önlemler alınmış olmalıdır. 3. Havalandırma tesisatlarında mümkün olduğunca hava türbülansının az olacağı çözümlere gidilmelidir. Mümkün ise üstten üfleme, yer seviyesine yakın yerlerden emiş yapılması hava türbülansını önleyecektir. 4. İç ortam nem seviyesi %40 ile %60 aralığında tutulmalıdır. 5. WC aspiratörleri7/24 kesintisiz çalıştırılmalıdır. WC’lerde negatif basınç sağlanmalıdır. WC’lere mümkün olduğunca WC egzoz havasının %80’i kadar taze hava verilmelidir. WC egzozlarındaki ortak baca kullanımlarında geri dönüş havasını almayacak geri dönüş klapeleri kullanılmalıdır. WC egzoz atışları kesinlikle taze hava emişine karışmamalıdır. Tercihen WC şaftlarında dikey atışlı fanların kullanımı tercih edilmelidir. 6. Yer sifonlarına sürekli su ilave edilmeli, süzgeçlerin kuru kalması engellenmelidir. 7. WC’lerde lavabo bataryaları, pisuar muslukları, sıvı sabunluklar el değmeden (fotoselli, dizden, ayakla kumandalı) çalışmalıdır. Kapılar el değmeden açılacak şekilde çalışmalıdır. Hava ile çalışan el kurutma sistemler kapatılmalı ve kâğıt havlular kullanılmalıdır. Klozetlerde tek kullanımlık klozet örtüleri kullanılmalıdır(Mümkünse el değmeden otomatik değişen). WC kabinlerine mutlaka dezenfektan ve tuvalet kâğıdı konulmalı ve sık sık kontrol edilmelidir. 8. WC’lerde, sifon çekilmeden önce klozet kapakları kapatılmalıdır. Klozet kapağı kapatılmadan sifonun çalışmayacağı bir düzenek yapılması tavsiye edilir. 9. Alaturka WC’lerde hijyen anlamında özel tedbir alınmalı veya kullanıma kapatılmalıdır. 10. AVM’lerde bulunan emzirme odaları, çocuk bakım odaları, mescit ve aile odaları gibi bölümler; hacimsel boyutları da dikkate alınarak mümkünse varlık sensörlü oda üstü siperlikli tip UV-C cihazları ile içeride kimse yokken çalışacak şekilde kullanılmalıdır. 11. Yaz aylarında sıcak bölgelerde AVM çalışma saatleri yerel yönetimler ile düzenlenmelidir. AVM’ler sabah erken saatlerde çalışmaya başlayıp öğle sıcaklarında kapatılmalı, öğleden sonra açılıp akşam geç saatlere kadar çalışarak mevcut soğutma yükleri karşılayacak şekilde düzenlenmelidir. Sistemler sabah AVM’ler açılmadan 2-3 saat önce çalıştırılmalıdır. İklim şartlarının uygun olduğu yer ve zamanlarda termal yükü azaltmak için doğal soğutma (freecooling) yapılmalıdır. 12. Pandemi sürecinde uzun süre kapalı olan sistemlerde olası diğer bakteri ve mantar risklerine dikkat çekilmelidir. Su depoları, soğutma kuleleri, rezervuar gibi alanlarda uygun önlemler alınmalı, tesisat temizliklerinin yapılması önerilmelidir. 13. AVM açık otopark alanı azaltılan ziyaretçi sayısı için yeterli ise kapalı otoparklara araç alınmamalıdır. Açık otopark alanı yeterli değilse ve kapalı otopark kullanılacak ise araç girişi şartnamesine uygun olarak araç dezenfeksiyon havuzu tesis edilmelidir. Kapalı otoparkta egzoz aspiratörleri sürekli çalıştırılmalıdır. 14. AVM’lerin ziyaretçi, çalışan ve mal giriş kapılarında hijyenik paspaslar kullanılmalıdır. 15. Pandemi sürecinde AVM yeme içme alanları, sinema salonları, oyun ve eğlence alanları kullanıma kapatılmalıdır. Bu alanlara ait iç hava ile çalışan cihazlar kapatılmalı, klima santralleri %100 taze hava ile ve kapasitesinin %25 i ile çalışmaya devam etmelidir. 16. Otoparklara verilen iç mahal egzoz çıkışları var ise dış ortama kadar taşınmalıdır.

ÖNERİLEN İŞ AKIŞI 1. AVM’nin mevcut Mekanik Tesisat projesi varsa bu projelerden faydalanarak, projesi yoksa Mekanik Tesisat röleve çalışması yapılarak aşağıdaki içerikleri belirtilen projelerin kolon şemaları hazırlanacaktır. Kolon Şemaları hazırlanacak olan projeler aşağıdaki gibidir: • Klima Santralleri • Havalandırma Sistemleri • Egzoz Aspiratörleri • Isıtma Sistemleri • Soğutma Sistemleri • Sıhhi Tesisat (ortak kullanımlar) 2. Bu şemalar üzerinden projeyi anlatan rapor, pandemi senaryosu ve bu senaryoya uygun hesap raporu hazırlanacaktır. 2.1.Rapor ve İçerikleri: Projenin İli: Projenin ısı Bölgesi: Yapının Kullanma Amacı: Kullanılan Enerji: Yapıda Bulanan tesisat Sistemleri: Atık Yönetim Sistemi: Pandemi Mahal Şartları: Yaz ayları için: 30°CKT %40-%60RH Kış ayları için:18°CKT %40-%60RH önerimizdir. Ortak Alanlardaki kişi kapasitesi:%50 azaltılacak. Ortak Alanlardaki Aydınlatma kapasitesi: %50 azaltılacak. 2.2.Pandemi Senaryosu: AVM’de bulunan tüm mekanik sistemlerin çalışma pozisyonlarını otomatik olarak değiştirip başka bir rejimde işletmeye devam edileceği senaryodur. Pandemikararı verildiğinde sistem pandemi pozisyonunda çalışmaya geçecektir. Pandemikararıiptal edildiğinde otomatik olarak pozisyonlar değiştirilecek normal işletme koşullarına dönülecektir. Mevcut sistem buna uygun değil ise otomasyon yazılımları, otomatik kontrol vanaları, otomatik kontrol damperleri ve motorları ilave edilecektir. 2.3.Pandemi Senaryosu için Hesaplar: Pandemi senaryosunda çalıştırılacak ve devreden çıkarılacak cihazların durumuna göre kapasitelerin yeterli olup olmadığı kontrol edilecek santral bataryalarında, fanlarda, pompalarda, ısıtma soğutma sistemlerinde hesaplamalara bağlı olarak gerekli olan düzenlemeler yapılacaktır. 3. Hazırlanan senaryo İKLİMLENDİRME TEKNİK KURULU’na onaylatılacak, süreç illerdeki Makina Mühendisleri Odası Şubesi veya Temsilciliği kanalı aracılığıyla işletilecektir.Yatırımcı bu pandemi senaryosunun uygulamasını yaptıracaktır. 4. Yapılan uygulamanın test ve kontrolleri de İKLİMLENDİRME TEKNİK KURULU tarafından yetkilendirilecek Makina Mühendisleri Odası Şubesi veya Temsilciliği kanalı ile işletme onayı verilerek çalıştırılacaktır. 5. Eksik işlemler olması halinde rapor tutulup süre verilecektir. MMO İKLİMLENDİRME TEKNİK KURULU Makina Mühendisleri Odası (MMO) Isıtma Soğutma Klima Araştırma ve Eğitim Vakfı (ISKAV) İklimlendirme Soğutma Klima İmalatçıları Derneği (İSKİD) Mekanik Tesisat Müteahhitleri Derneği (MTMD) Mühendis ve Mimar Kadınlar Derneği (MÜKAD) Tesis Yönetim Derneği (TRFMA) Türk Tesisat Mühendisleri Derneği (TTMD) Türk Tabipleri Birliği (TTB) Üyesi Tabipler Uluslararası Tesis Teknik Müdürleri Derneği (UTTMD)


EKONOMİK EKONOMİK NOKTA NOKTA

TEKNOLOJİ MİMARİ / İNŞAAT

ENDÜSTRİ 4. 0 ZİRVESİ

WORLD MEDIA GROUP ORGANİZASYONUDUR...

- 15HAZİRAN Nisan 2020 8 01 - 15 2020

Endüstri 4.0 Zirvemizin bu yıl dördüncüsü gerçekleştiriliyor. Geçtiğimiz yıl sektörün lokomotifi; 10 sponsor, 50 katılımcı firma ve 560 sektör profesyoneli ziyaret etti.

www.worldmediagroupe.com www.ekonomiknokta.com

Ekonomi, Sanayi, Otomotiv sektörünü; dergilerimizi ve internet sitelerimizi tek çatı altında toplayan web adresimiz / internet televizyonumuz. (Yıllık 361 bin görüntüleme)

Ekonomi Nokta; Finans, Sanayi, Otomotiv, tekstil, inşaat, teknoloji, sektörlerini tek çatı altında toplayan haftalık ekonomi gazetemiz ... (Tiraj - baskı : Aylık baskı: 10.000 adet e-gazete 50.000 adet)

www.makineotomasyondergisi.com www.kesicitakimlardergisi.com

Makine - Otomasyon - Robotik dergimiz. (Tiraj - baskı : Aylık baskı: 5.000 adet / e-dergi 30.000 adet)

Kesici Takımlar ve Tutucular sektörünün ilk ve tek dergisi. (Tiraj - baskı : Aylık baskı: 5.000 adet / e-dergi 30.000 adet)

www.endustri40dergisizirvesi.com www.elektrikpanodergisi.com

Türkiye’nin ilk Endüstri 4.0 zirvesi ve dergisi. (Tiraj - baskı : Aylık baskı: 5.000 adet / e-dergi 30.000 adet) Türkiye’nin ilk Elektrik ve Pano dergisi. (Tiraj - baskı : Aylık baskı: 5.000 Adet / e-dergi 30.000 adet)

www.autotuningworlddergisi.com

Onbeş Yıldır kesintisiz yayınlanan tek otomobil tuning Dergisi (Tiraj - baskı : Aylık baskı: 5.000 adet / e-dergi 30.000 adet)

WORLD MEDIA BÜNYESİNDE YAYINLANAN DERGİLER Haber İletişim İlker Kaplan WORLD MEDIA GROUP Genel Yayın Yönetmeni 0 505 400 94 34 makineotomasyondergisi@gmail.com

Reklam İletişim Hatice Karabay WORLD MEDIA GROUP Reklam Koordinatörü 0 505 400 94 33 makineotomasyondergisi@gmail.com

Reklam İletişim Zafer Alkan WORLD MEDIA GROUP Reklam Müdürü 0 546 675 59 49 worldmediamuhasebe@gmail.com

Muhasebe İletişim Düzgün Turgut - Sevda Öncü WORLD MEDIA GROUP Muhasebe Müdürü 0 542 292 83 85 makineotomasyondergisi@gmail.com

Grafik Tasarım İletişim Simge Savranoğlu - Mete Şahin WORLD MEDIA GROUP Grafik Tasarım 0 212 427 00 15 worldmediareklam@gmail.com

31 11



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.